 • İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
21
|
|
|
|
Bana mı trip atıyorsunuz siz de? Ben de atarım zaman zaman trip yani tavır koyarım, koymak da lazım. Kimlere ama? Kim trip yemeye meraklıysa, yolla ona gitsin. Yok, almak istemiyor mu triplerini, o zaman biraz ucuza vereceksin trip bu, yere ve zamana göre fiyatı değişir...
|
|
22
|
|
|
|
Bazı devletlerin başındaki zatı muhteremler ihtiraslarının kurbanı olmaktan bir türlü kurtulamıyor. Varsa yoksa koltuk, koltuk olmadı, masa, sandalye, tabure, artık ne bulurlarsa oturacaklar üstüne... Aman dikkat edin bazı maddeler çok serttir bir yerlerinize batabilir, benden söylemesi... |
|
23
|
|
|
|
“Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. |
|
24
|
|
|
|
Oysa ki çocuk denen varlık sokağı görecek. Düşe kalka büyüyecek. El bebek gül bebek, hep anne baba himayesinde evde büyüyen bir çocuk, daha ileri ki yaşlarda olgunluk dönemlerinde hayatı es geçip bocalayıp duracaktır... Ne kendi sosyal hayatı ne de ev bark sahibi olur da evlenirse evlilik hayatı, düzenli olmayacak, bocalamalar ile geçecektir... |
|
25
|
|
|
|
İçim temizdir billahi... Hatta içimi temizleyeyim, içimde ki mikroplar ölsün diye geçen gün dezenfektan içecektim ki tam arkadaşımın biri, oğlum senin içini dua ve şükür ile Rabbim temizler dedi... Bilemedim ben de, içim temizlensin keşke de dua da ederiz şükürde... |
|
26
|
|
|
|
Türkiye' nin 'AYDIN'sorunu |
|
27
|
|
|
|
Düşünce üretmenin “dost-düşman” kodifikasyonu altına konulması, düşünce üretilmesini çok kısıtlamakta, hatta çok kereler engellemektedir. Bunun günümüzdeki en büyük örneği, “Atatürk” ismi etrafında oluşturulan “cepheleşme”dir. Türkiye’nin siyasi şartları, Atatürk üzerinde zihinsel egzersizler yapılmasını cidden son derece çok zorlaştırmaktadır. Bunun, normal ve sıhhatli bir durum olduğunu söylemek mümkün olamaz. |
|
28
|
|
|
|
Ben iki satırlık bir değerler eğitiminden söz etmek istiyorum; hani AKP'nin 18 yılda yok edip, yeniden kazandırmayı düşündüğü, ama başlamayı bir türlü beceremediği değerler eğitiminden...
|
|
29
|
|
|
|
Kişi başına düşen yıllık kitap okuma oranı gelişmiş ülkelerin ondan biri, yirmi de biri kadar bizim ülkemizde... Hakeza gazete okuma oranları da aynı şekilde düşük bir ortalamada seyrediyor. Okuyanlarında bir çoğu zaten ya yıldız fallarını ya da spor sayfalarını okumakla yetiniyor, gerisi fasafiso...
|
|
30
|
|
|
|
Kim sevmez kuzu etinden yapılan bir yemeği de bütçe ile hatçe meselesine geliriz yine eğer ki tartışırsak... Sokaktan geçen bir on kişiye sorun bakalım, ''Kuzu etinin fiyatı kaç para?'' diye, size ''Kuzu eti de nasıl bir et ki acaba?'' diyecek kaç kişi çıkacaktır? Hatta biraz daha ileri gidin ''Siz Mutancana diye bir yemek biliyor musunuz?'' deyin, bakalım ne cevaplar alacaksınız? |
|
31
|
|
|
|
Sahte insanlar oluyoruz kimilerimiz hele de sosyal medyanın bu kadar içimize girdiği bu yüz yılda. Aşağılık komplekslerini üzerilerinden atamamış bazı tipler, kendilerini yüksek okul mezunu ya da gösterişli bir meslek sahibi ilan etmeye bayılıyorlar... ''Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.'' ata sözünü hiç akıllarına getirmiyorlar... Varsın kendi yalanlarının içinde debelensinler... |
|
32
|
|
|
|
Türk Dili ve Edebiyat’ı eğitimini değerlendirmeye alırken, öğrencilerin ilgisiz kaldığı, hocaların görmezden geldiği koridorlarda tohumu atılıp filizlenen; ama kökleşmeden yitip giden büyük emeklerin ve özverilerin ürünü olan edebiyat dergilerinin yaşam mücadelelerini anlatmamak haklısızlık olurdu.
|
|
33
|
|
|
|
“Özgürlük” kavramının toplumun farklı kesimleri tarafından farklı algılanmasıyla başlıyor karmaşa. Anlamını tam olarak bilmedikleri kavramların içini kendi dünya görüşlerine uygun fikirlerle dolduruyor insanlar. |
|
34
|
|
|
|
Biliyor musunuz, sıklıkla hep şunu düşünürüm "adaletsizlik duygusu, yangından daha beterdir, anında yürekleri tutuşturur, kıyıcı duygularla yakar insanı, yöneticilerin ellerinde söndürmek varken, neden bu yangını izliyorlar?" bir türlü de bu düşüncemi bertaraf edemiyorum: |
|
35
|
|
|
|
“Japon Kuklası” iş, emek, kadın, sömürü, cinsel taciz, ezmek gibi kelimelerinin altını açan, satır aralarını okuyan bir oyun olmanın ötesinde, bir “farkında olma” eylemini, “biliyor” olma eylemini içini sindirmiş bir metin. Metnin yazarları Franca Rame ve Dairo Fo’da “fakında olma halinden” ve “bilmekten” muzdarip. “Farkındalığın” ve gerçekleri “bilmenin” getirdiği sorumluluğu, bütün hücrelerine ve sinirlerine kadar hissetmenin getirdiği dürtüyle yazdıkları “Japon Kuklası” basit bit oyun olmaktan öte insanın özüne “bak da gör” dediği bir haykırış. |
|
36
|
|
|
|
Onlar, o altı kocaman açılmış, soran altı çift gözün ona dik dik baktığını ve bunun Alan’ı nasıl mahvettiğini, nasıl kahrettiğini, nasıl utandırdığını ve bu utancın ne kadar dayanılmaz olduğunu nasıl anlayacaklar? Alan mecburdu. Alan çaresizdi. Kendi gözlerini oymak gibi bir şeydi. Ama onlar gördü. Onlar Jill’le ne yaptıklarını gördüler. Alan çaresizdi. |
|
37
|
|
|
|
Eski yazılarımdan fark ettiklerim: Başbakana haksızlık ve internetin önemi – fonksiyonu/
Bence insan yazdığından yani yazılarındaki düşünceleriyle çizdiği portreden çok farklıdır. Belki de bu yazarken duyulan özgürlük ve gündelik hayatın faşizmi arasındaki çelişkiden kaynaklanır ama insan özellikle ilk yazdığından daha yumuşaktır... |
|
38
|
|
|
|
Ahmet Hilmi İmamoğlu, KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nde uzun seneler görev yaptıktan sonra bu bölümün kapanıp Türkçe Öğretmenliği Bölümü’nün açılmasıyla KTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne geçmiştir. Şimdi sözünü ettiğimiz bölümde öğretmenlik vazifesini sürdürmektedir. O bütün hastalıklara rağmen son nefesine kadar öğretmenlik kürsüsünden inmeyecek gibi görünüyor. Zaten o kürsüden inince tutunacağı en büyük dalı kırılmış olacaktır. Onu bizler çok seviyoruz. Tekrar eski sağlığına kavuşması için Allah’a dua ediyoruz.
|
|
39
|
|
|
|
Bugün, Şark’ın fikir sultanlarından Şeyh Sâdî-i Şirazî’yi konuk edeceğim köşeme…
Gülistan’dan kısa kıssalar aktaracağım sizlere…
Hisseler de bizden olsun… |
|
40
|
|
|
|
insanlara az yiyin çok çalışın yoksa hamam böcekleri genleri aşılarım size çünkü hamam böcekleri çürümüş yiyeceklerle bile besleniyor ama yapı itibarı ile egemen sınıfa daha iyi hizmet edebilirler diyor. Gölgesini satamadığı ağacı kesen zihniyetin sadece doğaya değil insanlığa da düşman olduğunu ne zaman göreceksin ey insan. |
|