"Usun ve deneyimin aksaçlýlarýnki gibi, ama yüreðin masum çocuklarýnki gibi olsun." -Schiller |
|
||||||||||
|
Aðaçlarýn yanlarýnda bazen köpeðin gerdiði kayýþýn alýkoymasýyla birkaç saniyelik duraklamalarý sayýlmazsa, durmaksýzýn kilometrelerce yürümüþlerdi. Sýrtýndaki heybenin kayýþlarý omzunu rahatsýz etmeye baþlamýþtý. Köpeðin kayýþýný tutan ellerindeki kayýþ izleri silinmeyecek kadar kalýcýlaþmýþtý sanki. Köpeðin odaksýzlýðý ve kadýnýn bir þeye, yürümeye odaklanmýþlýðý birbirine ters düþüyordu çünkü. Sonunda bir maðaranýn önüne geldiklerinde köpeðin kayýþýný býraktý ve eðilmeksizin maðaraya girdi. Köpekse maðaranýn hemen önüne kendisini attý ve uyumaya baþladý. Maðaranýn içi ferahtý. Tavanýnýn yüksek olmasý ve tavanýnda birkaç baca deliðine benzeyen delik bulunmasýydý bu ferahlýðýn nedeni. Aslýnda kadýn maðarayý uzaktan görmüþ ve onun dinlenilip geceyi geçirecek harika bir yer olduðunu düþünmüþtü. Böyle bir maðaranýn dolu olabileceðini düþünmek aklýna bile gelmemiþti. Eðer bu tür yerlerde seyahat etmekte tecrübeli olsaydý, bu kadar konforlu bir yerin boþ olup olmadýðýný kontrol etmeyi katiyen ihmal etmezdi. Köpekse, bu maðaranýn boþ olmamasýný ya önemsememiþ ya da fark etmemiþti. Nihayetinde maðara boþ deðildi ve maðaranýn içindeki þey kadýnýn hoþuna gitmeyecek türde bir þeydi. Saçý sakalýna karýþmýþ, derisi kemiðine kaynamýþ çýrýlçýplak bir adamdý maðaradaki. Maðaranýn en karanlýk köþesine kývrýlmýþtý. Uyuyor olmalýydý. Gözleri kapalýydý çünkü. Bu adamý gördüðünde kadýnýn ilk düþüncesi bu yaratýðýn bu kadar ferah bir maðarada kalmaya karar vermesinin garipliðiydi. Aslýnda maðaranýn zemini, özellikle adamýn bulunduðu köþe adamýn dýþkýlarýyla kaplanmýþtý. Ferah bir maðarayý böylesine kirletmek de ne demek oluyordu? Bu ne lakaytlýktý böyle! Ve burasý ne kadar iðrenç kokuyordu. Dýþkýlarýn çoðu kurumuþ olsa da bir kýsmý hala yaþ haldeydi ve berbat bir koku salýyorlardý etrafa. Adamýn sað elinin sadece bir parmak ötesinde baþlýyordu dýþký hattý. Adamý sarsarak uyandýrdý. Onu maðaradan kovmaya niyetliydi. Adam kadýnýn varlýðýna þaþýrmýþtý. Aslýnda adamýn þaþýrdýðý þey o kadýnýn varlýðý deðildi tam olarak. O, yanýnda canlý bir varlýk görebildiðine þaþýrmýþtý. Kadýna mahmur ve þaþkýn gözlerle bakarak homurdandý. Homurtusu þaþkýn ve soru doluydu. Kadýn onun paramparça olmuþ giysinin yaka kalýntýsýndan tutup kaldýrmaya yeltendi. Yakasýný tutmasýyla kumaþýn elinde kalmasý bir olmuþtu. Bunun üzerine, kadýn adamýn sivri kemikli omzundan tutup adamý sürüklemeye kalktý. Tuhaftý… Adam o kadar hafifti ki, küçük, tahta bir sehpaydý sanki. Zayýflýktan ilikleri boþalmýþtý adeta. Ansýzýn, adam olaðanüstü bir güçle kadýnýn elinden kurtuldu ve yabanýl bakýþlý gözlerini kadýna dikip onun gözlerine bakakaldý. Sanki son gücüyle bu kadýný gözlerini kullanarak hipnotize etmeye çalýþýyordu. Daha da garibi, çabasý sonuç veriyormuþ gibi görünüyordu; zira kadýn gözlerini adamýn bakýþlarýndan bir an dahi ayýrmamýþtý ve adamýn bakýþlarý karþýsýnda taþtan bir heykelmiþçesine kýpýrtýsýz durmaktaydý. Birden ani bir güçle gözlerini adamýn nazarlarýndan ayýrmasýný baþaran kadýn, adeta iradesinin son gücüyle: “Neden buradasýn?” diye sorabildi adama. Nasýl olmuþsa olmuþ, bu soru adamýn kulaklarýndan geçip beynine eriþebilmiþti. Konuþmamaktan çatallaþmýþ ve halsizlikten güçsüzleþmiþ bir sesle: “Ben diðerlerinden farklýyým, diyebilmiþti adam ve uzun bir süre durakladýktan sonra eklemiþti: “Çünkü ben haddinden fazla meraklý, haddinden fazla zeki, haddinden fazla hýrslý ve haddinden fazla þanslýyým. Bu haddinden fazla merakým, haddinden fazla hýrsým, haddddinden fazla zekam ve haddinden fazla þansým yüzünden evrenin biricik ve temel gizini öðrendim… Aslýna bakarsan tek ve basit bir þeydi bu; ama onu bilmek… Evet… Herkesin içten içe istediði bir þeydir bu. Oysa kimsenin asla, hiçbir koþulda bilmemesi gerekirdi. Hiç kimsenin, ben dahil hiç kimsenin… Ama bir þekilde öðrendim bu gizi ve öðrenir öðrenmez de lanetlendim. … Hiçbir þeyi merak etmez olmuþtum. Zira bilir olmuþtum her þeyi. Bilir olmuþtum evrenin hareketinin nedenini. Kendimi öldürmek dahi içimden gelmiyordu; çünkü huzurla ya da ümitle gideceðim, gitmek istediðim bilinmez bir yer yoktu. Biliyordum her þeyi ve bilinmezliðin çekiciliði buhar olup uçmuþtu hayatýmdan. Biliyordum! Her þeyi… Her þeyi biliyordum ve bilinmezliðin gizemini dahi aramaya gerek görmüyordum.” “Peki nasýl oluyor da bu kadar emin olabiliyorsun her þeyi, bilinmesi gereken her þeyi bildiðinden?” Diye sormuþtu kadýn. Adamsa, kadýnýn gözlerine kalbinde ve beyninde depolanan inancýnýn tüm gücü ve odaklanmýþlýðýyla bakmýþtý. Öylesine bir inanmýþlýktý ki, kadýna inancýný aktarýrken adamýn alný oluk oluk terlemiþti. Her þeyini yitirmiþ olduðunu sanan çaresiz bir varlýðýn teriydi bu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Eylem Yurtsever, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |