Özgürlük sevdasý insanýn baþkalarýna duyduðu sevgidir; güç sevdasý insanýn kendine duyduðu sevgidir. -Hazlitt |
|
||||||||||
|
BÝR SES BÝR TÜMCE Çayýndan dolu bir yudum aldý. Ilýnmýþtý. Elinde bardak , “Büyük bir kentin ,” diye fýsýldadý , “daracýk bir sokaðýndadýr bütün yaþantým.” Bir içiþte bardak yarýlanmýþtý. Kaþýðýyla bardaðýn aðzýný kapamaya çalýþýyordu. Býrakýr býrakmaz dengelenemeyen kaþýk bardaðýn içine düþtü. Sesi güçlendi ; “Bütün yaþantým , bütün!” Sözleþmiþçesine üçü de , “ Eee? ” dedi. Birinin saðýnda , öbürünün solunda onca yer olmasýna karþýn bitiþik sandalyelerinde omuz omuza oturan iki yaþlý , “Eee?” diye üsteledi. “Haydi,” dedi yanýndaki , “haydi,” söze baþlamasý için dirseðiyle de dürtüyordu. Demek sýra yine bir anýya gelmiþti. Her günkü gibi. Sözcükler dönüp dolaþýp onun çizdiði çerçeveye girecekti. “Eee?” dediler bir aðýzdan. Týpký dün. Sanki geçen haftaki öðleden sonrasý. Ya da bir ay öncesindeyiz. Sözcükler kaçamaz. Masadan kimse kalkmamalý. Bir baþlasa... Baþlayýnca ne mi olacak? Baþlayýnca yeni bir dün , yeni bir geçen hafta , yine bir ay öncesinin öðleden sonrasý yaþanacak. Üçü de , “Eeeee?” dedi abartýlý gülümsemeleriyle. Dakikalarca yudumlanmayan çay. Kaþýða bakýp bakýp dalan gözler. Baþýndaki þapkayý ikide bir yoklamasý. Damarlarý þiþen eller. Derin bir iç çekiþ. Yanaðýnýn seðirmesini önlemek için alt dudaðýný diþlemesi. Sesleri duymuyor mu? Çivilerinden çýkacak gibi iki yana sallanan masanýn eðri bacaðý. Ýçindeki kaþýkla sesli sesli titredikten sonra durulan , devrilecek sananlarý yanýltan ince belli çay bardaðý. Göz kýrpýþlar. Böðrüne saplanan yanýndakinin dirseði. Birçok sözcüðün , uzun tümcelerin yerini almayý beceren ; bir anda birkaç þey anlatan deðiþik tonlarda ünlü bir ses: e ! Nasýl olur da duyulmaz? Ya masadakiler ! Yittiler mi ! “Eee?..” Kaþ göz edenlerin yýlýþýk e’leriyle kýsýlan gözleri , büzülen dudaklarý... “Haydi...” Deðiþim... Sýrasý þaþmayacak. Önce gözler donuklaþýp dalacak. Gözpýnarlarýnýn dolmasýný gülümseyerek önleyecek. Daha önce denemiþti , etkili bir yöntem. “Haydi , haydi ama artýk...” Bej þapkasý. Þapkanýn kývrýmlarýnda gezinen titrek parmaklar. Sýk delikli keten þapkayý iyice alnýna düþürmesi. Bu da bir önlem: siperleniþ. Yine bir iç çekiþ. Bu kez öncekilerden derin. Aðýr aðýr canlanan bakýþlar. Gözyaþlarýný önleyen isteksiz gülümsemenin içtenleþerek sevecenleþmesi. Bundan daha önce ayrýmsanansa takma diþlerin düzgünlüðü. Yapaylýðý sýrýtan beyazlýk. O denli eksiksiz , parlak olmasalar belki de ýþýldayan gözbebeklerinden önce göze çarpmayacaklar. Sýrasý þaþmayan deðiþimlerin son aþamasý: sözcükler... Ýlk yudumdan sonra yükselen tok sesi. Eriþtiði tonu koruyarak kimseye söz vermeden saatlerce konuþmasý. En önemli özelliði... Hayýr , en önemlisi deðil ; bilebildikleri tek özelliði bu : Baþladý mý susmayacak. Oysa bugün... Çaylar geldi , çaylar gitti ?! ‘Bir karýþ bulanýk sudan da havuz olur muymuþ!’ diye yakýnýrlarken , o sessizce çayýný yudumluyordu. Yer yer yosun tutmuþ mermeri , çamur dolu çatlaklarý da önemsememiþti. Aylardýr onarýlmayan musluðu sorunlaþtýrmadýðý gibi dipte parýldayan gazoz kapaklarýna , yüzen þiþe mantarlarýna da kýzmamýþtý. Geç budanan aðaçlarýn çirkin çýplaklýðý da onu konuþturamadý. Erken bastýran sýcaklara söverlerken kýlýný bile kýpýrdatmadý. Ne çayýn demine , ne rengine... Hiç kimseye , hiçbir þeye ilenmiyor. Oysa övecek , sövecek , yerinecek ; duygularý kýpýrdatacak bir þey bulmak kimileri için kolay olmuyordu. Her gün , her gün yeni bir þey... Üstelik bu bahçede , bu yaþlarda. Suç ilerlemiþ yaþlarýnda mý ? Suç , havuzlu bahçede mi? Nedeni ne olursa olsun sonuç deðiþmiyordu. Duygularý yerinden oynatmak dile kolay. Körelmeye yüz tutmuþ duyarlýklarýný güç de olsa bir þeyler bularak koruyabileceklerine inanmýþlar bir kez. Hepsi inanýyor da içlerinde bir o!.. Gazoz kapaklarýna öfkelenmeyen... Havuzun kirli mermerine kýzmayan... Sýcaklarýn erken bastýrmasýný önemsemeyen biri... Güçlükle yaratýlan en etkin tepki nedenlerine bile kayýtsýz kalýþý yok mu! Deli eder insaný. Bu denli duyarsýz olunur mu! Onlar gibi çevreyle ilgilenmeli , sorunlara eðilmeli , ürettiði bilgileri deðerlendirip havuza , sýcaða , gazoz kapaklarýna var gücüyle ilenmeli. Yoksa yaþam baþka türlü nasýl varsýllaþýr , toplum geliþir ! Söyleþilere gönülden katýldýðý günler geçmiþte kalmýþtý. Çay ocaðýnýn bitiþiðindeki cam bölmeli odacýkta geçen kýþ günlerinin ýlýk öðleden sonralarý... O susunca soba baþý söyleþileri yavanlaþmýþtý. Susacak ne vardý be adam! Katýlmalýydýn. Ýþin doðrusu katýlmýþtý. Birden bire susmamýþtý. Ýsteksizliðini gizleyebildiði sürece... Kar kalkar kalkmaz bahçeye geçiþ. Suskun günlerin iþte baþlangýcý. Dayanabilme sürecinin sonu. Ýlkyaz da onu konuþturamamýþtý. Geliyor , katýlýyor , konuþmuyor. Günler o sustukça daha da uzuyor , derken olanlar oldu : Bir ya da bir buçuk ay önceydi. Suskunluðuna tam alýþmýþlardý. Bambaþka bir gündü o gün. Ýlk kez kendinden söz ediyordu. Suskun günlerin öcünü alýrcasýna. Bilmem kaç yýllýk anýsý gönlünden dökülüyordu. Sýk sýk coþkunlaþarak. Günbatýmýna dek. Bu deðiþimi o güne özgü , bir anlýk sanmýþlardý. Oysa!.. Ansýzýn konuþmaya baþlamasý ne denli þaþýrtýcýysa bunun süreðenleþmesi daha þaþýrtýcýydý. Hepsinin kafasý karýþmýþtý ancak , ‘Neden?’ diye düþüneni yalnýzca biriydi. O da çözememiþ , sormayý da içine sindirememiþti. Bilme isteðini bastýrýp sonunda erinçsizliðini yendi. Böylece sýkýntýdan kolayca kurtulmuþtu. ‘Bugün son , yarýn anlatmaz,’ diyenler sürekli yanýldý. Susmadý , susacak gibi deðildi. Artýk hepsi bir düþüncede birleþmiþti : konuþacak , konuþacak!.. Ýlk günlerde yadýrganan bu deðiþim kýsa sürede alýþkanlýða dönüþtü : anlatacak , anlatacak!.. Dinlemeseler de , anlamasalar da... Karþýsýndaki , “ Eee?..” dedi. “Anýlarým iþte hep oradan ,” deyip sustu. Sözcükleri düzeltmeliydi. Az önce dili sürçmüþ olmalý. Büyücek kentlerin daracýk sokaklarýndadýr yaþantým , demek varken! Aylarca , yýllarca yaþadýðý birçok kenti unutmuþ muydu! Neden yalnýzca o kent! Kentler... Ler! Ler! Bir kent öbürlerini unutturamaz. Masadakilere açýklamalýydý. Sokaklar... Lar ! Lar ! Mendiliyle terini silmesi bitince mi baþlayacak? Dün öyle olmuþtu. Bakarsýn bugün de... Sok o buruþuk mendili cebine , anlat! Ýsteksizce söylenen e’ lerin kýsalýðý mý onu susturdu ? Yaný baþýnda oturan pek dayançsýzdý. Konuþmasý için bu kez daha içten fýsýldarken karþýsýndakine göz kýrpýp onun da katýlmasýný saðladý : “Eeeee?..” Yan masadakilerden sýrtý dönük olaný , “Sonra?” diyerek sandalyesini bu dört yaþlýnýn masasýna çevirdi. Geleni sezinlememiþti. Sokaklara dalmýþ , kentlerde yitmiþti. Birbirine benzemeyen kentlerin birbirine benzeyen sokaklarýný düþünmekteydi. ‘Hayýr ,’ diyesi geldi. ‘Sokaklarýný deðil , insanlarýný ,’ diyecekti , böyle diyecekti. “Hayýr ,” diye fýsýldadý , kendini tutamamýþtý. ‘Kentleri , sokaklarý düþünüyorum,’ diye haykýrmak istedi. ‘Yalnýzca kentleri , yalnýzca sokaklarý...’ Bu kez kendini tutabilmiþti. Þapkasýný alnýna düþürdü. Dil sürçmelerine boyun mu eðecek! Yanlýþlýk bir sözcükte deðil ki. Hangi birini düzeltse? Önce ‘oradan’ý çoðullaþtýrmalý. Koca bunak ‘birçok yerden,’ desene. Demeli miydi ? Deðer mi? Hangisine , kime ! Kentlere mi , kentlerdekilere mi , masadakilere mi ? Ah o ‘bütün’ sözcüðü... Nasýl da aðzýndan kaçývermiþti! Bütün yaþam ?.. ‘Hýh!’ deyip omuz silkesi geldi. ‘Neden bütünmüþ ,’ deyip gülesi geldi. Ne omuz silkmek , ne de gülmek ; sözcükleri düzeltesi geldi. Masadakilere o tümceyi açýklamalýydý. Sil baþtan!.. O tümce onarýlacak. Masadakileri üzmek de istemiyor. Sus pus olup duruldular. Sandýðý gibi vurdum duymaz deðiller mi ? Gözlerine bakýlýrsa deðiller. O tümce demek herkesi etkiledi. Duygulandýlar. Birbirlerinin ayaklarýna bastýklarýný ; masanýn altýný göremezdi. Sözcükleri bir bir deðiþtirip o tümceyi yeniden kuracaktý. Kolaydý. Yanýndaki sivri dirsekliyi , yeni geleni deðiþtirmekten kolaydý. Sözcük deðiþtirmek masa deðiþtirmek gibi bir þey. Haydi... Niçin zorlanýyor. Yanlýþlýkla söylendiðine inanmýyor mu ?! Konuþ!.. Dil sürçmesiyse düzelt. Gerçeði söyle. Þapkasýný çýkarýp masaya koydu. ‘Yaþantýmýn bir bölümü,’ diye söze baþlayacaktý. Önünde daha... Az ya da çok... Bir gün de olsa... Birkaç saat de olsa... Küçücük çay bahçesinde bile... Bu masada... Dördüyle , ikisiyle, biriyle... Tek baþýna kalsa da... Yaþanacak anlar , anýlaþacak olaylar vardý. Olmalýydý. Olacaktý. “Neden olmasýn,” diye gülümsedi , titrek elleri þapkasýnýn kývrýmlarýný okþuyordu. SEÇKÝN GÜNDÜZ- BÝR SES BÝR TÜMCE
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seçkin gündüz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |