..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Ýstanbul > Yûþa Irmak




3 Þubat 2012
Tacizci Ýtler!  
Yûþa Irmak
Ýnsanýn kendi gözünü kontrol etmesi, gözünü herhangi bir “haram noktaya” dikmeden bir iþ yapmasý ne kadar güç modern dünyada deðil mi? Görünen o ki, asrýn “görüntü” merkezli medeniyetler dünyasýnýn tam kucaðýnda oturuyoruz. Ve insan da bu asrýn kendisine nimet diye sunduðu görüntülerle düþünüp, inanýp, hayatýný da görüntülere bakarak devam ettirmekte müthiþ ýsrarlý. Öyle ki, herkes gözleri ile seçiyor sevdiðini, gözleri ile seçiyor dostlarýný, gözleri ile seçiyor düþmanlarýný… Sanki bitiþin ve baþlangýcýn sýfýr noktasýnda, olan-biten tüm þeyleri son kez gören “göz”, son sözleri söyleyen ise gönülleri dilgir edici “söz” oluveriyor haddizatýnda…


:BBBI:
Ýnsanýn kendi gözünü kontrol etmesi, gözünü herhangi bir “haram noktaya” dikmeden bir iþ yapmasý ne kadar güç modern dünyada deðil mi? Görünen o ki, asrýn “görüntü” merkezli medeniyetler dünyasýnýn tam kucaðýnda oturuyoruz. Ve insan da bu asrýn kendisine nimet diye sunduðu görüntülerle düþünüp, inanýp, hayatýný da görüntülere bakarak devam ettirmekte müthiþ ýsrarlý. Öyle ki, herkes gözleri ile seçiyor sevdiðini, gözleri ile seçiyor dostlarýný, gözleri ile seçiyor düþmanlarýný… Sanki bitiþin ve baþlangýcýn sýfýr noktasýnda, olan-biten tüm þeyleri son kez gören “göz”, son sözleri söyleyen ise gönülleri dilgir edici “söz” oluveriyor haddizatýnda…

Evet, ekranlarýn “görüntü”sünün kuþatmasý altýnda mahpus hayatý yaþýyor artýk insanlýk. Bu görüntü, benliklerini yýrtarak her yuvanýn saadetini, her insanýn kalbini, düþüncelerini týpký bir kurþun gibi delip geçiyor. Günlük gazeteler, aylýk dergiler, sürekli ilânlar, her daim seyredilen televizyonlar, her an el altýnda bulunan ve kullanýlan bilgisayarlar, görüntülü telefonlar hepsi ama hepsi çaðdaþlarýna görüntülü iþler gördürtüyor sürekli… Acaba en çarpýcý görüntüyü kim yakalayýp çýkarýyor ki? En ilginç, en güzel görüntü neredeyse insanlýk oraya bakýyor, oraya bayýlýyor, orada büyüleniyor, orada kendini buluyor. Tam tersi görüntüler ile de insanlar birer hasta, birer sapýk olup çýkýverebiliyor.

Hani, Firavun’un sihir yaparak gözleri baðlayan, insanlarý sürüler halinde köleleþtirmesine mukabil, Hz. Musa’nýn hakikat görüntüleriyle bu sihri, ufuklarý, gönülleri, eþyayý esaretten kurtarmaya çalýþtýðý bir zaman dilimi ile hemen hemen ayný kesitte cereyan ediyor sanki her bir þey… Akýl almaz teknik ve biçimlerle geliþtirilip yaygýnlaþtýrýlan ve insanlar üzerinde çeþitli gayeler için baský aracý olarak kullanýlan, dahasý insaný çýlgýnlýklara iten bir görüntüler furyasýnda fert ve toplumlarýn kendilerini koruyup kollamalarý öylesine zorlaþtýrýldý ki! Yani, kalkýp eski ile yeninin kavgasýný yapmayacaðým! Ama, fakat ve lâkin anlýyorum ki “gözü”, “sözü”, “beli” artýk kontrol etmek daha da güçleþtirildi “diðer”leri tarafýndan.

Ýþte size herhangi bir alanda gördüðüyle amel eden kendi “görüntü”ler dünyasýnýn etkisinde kalmýþ þehvet torbasý “Tacizci Ýt”lerden sadece birinin benim de gözüme “görüntü” cinsinden sirayeti ve o mevzu ile ilgili mini bir kesit…

Sabahýn erken saatlerinde (8: 00–11: 00 arasý) Beylikdüzü-Bakýrköy otobüsü -bu saatlerde otobüsün içinin ne durumda olduðu ise akýllarýnýza havale - ve zihinlerinizde oluþmasýný istediðim hikâyenin de baþlangýç noktasý…

Bir buçuk saat, bazen trafiðin durumuna göre iki saatten bile fazla süren yolculuðum sýrasýnda yanýmda oturan genç bir kadýn… Sanýyorum ben yaþlarda, belki benden daha da büyük! Öyle bir hal ki ömrü hayatýmda ben böyle “suratý ile insaný pataklayan”, “burnundan kýl aldýrmayan”, “havalý” bir insanla daha önce yan yana hiç gelmemiþtim aðabeylerim ablalarým! Hemen arka tarafýmýzdaki koltuklarda ise bir çift piþkin yurdum hanzosu… Eh, oturduk elbette koltuklarýmýza. Daha ilk durakta yer buldun mu zaten sen “Kral Liyu”sun! Zira yol uzun, trafik çile, hayat da inanýlmaz ucuz, bir de gece geç saatlere kadar beþik sallýyorsanýz benim gibi iþte her þeye kýl, her þeye tüy ya da keçe olup, istem dýþý tepkilerle insanlar huzurunda “ne idüðü” belirsiz biri olabiliyorsunuz efendim!

Beni daha iyi anlayabilmeniz için sizlere mini de olsa içinde bulunduðum ruh haletinden de bir kesit sunmalýyým... Evet, öyle bir kalabalýk ki sevgili dostlarým bu kafamda elli bin tane senaryo kurup otobüsün içinde olmadýðýmý kendime telkin etmiþ olmama raðmen yine de baþaramayýp ecel terleri döke döke yolculuðu bitirmeye çalýþýyorum her yeni bir gün… Hani ciðerime çektiðim ve oksijen sandýðým havadan mide bulantýsý, halsizlik, yorgunluk, bitkinlik hissi ile son duraðýn gelmesini adeta Leyla ile Mecnun’un birbirlerine kavuþmasýna benzete biliyorum yer yer..(!) Ve sevgiliye varýnca ( yani “son durak”) da etrafta gördüðüm ilk çöp kutusuna istifralar yaparak, betibenzi sararmýþ, ayakta duran canlý bir kadavra gibi hiç bitmeyecek sandýðým 23 defa “Amentu” duasýný okuya bildiðim bir yürüyüþ mesafesini aðýr adýmlarla bitirmeye çalýþarak geçiriyorum son iki yýlýmý… Ne ise, oturdum oturacaðým yere, taktým öðrencilik yýllarýmdan kalma yadigâr mp3 çalarý kulaðýma! Gözümü yola dikmiþ, bildiðim bütün sureleri mýrýldanarak yolun bitmesini hasretle ve sabýrla bekliyorum!

Ýþte böyle bir ahval içinde yolculuk yaptýðým günlerin birinde bahsini ettiðim o hayvanattan birinin dizi sýrtýmda “haydari” gibi dururken zaten sýkýlmýþ olan canýmýn daha da çok sýkýlmasýna, çýkarttýðý kürdilihicazkâr makamýndaki “horultu”suna da Allah’ýn katlanma sabrý vermesiyle yine yeniden “la havle” çekerek ancak Avcýlar’a kadar dayanabilmiþtim… Tamam, ben dertliyim! Ama hangimiz öyle deðiliz ki sevgili dostlarým! Ýþte birazdan homurdanmalarýmý kesecek olan þu bahsini ettiðim Ýtici Ablanýn çýðlýðý ile otobüsün içinin tam bir bayram yerine dönmesi sýrasýnda uyuþmuþ beynimin kendine geldiðini de iyiden iyiye hissedebiliyorum…

Bayan; “Ayyy! Siz iki Ayý’nýn dizleri sýrtýmýzda mý gideceðiz bunca yolu kardeþim! Ayaklarýnýzý anladýk! Ellerinize kollarýnýza sahip olun bari!” deyip arkadaki iki hanzoya “Emma Shapplin”nin o tiz sesi gibi (Emma Shapplin sevenler üzülmesinler sadece sesin ne kadar gür çýktýðýný vurgulamak için bu örneði veriyorum. Yoksa ondan “beyaz giyme toz olur” türküsü kim dinlememiþtir ki?) avazý çýktýðý kadar baðýrýp-çaðýrmasýyla 90 mevcudu olan ama 150 kiþinin binebildiði avuç kadar otobüste herkesin suratýnýn buz gibi kesilmesine yetti de arttý bile! Tabii herkes savunur kendini ama bir insan hanzo olunca cevapta geç kalmayacaktýr elbette! Diðer hanzo (benim arkamdaki eleman) hemen ayaða kalkýp; “Ne diyorsun sen bayan, git sen baþka yerde aran! Ne dizi, ne eli be kardeþim!” diye diklenmiþ, zaten gergin olan sinirleri iyice germiþ, artýk gerilen sinirin de kopmamasý, bir kavga çýkmamasýný iyiden iyiye “anormal” bir duruma sokmuþtu… Ýki taraf birbiriyle kemik kavgasý yaparken ben de istem dýþý; “Beyler ayýp olmuyor mu? Yaptýðýnýz þey gerçekten saygýsýzlýk. Otobüs burasý! Yatak odanýz deðil! Özür dilemeniz gerekirken kalkýp erkek kedi gibi hem üste çýkýp hem de baðýrýp çaðýrmaya çalýþýyorsunuz.” filan dedim! Tam ben bunu söylerken bu sefer öbür hanzo Ýtici Abla’ya elini kaldýrýp, burun deliklerini iyice açýp, biraz da öne doðru kaykýlarak: “Bak döverim seni hea!” demesin mi!

Ulen, elin kýzý senin beylik cümlelerini hiç dinler mi oðlum! Alýrsýn tabii aðzýnýn payýný! Ama bu sesler ve huzursuzluklar hýnca hýnç dolu otobüsten yavaþ yavaþ memnuniyetsiz seslerin yükselmesine de sebebiyet verdi! Þimdi otobüsümüzdeki vatandaþlar üçe ayrýldý. Bir kýsmý, “Biz de senden rahatsýz oluyoruz bayan! Kapasana þu çeneni sen! Ne bu ya car car! Bi susmadý þu kadýn da ha!” diyenler, beri taraftan diðer yarýsý da, “Tabii bu kalabalýðý fýrsat biliyor bu ayýlar anacým, her taraf sapýk dolu kýz ne yapsýn!” diyenler, birde benim gibi arada kalmýþ her iki tarafýn da baðrýþmasýna çaðrýþmasýna sinir olanlar…

Dedim ya abla þirret! Suratýndaki o “hadi len oradan” ifadesiyle hemen herkese dönüp cebinde taþýdýðý hazýr cevaplarýyla milletin aðzýnýn ayarýnýn bozulmasýna mani olmasýný çok bildi! Yetmedi, telefonla polisi aradý. (Bu arada iki hanzoyu alýp arkaya götürdüler.) Uzun uzun ilgili kiþiye ulaþmaya çalýþtýktan sonra, ilgili polisi buldu ve derdini anlattý… Bu esnada konuþmayý dinleyen otobüs sakinleri iyice gerilmiþti ama kimse de bu ablayla dalaþma cesaretini kendinde bulamýyordu… Sadece içlerinde pirifâni yaþlý bir teyze; “Kýzým herkes iþine gücüne gidiyor, lütfen þimdi polisle-molisle uðraþtýrma bu insanlarý. Bizler hastaneye, diðerleri de iþlerine geç kalacaklar!” dedi. Tam o sýrada kendini tutamayan hanzolardan bir diðeri en arkadan, fakat en önde konuþuyormuþ gibi bir ses tonuyla; “Onun amacý belli! Televizyonlara çýkma derdinde o!” filan dedi!

Ýtici abla; “Ben zaten televizyonda çalýþýyorum geri zekâlý!” dedi! Yükselen tansiyon, polisleri bekleyen otobüs ve her iki tarafa da “þahit” taksimi yapýldýktan sonra “siren sesi” beklenmeye baþlandý!.. Allahým! Ben hayretler içindeydim bu arada… Olup biteni ve konuþulan þeyleri dinledikçe bu toplumun bir parçasý olduðum için, bu insanlarla (üstelik kadýn-erkek, genç-yaþlý herkes!) ayný havayý soluduðum için kendimi yerin altýna sokasým geldi… Utandým, sýkýldým ve dayanamayýp otobüsten dýþarý attým kendimi… Ben kapýyý açtýrýp aþaðýya inince Tacizci Ýtlerin ikisi de indiler aþaðýya! Aðýr aðýr Metrobüs’le Bakýrköy’e gitmek için üst geçite giderken nihayet iki motosikletli polisin (Yunuslar) de otobüsün yanýna geldiðini, o iki hanzonun da olay yerinden hýzla kaçtýðýný gördüm! Allah bilir ya þimdi otobüste ne küfürler, ne kýyametler koptu dedim içimden! Týpký biri avýný kaçýrmýþ kurt, diðeri de yemek üzere diþlerini bilemiþ ama hevesi kursaðýnda kalmýþ birer tilki gibi geldi o esnada suretleri…

Evet, o Ýtici Abla’nýn tacize uðradýðý kesindi! Buna ben de þahidim! Ne var ki kadýn da hal ve hareketleriyle otobüsteki 150 kiþiyi taciz etmiþti! Sadece bu otobüste gördüðüm tacizlerden bir tanesi idi! Ya iþ yerinde þaka ile karýþýk beylerin bayanlara yaptýklarý, bayanlarýn ise kendisine yapýlan el kol þakalarýný cüretkâr bir þekilde kabul edip “kakara kikiri”lerle karþýlýk vermesi en büyük taciz örneklerinden biri deðil midir sevgili büyüklerim?! Neler görüyoruz ya hû neler!... Bir bayan kendisine helal olmayan bir erkeðe nasýl sokularak þaka yapabilir bir düþünün?! Hele hele bu kiþi inanç ve mefkûresi ile Ýslami yaþam ve hayat tarzýný benimseyerek ve toplum içinde milletin gözünün içine baka baka yaþantýsýný belli ediyorsa ne denir? Ne düþünülür hakkýnda! Ee elin oðlu; “Kaþýnaný kaþýrým.” Elin kadýný da; “Kaþýnýyorum kaþýyýn beni.” diyorsa kime ne diyebiliriz efendim?! Ancak kendimize geçer sözümüz. Toplarýz tasý taraðý, geride býraktýðýmýz ýslak ceketimizi de alýp bu yerlerden kaçmakta bulabiliriz ancak çareyi! Yani þu iþ yerlerinde kadýn personel, erkek personel iliþkilerini “gizli bir oturum” açmak suretiyle insanlara itiraf þeklinde bir yöntemle yaþadýklarýný anlattýrabilseniz emin olun ki öyle malzemeler, öyle kirli iliþkiler, çýkarýrsýnýz ki benim bunu yazmaya, sizlerinde dinlemeye tahammülü olmaz! Dikkatinizi çekebiliyor muyum bilmiyorum? Ama sanýyorum anlýyorsunuz beni… (Üç nokta sen anlat halimi!)

Ýþte kardeþlerim bu yüzden Ýstanbul’un bu meþhur trafiðinde artýk bu tür þeyleri görmemek için gidip borç-harçta olsa ayaðýmý yerden kesecek tek kiþilik en fazla iki kiþinin binebileceði 150 cc lik saatte 125 yapabilen ve her þeyi bana unutturan, kendimi üstünde zihin olarak tedavi edebildiðim bir tane motosiklet aldým. Artýk ne laf iþitiyorum, ne de kemik kavgasý görüyorum! Biraz mutluyum çok deðil! Çok deðil! Çünkü çoðu iþ yerlerindeki kadýn erkek personelin cývýk hareketlerinden haramý basite alan hal ve hareketlerini yeryer görmemden kaynaklanýyor benim bu deruni sýkýntým! Belki zamanla küçük beyinlerin büyüyüp kendine sorular sormak suretiyle “haram” ile “helal”i ayýrt edip kendine çeki düzen vermiþ; erkeklerin birer Enderun terbiyesi görmüþ gerçek birer Osmanlý beyefendisi, hanýmlarýn da týpký birer zarf gibi ayný kökten gelen ve “zarafet” hasletine sahip olduðunu gördüðüm zaman mutlu olabilirim…

Evet, anlýyorum ki bir insan kendi gövdesine ve þehvetine gelen þeylerin yollarýna gözlerini ayarlamýþ, gönlüne ve aþkýna giden yollara kapalý tutup kalp-kafa ve ruhunu doyuran kaynaklarý kurutmuþsa burada herkes suçu birazda kendinde aramalý diye düþünüyorum! Ve o Setterul Uyub, þu çarpýk çaðýn labirentlerinde yollarýný þaþýranlardan eylemesin bizleri sevgili dostlarým. Ýnþallah gözlerini kirlerden, pislik ve çapaklardan izale etmek için elleriyle gözlerini mesh edecek birer hikmetli el versin hazinesinden! Kendilerine ha-kikat kutbunu, sonsuzluk yolunun trafiðini iþaret edecek, bir yed-i beyzâ sunsun rahmetinden! Ýnsanlýða, onlarýn ar’a ve namusa susamýþ ruhlarýna yudum yudum hakikat tomurcuklarýnýn þebnemlerini içirsin membaýndan… O tomurcuklarýn bal özleriyle de gönüllerini besleyip büyütsün ve kimseyi böyle bir durum ile bir daha da karþý karþýya getirmesin inþallah… (Âmin!)




http://twitter.com/yusairmak
https://www.facebook.com/yusairmak
yusairmak@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýstanbul kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýbb’nin Kestiði 112 Anýt Aðacýn Acýsýna

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Neyimizi Kaybettik
Sinema Kültürel Meselemiz Haline Ne Zaman Gelecek?
Chp, Gerçekten ‘demokrat’ Mýdýr?
Seviye
Bir Çatýþma Zemini Olarak Kültür
Dikkat Bu Bir Siyasi Yazýdýr!
Milletlerin Ruhunu Taklit Öldürür
Hizipçi Memur Partisi Chp
Arzu Yeterli Deðil
Türk Sinemasýnýn Ezberini Bozan Yönetmen

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.