Doðaüstü henüz anlayamadýðýmýz doðal þeylerin adý. -Elbert Hubbard |
|
||||||||||
|
I O’nu tanýmadan çok önce kendime kabul ettirmeye çabaladýðým tek þey, yalnýzca olasýlýðýydý ve ‘neden olmasýn’ konu baþlýklý umuttu çabama tek tesellim. Adý neydi, neye benziyordu, ne zaman ve nasýl belirecekti yüreðimin ufkunda; en ufak bir fikrim yoktu ama eninde sonunda bir gün ayný anda ayný yerde olacaðýmýzý ve ‘bir elmanýn iki yarýsý masalý’ gereðince, hiçbir zorlama olmaksýzýn, doðal bir çekimle, birbirimizi birbirimizle tamamlayacaðýmýzý biliyordum. Aramýyordum, pencerelerin önünde beklemiyordum ama hazýrdým çoktan kapý daha çalýnmadan açmaya... Hazýrdým O’na... Sonra... Uyumaya çalýþýrken, bir masal olup giriverdi uykularýma... Uyadýðýmda baþucumdu benim... “Gözleri okyanus bakan, çok eski bir adam tanýdým. Ceplerinde taþýyordu beþ yaþ düþlerimi. Yüzü güneþli bir ilkyazdý, elleri yýldýzlý bir Olympos gecesi... Nefesim gibi kokuyordu nefesi ve ayný yerden kanýyorduk yara aldýðýmýzda... Yüreði endemik bir kýr menekþesi, hercâi.. varlýðý epidemik bir yaz nezlesi...” diye baþladý masal... O masal hiç bitmedi! II Sol göðsümdeki ben gibi taþýrken varlýðýný yüreðimde... yaptýðý kardan adamý buzdolabýnda saklamak isteyen küçük bir kýzýn çocuksu inancý, inadý ve saflýðýyla... her okuduðumda bir kez daha kendimle tanýþtýðým þiirleri, kýrmýzý kokulu dað çileklerini, çizgili pijamalarý ve hazan Bodrum’unda güneþli deniz kenarlarýný sever gibi... gerçek, içten, sebepsiz... sorsalar:Yorumsuz! Seviyorum seni.... Kardan adamýn dostluðu güneþ çýkana, güneþin dostluðuysa hava kararana kadardý. Büyümek, öðretmiþti çocuksu denklemlerin gerçek hayatta geçerli olmayacaðýný. Bir yenisi, gidenin yerini doldurabiliyordu, kabullenmiþtim zor da olsa... Ama sen benim beni terk etmeyen en dostum, yerini baþka hiçbir varlýðýn dolduramadýðý tek yalnýzlýðýmsýn! Ýþte bu yüzden hiçbir sýfat tamlamaya, tanýmlamaya yetmedi, yetmiyor seni! III Bandýrasýz bir gemideyim, o gemiyim belki.... Açýk denizlerdeyim tayfasýz, filikasýz.. Serdümeni iþten attým, motorlarý kapattým; saatte 4 knot hýzla.. yelkenler fora! Anýlar takýlmýþ uskura, can çekiþiyorlar ýpýslak bir acýyla. Yarýnlar güneþleniyor güvertede, yeislerim-korkularým sintinede pusuda... Umut kuþu bir martý tünemiþ kasaraya. Geçmiþ lumbozlardan bakýyor, düþlerim asýlýyor civadrada. Tramola atmaktan vazgeçtim nicedir, tornistan etmek de yok artýk bir daha. Apazlama seyirdeyim, rüzgâr friþka. Barkaroller var dilimde yakamozlarýn yazdýðý sözlerini ay ýþýðýnýn aydýnlattýðý, meltemlerin suflesi kulaklarýmda... Pruvada bekliyorum, `sýnýr-ý zaman`sýz.. yalansýz.. gözlerim alargada.... IV “Ellerimde bir göztasi, gözlerim boþ gidiyordum Ne bileyim, bir damlanýn böyle deniz olduðunu...” En sevdiðin Can Baba þiirlerinden birinin ilk iki mýsrasýydý seni balýk, beni okyanus yapan! Sonra kendi þiirini yazdýn sen: “Sadece okyanusun farkýnda olan balýklar beceremez aðlamayý ve sadece derin okyanuslar ýsýtýr varlýðýyla, aðlayamayan balýklarý...” Ve bir anda okyanus oldun sen, ben oldun; fýrtýna gecelerinde karaya vuran dalgalarýn yeni bir þiir daha ekledi yüreðimin sahiline: “Okyanus kurudu ve bir birikinti kaldý sadece. Az daha o da gidiyordu! Sonra merak etti okyanus: Acaba tamamen kuruyunca ne olurdu? Ve o korku, yaðmurlarý yaðdýrdý... Þimdi tekrar yine okyanus olma yolunda deniz ve en büyük damlalarý hep sen.... seni seviyorum.... ” Tüm bunlarý okuduktan sonra ben de bir þiir yazdým. O þiirin adý ‘UMUT’tu... Okunmaya okunmaya silindi söz dizimleri, geriye bir tek baþlýðý kaldý! V Sonrasýzlýða öncelik tanýyan eksik bir teþebbüs aþkýmýz.. Bir köprünün iki ayaðý gibiyiz; bir araya gelsek, yýkým olur! Ve sen... Hem yarsýn, hem ser... ikinizden de vazgeçemiyorum. Deveye hendek atlatsam, köprüde iki keçi; keçileri barýþtýrsam, Ice köpek kovalar isimsiz kedilerimi... Sende bir kýþ ayýsý miskinliði, bende katýr inadý... aslýnda biz neyiz biliyor musun: Aþk Çölü’nde bahtsýz iki bedevî! Kutup ayýsýný görmemek için gözlerimizi yumuyoruz acýya, yaralarýmýz kanamaz sanýyoruz; yaralarý öpülünce can acýlarýnýn azalacaðýna inanan beþ yaþ afacanlarý gibi.... Maalesef ya da yaþasýn; istemeden bir oyunun tam ortasýndayýz. Oyunun adý: Çölde saklambaç! Ama korkudan öyle bir saklandýk ki, korkarým, bulunduðumuz yerden yaþlanmadan, ya da kutup ayýsý Hakk’ýn rahmetine kavuþmadan çýkamayacaðýz! Biz hayat saklambacýnda birbirinin yerini bilerek birbirinden, hem de ebeden saklanan iki saf çocuk.. ayrý kuytularda ama beraber yaþlanacak, beraber aþklanacaðýz! VI Ben senin... hiçbir zaman alamayacaðýn Çubuk Þarabý’n, Samsun tadýndým; ‘ölürüm sana’n, sosyal danýþmanýn, sonsuza dek umudundum. Ýnanýyordum sana, tüm söylediklerine ve hiç yapmadýklarýna. Öyle ki, yenileceðimi bilerek, ama duygularým uðruna savaþmadan vazgeçilecek kadar basit olmadýðýndan, yeldeðirmenleriyle savaþan o þövalye gibi savaþtým aramýzdaki imkânsýzlýkla. Ama iki kiþinin olduðu bir sandalda tek baþýma kürek çekerken, git gide gücümü ve inancýmý yitirerek yorgun düþtüm ben de sonunda. Ama haklýydýn! Sen.. ne aradýðýný bilmeyen bir balýkçýydýn; hangi denizde ne tutulur, hangi balýk çýkar, hatta sen tutmak için yeterli misin?, bilmiyordun. Olmasý gerekenler ve olmamasý gerekenler; hangisi ve ne zaman? diye bocalamanýn dýþýnda hiçbir þey yapmýyordun. Evet, belki de beni sevemeyecek kadar yufka yürekliydin ve “Her þeyi, herkesi bir anda silip yanýna gelebilsem”, derken bile o filmdeki sen kadar kendine güvenemedin, o adam kadar cesur olamadýn! Zamanlarca, öyle hiçbir þey yapmadan, ancak üstüne düþecek bir göktaþýnýn sana yardým edebileceðine inanýp durdun. Yalnýzca... olduðum için Allah’a, olduðumu öðrendiðin için kaderine, beni tanýdýðýn için þansýna ve seni sevdiðim için bana aþýk olmak yeter sandýn. Yetmedi balýðým... Sen içindeki Hemingway’i her þartta koruyabildiðine inansan da ve uzun yolculuklarý göze alabildiðini düþünsen de... söylesene, aslýnda hangi düþünü gerçekten yaþamak istedin ve yaþatmak için çabaladýn ki sen! Ýþte bu yüzden... ‘ilk görüþte aþk’týn, daha ilk celsesinde imkânsýzlýða dönüþen!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ÖzgeCan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |