Sus, ne olsun?
Sevmek mi, istememek mi?
Dalları yeşile küsmüş,
Hazan geçirmiş bir sevi sermaye ki,
Bitip tükenmiş, kalmamış ömür azadı.
Kaç bahar olsa önümde, ne yazar?
Sen sessiz kalınca en mükemmel olmuyorsun.
Bir sus oldun; en dibe indin,
Ben seninle inemedim.
Bitiyoruz, biliyorum.
Bir yanım vardı, demiştim,
Suskun, karanlık bir şair.
Öbür yanım kayboldu satır aralarında;
Anlam yüklerken aşka,
Gözyaşı gibi içime damlayan
bir gölge artık
Sessizliğin kıyısında
beni kendime yabancı kılan.
Silinmekten üzülmedim desem, yalan olur.
Bu şiirin içinde sustuklarınla yüzleşeceksin.
Oysa bir zamanlar, al gülüm ver gülüm,
Sokaklar kahkahamızla şenlenirdi.
Sen gülümserdin, ben kahkaha basardım,
Her yanımızda dostlar hüzünlenirdi
ayrılığımıza.
Hep sıcaktı özlemlerim,
Ocak başında közlenen söğüt dallarının çıtırtısında.
Dinledikçe seni bir sigara daha yakarım,
Közünde kaybolurum sönen alevlerin.
Düşündükçe seni
Kendimden önce sana yanarım.
İşte böyle;
Bir zihin bulmacası döner içimde azabın.
Muson yağmurları gibi yağdığıma bakma,
Ellerini tutup yüreğime katarım;
Seni böyle çılgınca severim,
Her suskundan sıyrılarak.
Olmadığımız zamanların tek rüya göreniyim.
“Var gibi.”
Sende beni var gibi bildim,
Ama sen gibi sustum bu aşkın ortasında.
Kader,
illaki sana bana sarılan,
Ama beni sana ulaştırmayan bir sözdür.
Bazen beni susturur,
bazen seni kurtarır.
Sen bir hazanın sessizliği olmuyorsun;
Hep bir yoksun
Bu yokluklarda neden ki hep bir çoksun?
Kaderimsin diyemedim,
ama kederin oldum.
Beni sana biriktirme artık.
Sonrasında;
Suçuma suç, dilime ceza olana kadar...
Keşke “sevmeyelim” deseydik.
Hangi pencerede görsem bir mor menekşe,
*Ruhum eşsiz bir sızı yaşar.
Uzak yolların gölgesinde üzümler gibi kurur bu gözler,
Her bir sevgi hasadında.
Bu hayat bizim değildi!
Savrulur tomurcuklarım,
Ayın etrafına yıldız yıldız.
Geceye söylenmiş yarım bir dua gibiyim.
Her yıldız, bir suskunlukla deler ceremi.
Adını andıkça karanlık çeker içime içime.
Ve sen, uzak bir şehrin en ıssız sokağından
Elini uzatır gibi düşüme düşersin.
Yaklaştıkça savrulurum,
Rüzgârı bendeki yıkımla yarışır.
Büyüdüğü zaman ayrılığın isyanı,
Tohum serptiğim boz kırların yağız atları
hep bir damla gözyaşı döker
imkânsızlıklara...
Nedensiz değil sevdalıklar;
Gülen çocukların gamzelerinde açar.
Suyu kesmeden bir hasrete,
Düşeyazmadan bir özleme,
ve her baharın hazanına ekerim sustuğun
ümitlerimi.
Susmaya devam et.
Sen sessiz kalınca en çok seven mi
oluyorsun?
Peki...
Bu sus, ne olsun?
Tcpassenger_ierdogan
07.11.2025 / Ankara





