..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aðlamak da bir zevktir. -Ovidius
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yüzleþme > Nükhet Everi




13 Eylül 2005
Yazmak... Ama Neden, Neyi ve Nasýl Yazmak?  
Nükhet Everi
Bir gün kulaktan kulaða bir haber yayýlmaya baþladý. Márquez yeni bir roman yazmýþtý ve ilk Küba’da basýlacaktý. Bu sebeple de Küba’ya gelecekti. O anda ne düþündüðümü bugün gibi hatýrlýyorum. ‘Demek ki ben buradayken gelmiþ, Fidel’


:CJFG:
“Yazmadan yaþamayý becerebileceðini sanýyorsan, yazma.” (Rilke)

‘Yazmak... Ama neden, neyi ve nasýl yazmak?’

Bu soruyu kendime ne sebeple sordum gene?

Kendimle yüzleþmek amaçlý mý? Bilmiyorum.

Aðustos ayýnýn sonlarýna doðru 1 eylül 2005’te en sevdiðim yazarlardan biri olan Gabriel García Márquez’in ‘Anlatmak Ýçin Yaþamak’ kitabýnýn piyasaya çýkacaðý haberiyle bir ilgisi var mýydý? 1 eylülde kitabý aldýðým ana kadar içinde neler olduðunu tam anlamýyla bile bilmiyordum. Bu yüzden, pek emin deðilim.

Peki, acaba aðustos ayýnda haftalýk bir dergide önemli yazarlarla nasýl kitap yazýlýr, nasýl yazý yazýlýr vs tarzý bir yazý dizisi sebep olmuþ olabilir miydi bu soruyu sormama? Olabilir.

Þimdi düþününce galiba hepsi bir arada oldu diyorum, ama sýralama yukarýda yazdýðým gibi deðil, sondan baþa doðru.

Rilke doðru söylemiþ, yazmadan yaþamayý becerebiliyorsan, yazma.

Ben de kendime sordum, ‘Yazýyorsun da neyi yazýyorsun ve neden yazýyorsun?’ diye. O yukarýda bahsettiðim haftalýk dergideki yazý dizisinde Attila Ýlhan diyor ki: “Bir süre sonra yavaþ yavaþ dünyayý anlayýp haksýzlýklarý dile getirme arzusu duyuyorsunuz. ‘Bunu nasýl yaptýlar?’ diye soruyorsunuz ve iþte o noktada söyleyecek bir þeyiniz varsa yazabiliyorsunuz.”

Bir yandan bu yazý dizisinde söyleþi yapýlan bazý yazarlar da insan kendinden mi yola çýkar yazarken, kendini yazmalý mý yazmamalý mý gibi tartýþmalarýn içine bodoslama dalmýþlar, öte yandan gazeteler G.G.Márquez’in tamamen kendi anýlarýndan oluþan yeni kitabýnýn müjdesini veriyor. Ýþte bu noktada kendimle yüzleþme arzusu duydum.

Ýnsanýn dünyayý anlayýp haksýzlýklarý dile getirme arzusu, rahatsýzlýk duyduðu þeyleri dile getirmesi mutlaka yumruðunu masaya vurarak mý olmalýdýr? Sanki böyle bir beklenti var herkeste. Ben çok mu toz pembe görüyordum etrafý? Çok mu yumuþak yazýyorum, gerçeklerden bahsetmiyor muydum? Bu ve buna benzer sorular bütün bir hafta boyunca kafamda bir tilki ordusu þekline girerek ve bana sýrtlan bakýþlarýyla sýrýta sýrýta dolaþtý durdu.

Hayýr, ben dünyayý toz pembe görüp sorunlardan uzaklaþtýðýmý sanmýyorum ve bazý konulara parmak basmýyor deðilim. Beni rahatsýz eden noktayý buldum aslýnda: Ben sadece gezi yazýlarý ve deðiþik yerlerle ilgili yazan biri deðilim, rehber olduðum için bunu benden bekleyenler var biliyorum. Onlarý da büyük bir zevkle yazýyorum, bu ayrý. Ama genelde beni rahatsýz eden þeyleri yazýyorum, dikkatli okunursa görülür, genelde aynanýn öbür tarafýndan bakarak, yumuþak kalmaya dikkat ederek. Güzel þeyleri yazýyorum, insanlara güzellikleri hatýrlatmak da önemli bence. Hatta haksýzlýklarý güzel þeyleri yazarken dile getirmek daha kolay oluyor. Belki kadýnca bir bakýþ açýsý... Ama gene de bu formasyonda Márquez’in payý yok deðil, hatta çok büyük. Bunu bundan seneler önce sergi fotoðraflarýma bakarken gördüðüm, fotoðraflarý çekerken fark etmediðim, tüyleri hafifçe ürperten kompozisyonlarýmdan çözdüm. Zaman içinde yazýlara da yansýmasý kaçýnýlmaz olan bir durumdu bu ve benim harika bir dramaturji hocam vardý artýk.

Gabriel García Márquez...

Bakýn neler hatýrlýyorum...

80’li yýllar. Viyana’da okuyorum. Bir yandan da Ýspanyolca öðrenmeye kafayý takmýþým. Hatta Viyana Üniversitesi’nde Ýspanyolca derslerine giriyorum tercümanlýk bölümünde. Bu arada da Ýspanyol ve Latin Amerikalý arkadaþlarým sayesinde epey pratik yapýyorum. 1982’de Nobel Ödülünü alan Gabriel García Márquez’in Türkçe’ye çevrilmiþ eserlerini okumuþum ama þimdi onu Ýspanyolca okuma heyecaný sarmýþ yüreðimi. Günün birinde bir arkadaþým Ýspanya’dan bir kitap getirmiþ benim için. Bu kitap beni bambaþka bir dünyanýn içine sokuyor aniden. Kitap daha sonralarý Türkçe’ye “Márquez’le Konuþmalar” adýyla tercüme edilecek, ama yarýsý sansüre uðramýþ, kuþa dönmüþ haliyle ne yazýk ki tüm bütünselliðini ve hatta anlamýný yitirmiþ olarak karþýma çýkacaktý yeniden.

O kitap öylesine etkilemiþti ki beni...

Aklýma ilk anda gelenleri yazayým hemen buraya:

-     Kitabýn ilk cümlesi laboratuar görevi görür, diyor Márquez. O ilk cümle kitabýn uzun mu, kýsa mý, iyi mi, kötü mü olduðunu gösterir. (Hemen gidip ‘Yüzyýllýk Yalnýzlýk’ adlý eserinin ilk cümlesine bakýyorum ve ilk yazarlýk dersimi alýyorum. O cümleyi okurken buzu görmeye giden çocuk minik Gabriel G. Márquez diye düþünüyorum.)
-     Herkes benim baþyapýtýmýn ‘Yüzyýllýk Yalnýzlýk’ olduðunu sanýyor ve genelde her yazarda olduðu gibi yanýlýyor. Márquez denince ‘Yüzyýllýk Yalnýzlýk’ geliyor insanlarýn aklýna, evet o da iyi bir eser ama bana sorarsanýz benim adým geçtiðinde ‘Baþkan Babamýzýn Sonbaharý’ gelmeli insanlarýn aklýna. Benim eserim odur. Ama yazarlar hep baþka eserleriyle akýlda kalýr, diyor. (Yýllar sonra bu cümleler aklýmdan geçtiðinde, Orhan Pamuk deyince de ‘Kara Kitap’ der herkes ama aslýnda ‘Cevdet Bey ve Oðullarý’ olmalýdýr diye düþünmüþtüm. Halâ da öyle düþünüyorum. Aradaki tek fark, birinin Ýspanyolcasý en mükemmelin de ötesinde, diðerinin Türkçesi ise kötü.)
-     Söyleþiyi yapan kiþi, Márquez’e yazarken biraz abartýlý olduðunu düþündüðünü söylüyor. Örneðin, ‘Yüzyýllýk Yalnýzlýk’ romanýnda bir karakterin etrafýnda dolaþan sarý kelebekler, evin damýndan uçup göðe yükselen kadýn vs gibi. Buna yanýtý da çok hoþ yazarýn: ‘Onlar yalan ya da abartý deðil ki’ diyor, ‘ben küçükken oturduðumuz eve bir adam gelirdi, büyükannem derdi ki, - bu adam ne zaman gelse þu sarý kelebekler de onunla geliyor. Uçarak göðe yükselen kadýn da þöyle, romandaki bir karakterin ölmesi gerekiyordu ama ben bir türlü onu öldüremiyorum, o noktaya gelmiþ ama, ölmesi gerekiyor. Nasýl yapacaðýmý bilemiyorum, kendimi dýþarý attým. Bizim evin terasýna çýktým. Çalýþan kadýnlardan biri çamaþýr asmaya çalýþýyor, onun iþini engelleyen bir rüzgâr var çamaþýrlar rüzgârda havalanýyor, dalgalanýyor ve kadýn zorlanýyor. Birdenbire gözümün önünde roman kahramaný göðe yükseldi, gitti. Yazdým ve gidip yataðýma kapanýp saatlerce aðladým. Güney Amerika’da yaðmur yaðdý mý çok yaðar, öyle Avrupa’daki yaðmurla kýyaslayamazsýnýz, nehir dedim mi, Avrupa’daki nehirler yanýnda dere gibi kalýr... Ben büyükannemle büyüdüm, beni karþýsýna oturtup korkunç hikâyeler anlatýrdý. Benim bu biraz tüyler ürpertici tarzda yazdýðým þeyler, hayâl ürünü gibi görünen þeyler hep ondan bana kalan.’
-     ‘Nasýl yazýyorsunuz?’ sorusuna da þöyle cevap veriyor: ‘Sabah kalkar ve yazmaya otururum. Saat öðleden sonra üçe kadar yazarým, sonra da dýþarý çýkar, arkadaþlarla buluþur, içer, yemek yerim. Dünyanýn öbür tarafýndaki evime gittiðim zaman orada beni tam teþekküllü bir kütüphane bekler. Her kitaptan her iki ev için iki tane alýrým. Yazý yazarken hepsini yanýmda isterim. Meselâ havacýlýk terimleri ansiklopedisi vs bulunur kütüphanelerimin ikisinde de.’
-     Ýlham kaynaðýný da þöyle açýklýyor: ‘Ben sarý güllerin uðuruna inanýrým. Biz Latin Amerika’da sarý güllerin uðuruna inanýrýz. Yazarken yazý masamýn üzerinde mutlaka bir sarý gül olmalýdýr. Karým Mercedes bu huyumu bildiði için her gün masama bir sarý gül koyar. Bir gün bir türlü yazamýyorum. Bir baktým masada sarý gül yok. Birden baðýrmýþým, ‘Mercedes, sarý gülüm yok’ diye, Mercedes hemen koþarak geldi, bir tane sarý gül getirdi ve ben de yazýmý yazabildim...’

