..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamdan korkmayýn çocuklar. Ýyi, doðru bir þey yaptýnýz mý yaþam öyle güzel ki. - Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Çeviri > Ülkenur Kaynar




12 Ocak 2004
Ne Ýstiyorsunuz Benden?  
Ülkenur Kaynar
Büyük kentlerin yeknesak, ve yalnýz yaþamlarý....


:CFBE:
 

 


 


Was wollen Sie von mir ?


Doris Dorrie
 

BENDEN NE ÝSTÝYORSUNUZ


 
 
‘Schwitter, Kubeck –Reimer þirketi, iyi günler.- Evet baðlýyorum...Ýstediðiniz hat þu an dolu. Beklemek ister misiniz ? – Schwitter Kubeck-Reimer, iyi günler.’ Bu, sabahýn dokuzundan akþamýn beþ, beþbuçuðuna kadar böyle sürüyor.- Telefonik bir sesim varmýþ.Öyle söylüyor çok kiþi. Öðleleri evden getirdiðim yulaf ezmesini ( müsli ) yiyorum.Þirket telefonun baþýnda böyle mýhlanýp kalmamý takdir edecektir.Öðle arasýnda telefonun baþýnda kimsenin bulunmamasý iyi bir izlenim olmaz ki.
 
Ýki seneden beri  küçük bir mikrofonu olan bir  kulaklýðým var ama boyun aðrýlarým hala devam ediyor.Her yüz görüþmeciden en çok on tanesi teþekkür ediyor. Halbuki ben, bir resmi makamý yada bir firmayý aradýðýmda santraldakilerle özellikle kibar konuþurum.Müziði müzik yapan nasýl ses tonu ise ben de þirketimizi arayanlar için ilk ses, ilk izlenim oluyorum ve ilk izlenim ilk karardýr herzaman.
 
Hattý baðladýðým zamanlar, aralarda iyi bir kitap okumayý deniyorum.Günde beþ sayfadan fazla okumayý baþarabildiðim çok ender.Bugün sadece üç. Bütün gün karmakarýþýktý herþey.Böyle, dünyada kim varsa herkesin –Tanrý dahil – aradýðý günler oluyor.Diðer günlerde  onbeþ dakikada bir.
 
Doktor boyun aðrýlarým için sýk sýk yürüyüþ yapmamý söyledi. Akþamlarý eve gelince ayaðýma hemen rahat bir ayakkabý geçirip, güne bakýþ programýna kadar yürüyüþe çýkýyorum. Terkedilen benzin istasyonunun önünden geçiyorum.Þimdi orada leylaklar yeþeriyor.Bazen etraf  karanlýksa birkaç sap koparýyorum . Buna kimsenin bir þey dememesi lazým aslýnda. Leylaklar, benzin istasyonu kapandýðýndan beri  kimseye ait deðil ki  artýk...  Köþede benim gittiðim eczanenin vitrininde yeni bir zayýflama kürü      
Var.Adý AÇL.A harfi akaðacý þurubu, Ç harfi çiçek tozu, L harfi limon demek. Neredeyse baþka hiçbir þey yemiyorum ama hiç de zayýfladýðým yok. Boy aynasýna  bakmak ve kendimden memnun olmak istiyorum sadece.Bunu kendim için istiyorum.
Zaten beni bütün gün kimse görmüyor.Böyle düþünürsek, nasýl göründüðüm farketmez.
Ama benim için öyle deðil, farkeder.Ben iþe giderken de herzaman kusursuz giyinirim. Kimse görmüyor diye öylece çýkývermekten hoþlanmam
 
Ben akþamlarý herzaman yemek masasýný da hazýrlarým.Hiçbir zaman sosis salam gibi
þeyleri paketinden yemem, sütü kutusundan içmem.Hohenzoller caddesindeki þarküteri çok taze, katkýsýz, harika salatalar satýyor.Son zamanlarda bundan da vazgeçtim ama.Salatadaki mayonez yað yapýyor, kilo aldýrýyor.
 
Altýbuçuktan sonra, dükkanlar kapanýnca sokaklar aniden ölüm sessizliðine bürünüyor.
Hohenzolner caddesinin tamamýný boydan boya yürüyorum.Ama asla Leopold caddesine kadar deðil.Orasý yazýn eski Beyoðlu caddesi gibi.Erkekler yalnýzca açýk havada kahve içiyormuþ gibi yapýp, oralarda  gezinen ,  otuz yaþ altýndaki her kadýný bakýþlarýyla soyuyor.Ben buna et pazarý diyorum.Otuz yaþýma gelmeden önce de hoþlanmazdým böyle þeylerden, gerçi otuzumu geçeli de çok olmadý hani. 
 
Leopold caddesinin önünden sola , Wilhelm caddesine dönüyorum ve Clemens caddesine kadar yürümeye devam ediyorum.Her zaman ayný yoldan gitmeye alýþtým.Küçük deðiþiklikleri  farketmek , aynýlýðý aynýlýk olarak tekrarlamak beni dinlendiriyor.
Þu iri, gür siyah saçlý adamý, bu civarda daha önce de çok defa görmüþtüm.Her zaman yalnýz.Öylesine dolaþýyor.Bazen bir köþede durup, dalgýn dalgýn, elleri arkasýnda akan trafiði seyrediyor.Benim yaþlarýmda olmalý.Ýyi görünüþlü biri deðil gerçekten ama hoþ özel bir havasý var.Daha fazlasý beni ilgilendirmiyor.Her ne kadar öyle gözükse de. Hohenzoller caddesinden hemen sonraki, uçuk fiyatlarla satýþ yapan maðazadaki  yeni ayakkabýlar beni ne kadar ilgilendiriyorsa o da beni o kadar ilgilendiriyor.
 
Benimle ayný yönde, aheste aheste ilerliyor.Birkaç metre sonra onu geçiyorum.Doktor, durmaksýzýn yürümemi söyledi, yoksa hiçbir anlamý kalmaz.Onu arkamda hissediyorum.Bugün açýk gri bir ceket giymiþ, yoksa çoðunlukla mavi giyer.Benden daha yavaþ yürüyor ama büyük adýmlar atýyor ve sonra hemen yanýmda bitiveriyor.Bana bir bakýþ fýrlatýyor.Ben daha da hýzlanýyorum.Clemens caddesindeki yoðun trafik yüzünden artýk adým seslerini duyamýyorum.Dönüp bakmak ta istemiyorum.Belli ki çoktan gitmiþtir.Bir vitrinin önünde duruyorum, aniden camda görünüveriyor.Tanrým,tam arkamda duruyor!
 
Þu ana kadar olanlar bir raslantý olmalý.Belki  yine de öyledir,belki de o, gerçekten þu hediyelik eþya satan maðazadaki çok pahalý ama anlamsýz ývýr zývýrla ilgileniyordur.Geriye bakmadan, dönüp yoluma devam ediyorum.Heyecandan duracakmýþ gibi çarpan kalbime sinirleniyorum.’Seni aptal’ Daha gününün ortasý, ortalýk aydýnlýk.Adamýn biri Schwabing’ te gezmeye çýkmýþ ve tesadüfen  benimle ayný maðazanýn önünde durmuþ.Sonra, yine adýmlarýný duymaya baþlýyorum.Hýzlanýyor, herzamanki yolumu deðiþtiriyorum.Belki ondan kurtulabilirim, koþmaya baþlýyorum, Hohenzeller caddesine gerisin geriye koþuyorum.Böðrüme sancýlar saplanýyor, hep böyle olur.Okuldayken bu yüzden beden eðitimi derslerinden muaf tutulmuþtum. Belli bir yaþtan sonra koþmayý býrakmak lazým. Ýnsan artýk otobüs peþinden koþup kendini komik duruma diüþürmemeli. En iyisi bir sonraki otobüsü beklemek.Friedrich caddesi boyunca, böðrümü tuta tuta koþuþturarak gülünç oluyorum.Kaným kulaklarýma çýkýyor.Artýk onu duymuyorum, duruyorum.Bir evin duvarýna yaslanýp, soluklanýyorum.Sancýlarým kesiliyor yavaþ yavaþ.Kafamý sallýyor,kendi kendimi ayýplýyorum.
 
Belki de bu, çok fazla yalnýz kalmamdan kaynaklanýyor.Böyle hallerde, hayal kurmalar, kendi kendine konuþmalar baþlar ve eðer insan kendine  dikkat etmezse çýldýrabilir.’Anna! Seni histerik, aptal, yaþlý Anna!’ diye söylenerek yoluma devam ediyorum.
 
Önce gölgesini görüyorum.Önüme geçiyor ve bana sýrýtýyor. Tuhaf bir ses çýkarýyorum.Þunu  söylemek istiyorum aslýnda .’Defolup gidin, beni rahat býrakýn! Neler geçiyor aklýnýzdan?’Ama aðzýmdan yalnýzca bu tuhaf ses çýkýyor ve o gülümsüyor.
Bu defa koþmuyorum, sert adýmlarla yürüyorum.Arkamdan geliyor. Geldiðim yoldan geriye dönüp, mezeciyi, eczaneyi, terkedilmiþ benzin istasyonunu geçiyorum.Baþka bir þey düþünmeye çalýþýyorum. Adýmlarý hemen arkamda. Geliyor...’ Tap! Tap! Tap!’ Olmuyor,ayak sesleri yüzünden baþka bir þey düþünemiyorum. Bir taksi geçiyor. Onu durdurabilirdim.Çok geç.Þimdi eve gitmemem gerekiyordu diye düþünüyorum ama nereye, nerede saklanabilirim ki o kaybolana kadar ? Ayrýca kesinlikle deli biri gibi gözükmüyor, hatta pek çok kiþiden daha hoþ görünüyor.Eve gitmek istiyorum, yalnýzca eve.Kapýyý kilitleyip, televizyonu açmak...
O zaman her þey bitecek.
 
Doðru anahtarý bulamýyorum hemen. O arkamda dikiliyor.Yoksa ben binanýn  kapýsýný  gözüm kapalý bile açabilirim.Sonunda apartmandan içeri giriyorum ,aðýr giriþ kapýsýný iyice kapayýp, asansörü beklemeksizin, nefessiz, öksürükler içinde üç kat yukarý koþuyorum.Eve girince sürgüyü çekip, kilidi üstüste çeviriyorum.
 
Televizyonda en sevdiðim þov programý var.Normal zamanda ben de tahminlerde bulunur ve eðer tutturursam, kendimi bir parça çukulata veya bir, hatta bazen de iki kadeh kanyakla ödüllendiririm.Ama kendimi veremiyorum.
 
Parmaklarýmýn ucunda sessizce kapýya sokulup, göz deliðinden bakýyorum.Koridor karanlýk- ve boþ.Halbuki yemin edebilirdim...Kapýyý açýyorum, gittiðinden emin olmak istiyorum.Ben daha bakamadan o ayaðýný kapýnýn eþiðine dayayýveriyor.Çok korkuyorum, sesim çýkmýyor. Ýçeri giriyor, kapýyý kapýyor.
 
‘Ne istiyorsunuz?’ diyorum usulca, çok usulca. Kafasýný sallýyor, gülümsüyor. Yine bu tuhaf gülümseme. Mutfaða gidiyor,buzdolabýný açýyor. Benim dolabýmýn içinde ne olduðunu sanki çok iyi bilirmiþ gibi tereyaðý ve jambonu çýkarýp, masaya oturuyor ve ekmeðine yað sürmeye baþlýyor.
 
‘Lütfen, benden ne istiyorsunuz?’Kapýnýn koluna tutunuyorum.Komþulara koþabilirim ama bir pazar günü pasta yapmak için iki yumurta istediðimde, olmadýðýný bahane edip
vermeyen komþularýma mý koþacaðým.Ýki komþununda yumurtasý yoktu.Bana hikaye anlatmasýnlar...Kapýmýn tam önüne dayadýklarý bebek arabalarýný bir daha oraya koymamalarýný söyledim diye hoþlanmýyorlar benden.
 
‘Polis çaðýracaðým’ dedim.Kararlý, çok kararlý bir ses ile.Bana bakýyor.Yüzünde çok özel bir þey var bu adamýn.Þimdi yemek yiyor, sonra? Beni boðazlayabilir, soyabilir!..Oturma odasýna koþuyor, kapýyý kilitleyip polisi arýyorum.Mutfaða döndüðümde sütün hepsini içmiþ olduðunu görüyorum.Ben kahvemi yalnýzca gerçek süt ile içerim.Þimdi, yarýn erkenden süt almaya inmek zorundayým.Bu da en azýndan on dakika daha erken kalkmak demek.Ýnsan böyle alýþýlmamýþ durumlarda, tuhaf, sýradan þeyler düþünüyor.
 
‘Polisi aradým.Þimdi gelirler.’
 
Belki de bana inanmýyor.Kýlý bile kýpýrdamýyor.Týrnaklarý temiz, bakýmlý. Sandviçini çatal  býçak kullanarak yiyor.Çatalla beni delik deþik edebilir.Gülünç bir ölüm, gülünç bir kadýn için.Çaktýrmadan saate bakýyorum.Polisi arayalý dört dakika olmuþ.Gerçekten tehditkar görünmüyor.
 
‘Benden ne istiyorsunuz?’ diye soruyorum üçüncü defa.Cevap yok.Mutfak kapýsýna bir sandalye itiyorum.Bekliyoruz.
 
Gelen polislerin ikisi de bana kuþkuyla bakýyor. Kesinlikle yirminin üstünde deðiller.
Muhallebi çocuklarý.Polisleri mutfaða götürüyor, onu- adamý- gösteriyorum.O ise, ellerini masanýn üzerinde kavuþturmuþ, gülümsüyor.Sonra derin, melodik bir ses tonu ile ‘Bayan Schwarz’, diyor- ki bu benim- ‘Bayan Schwarz benim bir akrabam.Amcamýzýn býraktýðý miras konusunda aramýzda ufak bir anlaþmazlýk çýktý.’Bütün bunlarý tamamen sakin ve gülümsemesini sürdürerek söylüyor.
 
Bense kekelemeye baþlýyorum.Ve bir santral çalýþaný olarak bunun nasýl kuþku uyandýrýcý, aptalca çaðrýþýmlar yaptýðýný çok iyi bilirim.Birinin gerçekten randevusu mu var, yoksa varmýþ gibi mi yapýyor hemen anlarým kekelemesinden. ‘Ben...ben bu adamý kesinlikle tanýmýyorum.’ diye kekeliyorum.Kekelediðim için de bu yeni yetme
muhallebi çocuklarýnýn gözünde kaybediyorum.
‘Beni takip etti.Ben gezmeye çýkmýþtým.O beni takip etti’ diyorum daha anlaþýlýr bir þekilde.Omuzlarýný silkiyor.’Doðru.Bayan Schwarz’ ý izledim çünkü ne zaman telefon etsem, telefonu yüzüme kapýyor.Öyle yapmasam kapýyý bana açmazdý.’
 
‘Ayaðýný kapýya dayadý , içeriye zorla girdi.Size yemin ederim, bu adamý daha önce hiç görmedim.’ Ýþte bu yalan. Aslýnda ben hiç yalan söylemem ama þimdi konu onu daha önceki yürüyüþlerimde de pek çok defa görmüþ olduðum deðil.
‘Kuzinim, ikinci kuþaktan kuzinim ve þimdi beni tanýmak istemiyor.’ diyor.Polisler
þöyle bir kimliðine bakýyor, duruþ pozisyonlarýný deðiþtiriyor ve biri: ‘  Ailevi sorunlarýnýzý aranýzda halletmelisiniz’ diyor. Kapýda bana inanmalarý için yeminler ediyorum.Biri omuz silkiyor, diðeri ;’Kuzeniniz zora baþvuracak olursa bizi arayýn’ diyor. ‘ o benim kuzenim deðil!’ diye baðýrýyorum arkalarýndan.
 
Televizyonun karþýsýna oturmuþ, haberleri izliyor.’ Polislerin yanýnda çok harikaydýnýz doðrusu.Ama þimdi gidin.Sizden rica ediyorum, gidin !’ Televizyonun önüne geçip görüþünü kapýyorum.Haberi kaçýrmamak için boynunu uzatýyor.Sonra ayaða kalkýyor,  diðer koltuðu alýyor, kendi oturduðu koltuðun yanýna koyuyor.Baþýyla bana koltuðu gösteriyor ve yeniden yerine oturuyor.
 
Kendime bir kanyak alýyorum.Ona da veriyorum.’Teþekkür ederim’ diyor.Bu onun benimle ilk konuþmasý.Beraberce televizyon seyrediyoruz.Uzun ve ince elleri, yine uzun ve ince olan bacaklarýnýn üzerinde duruyor.Televizyondaki birþeylere gülüyor birara.
Ýkinci kanyaklarý ikram ediyorum.
‘Burasý çok hoþ’ diyor,gülümsüyorum.Evimin düzenlenmesine çok emek verdim.Bütün renkler uyumludur.Duvarlarý somon rengi kaðýtla kaplattým, koltuklar bej, perdeler koyu kýrmýzý.Bu küçük sevimli ev  beni her akþam yeniden mutlu eder.
 
Uzaktan kumandayý ona uzatýp,’Ýstediðiniz kanalý seçin, ne izlediðimiz benim için önemli deðil’ diyorum.Bir polisiyede karar kýlýyor.Ben böyle geç saatlerde polisiye dizileri seyretmeyi sevmem.Sonra uyuyamýyorum. Eðer yalnýzsam tabii. Silahlar, patlamalar, acý acý çýðlýklar, gýcýrtýlar... ‘ Benden ne istiyorsun?’ diyorum, kurþun yaðmuru içinde beni duymuyor.Koltuðunu benimkine yaklaþtýrýyor ve  adamýn biri genç ve güzel sarýþýnýn boðazýna elindeki býçaðý dayadýðý anda ben titremeye baþlayýnca elimi tutuyor.Film bitip, ekran karlanýncaya kadar da býrakmýyor. Öylece oturup, boþ ekraný seyrediyoruz.
 
‘Yarýn sandviç ekmeðini  alýrým’, diyor.’Kahven için süt de alýrým.’
 
Yarýn cuma. Ýþten saat dörtte çýkacaðým.Hafta sonlarýný hiç sevmiyorum.Diðer günlerden daha baþka bir þey olmuyor ki.Kalkýp televizyonu kapýyorum.Sessizlik, korkunç bir sessizlik...Gezintimi yine ayný þekilde sürdürebilirim.
Belki o yine orada, Wilhelm ve Clemens caddelerinin birleþtiði yerdedir. Yüzünde çok özel bir þey vardý.
 
Sonra yine o benzin istasyonundan geçer,  bir demet leylak toplayabilirim.Hiç kimse çiçek vermiyor bana.Hafta sonlarý için,sýk sýk, kendi kendime çiçekler alýyorum .
Onlarý oturma odasýndaki yuvarlak masanýn üzerine koyuyor, gidip geldikçe kokluyor ve hiç tanýmadýðým birinin yollamýþ olduðunu düþlüyorum. Hiç kimse çiçek vermiyor ki
bana.
                                                                                  
                                                                                                   Çev. Ülkenur Kaynar
 
 
 
 
                



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn çeviri kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Benanlaman
Görünmeyen Yüzük
Mektup

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hercai Menekþe [Þiir]
Sevgiliye Naðme [Þiir]
Sana Bir Aðaç Armaðan Ediyorum [Þiir]
Topraða Dair [Þiir]
Sarýlmak [Þiir]
Evet - Sen [Þiir]
En Zor Yollar [Þiir]
Nedir Bu? [Þiir]
Sen Aðacýmsýn [Þiir]
Canýmýn Ýçi 1 [Þiir]


Ülkenur Kaynar kimdir?

Çevirilemezliðin çevirilebilirliði ile uðraþmayý hobi edinen bir çeviri sever. . . Þiirleri çok seviyor. Arada bir yazdýðý da oluyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum, yaþadýðým her þey.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ülkenur Kaynar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.