Bir şeyler eksiliyor zamanla benden, Hissettiğimse artan bir ızdırap, ta derinden... Gitmeyin diye haykırıyorum. Gitmeyin, beni terk etmeyin.
Ne yaşama sevincim duyuyor beni, Ne de bir zamanlar sımsıkı sarıldığım umutlarım... Kahkahalarınıza karışıyor haykırışım, Duyulmuyor ki sessiz çığlıklarım... Ne hayallerim duyuyor beni, Ne de gecemi süsleyen düşlerim...
O vakit, O'na sesleniyorum, Umutsuzca: Beni yarattın, o zaman bir umut ver, Bir yaşama sevinci, bir neden... "Gitme," diye haykırıyorum, Sakın sen beni terk etme. O duyuyor sesimi ve güç veriyor bana...
Bir vakit geliyor, Ve kan ağlıyor artık gözlerim. Bu kez, Sevinç gözyaşlarınıza karışıyor gözyaşlarım, Kim bilir, belki de sadece içime akıttığım...
Ama anlayın artık, anlayın istiyorum. Gözyaşlarım ifade edemiyor ki beni, Görülmez ki sadece içime akıttıklarım...
İşte bu yüzden; Susuyorum artık ben... Konuştukça uzaklaşıyorum kendimden, Bugünkü ben, dünkünü yalanlıyor, İkisi de birbirini anlamıyor, Ben bile sıkılıyorum benden. İşte bu yüzden, Susuyorum artık ben...
Hem konuştukça duyuyorum, Duydukça uzaklaşıyorum sizden, Uzaklaşınca sizden, yine bana kalıyorum. Yine acı ve yine sonu gelmez düşünceler...
Aslında ne kendimi, ne sizi yaşamak istiyorum. İşte bu yüzden, Susuyorum artık ben... Susmalı, çünkü; Duymamalı acımasızlığını sözlerinizin, Görmemeli nefretini gözlerinizin... Hissetmemeli sahteliğini samimiyetinizin...
Eğer görürsem, duyarsam ve bilirsem bunları; Eğer dersem ki, "İnsan bu, hayat bu," ve alışırsam bunlara... Ne umut olabilir ki artık bana?