Bunlar ilk anda aklýma gelenler. Bu kitabý okuyunca Márquez’i yeniden okumak isteði doðdu içimde. Yaptým da! Bir Ýspanya yolculuðunda hemen onun kitaplarýnýn Ýspanyolcalarýný aldým. Ne zevk Márquez’i Ýspanyolca okumak!

Kitabýn ardýndan iki þeyin farkýna vardým; biri o kitabý ve Márquez’i yeniden okumanýn bana müthiþ bir dramaturji bilgisi kazandýrdýðý, diðeri de, Márquez’in hayalimdeki mükemmel erkek tipine týpatýp uyduðuydu.

Bu arada Viyana’da hep aklým ondaydý. Hatta bir Kolombiyalý kýz arkadaþýma ‘Ne kadar þanslýsýn, Márquez’le ayný ülkedensin’ demiþtim. Çok doðal bir þeyden bahseder gibi, ‘Amcamýn çok yakýn arkadaþýdýr’ demiþti bana. Bugünkü aklým olsa herhalde bunun peþini býrakmaz, ne yapar eder beni de tanýþtýrmalarýný saðlardým. Kýz bana dedi ki: ‘Biliyor musun, Márquez bir kitap yazdýðýnda ilk Fidel Castro’ya okutur. Márquez Fidel’e babam der. Fidel sabaha kadar kitabý okur, bitirir ve fikrini söyler. Márquez kitaplarýnýn ilk baskýsýný da Küba’da yaptýrýr, telif hakký falan da almadan.’ Sanki ben bunlarý biliyordum. Bir yerde mi okumuþtum? Viyana Millî Kütüphanesinde araþtýrma yaparken mi okumuþtum? Galiba...

1985’te yolum Küba’ya düþtü. Ben orada bir buçuk yýl kadar yaþadým ve çalýþtým. Küba’da çalýþan ilk Türk kadýný oldum.

Bir gün kulaktan kulaða bir haber yayýlmaya baþladý. Márquez yeni bir roman yazmýþtý ve ilk Küba’da basýlacaktý. Bu sebeple de Küba’ya gelecekti. O anda ne düþündüðümü bugün gibi hatýrlýyorum. ‘Demek ki ben buradayken gelmiþ, Fidel’e kitabýný okutmuþ, ben de onu görmemiþim. Ché Guevara’nýn babasýyla, hatta onun o meþhur fotoðrafýný çeken Alberto Korda ile tanýþtým ama Márquez’i bir göremedim bile’ diye hayýflandým. Keþke ‘tanýþsaydým’ diye hayýflansaymýþým. Havana’da kaldýðým otelde bir akþam birden ortalýk karýþýverdi. Bir gazeteci ordusu bir adamýn peþi sýra gidiyor. O adam Márquez’di. Kalakalmýþým. Bugünkü Nükhet gider o kalabalýðý yarar ve ne yapar eder Márquez’e ulaþýrdý. Öyle olmazsa bir yolunu bulurdu.

Ertesi gün kitapçýlarýn önünde uzun kuyruklar. Márquez’in romaný ‘Kolera Günlerinde Aþk’ ilk baskýsýyla, dünya üzerindeki ilk baskýsýyla piyasada. Hemen bir tane de ben alýyorum. Elimde kitapla otobüse biniyorum. Bir kadýn otobüste okumaya baþlamýþ bile romaný. Kitabý göðsüme bastýrýp düþünüyorum: ‘Þu iþe bak sen. Bir Türk kadýný, Avusturya’dan Küba’ya çalýþmaya gel. Hayatýnda en çok tanýþmayý isteyebileceðin adamla karþýlaþ, ama tanýþma. Bu nedir ya? Þans mýdýr, þanssýzlýk mýdýr yoksa aptallýk mý?’

Þimdi gene heyecanla ve duygularla doluyum. ‘Anlatmak Ýçin Yaþamak’ kitabý yeni çýktý piyasaya. Yavaþ yavaþ, tadýna vara vara, zevkini çýkara çýkara okuyorum. Sanki o bahsettiðim kitabýn orijinalinin biraz daha detaylý anlatýmý olan bir kitabý okuyorum gibi. Yani çok bildik þeyler.

Bir sayfada tüylerim diken diken oluyor:

“Günün herhangi bir saatinde dedem beni Muz Þirketi’ndeki insanýn aðzýný sulandýran dükkâna, alýþveriþe götürebilirdi. Ýlk kez orada pargo gördüm, buza dokundum ve soðukluðunu hissedince içim ürperdi.” (Anlatmak Ýçin Yaþamak / Sayfa 104)

Yanýlmýyordum. ‘Yüzyýllýk Yalnýzlýk’ romanýnýn ilk cümlesinde buzu görmeye giden çocuk minik Gabriel’di. Onu buzu görmeye götüren albay da dedesi albay Márquez.

Düþünüyorum. Bildiðim bir þeyi düþünüyorum. Bu adam hayatý boyunca hep kendini, kendi hayatýndan resimleri bize sunmuþtu. Hep kendisini, çevresini, ülkesini, tarihini yani elindeki en güzel malzemeyi kullanmýþtý. Kýsacasý anlatmak için yaþamýþtý. Hangi densiz diyordu ‘insan kendini anlatmamalý’ diye? Aslýnda haklý tabiî bunu diyen bir yerde. Herkes Márquez mi?

Ama baþka bir gerçek de þudur ki, insanýn elindeki en güzel malzeme gene kendisidir. Doðru kullanmasýný bilirse. Márquez’in dediði gibi: Ýnsanýn yaþadýðý deðildir hayat, aslolan hatýrladýðý ve anlatmak için nasýl hatýrladýðýdýr. Çünkü yanlýþ kullanýlan bu malzeme yazmak eyleminden daha çok bir terör eylemine dönüþür.

Bir de tabii malzemeyi doðru kullanmaktan da önemlisi, aynen Ertuðrul Özkök’ün ‘Ürkek Bir Muhalefet Þerhi’ adlý yazýsýnda dediði gibi ‘söyleyin, fikrini serbestçe söyleyememek, söylediði zaman bunu duyuracak bir vasýta bulamamak da bir terör deðil midir?’

Evet, yazmadan yaþamayý becerebileceðini sanýyorsan, yazma.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yüzleþme kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Benim Filmimin Müziðini Sen Yap Müzik Tanrýsý
Olmazsa Olmazlar

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cunda Adasý, Pateriça ve Paþam Cafe - 2
Zaman Amazon Zamaný
Mardin'de Bir Akþamüstü
Asýrlýk Lezzet 'Konyalý' Artýk Baþkent'te
Avucumdaki Yürek
Halikarnas Balýkçýsý, Murathan Mungan, Turizm Haftasý ve Kel
Ýðde Aðacýna Güzelleme Ya da Cunda'nýn Kedileri
Açýkhava Akýl Hastanesi
'Hava Durumu' Deyince...
Gecikmiþ Bir Mektup...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sevgili Hrant Dink! [Eleþtiri]
Cnn Türk'e Yakýþmadý! [Eleþtiri]
Güvercinime Güvercin Postasý [Eleþtiri]
Türkiye Bu Mudur? [Eleþtiri]
Bu Gafýn Faturasýný Kim Ödeyecek? [Eleþtiri]
Okuduðunu Anlamak [Eleþtiri]
Sen de Kardeþini Seç... [Eleþtiri]
Ýmdat! Rtük Uyuyor Mu? [Eleþtiri]
Mor Yakup Manastýrý (Salhe/barýþtepe - Turabdin) [Ýnceleme]
Hazan Sesli 'Deli Düþ' [Ýnceleme]


Nükhet Everi kimdir?

Bozkýrlardýr gözleri. . .

Etkilendiði Yazarlar:
William Shakespeare, Gabriel Garcia Marquez, F.G. Lorca, Hermann Hesse, Max Frisch, Paul Auster, Jean Paul Satre, Can Yücel, Özdemir Asaf, Edip Cansever, Cevat Þakir Kabaaðaçlý, Murathan Mungan


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nükhet Everi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.