Bayram Kaya
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 17
Öyleyse fakir kişi içselinde zenginlik belirim verememekle bir boşluk devinmesidir. Zengin kişide de fakirlik belirim verememekle etkin bir boşluk alan devinmesidir. Fakirliğin kendi zenginliğiyle bir arada olması demek diğerinin belirim veremeyen varlığı ile bir diğerine boşluk devinmesi gibi davranır olmasıdır.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 16
Üreten yapı içinde üretenler fakir ve köle durumuyla iyonize olan pasif aktifi iliklerdir. Kişi sahipler de zenginlik ile dıştaki pasif aktifi olan iyonlara karşı aktiftirler. Bu durumda zıtlar kendi üzerlerinde nötr bir belirme gibi iken zıtlar daha çok dışta olan iki ve daha fazla şeyler arasında bağıntıyla beliren
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 15
İşte oligarşin teokratik iradesiyle üretimden gelen güce sahip olmanın kısmi iradesi; yöneten egemen iliğe kısmi sahipti. Üretimden gelen gücün egemenliği kısmi olduğu kadar paylaşmakla, yöneten irade cumhur olan halkın cumhuriyet iradesine dönüşmüştü. Halk perdeleyen söylemdi. “Üreten emek sahipli kısmi iradeyi sürece referans yapmayı gizliyordu”.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 14
İhtiyaçlarını karşılama eğiliminde olan fakir ihtiyaçlarının çalışma nesnesini (enerji kaynağını)elinde tutanlara doğru çalışmak için eğimledir. Bu eğim kendisinde beliremeyene zenginliğe göre beliren fakirlikle aktiflikti. Bu aktiflik dıştaki zengine göre pasiflik olmakla sığınma ve teslimiyettir.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 13
El mantığı her seferinde size kaybettiren süreçlerle olması üzerinde, günümüze gelmişti. Bencillik üzerindeki hoşlanışı dümenlerle ortak mirasa sahip çıkmış; mülk hakkı diye size çalışmalarınızı ve emek gücünüzü kaybettirmişti. Günümüzde de aynen sürmektedir. Müteşebbis hakkı, yatırımcı hakkı. Girişimci ve ticaret kâr payı. Hizmet kâr payı. Aracı komisyonu. Amortisman gibi
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 12
Bizzat Yehova diyordu ki; "siz ki Yahova'yı kendinize Elohim seçtiniz; O da sizi dünyanın bütün diğer kavimlerinden ayırıp, kendisine sizi kendi kavmi seçti."
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 11
Bu nedenle sahipliği olmayan kölelerin çalışmasının zıttı olan yansımadan ötürü efendilerin de çalışmama eğilimi vardı. Köledeki "çalışma eğilimi" efendi de çalışma olarak beliremeyen bir yansımaydı. Her şey zıtların varlığı ve birliğiyle olasıydı.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 10
Genelde bir hayat türü çalışma, üretmeyi köleleştiren asalak olmak dışında, kendi kendisinin asalağı olmamaktadır. Bir hayat olan insan da kendi yeteneği kadar payla toplumun kendisi ve toplumun inşacısıdır. İnsan, insan olmanın tarih bilinciyle, inşa bilinciyle asalak olabilse de ahlaken (mana en) toplumun asalağı olmamalıdır.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 18
Sosyo toplumsa ruh ile bencillik arasındaki farka rağmen sosyo toplumsa ruh, bencil zekayı da içerir. Sosyo toplumsa ruhun inşacısı bencillikti. Ama bencillik sosyo toplumsa ruh tarafından içeriliyordu. Sosyo toplum esasen benciliğe özgü durumla üreten inşa iken sosyo toplum bencillikten çok fazla bir şeydir.
Bencillik sosyo tolumun
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 8
İlahi dönemli kişilerin yüz yüze görüşmelerinden algı olan somut meşruiyet ilik; İbrahim’in kendi El’i ile görüşmesini İbrahim’in söylüyor olmasına tanıklık etmeye dönüşecekti. Söyleyen de söylenende somut değildi ama “söyleneni söyleyen aracı İbrahimler” somuttu, bu da iknaa olmanıza yeterdi! Yetmezse açlık, işsizlik ve zorbalık belirecekti. Tarihsel hafızayı kaybeden tarihsel
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 7
El manalı inşa sistemi içinde toplum kolektif olarak üretimini yapar. Kolektif olarak üreten toplum bu kes de üreten yetenek ve ihtiyacına göre pay alamaz. Üretenlerin üreten yetenek ve ihtiyacına göre pay alamamasıyla sistem El manalı anlayış içine sıçrar. Çalışanların payı, ölmeyip te yarın yeniden çalışacak durumda olabilmenin en
Groteski İlikten El'e Kadar Olan Aitlik 1
El mana anlayışı; kolektif üreten ilişki çevrimi içinde, bu çevrimi "mülk sahibi olana biat etme imanı üzerinde sahiplerin paylaştırma yapmasına razı olmaktı (tevekküldü). Üreten yapı üzerinde kimi bencil bilincin, yeniden aitlik bilinciydi. Kolektif üretmenin tarih bilinci olmasa, El anlayışı ortaya konamazdı.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 5
Kişi ister zengin olsun ister fakir olsun bu iki belirimle birlikte yansıyordu. Kişinin sahipliği varsa zıt belirimin birisi zenginlik olarak tümselirken diğer zıt belirimle olan fakir uç fakir olma belirimi verememekle beliremiyordu. Oyuk devimli boşluk alan etkisine dönüşüyordu. Zengin ve fakir oluş durumu bir kişi üzerinde aynı anda
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 6
Köleci yapı ile insan vahşete düşmüştü. Erdemliler erdemsizler bir tarafa çekilmiş; ahlaksızlık gemi azıya almıştı. Düşene bakan yoktu. Kulaklar çığlıklara kapanmıştı. Olup biten karşısındaki baskı ve yılgılar içindeki insanda ağızları bıçak açmıyordu. Tedirginlikte hiç hız kesmiyordu. Bu ahval üzerine insanlar iman üzerinde ahlaka çağrılıyordu.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 4
Açlığı beliren kişinin tokluğu yok olur (kaybolur). Tok olan kişi de açlığı hissetmez. Yani tok kişinin de açlığı yoktur. Çelişki şu; beliren açlık karşısında tokluk belirimi oluşamaz. Açlık tokluğun; tokluk ta açlığın üzerine bir eğimdir. Ve açlık tokluğun; tokluk ta açlığın üzerine bir akış olmanın baskı ve basıncıdırlar.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 3
Yoksunluğa karşı (mahrumiyet iliğe karşı), yokluğun (fukaralığın) varlığa (zengine) karşı olan eğimini sömürerek kullanıyordu. Fakire vermiyordu ama zengine mirasçı (muhtaç köle) yapıyordu! “Fakirler zenginin mirasçısıdırlar”. Veya “fakirin zengin üzerinde bir hakkı (rızkı) var” diyerek yoksunu kişisi sahipliği olan iradenin tahakkümü altına veriyordu.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 2
Yani eksen merkezi ile çevresi içinde tümselen grupların merkezden çevreye doğru karmaşıklaşmakla artan iç hacimli itmeleri nedenle sosyo toplumsa yüzey gerilimi oluşmaktadır. Açıkçası toplumun üreten iç hacimli büyümesi ile toplumun bir önceki hacme göre olan eski yöneten ilişkileri arasındaki yüzey gerilimi (yöneten sınırlama gerilimi) farkı çelişmektedir.
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 1
Hâlbuki ki tarihin hiçbir döneminde biat kavramı sosyo toplumun inşa temeli olmamıştır. Ve köleci sistem ortaya çıkana kadar da biat kavramı yoktur. Biat, üretim yapan gücün kendisini boyun eğmeğe zorlayan zorba güce boyun eğip, emperyalist bir güce teslim olmasıydı.
Elde Var Bir ve Bir Elde 3
Osmanlının yakasını kaptırdığı egemenlik, galata bankerleri de denen para sahipliği; buydu. Egemenlikte buydu. Osmanlı borç batağı altında siyaseten kontrol ediliyordu. Günümüzdeki Sarraf hikayesi bununla bire bir benzeşir gibidir.
Bayramlık
Tanıtım
Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır.
Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.
Geçmiş
Doğum yeri Kırşehir ili, Mucur ilçesi; Küçük Köpekli Köyü olan Şair Yazar Bayram Kaya; kayıtlara göre 1950 yılında doğdu.
Şair Yazar önce Hasanoğlan Atatürk İlk Öğretmen okulu mezunudur. Ve sonrasında da açık öğretim fakültesi ön lisans mezunu oldu. Milli Eğitim Bakanlığı sınıf öğretmenliği lisanslı hizmetiyle emeklidir. Şair yazar oluşla şair ve yazarlık alanı içindeki çalışmalarına başlaması; bu saha içinde hakkıyla şiir çalışması yapar bir şair oluşuyla değil de; bu alana form olarak katıldı. Ve bu formsa dala ilişkin hiç bir deneyimi ve hiç bir ön hazırlığı olmadan; bir nedenden ötürü; şiir türü öykünce çalışmalarına, başladı.
2005 yılı ortamındaki bitmek tükenmek bilmezle; bıktırır, nefret ettirir denli türban konulu TV türü program tartışmalarından çok etkilendi. Yazara göre türbana dek bu tartışmalar yararsız ve gereksizdi. Türbanın üreten ilişki olan toplumda üreten bir karşılığı yoktu. Bu nedenle türban tartışması lafazanca söz karşıtlığı olan kurgularıyla, yararsız olmaktan kurtulamadığımız kasıtlı anlamsız tartışmalardandı.
Türban tartışmalarının içerikleri boş, tutarsız, hiç bir tarihselliği yoktu. Türban tartışmalarının en fazla tarihselliği, iman boyutunu geçmez olmanın, anlam kargaşasıydı. Şair yazar, bir izleyici sorumluluğu içindeki duyarlılığının verdiği katılımla konunun irdelenmesini sorun sal olarak derinden hissetti.
Bu tartışmalarda bilmezce oluşların ötesinde türbanın çok derin tarihsel seyirleri vardı. Her bir tarihi kırınımların sosyal mana anlayışıydı türban geleneği. Türbanın içinde de giderek sınıf karşıtlığı taşıyan damarın şifreleri olmakla türbanın birçok konu etkisinde gebe olduğu gerçekti.
Örtünme toplumun vesile nedeniydi. Örtünme bir toplum içinde asıl neden olmayıp, bahane (vesile) neden olması da türbanın tarih sel olmasının bir başka sosyolojik kodlarını ele verir. Ele verilen bu kodlarla örtünmenin geçmişteki kendi tarih selliği içinde, sosyal kurum olmanın mana anlaması vardır. Bu yönüyle örtünmenin manaca, bir inşa temeli taşıdığı da pek açıktı.
Şair yazar örtünme konusunu bu tarihi dürtü ile ele aldı. Başta sosyal olanla, toplumsal olanın aynı şey olmadığına dikkat çekti. Bu konuda "İnanç Ve Toplumsal Talep" içerikli yazılarını yazdı. Yazar; sosyal talebi, toplum sal olan talepten ayırmanın önemini belirten 100 bölümlük yazı dizilerini bu şartlarıyla benzetili sundu.
Bu diziler tematik açılımlarını veren bir salınımla sosyal yapının ve toplumsal yapının iyi anlaşılmasını bize dayatıyordu. Sosyal olanla, toplumsal olan kendi tarihi seyri içinde değişen dönüşen bağıntı olmalardı. Konu salınımları olabildiğince bilimsel özlü olmakla ele alındı. Yazar, doğal inşanın özünde var olan dinamizmdeki neşvü nema olurlu referansını izlemekle, bu konudaki çabalarını sürdürdü.
Kimi kez kavramlar; kimi kez inançlar; kiminde de tarihi mitolojiyi dillendiren veriler içinde anlatım çıkarımları yaptı. Ve bu çıkarımların bulgu sal veriler olan izleri, geçmişin galerisi içinde sürülmekle bu konuları ele aldı. En çok bilmezliğimizin oluştuğu erken dönem süreçlerine tutulan büyütece dayanak olan ışığın aydınlatması içinde günümüzü anlar olmanın heyecanı; yazarın en gözettiği hassasiyeti oldu.
Özellikle totem dönem, ön ittifakı dönem ve köleci dönem üç ayrı dönem olayları olmaları nedenle konu iç içe kıyaslarla işlendi. Üzerinde çalışılan tüm yazı içerikleri kendi kapsamında; olabildiğince bilimsel akıl verileri ışığındaki takdimlerdi. Milyarların, şu veya bu konu eksenli imanları vardı. Ama imanca olan yaklaşımların içinde verilen mesajların da, geçmişle olan kendi bağ sal kopukluğundan ötürü tartışmaların masal türü anlatımları olmaktan öte; konunun tarihsel oluşları da yoktu.
Köleci imanlı söylemlerin tarihsellikleri yoktu. Köleci iman kendi öncesi geleneği kendisine referans almakla, ön ittifakın verileri üzerine oturmuştu. İmanı söylemler tarihi dönüşüm noktaları içindeki çok gizemli kırınım noktalardan çıkışla yansımalardı. Kırınımlar yansıması; iki farklı derişim çelişmesi içinde iki farklı yansıma olmakla; farkın verdiği açı sal momentumun giderek groteski havalarla sunulmasıydı.
Tarihi oluşmalar bu groteski söylemlerdeki kutsiyeti hücrelerimize kadar geçiştirdiler. Bu groteski geçişin etkileri bizleri çok güçlü denetliyorlardı. Ne de olsa bu groteskilik, geçmişteki geri beslenim alanı üzerineydi. Tarih sellik köleci imanlı anlatımlarda ya eksikti; ya da hiç yoktu.
İmancı anlatım içinde tarih, tarihle değil de köleci iman verileriyle başlıyordu. Bu verilerin sözde enginliği! İçinde yapılan tartışmalar alabildiğine kör döğüşüydü. Tartışmalar kör döğüşü olmaktan öte gitmediği gibi bunu izleyenler tarihsel bilinçten yoksun olmakla, daha bir ışıksız olup; kararıyorlardı.
Totem, ilah, mamon ve Yüce Tanrı kavramlarını birbirine karıştıran bilmezlikler veya gizleyicilikler ortada boy gösteriyorlardı. Bilmesinlerciler ya da gizleyiciler (semantizm) hünerli yapılan işte, toplum sal olanı sosyal olana indirgeme yapılmakla hülleye başvuruyorlardı. Bilmesinleriler tarihsel kırınımla oluşan farklı dönüşüm ve gelişmeleri ele veriyordu. Her biri ayrı ayrı bir dönem aitliği olan bu dört mananın; farklı dönemlere ait inşa ilkeleri olan mesajlarını; birbiriyle aynılaştırıyorlardı.
Totem, ilah, Mamon ve Yüce Tanrı anlayışlı olan manaların her biri kendi öncesine ait gelişme düzeyi içinde oluşmuşlardır. Ön ittifakı döneme ilişkin örtünmeyle, köleci döneme ilişkin örtünme kavramları çok farklıydı. Önce olan örtünme, kendi sonrasını bilmeyen, ancak kendi döneminin etiket bilincini kendi sonrasının içinde taşıyordular.
Yani totem, ilahı bilmiyordu; ilah ta mamonu bilmiyordu. Bu türden her biri bir başka mana anlatımlarının tarih sel kodlarını taşıyan anlamların geri beslenim bağıntılarını biz, put saymakla yanılmaya başlarız.
Her birinin bir tarihsel bilinci ve tarihsel bağıntısı olan geçmişleri put sayan yaklaşımlar; en sondaki oluşmanın kendisini başlangıcın içine koyan bu körlükle, bilmesinlericilik bilincini inşa etmiştiler. Oysa her şey kendi dönemi içinde bir anlam ve tarih sel bilinçti.
Toplumsa inşa başlayıp, kendi niceli ve niteliksel dönüşümlerini verene kadar, bu 4 mananın anlam oluşlarını ayrı ayrı zamanlara denk düşen toplum sal oluştan kesinlikle soyutlayamazsınız. Toplumsal oluşların her birini de kendisinin bir öncesi dönemine indirgeyemezsiniz. Bilim sel inşa, özne nesnel inşanın yerine yeni bir mana anlamasını vermekle; Yüce Tanrı anlayışı bambaşka bir kulvarın anlamı ve anlatımı olmasıyla bir tarihsellikti.
Yüce Tanrı anlayışı evrensel oluşa katılmaydı. Yerel olandan, genel olanaydı. İnsan referanslı mana olmaktan; evrensel referanslı anlam olmayı olabildiğince özün içine katmaydı. Yani dört ayrı mana başka düzey düzlem ilişkilerinin ifadesiydiler. Bu farklılıkları bilmeden sosyo-toplumsa yapıyı bilmeniz olanaksız olmakla; sosyo toplumsa yapının firarileri de Demokles'in Kılcı gibi başınızın üzerinde salınır durur olacaklardır.
Totem ve ilah kavramına "ilkelin" dini ve "ilkelin" tanrı anlayışı diyen bilmezlikler vardı. Bu bilmezlikler içindeki her bir olgular da kendi tarih sel kavramlarını gözler önüne serer. Bu akışı gözler önüne seren yazar; sayı oluşla bilmediği ama 500'ün üzerinde başlık içerikli yazılarını oluşturdu. Yazılarının her biri üç, beş, kırk, elli word sayfasından; 200 word sayfasını geçer. Yazarın bu tarz düşünce işçiliğini içeren konu anlatımları; sürmekte olan bu türden yazı çalışmaları kapsamında olmakla, sır değildiler.
28.01.2013
Konum
Mucur/Kırşehir
Özellikler
Güncel TV tartışmalarının bana göre konu bilmezliği oluşla sapla samanı; at izi ile it izini karıştıran; sonu gelmez usançlıklara tepki oluşla kendim kaynaklı birikimlerden bu kabil yazılarım oluştu. Bu bağlamda
Benzer Yazarlar
Okumalarım içinde tarzıma yakın olan yazarları bilmiyorum. Ama okuduklarımın bana dolaylı dolaysız bulunma içinde, bu oluşumu verdikleriyle benim de bu sentezi yaptığım muhakkaktır.
Bağlantılar
POPÜLER
-
01
-
02
Tarihsel 1
Bayram Kaya
22 Oca 2020 7 dk okuma -
03
Anlamak Gerek 70
Bayram Kaya
21 Oca 2020 6 dk okuma -
04
Anlamak Gerek 43
Bayram Kaya
21 Ara 2019 4 dk okuma -
05
Anlamak Gerek 55
Bayram Kaya
04 Oca 2020 3 dk okuma -
06
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış
Bayram Kaya
30 Eki 2019 2 dk okuma -
07
Teslimiyet 6
Bayram Kaya
15 Eki 2019 5 dk okuma -
08
Anlamak Gerek 45
Bayram Kaya
23 Ara 2019 3 dk okuma -
09
Anlamak Gerek 58
Bayram Kaya
06 Oca 2020 5 dk okuma -
10
Anlamak Gerek 64
Bayram Kaya
12 Oca 2020 5 dk okuma -
11
Anlamak Gerek 32
Bayram Kaya
09 Ara 2019 7 dk okuma -
12
Bir Makale Yazmak 2
Bayram Kaya
12 Eyl 2019 8 dk okuma -
13
Anlamak Gerek 26
Bayram Kaya
03 Ara 2019 3 dk okuma -
14
Kültür 2
Bayram Kaya
17 Oca 2020 5 dk okuma -
15
Kültür 1
Bayram Kaya
16 Oca 2020 5 dk okuma -
16
Anlamak Gerek 68
Bayram Kaya
16 Oca 2020 7 dk okuma -
17
Bir Makale Yazmak 4
Bayram Kaya
15 Eyl 2019 8 dk okuma -
18
Anlamak Gerek 57
Bayram Kaya
05 Oca 2020 5 dk okuma -
19
Biyo Dizel 63
Bayram Kaya
11 Oca 2020 5 dk okuma -
20
Beyin Nasıl Hızlı Çalışır 1
Bayram Kaya
26 Eyl 2019 5 dk okuma