MANKENLER DÜNYASI


Taksim'deki otelinden çýktý. Kaldýrýma geldiðinde "Taksi!" diye seslendi. Þoför durunca arka koltuða oturdu. "Niþantaþý!" dedi þoföre. Þoför bir "Baþüstüne!" çekti uzunhava söyler gibi. Biraz ilerlediler, elindeki adres yazýlý kaðýdý þoföre uzattý, "Bu adresi biliyor musun?" diye sordu. Þoförün o saygýlý tavrý kayboldu, hemen yýlýþtý:"Hay hay ablacým, sorar buluruz!" dedi. Kaðýtta bir mankenlik ajansýnýn adý yazýlýydý.
Yolda þoför, "Bu mankenlik ajansýnda napýcan ablacým?" diye sordu arka koltuktaki kadýna, dikiz aynasýndan da yiyecek gibi bakýyordu.
Kadýn da kurttu, altta kalmadý. "Sen kendi iþine bak!" diye tersledi þoförü."Kýzma ablacým yani maksat yardýmcý olmak."
"Ben kendi iþimi hallederim, yeter ki sen beni bu ajansýn bulunduðu binanýn önüne götür!"
" Baþüstüne ablacým! Manken misin?" "Evet!" dedi kadýn terslercesine." Kýzma ablacým, hani bi yardýma ihtiyacýn varsa, yer mer lazýmsa..."dedi þoför."Saðol!" dedi kadýn," çok kaldý mý adrese?" "Geldik sayýlýr," dedi þoför." Tamam burda in ablacým, aman kapýya dikkat!" "Kadýn elindeki parayý uzattý, hemen kapmasýyla gazlamasý bir oldu þoförün.

Bina giriþindeki tabelaya baktý." Dodo Mankenlik Ajansý, Kat:2" diye yazýyordu. Ýkinci kata çýktý acele etmeden. Kapýnýn zilini çaldý. Kapýyý sekreter kýz açtý," Kimi aradýnýz?" diye sordu.
"Dodo beye Ýzmir' den beklediði misafirin geldiðini söyler misin," dedi kibarca.
Az sonra içeriye alýndý. Uzun boylu, genç, yakýþýklý, esmer bir adam fýldýr fýldýr dönen iri kara gözleriyle kendisini süzüyordu.
"Demek dün sabah Ýzmir'den arayan Arif'in gönderdiði manken sensin?"
"Evet," dedi kadýn.
"Adýn ne senin?" Adýný söyledi, bir "hýmmm" yaptý adam.

"Anlat bakalým, kimsin, necisin, neden geldin Ýstanbul'a, Arif'i nereden tanýyorsun? Nerede kalýyorsun, kalacak yerin, evin, burada kimin kimsen var mý?" diye sordu Dodo.

Dodo, isminin baþharfleri "Do" yla baþladýðý için mankenlerin taktýðý þöhret adýydý. Kimse adýný hatýrlamýyordu, geldi Dodo, gitti Dodo, adý Dodo kalmýþtý. Cin gibi bir adamdý, malý gözünden tanýrdý. Bu kadýn iþ'ti ve eline düþmüþtü.

Kadýn baþladý anlatmaya. Uzun süredir Ýzmir' de mankendi, ancak Ýzmir mankenlik için yeterli bir þehir deðildi, bu iþlerin merkezi Ýstanbul' du, bu sebeple sevgilisi Arif onu Dodo' ya göndermiþti ve Dodo' dan yardým istemiþti.
Dodo içinden, demek Arif bunu bana devretti, diye geçirdi.Bir yandan da aðzý kulaklarýna varýyordu, gözlerini kadýnýn yeþil gözlerinden alamýyordu. Kadýn da gözlerini kaçýrmýyordu zaten, en büyük silahý gözleriydi. Þöyle bir bakardý gözünüzün derinliðine, bu bakýþ içinize iþlerdi.

Dodo, uzun uzun süzdü kadýný ama, elinde olsa kadýný hemen oracýkta...Kaçar gider diye düþündü, bir kaçarsa ben kaybederim, ona birþey olmaz diye düþündü Dodo ve hiç acele etmeden,"Bak,"dedi, ismini beðenmedim, adýn "Deniz olmalý, soyadýn da þey omalý" dedi Dodo ve þimdi kullandýðý adýný ve soyadýný ilk Dodo koymuþ oldu.
" Seni otelden alalým, bizim bir dairemiz var Ulus' ta. Orada benimle kalmak istersen bu iþ tamam." Dodo, kadýnýn kabul edeceðini adý gibi biliyordu, evliydi,evi baþka semtteydi; bu evinde ise mankenleri, koreograflarý, dansçýlarý, baþka yerlerden, dýþarýdan gelen konuklarýný yatýrýyordu ve arada böyle gönderilenlere sözde hamilik yaparak bu dairede yetiþtiriyordu.

Kadýn, " Adýmý sevdim, adým Deniz olmalý, tamam. Ancak seninle kalamam. Eðer evde sadece ben kalacaksam kabul edebilirim, arkadaþlýðýmýza gelince, ileride, belki, kimbilir..." dedi zarifçe elini havada sallayarak.

Dodo, kadýn malýn gözüymüþ diye düþündü. Sonra, "Peki,"dedi, "hadi gel, seni götüreyim, otelden eþyalarýný alalým, eve yerleþ, yarýn çalýþmaya baþlarýz."

Ajanstan çýkarken sekreterine talimatlar yaðdýrdý Dodo, daha sonra," Hadi Deniz," dedi"çýkalým."

Otelden hesabý kestirdi Dodo, Taksim' den Ulus'a doðru yollandýlar, Dodo arabasýný acele etmeden kullanýyordu, yolda Deniz hakkýnda bilgiler alýyordu.

Daha sonra Dodo'nun dairesine geldiler, Deniz eþyalarýný, elbiselerini yerleþtirdi.
"Çýkýp yemek yiyelim," dedi Dodo. Yemeðe çýktýlar.Sipariþlerini verirken bir þiþe de viski söyledi Dodo, yemekle birlikte þiþe de bitmiþti. Kalkýp tekrar yakýndaki daireye geldiler ve yeni bir þiþe viski daha açtýlar. Bu arada ikisi de sarhoþ olmuþtu.


Dodo hep, "Seni bir numara yapacaðým" diyordu. "Bu piyasada kadýn manken dediðinin boyu senin gibi 1.80 olmalý, kilosu 60 olmalý, omuz 90, basen 90, bel 60 olmalý, dünya standardý bu!" diyor ve Deniz' e mankenlik dersi veriyordu.

Deniz de içkinin etkisiyle hep bir numara olcaðým diyordu sayýklar gibi. Bir müddet sonra Dodo, çalýþma odasýndan üçbeþ sayfalýk bir kaðýt getirdi ve " Hadi, imzala da bir numara ol!"dedi, Deniz de bastý imzayý.

Dodo o geceyi Deniz'le geçirdi. Ertesi günü uyandýðýnda dansçýsýný ve koreografiden sorumlu elemanýný getirdi. Deniz'i derhal yetiþtirin talimatýný verdi. Birlikte yaþýyorlardý, nasýl olsa sözleþme Dodo'daydý, istediði þekilde þartlarý belirler, Deniz'i bir yere göndermezdi. Örneðin, þartlar genelde þöyle oluyordu: 5 yýl evlenemez, iznim olmadan baþka defileye katýlamaz, podyuma çýkamaz, reklam ve dizi film çeviremez, bunlarý ihlali halinde her gün için þu kadar dolar cezai þart ödemeyi kabul ve taahhüt eder.

10 gün kadar sonra Deniz'e öðretecekleri birþey kalmamýþtý, ne de olsa eski mankendi ve çok yetenekliydi, kesinkes bir numara olacaktý. Ýlk Neþe Erberk'in bir firma adýna düzenlediði defilede podyuma çýktý, iki gün sonra Yýldýrým Mayruk gibi bir duayenin, ardýndan bir yabancý bikini reklamýna çýktý, ondan sonra bir þampuan reklamýyla bir numara oldu ve Türkiye'de Deniz'i tanýmayan kalmadý. Ancak para kazanamýyordu, hep Dodo borç çýkarýyordu ve Deniz'in ayrýlacaðým tehditlerinde sözleþme maddelerini öne sürüyordu.


Bu arada Deniz baþka iþadamlarýyla iliþki kurmuþ, Dodo'yu baþýndan savmýþtý. Dodo bütün ajanslara ihtarname çekip icrayla tehdit ediyordu. Bir gün ünlü bir iþadamý görevi bir kabadayýya havale etti ve Dodo korkudan hemen sözleþmeyi gelenlere verip Deniz' e gönderdi.

Artýk Deniz baðýmsýzdý, dilediði iþi yapabilirdi; onu kimse tutamazdý. Deniz aldý yürüdü, ülkenin bir numaralý mankeni oldu.

Herkes Deniz gibi mi olurdu, hayýr; bunlar istisnaydý, genel kuralý bozmazdý, diðerleri bir köþede, bir bataklýkta sürünürdü, belki bir uyuþturucu komasýnda, ya da bir kadýn satýcýsýnýn býçak darbeleri altýnda dünyasýný deðiþtirirdi.


MANKENLER DÜNYASI
ERDEN ERKÝN