Düþgücü güzelliði, adaleti, mutluluðu yaratýr. -Pascal |
|
||||||||||
|
Genç kýz yataðýna uzandýðýnda, vakit çok erkendi; ancak o uykusunun geldiðini duyumsuyordu. Yataðýnda biraz kýpýrdandýktan sonra uykuya daldý. Ve ayný anda da kendisini sonu bir türlü gelmeyen merdivenlerden çýkarken buldu. Merdivenler, çok geniþ bir kuleye çýkýyorlardý. Mermerden yapýlmýþlardý ve üzerlerinde en ufak bir leke olmamacasýna tertemizdiler. Trabzanlarý gümüþtendi ve mükemmel iþlenmiþlerdi. Genç kýz, merdivenlerden çýkarken en ufak bir yorgunluk belirtisi göstermiyordu. Sonunda merdivenler bitti. Onlarýn hemen arkasýnda, müthiþ görkemli bir kapý durmaktaydý. Kapý çok iyi kalitedeki bir aðaçtan yapýlmýþtý ve üzeri, harika oymalarla bezenmiþti. Ama kapýnýn ne bir anahtar yeri, ne de bir tokmaðý vardý. Genç kýz, kapýnýn önünde öylece durmakta ve kapýnýn açýlmasýný beklemekteydi. Gariptir ki, genç kýz kapýyý açmak için en küçük bir çaba bile göstermiyordu. Sadece öylece bekliyordu. Ve kapý açýldý. Burada da göz alabildiðine merdivenler uzanmaktaydý. Genç kýz yine çýkmaya baþladý merdivenleri. Çýktý… çýktý… Muhteþem bir parýltý görene kadar çýktý. Biraz ilersinde som gümüþten bir kapý gördü. Merdivenleri kapýya kadar çýktý. Bu kez kapýda anahtar yeri vardý ve binlerce anahtar vardý. Genç kýz, bu anahtarlardan hangisinin kapýyý açtýðýný bulmalýydý. Anahtarlara bir göz gezdirdi. Her biri gümüþten yapýlmýþtý týpký kapý gibi. Ve aralarýnda belirgin bir fark yoktu. Genç kýz, hiç üþenmeden, anahtarlarý teker teker deniyordu. Ona saatler kadar gelen bir süre sonra, sonunda doðru anahtarý buldu ve kapýyý açtý. Kapýnýn arkasýnda yine merdivenler vardý. Bu merdivenler de mercandan yapýlmýþlardý. Trabzanlarý ise deniz kabuklarýndandý. Genç kýz yine çýktý. bu kere, ipekten bir perde ile karþýlaþtý. Ve, orada öylece, kýpýrtýsýz kalakaldý., Perdeyi açýp girmesi çok kolay olurdu pekala. Ama nedense o öylece beklemeyi seçmiþti. Ansýzýn perde, þiddetli bir rüzgar esmiþçesine dalgalandý. Ve açýldý. Perdenin ardýnda ucu bucaðý görülmeyecek kadar geniþ bir salon vardý. Salonun ortasýnda yerle hiçbir baðýntýsý olmayan bir platform durmaktaydý. daha doðrusu bir leri bir geri süzülmekteydi Ama, perde açýlýr açýlmaz, zýnk diye durmuþtu. Platformda yaþlý bir adam ayakta durmaktaydý. Adam þaþýlacak derecede uzun boyluydu. Üzerinde, ipekten çok daha yumuþak ve genç kýzýn daha önce hiç görmediði bir kumaþtan Yapýlmýþ bir pelerin vardý. Pelerin bembeyazdý ve üzerine altýn tozu serpilmiþçesine parlýyordu. Aslýna bakýlýrsa adam tepeden týrnaða bembeyazdý. Saçlarý, sakallarý, býyýðý, yumuþacýk bir deriden yapýlmýþ çizmeleri, hatta teni bile... Sadece gözleri maviydi. Gözleri öyle duru bir mavilikteydi ki, Ýnsan saatlerce o gözlere bakabilirdi. Ve öyle anlayýþlý ve sevecen bakýyordu ki genç kýzýn gözlerine, Genç kýz, adama içinin ýsýndýðýný duyumsadý. Yaþlý adamla genç kýz, bir süre karþýlýklý birbirlerini tepeden týrnaða süzdükten sonra, yaþlý adam konuþmaya baþladý: --Yaklaþ, sana seni çok ilgilendiren þeyler göstereceðim. Genç kýz yaklaþtý. Yaþlý adam: --Sana, seni ilgilendiren tek þeyi, hayatýnýn tüm ayrýntýlarýný göstereceðim. --Hayatýmýn bütün ayrýntýlarýný mý? --Evet, gece görüp unuttuðun ruyalarý bile. Zira ruyalar, bilinçaltýnýn doðurduðu bebeklerdir. Bir insaný tanýmak için birebirdirler. Baþlayalým mý öyleyse? Ve, týpký bir tiyatro sahnesinde olduðu gibi her yer karardý. Ortalýk aydýnlandýðýnda genç kýz kendisini bir odada buldu. Odada annesi doðum sancýlarý çekiyordu. O doðuyordu yaþamýn ellerine. Birden, bebekken düþündüðü þeyleri düþündü beyninin bir tarafýnda. Beyninin o tarafý geçmiþine ayrýlmýþtý. Doðumundan o gece uyuyana kadar her þeyi izledi. Kimi zaman güldü kendisine ve düþündüklerine. Kimi zaman bir acýmayla doldu yüreði kendisine. Kimi zaman, gurur duydu yaptýklarý ve düþündükleriyle. Kimi zamansa utandý kendisinden. Ama hiçbir zaman piþman olmadý yaþadýklarýndan. Deðiþtirmeyi de düþünmedi onlarý. O kadar büyüleyici bir þeydi ki, Hayatýna dair her þeyi, ama her þeyi izliyordu. Eskiden düþündüklerini aynen düþünüyor ve þimdiki düþünceleriyle karþýlaþtýrabiliyordu. Her þey bittikten sonra, karþýsýndaki platformu ve onun üstünde ayakta durarak ona bakan yaþlý adamý fark etti. Adam her zamanki bakýþýyla bakýyordu genç kýza.: --Nasýl, hoþnut musunyaþadýklarýndan? --Elbette. Hem hoþnut olmam ya da olmamam bir þeyi deðiþtirmez ki. --Çok doðru küçüðüm. Zaman, akan bir nehir misali akýyor. Týpký nehirlerin, bir yerden alýp bir yere Biriktirmesi gibi, O da, yaþamý aþýndýrýp, yaþamddan Aldýklarýný deneyimlere veriyor. Bunu kavramak bilgeliktir. --Size bir þey sormama izin verin. --Sorabilirsin. --Neden bana geçmiþimi izlettiniz? --Zira buna hakkýn vardý. --Neden? --Çünkü sana bir teklifimiz var. lakin, teklifte bulunmadan önce sana bazý þeyler açýklamalýyým. Burasý, “BÝRLÝÐÝN TAPINAÐI”’dýr. Sen, buraya “Ruya Yolcusu” tarafýndan getirildin. --O da ne? --Ruya Yolcusu, herkesin ruyalarýna, yüce “BÝRLÝK” tarafýndan bahþedilmiþ bir yeti Sayesinde girebilir. Ve o, senin ruyalarýna da girdi. Ve bu sayede, seni, senden çok daha iyi tanýdý. Bir sürü insan geldi buraya. Ama hiçbiri, yaþadýklarýný kabullenmedi. Hepsi, hayatýný kýnamaktan baþka hiçbir þey yapmadý. Yalnýzca sen geçmiþine saygý gösterdin. Onun için, sana bir önerim var. --Ne öneriyorsunuz? --Bu tapýnakta çalýþmaný. --Tabii, neden olmasýn. --Ancak bir þartla, --Nedir o? --Asla ama asla, hiçbir koþulda, hiçbir þeyi eleþtirmeyeceksin!. --Tapýnaðýn yaptýklarýný mý? --Hayýr, yaptýklarýmýz hakkýnda soru sorabilirsin elbet. Ama soru sormak ve eleþtirmek çok farklý iki þeydir. Ýnsanlar her þeyi eleþtiriyorlar. Bir þey hakkýnda en ufak bilgileri olduðunda, o þeyi eleþtirmeyi hak görüyorlar kendilerini. Bir insanýn bir þeyi eleþtirmesý için, öyle bir gözü olmalý ki, dünyadaki her þeyi ama her þeyi görmeli. Görmesi de yetmez. Ýnsanýndan tek hücreli bir bakteriye kadar her þeyi, hissetmeli ve bilmeli. --Ama hiçbir þeyi eleþtirmemek imkansýzdýr!, dedi genç kýz. Ve bunu der demez, kendisini yataðýnda buldu. SON.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Eylem Yurtsever, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |