Tarihten öðreniyoruz ki tarihten hiçbir þey öðrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
Görmesem de neler yaþandýðýný az çok biliyordum. Yine kapýlar kýrýlmýþtý. Köpekler, insanlarla birleþmiþti. Erkekler aðlarken, kadýnlar kabadayýlýk yapmýþtý. Çocuklar bile hýçkýrýrken, polislerin bacaklarýný mutlaka ýsýrmýþtý. Bundan emindim. Göstermelik bir kaç silah, býçak, bir kaç kilo esrar, kýrk elli tane hap falan filan dümenden yakalanmýþtý. Eh ertesi günde koca emniyet müdürü kameralarýn önünde koca gövdesiyle, kalýn býyýklarýný çekerken iþaret parmaðýyla bu dehþet operasyonu anlatýrken yakalanan mallarý da Süleymanýn hazinesi gibi gösterecekti. Fazla traþ etme, gelmiyorsan söyle ben gidiyorum dedim. Hala iki yüzlü davranýþlar gösteriyordu. Sen uzun süredir yoktun, ortamlar deðiþti, polis eski polis deðil. Anlatýyordu.. Gülüyordum. Gaziosmanpaþa meydanýnda yürürken hala gülüyordum. Akþam karanlýðýna raðmen binlerce insan yine meydanda sürünüyordu. On yýl öncesinin meyhaneleri, meydandan toz olmuþtu. Masalarýnda süründüðümüz, kustuðumuz, kavgalarýn meze olduðu meyhanelerin yerini Avrupai markalarýn alýþveriþ merkezleri almýþtý. Bu nasýl çeliþkiydi, düþünüyordum. Mahalleye yaklaþtýðýmda insanlarýn sayýsý da azalýyordu. Korku. Gülümsedim. Giriþteki motorlu yunus ekibinin polisleri ayakta bezgin bir halde gelen geçene bakýyordu. Genç kýrmýzý yanaklý memurlarýn bakýþlarýný umursamadým. Beni de herhalde mahalleden zannettmiþlerdi. Yoldan geçen bazý tiplerin kimliklerine bakarlarken bir tanesinin þüpheli bakýþlarý hala ensemdeydi. Polis olmalarýna raðmen sanki vatandaþtan korkmuþlardý. Az sayýda olduklarý zaman mahallenin içine giremezlerdi. Yüz, yüz elli kiþi olmadan bu iþi yapamazlardý. Maksutun evine geldiðimde, oðlu bahçe kapýsýnda dikiliyordu. Beni tanýyamadý. Mahallenin azýlý gençlerinden birisi olmuþtu. Abi dikkat et iki gündür zarbolar mahalleyi sardý, demir kapýya vur, babam içerde, diyordu. Gelene gidene. Paslý demir kapýyý vurduðumda her zamanki gibi kim o, kim o sesleri çýktý. Kapý aralýðýndan bakan gözler geleni gördüðü halde yine soruyordu. Kapý açýldýðýnda o korkunç koku yýllar sonra yine burnumdaydý. Ýðrenç, dehþet bir kokuydu. Evlerin tümü kokardý. Köpek kokusu. Mahallede birçok evde bir köpek aileyle beraber yaþadýðýndan olacak ki sinmiþti bu koku. Dazlak kafalý biri þüpheyle bakýyordu. Kimsin, neden geldin, kimi arýyorsun, derken ben belayým, psikopatým dercesine hareketlerle karþýmda dikilmiþti. Korkak lavuk bu iþi yaparken dahi kendini belli ediyordu. Seslendi. Maksut abi bir arkadaþ, eskilerdenmiþ derken konuþma tarzý ile tanýmayaný mutlaka ürkütürdü. Yol verirken bile benden nefret ediyordu. Belki de kokusunu aldýðým için. Karanlýk dar koridordan geçerken yerin altýndan sesler duyuluyordu. Alt kata inip içeri girdiðimde yirmiye yakýn adamýn bakýþlarýný gördüm. Yediden yetmiþe her yaþtan sefiller bana bakýyordu. Maksut bir masada oturuyordu. Masada bir torbanýn içindeki yýðýlý ot esrarý fiþek yaparken gülerek ayaða kalktý. Kardeþim benim, nerdesin? diyordu. Hasretle sarýlýrken odadakiler bizi meraklý gözlerle izliyordu. Saç sakal periþanlýðý yýllar öncesinden kalmaydý.Çürük diþleriyle sanki beni ýsýrýyordu. Benden yirmi yaþ büyük olmasýna raðmen mahallenin en tehlikeli uyuþturucu satýcýsý Maksutun bana gösterdiði ilgiden, saygýdan þaþýrmýþlardý. Beyler satýþa ara verdik biraz bekleyin bakalým, misafirim var, diye söylendi. Gel otur yanýma, nerelerdesin, kayýpsýn anlat, dediðinde psikopat tayfasý hala bana bakýyordu. Sanki bir korsan gemisinin güvertesindeydim. Çenesi düþük Maksut anlatýyordu. Haberin yok mu Hasan'ý geçen sene öldürdüler. Diyarbakýrlýlar yaptý. Ona dedim, dikkat et, bu kürtlere güven olmaz. Devlet baþ edemiyor bunlarla, senin neyine gerek ortaklýk. Sanki Diyarbakýrýn otu çok mu iyi. Anlatýyordu Maksut, býkkýnlýkla dinlerken sigaralar peþ peþe sarýlýyordu, elden ele dolaþýyordu. Ýhtiyar bir yankesici öksürürken periþan halde hala ýsrarla dumaný ciðerlerine çekmek için çaba sarfederken son gücünü de tüketiyordu. Abi bana on liralýk, Maksut abi yirmi liralýk ver, diyenlere sýrasýyla göz kararýyla, avuç avuç otu daðýtýrken anlatýyordu. Ýþim var gitmem lazým derken umursamýyordu. Beni ne çok seviyordu. Bazý hýrsýzlar çaldýðý eþyalar karþýlýðýnda esrar alýyordu, ama bir hýrsýzýn bilgisayar getirdim dediðinde, çenesi kapandý. Hani bilgisayar, nerede bunun televizyonu demesiyle hýrsýz da þaþýrdý. Ne bileyim be abi bunu getirdim, derken bilgisayarýn kasasýný gösterdi. Olmaz, bu olmaz, bu yarým bilgisayar, sana elli liralýk veririm o kadar, derken herkes gülüyordu. Þaþkýn hýrsýz kaderine razýydý. Önüme gelen sigaralarý geri çevirdiðimde þaþýrmýþtý. Demek içmiyorsun vay be, helal olsun sana, madem misafirin Kanada'dan gelmiþ biraz daha bekle çok hýzlý bir ot gelecek, ayýp olmasýn seni öyle yolcu edelim bari, diyordu. Ýstersen iki tane ex vereyim, Amerikalýlar sever, harbi Hollanda iþi sen bilirsin. Canan evlendi, haberin var mý, gitti o psikopatla evlendi. Bir yýl geçmedi psiko içeri baðladý. Otuz sene almýþ. Ýstersen çaðýrtayým görüþün. Sen bilirsin, hey Tarýk gel buraya al þunu, abin dýþarý çýktýðýnda peþinden git, mahalle dýþýna çýkana kadar onun peþinden ayrýlma. Bir arýza olmasýn ona göre. Bizim Kara Murat da Kýrklareli cezaevinde yatýyor. Beþ sene bitti, kaldý beþ sene daha. Ama duyduðuma göre oralarda da yaramazlýk yapmýþ, þiþlemiþler. Yahu bu yeni emniyet müdürü nereden çýktý be, eskisi kýyaktý. Kalabalýktan biri baðýrdý, abi adam vali olacakmýþ ondan be ya, derken yine kahkahalar. Sýkýldýn mý, al þunu yut istersen, sen bilirsin teklif var ýsrar yok. Çene iyice düþmüþtü. Kalýn sesi duyduðumuzda dönüp baktýk. Ýri yarý sakallý adam konuþurken aðzýndan köpükler saçýlýyordu. Bana sarýlmasýyla neredeyse sandalyeden devriliyorduk. Ah kim gelmiþ görüyor musunuz, ulan kardeþim benim diye haykýrýyordu.. Maksut'un müdahalesiyle ayrýldý Ayý Kadir. Azýlý hapçý manyaðý yýllar önce hafýzamdan silmiþtim. Dur Kadir napýyorsun bu halin ne ulan, kaç tane yuttun yine? Maksut kýzmýþtý. Suratýmdaki tükürükleri kolumla silerken bir kadýn içeri girdi. Burada mý Maksut abi? Allah belaný versin, yat zýbar dedim yine buraya gelmiþ. Maksut baðýrýyordu. Al kocaný götür be, ortalýk zaten karýþýk. Kýsa boylu, zayýf kadýn kocasýný sýrtýnda taþýrken herkes gülüyordu. Yunus ekibinin yanýndan geçerken ayný gözler yine ensemdeydi. Gaziosmanpaþa meydanýnda adam bekliyordu. Abi buyur al. Allaha emanet ol. Sen de, dedim. Düþünürken gülüyordum..Bu insanlardan neden bu kadar korkuyorlardý..Anlayamýyordum..Bunu bir türlü anlayamýyordum... ---------------- Sarýgöl Roman Mahallesi- Peþindeyse bela, kaçacak bir yerin yoksa Gel Bizim mahalleye Kurtuluþu bulursun Sende artýk bizdensin Cesaretin varsa Korkma gir içeri Görürsün. Yarý çýplak bir çocuk seni karþýlar Aðzýnda ki sigarayla Sana gülümser Þaþýrýrsýn Köpeðe sarýlan, uyuyan sýzmýþ þarapçýyý, Gördüðünde Ürkersin.. Kadýnlar küfür eder, ana avrat Þaþýrma Gülümsemesinden korkarsýn Hýrsýzýn Çaldýðý kolyeyi sana karþýlýksýz verdiðinde Ýnanamazsýn, gözlerine.. Sana el verir, senin kokunu almýþtýr Mahalle Bir eve girersin, kapý açýlýr Artýk onlardan birisin. Gözler sana bakar, geçmiþten Ürkme, korkma o gözlerden. Babanýn pezevenk olmasý Annenin katil olmasý Seni þaþýrtmasýn Tinerci çocuk, dansöz abla Þaþýrtmasýn. Çingene sobasý yanar Yýkýk, hilkat garibesi evlerde Isýnýrsýn, tüm geçmiþinle.. Evlerden esrar dumaný sis gibi yayýlýr Kahkahalar, küfürler duyulur Diðerleri cezaevinden haykýrýr Kalemi olmayan çocuðun sustalýsý yazar Mektubu Gideceði adrese.. Güzel dansözün kýzlýðý acaba Hangi mahalleli de Merak edersin Belki de evinde O bile unutmuþtur. Gece karanlýðýnda iþe çýkarlar Ýstanbul sokaklarýna dalar hayaletler Ölü yüzler Hýrsýzlar, katiller, kadýnlar, pezevenkler. Kalanlarýn seslerini duyarsýn Evlerde Çýlgýnca içer, seviþir bedenler Bazen çilgýnca doðrarlar Kavgada Bedenlerini.. Ama unutulur.. Uzatýlan o sigarayý içtiðinde Gözlerin kapanýr Çingeneler zamaný Baþlar. Hayallere dalarsýn Zaman tüneli açýlýr Daðlarda, ormanlarda yolculuk baþlar Çadýrda bir maðarada Ateþ yanar. Törenler yapýlýr, totemler görürsün Kurbanlar kesilirken.. Ýþte o zaman görürsün... Seni.. Boðazýn da bir býçak.. Gözlerini açamazsýn. Perde kapanýr...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |