..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnýzlýk güzel birþey, ama birilerinin yanýnýza gelip yalnýzlýðýn güzel birþey olduðunu söylemesi gerekir. -Balzac
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Vildan Sevil




9 Aðustos 2011
Dolunayda Uyku Tutmaz  
Orada... Evet orada... Balina gibi bir þey. Okyanus mu burasý, balinanýn ne iþi var?... Gözlerimi kýsýp kýsýp tekrar tekrar bakýyorum. Düþlem mi, sanrý mý, görüm mü?

Vildan Sevil


Gözlerimi göðe diktim. Hera’yý aradým. Belki yardýmýma koþardý; kadýnýn, doðumun ve ihanetlere öfkenin Tanrýçasý, neler olup bittiðini anlatýrdý bana. Belki Afrodit’i yollardý yardýmýma. Þaþkýn, yorgun sesimle çaðýrýrken onu, lirinin týnýlarý arasýnda Safo’nun sesi çalýndý kulaðýma. O da Afrodit’e yakarýyordu:


:BIGC:
Dolunayda beni uyku tutmaz. Ýlle o ateþ topunun, hemen önümde, denize býraktýðý kýzýl bir ters üçgenin sivri ucunu, yavaþça sürükleyip uzaklaþmasýný izleyeceðim. Ay, gök, deniz kýzýla kesecek. Ta ki yavaþ yavaþ sönecek olan bu kýzýllýðý iyice yayacak, Midilli’nin üzerine inecek yavaþça...

O, yok olana deðin, ben, ardýndan boynu bükük bakýp duracaðým. Sonra týlsýmlý kýzýllýk, yine acelesiz, aðýr aðýr, sessizce, gizemle, yerini, yeni uyanan, gözlerini ovuþturup duran þafaða býrakacak.

O sýrada, güneþin kýzýllýðý, Þeytan Sofrasý’nda, tepeden baktýðýnda, önüne serpiþtirilmiþ adacýklar arasýndan, denizde koylarda kýzýl mehtabýn yerini alýyordur.

Niye ayný anda iki yerde olamýyorum, uçamýyorum? Caným sýkýlýyor.
* * * * *
“Deli” diyeceklermiþ... Bu saatte tek baþýna... Ýn cin yokken ortalýkta... Pöhh...

Su, altýn sarýsýna çalan incecik kuma deðip deðmemekte kararsýz... Hafifçe kýpýrdýyor... Kumu ellemeye kýyamýyor, yavaþça geri çekiliyor. “Kumu” diyorum ama, acaba ayaklarýma mý dokunmak istemiyor?

Su üþümüþ... Dün akþamüstü sýcacýktý oysa... Ben, ayaklarýmý uzatýp uzatýp çekiyorum, oynuyoruz.

O da ne? Oyun oynayalým derken baþýmý kaldýrmamýþým hiç.

Orada... Evet orada... Balina gibi bir þey. Okyanus mu burasý, balinanýn ne iþi var?... Gözlerimi kýsýp kýsýp tekrar tekrar bakýyorum. Düþlem mi, sanrý mý, görüm mü?
Gece hiç uyumadým ya herhangi biri olabilir.

Ovuþturuyorum gözlerimi. Bir daha, bir daha...Kýsýyorum, açýyorum; bir daha, bir daha...

Yüzmeliyim oraya, yakýndan görmeli, deðmeliyim. Ne olacaksa olsun...

Az kaldý iþte... Yanýlmamýþým. Yatýyor orada. Aman yarabbi, ne kadar büyük öyle... Gece uyumadým ya uyduruyorum galiba... Dokunmalýyým, ellemeliyim, baþka yol yok...

Upuzun kýrçýllý kumral saçlarýný ve sakallarýný görüyorum iþte. Kocaman yüzünün profilini, suyun üzerinde kalmýþ burun ve çeneyi... Nihayet, baþýndan, kaç insan boyu uzakta ama normal hizada bulunan, yarýsý seçilebilen ayaklarýný, parmaklarýný hatta... Görüyorum iþte.

Ýyice karýþtý aklým. Masallardaki devler, denizde mi olurdu, karada mý? Ve çok korkunçtular, hep de kötü...

Korkularýný yenmeyi bilirsin sen... Boþver, devam et, geri dönmek yok.

Küçücükken, aðaç altlarýnýn karanlýklarýnda, ninenin masallarýndaki cinleri aramýþtýn hani... Asos’ta orkinosla aranda elli metre kalmýþtý onu gördüðünde.

Bak, o kýpýrdamýyor bile. Ýsteseydi, þimdiye alabora ederdi, parçalardý seni. Bekliyor, evet bekliyor. Devam et, geri dönmek yok. Dönsen de yakalamak tek hamlesine kalmýþ üstelik. Devam, ne olacaksa olsun... Sustur þu kalbinin takýrtýsýný da... Devam... Kaybedecek neyin var ki? Ölüm dediðin nedir? Ha bugün, ha yarýn... Devam...

* * * * *

Poseidon, kadim dostumdur ya da ben öyle düþünürüm.
Kýþ ortasýnda doðmuþum. Babam, yeryüzündeki ilk yazýmda, Boðaz’ýn serin sularýna atývermiþ beni. Belki o da Poseidon’a güvendi. Çünkü, her yaz, Hisar’lar arasýnda, yüzerek Boðaz’ý geçerken, yaman akýntýlardan onu da Poseidon korumuþ olmalý. Kýlavuz, yoldaþ olmuþtur belki. Kimbilir?

Babam, Poseidon’un ülkesine, korkusuzca salarken küçücük bebeðini, bebek baðýrmamýþ, aðlamamýþ, batmamýþ, çýrpýnmýþ durmuþ babasý onu kollarýna alana kadar.

Þimdi ben, ne zaman baþým dara düþse, ne zaman kanasa yüreðim, kendimi Poseidon’un ülkesine atarým. Onun hükmettiði sular okþar baþýmý, bedenimi. Dokunuþlarýný, hücrelerimin en derinlerinde duyumsarým. Tüm hücrelerim, saf saf ayaklanýr. Sudan yükselen müziðin, hoþ bir esinti eþliðinde, dansa çaðrýsýdýr sanki...Hücreler, bir esrikliðin coþkusuyla döner, kývrýlýr, birbirlerine yaklaþýr, uzaklaþýr... Kýrýlgan, oluþmamýþ bir birleþmenin, doruða uzak salýnýmýnýn ürkek bir gerilimi sürdürüþü...
Ayný salýnýmýn, ayný anda, hazla arþa doðru yükseliþi, iniþi...

Bilmediðin gücünün, bilmediðin bedensel ve tinsel yeteneklerinin uyanýþý, diriliþidir bu.

Bastýrýlmýþ bir korkuyla, ona doðru yüzerken “iþte” dedim, “Ýþte, o Poseidon’dur, evet o olmalý...”

Çok heyecanlanmýþtým. Ýlk kez karþýma çýkýyordu. Kulaçlarýmý hýzlandýrdým. Yakýndan görmek, dokunmak, tanýmak, konuþmak istedim. Bu yaþýma kadar dert ortaklýðýna, saðaltýmým için uðraþýlarýna teþekkürlerimi sunmak istedim. Sevgimi, saygýmý, minnetimi sunmak...

Metrelerce saçlarýný aralaya aralaya, yüzdüm, baþucuna ulaþtým. Denizin mavisiyle göðün mavisinin karýþtýðý gözleri açýktý ve göðe bakýyordu. Yanýna vardýðýmýn ayýrdýnda deðil gibiydi. Beni yok sayýyor, kýpýrdamýyordu.

Bedeni, þeytan minarelerinin, patellalarýn, istiridyelerin, deniz yýldýzlarýnýn irili ufaklý çeþitleriyle kaplýydý. Adýný sanýný bilmediðim, rengârenk, sedefli sedefsiz nice týlsýmlý deniz kabuðuyla...

Ýçimden geçenleri anlata anlata ayakucuna yöneldim. Teþekkürlerimi sundum, boðucu yeni dertlerden söz ettim, akýl danýþtým. O susuyordu. Duymuyor muydu, dinlemiyor muydu? Öyle mi görünüyordu? Ben anlatýp duruyordum.

Ölü olamazdý. O bir Tanrý’ydý ve ölümsüzdü. Ama rahatsýzlýk da belirtmiyordu. Peki, tepkisizliðin anlamý neydi?

Aþil gibi yarý tanrý deðildi ki topuðuna dokunayým. Yine de denedim, týk yok.

Ayaðýnýn bilekle birleþtiði yere bacaklarýmý doladým. Kollarýmý uzatýp týrmanarak parmaklarýna tutunmaya çalýþtým. Hayret, ayaklarýna yapýþmýþ kabuklarýn hiçbiri batmýyordu.

Onu ilk kez görüyordum, belki bir daha hiç görmeyecektim, konuþamadan çekip gidecekti belki. Konuþmasýný saðlamalýydým. Ayrýca karþý konulmaz bir istek belirmiþti. Tüm bedenine dokunmak istiyordum.
Kendimi, hýzla yukarý çekip bacaklarýnýn üstüne yüzüstü býrakýverdim. Sonra zikzaklar çizerek, sürünerek gezinmeye baþladým. Bir yandan, kabuklarýn açýk býraktýðý yerlerde tenini yokluyordum. Diriydi ama sert deðildi. Ýnsan teniydi.

Aman Tanrým...Aman...

Birdenbire, teninin dokunduðum her noktasýnda, yeþil deniz bitkileri ve onlarýn arasýnda rengârenk kýr çiçekleri...
Ýnanýlmaz bir þeyler oluyordu. Dokundukça, yeryüzünün tanýdýðým tanýmadýðým tüm çiçekleri, aniden, tuzlu su bitkileriyle birlikte parmaklarýmýn ucunda doðuyordu.
Anakaralara ait, tatlý suya alýþkýn çiçeklerin, tuzlu suda nasýl oluþtuðuna þaþýrýrken kendi bedenimdeki titreþimleri duyumsadým.

Her þey bir anda oldu. Sanki tüm hücrelerim bir anda doðurganlýða durdu. Sancý yoktu. Minik titreþimleri hemen minik çakýmlar izliyor, küçük tomurcuklarýn oluþmasýyla birlikte göz açýp kapayýncaya kadar çiçekler açýveriyordu bende de.

Delirtici bir güzellik ve haz... Bitmesindi, bitmesin...

Artýk iyice aðýr ilerleyen bir sürüngendim ve biz, iki ayrý ama tek bir çiçek tarlasýna dönüþüyorduk ve o hâlâ susuyordu.

Sol eline ulaþmýþtým. Bu olaðanüstü deðiþimi taþýyamayan bedenimin ve tinimin yorgunluðuyla kocaman elinin içine sýrtüstü býrakýverdim kendimi.

O, susuyordu.

Gözlerimi göðe diktim. Hera’yý aradým. Belki yardýmýma koþardý; kadýnýn, doðumun ve ihanetlere öfkenin Tanrýçasý, neler olup bittiðini anlatýrdý bana. Belki Afrodit’i yollardý yardýmýma. Þaþkýn, yorgun sesimle çaðýrýrken onu, lirinin týnýlarý arasýnda Safo’nun sesi çalýndý kulaðýma. O da Afrodit’e yakarýyordu:

“Gel kurtar ne olursun gene beni
bunca zorlu kaygýsýndan gönlümün
oldur olmasýný dilediðini;
katýl savaþýma”

Hangisi yardýmýma koþtu bilmem ama dev parmaklar kýpýrdadý, büküldü, hafifçe, sardý bedenimi, göðsüne doðru çekti yavaþça. Sürünmeme saygýlýydý sanki... Yüzüm onun görkemli bedenine dönüktü; eli, yüzümü, kendi bedenine yer yer deðdirerek hareket ediyordu.

Ýkimiz de silme çiçektik, yeþildik, tuzduk, suyun sesine karýþan küçük çýðlýklar ve hoþ bir kokuyduk. Ben’dik, O’yduk, Biz’dik... Çiçektik.

Zaman dursun, diyordum, sonsuza deðin dursun zaman...

Birden sesini duydum.

Ýlk kez konuþuyordu. Cüssesiyle uyum saðlamayan bir ses. O cüsseden bas beklerken bir tenorun inceliði ve yumuþaklýðý sanki...Azarlar gibi, kýrgýn gibi bir vurguyla:

- Hep konuþursun, anlatýr durursun bana ama bu tatlýsu çiçeklerinden niye söz etmedin hiç, deyiverdi.

Þaþýrdým , ne yanýt vereceðimi bilemedim. Zorlukla, utanarak:

- Bilmiyordum ki, ben de bilmiyorum. Sen getirmiþ olmalýsýn, Tanrýsal bir þey bu, dedim.

- Büyütme gözünde beni... Tuzlu sularýn Tanrýsýyým ben. Mercan kayalar yapar, kabuklu kabuksuz binbir renkte canlýlar yaratýrým; derin kuyular açar girdaplar oluþturur, dev dalgalar yaparým... Gel gör ki anakaralara, onlarýn çiçeklerine gücüm yetmez. Bunlarý sen getirdin. Hem de beklenmedik bir anda, beni de þaþýrttýn.

- Ýnanamýyorum söylediklerine. Bilseydim bu gücümü, ne senden ne kendimden esirgerdim. Hücrelerime sinip gizlenmiþ bir genin becerisi olmalý. Bak bu karþýlaþma olmasaydý, yoksun kalacaktýk bu güzellikten, nasýl da habersiz yaþamýþým.

Kocaman parmaklarýný biraz daha sýkýp onayladý sanki sözlerimi. Elinin içinde, yüzüm göðsüne dönük, onun yüzüne doðru ilerlerken iþte o koca vücuttaki çiçeksiz, boþ yeri gördüm. Göðsünün sol yanýna denk geliyordu. Evet, oralarda çiçek yoktu... Orasý, belli belirsiz çizgilerle kaplý, pulsuz, kaygan balýk derisine benziyordu. Hemen avcundan sarkan kolumu uzatýp dokunmak istedim.

Ýþte ne olduysa o anda oldu; “Sakýn oraya dokunma!” diye kükredi, fýrlattý attý sulara beni... Neye uðradýðýmý þaþýrdým. Bunu hak edecek ne yapmýþtým? Utanmýþtým kendimden, korkmuþtum.

“Neden?... Ama neden?...” diyebildim yalnýzca.

-“Üstüme varma, geri dön, yaralýyým, acýyor iþte, görmüyor musun? Çok acelecisin, varma üstüme...” dedi, sesi biraz daha yumuþamýþtý ama uzaklaþmaya baþladý.

–Gitme n’olur, bunca yýllýk ömrümde ilk kez gördüm seni, gidersen bir daha göremem. Ýzin ver, dokunayým...Bak çiçeðe durmuþken hazýr... Çiçeklerden ilaçlar yaparým sana, belki saðaltýrým, iyi gelir belki...

- Ben de seni ilk kez görüyorum; hem varlýðýný bilmek, görmek tanýmak deðildir. Haydi, yüzüp durma peþimden, git kumsalýna!

Ýncinmiþ, aþaðýlanmýþtým. O koskoca, ölümsüz bir Tanrý’ydý. Bir ölümlüyü nasýl tanýyamazdý, anlayamazdý? Cesaretimi toplayýp bu sorularý sýraladým ona.

– Büyütüp durma gözünde, beni ve Olimpos’takileri. Ýnsanlarda ne kadar kahpelik, kötülük varsa, bizde daniskasý bulunur. Gücümüzü, gizlilikten, görünmezlikten, bilinmezlikten, suskunluktan besleriz biz. Zavallý insanlar da bir þey sanar, bire bin katýp hakkýmýzda söylenceler yaratýr, sonra kendileri de inanýrlar.

Ýþte böyle dedi ve uzaklaþtý, gövdesi görünmez oldu, gitti.

Tam baþý da gözden yitiyordu ki acýyla ve telaþla seslendim.

– Beni de götür, bekle!

– Þimdi götüremem, iyleþmem gerek. Hem seni daha bir süre izlemeliyim.

- Ýzlemene gerek yok, ne de olsa Tanrýsýn, bilirsin... Artýk ben seni unutamam ki...Sonra bu çiçekleri, bitkileri...Tekrar gelecek misin? Söyle, gelecek misin?

– Belki, dedi.

– Belki deme bana, diye haykýrdým öfkeyle... Unuttun mu, ben ölümlüyüm ve zamaným çok az kaldý.

Sonra ekledi:

- ”Sanýrým geleceðim...Evet evet geleceðim...Hatta çaðýrmasan da geleceðim, hele bir iyileþeyim, bekle...

- Bekleyeceðim, bekleyeceðim, diye baðýrdým var gücümle. Unutma sakýn, benim zamaným çok az...

Gitti.

Ardýndan öylece bakakaldým. Gözlerimde tuz...

Hücrelerim, vücudumda biten koyu yeþil deniz bitkilerini ve anakaralardan derlenmiþ binbir renkli çiçekleri üçer beþer geri çekti, en derinlerine sakladý yine...

09.08.2011
Vildan Sevil

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: ve
Gönderen: Aysu / , Türkiye
9 Aðustos 2011
ben kaçýyorum arada kendi sürrealist maðaralarýma ,gayet iyi oluyor,devam

:: :)
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
9 Aðustos 2011
Aysu'cuðum...Hep gerçek, hep gerçekçilik de sýkýyor bazen. Biraz da gerçeküstü baharatý gerek, deðil mi?

:: ..
Gönderen: Aysu / , Türkiye
9 Aðustos 2011
ve bir gün en derinlerden çýkýp gelmelere doðru bir düþ / ne güzeldir düþ kurmak ,olmazsa nasýl yaþar yazarlar,nasýl oynatýrlar kalemi.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Düþselin Gerçeðinde, Gerçeðin Düþselliðinde

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dedem Düþlerime Giriyor
Çocuklarýn Çýðlýðýndan Göklerin Týlsýmýna
Ýlk Sosyalist Muhtar Fevzi Aðabey
Oy Madimak, Madimak!.. Sen Artýk Türkülerle Deðil, Ateþlerle Anýlmaktasýn
Ben Ölürken
Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben
Aþk"a Geldin, Hoþ Geldin!..
Aþk"a Geldin, Hoþ Geldin!..
Ah Ýbrahim/ Kara Gözlü Ýbrahim/ Göklerden mi Geldin?/ Yýldýzlardan Mý?..

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Duruþma [Þiir]
Ýpek Nehir, 1 Mayýs, Vay Ýstanbul... [Deneme]
Okurun Sevinç Çýðlýðý ve Yazarýn, Kitabýn Çilesi [Deneme]
Yine Tecavüze Uðradým!.. Yine Tecavüz Ettim!.. [Deneme]
Sen Kaç Kere Doðdun Sevgili Okur?.. [Deneme]
Konuðum Var: Cengiz Akýn, Post - Modern Edebiyatta "Zaman" Kavramý, Zaman - Bilinç Ýliþkimiz [Deneme]
Ant Olsun ve Þart Olsun ki Umursamayacaðým!.. Nerde Benim Þu Cýmbýzla Ayna?.. [Deneme]
Kassandra'nýn Güncel Kehaneti [Deneme]
Poetika// Sanatsal Yaratý Üstüne Fikir Uçuþmalarý (Iv) [Deneme]
Ahhh Ýstanbul... Çekme Beni Böyle Kendine Kendine... Yorgunum... [Deneme]


Vildan Sevil kimdir?

Koþuþturmaktan yoruldu. Altmýþýndan sonra, çok yabancýsý olduðu teknolojiyle, sanal ortamda kalem oynatmaya kalktý. Ýletiþim kurmak, duygu, düþünce, birikim paylaþmak, genç kuþaklardan yeni þeyler öðrenmek istedi. Yazarlýk deneyimine burada adým attý. Ýþte böyle sýnýr tanýmaz bir "dinazor ". . . Baþarýr mý acaba ?

Etkilendiði Yazarlar:
Marx, Engels, Freud, Nietzsche, Adorno, Horkheimer, Foucault, Antik Grek, Rus , Fransýz yazýný, Amado, Marquez, Llosa, Asturias, Lübnanlý Amin Maalouf...Elbette Nazým, Aragon, Neruda ve nice ozan/þair...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.