"Sanat, hayatın bize verdiği en güzel yalandır; tıpkı yarın yeni bir gün olacak umuduyla uyumak gibi." – Oscar Wilde"

Benim Ölümüm Gülmeyi Öğretti Sana

(...seni seven bir ben varken / ve bunun için sevinmekteyken...nasıl olur da mezar taşlarına ismimi yazdırmayı düşünebilirim , söyler misin nazlı sevgilim ?..)

yazı resim

Benim Ölümüm Gülmeyi Öğretti Sana

“önümde bir ölüm vardı , bir de yaşam ; ben seni seçtim...”

Yalancı baharın koynunda saklı gözyaşlarınla ıslattın yağmursuz düşlerini ; yüreğine sarılan yastığındı ! aslında en çok kırılan(dı) ... anlamadın !..

Benim ölümüm sanaydı ! kandırılışım , yıkılışım ve bilindik bir kalp üzre yaşanan sevgi yanılışlarım hep sanaydı...uçurum kenarından süzülüşüm ; hiçbir şeyi her şey(in) yapan umut yolculuğum... inan hep sanaydı yitik düşler parkında ki ağlayışlarım...

Ağlamalar(ım)da saklı kalan o müthiş sır ve –lar... yüzyıllar boyunca insanın içini masumiyetliğin süzgecinden geçirerek yaşama bağlayan o eşsiz duyguların adıyla hayal kuruşlarım hep sanaydı...benim sevmelerim sanaydı !..

Gün olur , geceye vurur(um) / kimi bedenler esiri olur ölümün... ben (sende) sevmelere yeminlenmişken bedenime soru sorulmaz !.. bunu bilirim : “ölümüm güler ve ben yine sana koşarım ...”

Benim ölümüm sanaydı !.. son nefesimi verirken terleyişim ; avuçlarımdan akan gözyaşlarım... söylemiştim oysa ; artık yaşantımdaki hayallerim hep sanaydı...

(...seni seven bir ben varken / ve bunun için sevinmekteyken...nasıl olur da mezar taşlarına ismimi yazdırmayı düşünebilirim , söyler misin nazlı sevgilim ?..)

...ve artık ölüme yakınım ; yaşayanlardan uzak bir durakta beklemekteyim. Hani yel değse yüzüme düşer ağlarım / olur da beklersen beni / yollarda yürüyen adımlardan sana koşarım / puslu iki söz için kendimden kaçar sana sığınırım...

.../ kaç kez yaşamdan vazgeçtim ve kaç kez yaşama döndüm , bilmiyorsun değil mi ? sevdim ! yüreğimde karabasanlar dolaşsa da seni bana kavuşturacak takvim yapraklarını bekledim... hep bekledim ; biliyordum ! gelecektin ve hiç gitmeyecektin ... çünkü benim yaşamam sanaydı ; tıpkı ölümüm gibi...her şeyim sanaydı , yanılmadım !..

Gönlüme yağan sözlerin / vardı / varlığımdaydı...karşı kıyıda ardından sallanan eski aşklardan kalma kefenden öte bir mendil ; rengi masum işte !.. gonca gül motifli ; yıpranmış ama kokusu halen ilk günkü gibi... aşk hani , yani sevmek işte böyle değil mi?

( bazen anlatmak ve anlayamamak ; sonra anlatmaya kalkışmak ve yine anlatamamak...)

-benim doğuşum gibi , yaşamam ve ölümüm sana(ydı)... artık hiçbir söze gerek duymuyorum . biliyorum ! yazmak için harf olmak gerekiyor ; seni sevmek için de ölüp tekrar dirilmek ( yani imkansızı başarmak) gerekiyor...

“ Benim ölümüm gülmeyi öğretti sana... “
yazmaya ilk başladığım günkü kalem tıkırtılarını duyar gibi oldum ; içime çektim nefes alış-verişlerini... soluktu ! en çok soğuktu / sana kalan bana kalandan farksızdı...yaşamak işte şimdi ölmekti !..

-benim ölümüm saygınlıktı ! sevdiğim için sevdiğime tekrar doğacaktım ki...

emre onbey

KİTAP İZLERİ

Cumhuriyet'in İlk Sabahı

Şermin Yaşar

Cumhuriyet'in Şafağında Bir Çocuğun Adımları Tarihin büyük anlatılarını, savaşların ve kuruluşların destansı öykülerini kişisel ve dokunaklı kılmak edebiyatın en zorlu görevlerinden biridir. Şermin Yaşar, "Cumhuriyet'in
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön