Gücün İnşacı Olması ve Özel Durumla Davranması 2
Kısaca: Güç, kendisini bilen, eylemli varlık olan öznede; anlam (mana) ilişkisi oluyordu
"Yazarlık, yalan söyleme sanatıdır, ama gerçeği söylemek için." - Orhan Pamuk (Kurgusal)"
"Yazarlık, yalan söyleme sanatıdır, ama gerçeği söylemek için." - Orhan Pamuk (Kurgusal)"
Kısaca: Güç, kendisini bilen, eylemli varlık olan öznede; anlam (mana) ilişkisi oluyordu
İlk insan ataları olan Primat ve Neandertaller M.Ö. 200 ve 165 bin yıllarında koku, ses, korku, ışık işaret dilini kullanarak, anlaşılmaz bir düzen, duygu ve düşünce içerisinde yaşama başlamışlardır.
Anılan dönemdeki insan ve düşüncenin niteliğini belirtmek gerekirse, hayvani özellikten pek bir farkı bulunmamaktadır. Bu dönemin insan
Meşruiyetliğin öznel oluştan önceki süreçlinliğini ele almanın gayreti olan bir çalışma düşündüm. bu çalışma bu tür bir çalışmadır.
Özellikle bazı burjuva kökenli ve özentili kişiler, Kariyerizmi bir yetenek ve başarı sayarak, sürekli belirli kişi ve kesimler üzerinde maddi ve manevi bir üstünlük aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu da doğrudan kişilik bozukluklarının ana kaynağı olan Kıskançlığın en açık yansıması demektir.
Her şey gibi duygu da bilgi de bir süreç işidir. Kimyasal evrim biyolojiyi ortaya koymuştu. Biyolojik evrim sosyal yaşamı güdümleyişle bir sosyal evrimle neden olmuştu. Sosyal evrim insanlarda totem kült yaşamlı bilinçlenmeyle totem mesleği olan ilk üretim hareketlerine dönüşmekle toplumsal evrime sıçramıştı.
İşte insan bilinci bu
Öz kültür ve tarihine bilimsel bakmayan ülkeler, ilke olarak yalan, taklit ve ithal ikame yöntemle ayakta kalmaya çalışırlar. Devlet yapısında hakim olan bu ithal ikame mantık, doğal olarak bireylerin çoğunluğunu da aynı yalancı karaktere sürüklemektedir.
Varlık, en genel yani kaplamı en geniş olan kavramdır. Kavramları kaplam (kapsadıkları şeyler) bakımından sınıflandırsak bu şemanın en üstünde varlık yer alır. Çünkü varlık, evrende bulunan her şeyi kapsar, içine alır.
Herşeyin özüne gitmeli insan, görünene değil. Bildiğin gördüğün kadardır çünkü, Gördüğün baktığın kadar ve baktığın düşündüğün kadar. Baktığını görmez, gördüğünü düşünmezsen eğer, Gördüğünün bildiğine sığmadığını da göremezsin ... Atakan Korkmaz
Önce ekmeği kızartmak, üstüne tereyağı ve incir reçeli sürmek sonra da sevişmek lazım/ Ekmek ile yarışmak/ Ağzın incir reçeli kokarken öpüşmek/ Severken sevilmek/ Koşabilirken koşmak lazım/ Aslında anlamak lazım: Yok'un var olabilmesi için 'var'lık şartsa ki şarttır: 'Var'ın yok olabilmesi olanaksızdır/
Çok mu şüphecisiniz.Her şeyden,herkesten şüphe eder misiniz?Haksız yere bir insandan şüphelendiğinizde sonradan pişmanlık duyar mısınız?Şüphenin bazen dostlukları bozduğunu,yuvaları dağıttığını,yaralanmalara hatta ölümlere yol açtığını biliyor musunuz?
Hayat sevgili gibi'dir: Sevmezseniz lanet, severseniz terk eder ... Atakan Korkmaz
Yazmak deliliktir. Eğer ben akıllı bir adam olmuş olsaydım, yazılarımla bir tımarhane kurup, satır aralarından kendini akıllı sananlara göz kırpmazdım. Yazmak; sözcükleri, harfleri eze eze yazmak, içini dökmek, sayıp sövmek, sevmek, gömmek, diriltmek, ters köşe yapmak, dağılmak, toparlamak, çağırmak, itmek, ümit vermek, süründürmek, güldürmek, sırıtmayı yok etmek, saçmalamak,
Hawking evrenin başlayış şeklinin bilimsel yasaların gerektirdiği bir yol olduğuna "inanıyor". Eğer inanıp inanmamak, yani, "inanç" söz konusu ise o zaman "bilimsel düşünce"ye ne oldu? O zaman bilim adamı ile din adamı arasında ne fark var? Bertrand Russell'ın öngörüsü gerçekleşiyor mu yoksa?
Feodalizm kolektif gücün sömürgeci gelişme çizgisi içinde para adamlığı dediğimiz burjuvaları ortaya çıktı. Kolektif güç, sanal bir değer anlayışıyla paranın değişim aracı olması üzerine yansıtılmıştı.
“Kütle çekimi (yer çekimi) diye bir yasa olduğu için, evren kendini yoktan yaratabilir ve yaratmıştır da. Evrenin ve bizim var olma nedenimiz ‘kendi kendini oluşturmaktır’. Nasıl ki Darwinizm biyolojideki yaratıcı gereksinimini sona erdirdiyse, yeni fizik kuramları da evrenin oluşumu konusunda yaratıcının işlevini gereksiz kılmıştır”
Sunular, yani kurbanlar veya hediyeler yamyamların aç ve saldırgan öfkesi olan gazabı dindiriyorlardı. Sunular üretici grubun başındaki yamyam belasını defediyordu. İşte kurbanların yamyam tehdidi gibi bir belayı defetme işine saddugu diyorlardı. Kurban sadakası diyorlardı. Yani sadaka verme veya şimdiki deyimle vergi verme, baç verme, haraç verme, komisyon verme
Aşk: Kimya / Apriori duyguların dökümünün sağlanması...
Aşk, günümüzün ve bu dünyanın en önemli icadıdır. Tanrısal bir emir olmaması hiçbir kutsal kitapta yer almamasından kaynaklanmaz. Aşk, insanların geliştirdiği en insancıl buluştur. Aşk, o kadar çok şeyi örter ki…
İlahlara geçişen kamusal yapabilirlik gücü enerjisi ile (muktedirlik gücü enerjisi ile) ilahlar; "kendi kendilerinde bir güç vehmettiler". Bu vehimler kimi kişiler üzerinde kimi kişileri "ne oldum delisi" yaptı.
Kimi ilahlardaki ne oldum deliliği olan kibir kişileri sosyal duygudaşlıktan kopartıp; kişiyi ayrı bir yere konumlamakla kişilerin de
Din ve bilim ilişkisi ayrıntılı olarak incelenmeli. Bilim deyince ne anlaşılacak. Topu bilim felsefesine atarak, sahadan çıkacak mıyız.