..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Düşler > A. Ceyda Öz




12 Kasım 2003
Kalemimin Ucu Titriyor Bu Akşam...  
A. Ceyda Öz
Hep karşılaştığım o garip adam da yine o garip soluk benzi, ışığını yitirmiş gözleriyle köşe başında durmuş, amaçsızca etrafı gözlüyordu yine bu sabah.


:BDBB:
Kalemimin ucu titriyor bu akşam...Oysa hiç bir farkı yok diğer akşamlardan...
Bu sabahı yine saat 7' de kalktım, hemen dişlerimi fırçalayıp, yatağımı
topladım...Saçlarımı fırçaladıktan sonra rahat bir şeyler giyip kendimi bir
çırpıda çim kokan yollara bıraktım...
Güller yine salmıştı nefis kokularını, yine kimisi solmuş, kimisi tomurcuk,
kimisi baharında, rengarenk süslüyorlardı her yanı...
Çocukların telaşı yine aynıydı, kendilerinden büyük çantaları omuzlarında,
gözlerinde yine aynı ışıltı vardı.
Hep karşılaştığım o garip adam da yine o garip soluk benzi, ışığını yitirmiş
gözleriyle köşe başında durmuş, amaçsızca etrafı gözlüyordu yine bu sabah.
En soğuk havalarda bile kokusu ile beni ısıtan ekmek fırını, yürüyüşümü bir
çırpıda bitirip, sıcacık ekmek, güzel bir çay ile hazırlanmış nefis bir kahvaltı
hayalimi canlandırmıştı yine...
Oysa tek başıma yemek yemeyi hiç sevmezdim de, sıcacık ekmek kokusunu
kahvaltı arkadaşım yapardım, yine öyle yaptım bu sabah...
Artık aklıma düşmüştü ya sıcak ekmek kokusu, kendimi bir nefeste
gazetecinin yakınında buluvermiştim işte, neredeyse sonu gelmişti yürüyüş
yolunun...Oysa nereye gidiyordum, niyeydi bu acelem diye sormak istesem,
hep boşver, içinden gelmiş diyip babacan bir tavırla kendimi eylerdim...Yine
kendimi eylemiştim işte bu sabah...
Gazetecinin önünde yine kuyruk vardı, kuyruğun yanından sağa sola savrulan,
işe yetişmeye çalışan insanlar vardı yine etrafta, ipte cambazlık yapar gibi,
gazete kuyruğun kapattığı yoldan, bir sağa bir sola manevralarla bir solukta
geçip gidiveren yanımdan...Gazete yine simsiyah yapmıştı işte elimi, yine aynı
gazeteydi alınan bu sabah.
Haberler yine aynıydı, sayısız cinayet, çöken ekonomi, dünyayı kurtaracak
adam edalarındaki bir yığın yazı ile doluydu gazeteler yine bu sabah...
Evin kapısına vardığımda yine zili çaldım, serde kibarlık var diyeceğim, yok
işte sadece zil sesi idi duymak istediğim yine bu sabah...
Anahtarım yine zorluk çıkarmış, kapı güç sınırlarımı zorlamıştı işte yine bu
sabah...
Kahvaltım yine aynı kahvaltıydı, sıcacık ekmek, beyaz peynir, domates,
biber...Ne kadar tekdüzesin derdi de bir arkadaşım, hayatımda hemen her şeyi
alıştığım gibi hep aynı şekilde yapma tutkumu bir türlü anlayamazdı...
Kahvem yine bol köpüklü, orta şekerliydi, yine kendi falıma bakmak için
fincanımı ters çevirmiştim, hiç açmadan yıkamıştım işte yine akşama doğru...
Postacı dağıtım günlerinde hep benim kapımı çalardı da, bana bırakmadığı
mektup için yüreğimden için için nasibini alırdı, nasibini aldı yine bu sabah...
Çok defasında kendime mektup yollamayı bile düşünmüştüm, ne heyecanlı
olurdu değil mi diyecek olsam kendi kendime, yazdığım mektubu okumadan
yollarsam, yazarken girdiğim ruh halinden dolayı yazdıklarımı hiç
hatırlamayacağımdan yola çıkıp bu işi hep heyecanlı bulurdum. Ama yine de
kendime hiç mektup yazmamıştım, gelen bir mektubum da olmadı yine bu
sabah...
Okulun sesi evimi doldurmuştu yine...İstiklal Marşı arkasından Andımız, ben
de bir bir okudum hepsini, yine gittim çocukluk yıllarıma bu sabah...
Atamın mavi gözleri, sarı saçları aklıma gelmişti yine, yaptığı devrimle
dolabıma giren o güzel kıyafetlerimi hatırladım da yeni gibi dolabında öylece
duran o günden kalma elbiselerimi giydim, süslendim. Geçmişe daldım yine
bu sabah...
Sigaramı kahveye dost etmiştim yine bu sabah... Bir kahve bir sigara,
karşımda duran güller sessiz sohbetimizin hatırını yüklüyordu, her sabah kırk
yılın üzerine bir kırk yıl daha ekleniyordu... İşte eklenmişti kahvenin kırk yıl
hatırı, sessiz sohbetimize yine bu sabah...
Mevsimleri, ayları, yılları saymayalı çok oldu, bu sabah da bilmiyorum ayın
kaçı, hangi mevsimdeyiz, sahi güneş neden bulutların arkasında yıllardır tıpkı
bu sabah gibi...
Aynaya baktığımda hala korkmuyorum, gençlik baharımdan mı,
sonbaharımdan mı çalıyorum bilmiyorum, saçıma düşmüş aklar umurumda
değil yine bu sabah...
Yine aynı radyo kanallarını dinliyorum bugün, biraz yumuşak, biraz sözlü,
akşama hazırlıyor şarkılar yine beni, gün ilerledikçe yavaş yavaş...
Günlük işlerden elimi çekince, kitabımı açıp okumaya başladım insanların
dünyalarını, romanda anlatılan her insanı özledim yine bugün, gece beni
çağırmaya başlayınca yavaş yavaş...
İşte her şey aynıydı bu akşam, geçen gün diğerinin aynı, gelen sabah gidenden
farksızdı hayatımda..Neden titriyordu kalemimin ucu bu akşam...
Denizin kokusunu özlüyorsun dedim, özlemediğim bir an olmadı ki diyip
vazgeçtim...
Güneş yıllardır bulutların arkasında da, orada olduğunu bilip kendimi hep
öyle teselli ettim, bir teselli bulup da yazamadım, kalemimin ucu titriyor bu
akşam...
Çok olmadı Şeh-ri İstanbul' u terk edeli, her gün biraz daha uzaklaşıyorum
diye hüzünlendim de, "Şimdi İstanbul' da olmak vardı anasını satayım"
çalarken radyoda bir satır da ben ekleyemiyorum her gün dizeler döşediğim
İstanbul için, kalemimin ucu titriyor bu akşam...
Evlatlarım...Kim bilir hangi girdabın içindedir diye düşünecek olsam, tek
yapabildiğim şey olan iki elimi açıp tanrıya dua ederim, ondan yavrularım için
hep iyi olanı isterim. Yine kuzularım için dua ettim bu akşam...Onlar için iki
satır da olsa yazarım, aklımda kalmış süt kokularını içime çeker, gözyaşıma
bulanmış kalemimle sarılırım onlara,oysa özlemimi satırlarımda
gideremiyorum, kalemimin ucu titriyor bu akşam...
Yoksa yolun sonu mudur bu akşam, çıkan fırtına mıdır alıp götürecek olan...
Zaman bunca çabuk geçmiş de ayrılık rüzgarı mıydı çıkan...Ellerim...... sahi
ellerim neden buruşuk, çatlamış toprak gibiydi...Gözümdeki bu gözlük de nesi,
ya etrafta duran diğer gözlükler? Naftalin kokulu giysileri aklıma geldi
babaannemin, üzerimden yayılan naftalin kokularını duyunca...Toprak
kokusu.......... Sabah sabah tüm hücrelerime hiç olmadığı kadar yayılan o
koku..... Toprağa karışma vakti mi gelmişti de, kalemim ucu ayrılık
rüzgarından mı titriyordu bu akşam....

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Sende benimi buluyorum...
Gönderen: Ömer OKÇU / Amasya/Türkiye
24 Kasım 2004
Duygu yüceliği, sana Allah tarafından verilen bir nimet..Aşk ateşi kalbe düşen bir ateştir.Hem kendini yakar, hemde ona yaklaşanı sana yaklaşmaktan neden korkuyorum bilmiyorum,seni okuyunca içim acıyor..yine yaptın yapacağını..yüreğine sağlık, selam ve sevgiler.

:: Hoşgeldin....:)))))))
Gönderen: Kâmuran Esen / Mudurnu
14 Kasım 2003
Merhaba Ceyda; izedebiyata hoşgeldin.Ya da çok oldun geleli de ben yeni gördüm.... Güzel bir yazıydı.Ne zaman ki yüreğimiz titrer, ne zaman ki ellerimiz veya kalemimiz titrer; işte o zaman yazdıklarımız daha anlamlı, daha duygusal olur bence. Nice paylaşımlara doğru.......Sevgiler..........Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın düşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ateş Böcekleri

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ben Hüzünlerime Geri Dönüyorum...
Bir Sabah, Öyle Bir Sabah Gel ki...
Hoş Geldin Yüreğim...
Yalnızlar Kahvesi
Bir Lokma Ekmek Bir Hırka mıdır Hayat?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşkın Yalancısı [Şiir]
Saçmalıklar Diyarı [Şiir]
Benim de Umutlarım Vardı... [Şiir]
Gidiyorum İşte Ey Sevgili! [Şiir]
Işığım [Şiir]
Öğreneceksin... [Şiir]
Benden Bıkmışsın Demek... [Şiir]
Adın Gülbahar Olsun... [Şiir]
Sana Bir Sır Vereceğim! [Şiir]
Yağmursam [Şiir]


A. Ceyda Öz kimdir?

Hani öyle üşürsün ki, artık hiç bir şey hissetmez uzuvların, uyuşur kalırsın, manasız bir donukluğun çizgileri oluşur, ardından bir kabuk içindeki parçalanmayı döker, ezip de geçer tüm bedenini, acısı en derinden gelir de yakar her yerini. . . İşte ben de öyle üşüdüm gece yarısını beş geçe. . . Artık kurşun kalemle yazmak istiyorum yüreğime insanların adını. . . Silgisi olmayan kalemlerle yazdıklarımı kazırken oluşan yaralardan yer kalmadı silinmeyecek izlere. . . Dost dediklerim, arkadaşım dediklerim, sevgilim dediklerim. . . Hepinizi kazımak öyle zor oldu ki yüreğimden. . Hepiniz birer parça alıp gittiniz hatta, bense bıraktığınız izlerin silinmesini izledim kenardan, tıpkı bıraktığım izlerin silinmesini izlediğim gibi. . . Sonra hepinizi tekrar sevdim, bildim ki kim bilir hangi girdaptı sizi alıp götüren. . . Hepinizi sevdim, hepinizi affettim. . . Ama artık yüreğimde koyabileceğim bir yer kalmadı hiçbirinizi, bir bir yaraladığınız, o masum yüreğimde. . .

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © A. Ceyda Öz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.