..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Ertuðrul ERDOÐAN




24 Mayýs 2024
Pavyon Güzeli  
Ertuðrul ERDOÐAN
Murat uzun bir süre sustu. Sinirinden dudaklarýný ýsýrdý. Ýçinden babasýna öyle þeyler söylemek istiyordu ki, imkâný olsa kapýyý çarptýðý gibi özgürlüðüne koþacaktý ama yapamazdý. Kebapçý dükkânýn önüne geldiklerinde babasý arka tarafa geçip son kalan küçük güðümü oðluna uzattý. Tezgâhýnýn önünden geçerken burnunda tüten döner kokusuyla Murat’ýn içi geçti. Masada yemek yiyenlere baktý. Hesabý kitabý bir yana býrakýp karný doyuncaya kadar kebap yemenin keyfi nasýldý acaba?


:EF:
Çiftlik þehrin on kilometre uzaðýnda, doða harikasý bir göle komþu köyün giriþindeydi. Yakýn çevresi usta bir ressamýn elinden çýkan bir tablo güzelliðinde, yemyeþil ve oldukça geniþ bir araziye sahipti. Tam ortasýndaki üç katlý evin her mevsimi süsleyecek etkileyici bir güzelliði vardý. Sýnýrlarý ise bir insanýn eriþemeyeceði yükseklikteki çit ve dikenli aðaçlarla çevriliydi. Demirden giriþ kapýsý iki kanatlý ve yüksekti. Kapýnýn her iki kanadýnda aslan motifli gösteriþli birer kapý tokmaðý vardý.
     Postacý zile bastýðýnda hava kasvetliydi. Yaðmurun birkaç damla salmasýyla verandanýn altýna girerek kapýnýn açýlmasýný bekledi. Kapýyý açan olmayýnca bu kez daha uzunca çaldý. Uzaktan birkaç köpek havlamasý kora halindeydi. Postacý en çok bunlara sinir oluyordu. Ne zaman bir eve yanaþsa ev sahiplerinden önce kendisini köpekleri karþýlýyordu. Köpeklerin sustuðu bir ortamda inek ve koyunlarýn sesi, karþýlýklýydý. Evin en büyük oðlu Murat, gözlerini ovuþturarak kapýyý araladý. Yaþlý postacýnýn uzattýðý mektubu aldý. Yarý uykulu gözleriyle postacýya teþekkür ederek kapýyý kapatýrken mektubun üzerinde yazýlanlara baktý. Yalnýzca alýcýsý olan babasýnýn ismini okudu. Yazý düzgün yazýlmýþtý. Merak etti. Kim olabilirdi ki gönderen? Sað elinde tuttuðu mektubu sol elinin içine vura vura ineklerin bulunduðu ahýra gitti. Ýzbe, loþ ahýra girince lambayý yakarken bir kaç inekten ses geldi. Ýneklerin yemlere dönük suratlarýný okþadý. Yemlerini kontrol etti. Köþedeki çuvallardan birini kucaklayýp eksilen yemliklere döktü. Ýneklerin geviþ getirirken çýkardýðý ses, bir orkestranýn ritmik ve hatasýz icrasýndan farksýzdý. Aralarýnda ‘hasta olan var mý?’ diye dikkatlice her birini kontrol etti. Babasý bu konuda çok titizdi. Onu her defasýnda ‘Hayvanlara iyi bak! Hasta olmasýnlar, yoksa canýna okurum!” diye uyarýrdý. Mektubu býraktýðý yerden alýp arka cebine yerleþtirdi. Koyunlarýn bulunduðu yere geçti. Annelerini emen yeni doðan kuzularý da tek tek inceledi, neyse ki hasta olan yoktu. Sevindi.
     Babasý, hayvanlar hasta olduklarýnda paralarý gidecek diye ödü kopuyordu. Bu nedenle veteriner çaðýrmazdý. Yýllar önce çaðýrdýðý veterinerden gördükleri ve köylülerin kendi aralarýnda yaptýklarý konuþmalardan öðrendikleriyle hasta hayvanlarýna bakardý. Ýlaçlarýný bin bir pazarlýkla alýr, iðnelerini de kendi yapardý.
Murat hayvanlarý kontrol ettikten sonra eve geçti. Mektubun kimden geldiðini öylesine merak ediyordu ki, sonradan anlaþýlmayacak þekilde zarfý nasýl açabileceðini ciddi ciddi düþündü. Mutfaktan aldýðý býçaðýn da ona yardýmcý olamayacaðýný anlayýnca içini kemiren bu merakla oflaya puflaya çaresiz katlayýp tekrar arka cebine koydu.
     
Günlerden perþembeydi. Babasýyla birlikte sütleri satmaya þehre gideceklerdi. Birazdan ev ahalisi de eksiksiz ayaklanmýþ olacaktý. Murat eþi ve çocuklarýyla bu evde aile içinde aileydiler. Anne ve babasý, bekâr üç erkek ve iki kýz kardeþiyle birlikte yaþýyorlardý. Anne mutfaða geçip kahvaltýlýklarý hazýrlarken bir yandan da gelinine sesleniyordu:
- Sofrayý hazýrlamadýn mý daha?
Üstü kapalý emir içeren bu sesleniþ, bir komutanýn erine davrandýðý gibiydi. Gelin, havanýn rengi turuncudan kýzýla dönüþtüðü bir anda kalkýp ahýrda inek ve koyunlarý saðmýþ ve oldukça yorulmuþtu. Her gün tekrarlanan ev iþlerinden, çocuklarýnýn ve Murat’ýn kardeþlerinin çamaþýr ve yemek gibi ihtiyaçlarýný karþýlama üstüne üstlük bir de bu saðým iþinden gýna gelmiþti Eþine defalarca kýsa bir süreliðine de olsa ailesine gitmek istediðini söylediðinde kayýnpederi defalarca karþý çýktýðýndan kocasýna da söz düþmüyordu. Murat ve karýsý yaþamlarýnda kölelerden farksýzlardý. Her defasýnda sýzlanmasýna kocasý “Babam…” diyerek sözünü yarýda kesiyordu.
     Bir sabah herkes hazýrlanmýþ, sofrada yerini almýþtý. Babasý bir diktatör gibiydi. Almak zorundalardý. Babasý uzunca masanýn baþýnda, bir patron edasýyla kasýlýyordu. Murat’ýn annesi tavuklarýn altýndan aldýðý yumurtalarý kaynatýp her bir tabaða sýcak sýcak koydu. Babasý kendisinden beklenen bir tepkiyle annesine seslendi.
- Yahu Karý! Her gün de yumurta yenmez ki! Vallahi satacak yumurta kalmayacak!
Masadakiler tabaklarýndaki yumurtayý sessizce tabaklarýndan alýp bir tabaðýn içine býraktýlar. Protestolarý suratlarýný ekþitmekle sýnýrlýydý. Murat’ýn çocuklarý dört ve altý yaþýndaydýlar. Onlar çatallarýný peynir tabaðýna götürdükçe dedeleri kahvaltýsýný býrakýp torunlarýna ters ters bakýyordu. Karýsýyla göz göze geldi. Gelinleri bir ara peynire uzanýrken kayýnpederinin baktýðýný görünce, çatalýný geri çekti. Sonra domates tabaðýna yöneldi. Baba ortaya konuþtu ama söz varacaðý yeri zaten biliyordu.
- Yahu peynirin þehirdeki fiyatýndan haberiniz var mý? Bir kilo peynirin kaç kilo sütten yapýldýðýný bilmeniz lazým!
Torunlarý pür dikkat dedelerini dinliyorlardý. Evin gelini çocuklarýn kulaklarýna bir þeyler fýsýldadý. Büyük olaný,
-     Dede peynirin fiyatý ne olmuþ?
-     Tam tamýna 140 gayme! Vallahi, billahi!
-     Gayme ne dede? Kaymak mý?
     - Büyüyünce anlarsýn gaymeyi.. hadi laf yetiþtirmeyi býrak da domatesten ye!
Sofradakiler evin babasýnýn kalkmasýný ne kadar çok isteseler de o inadýna denetim memuru gibi baþlarýnda bekliyor, herkesin lokmasýný sinsice saymaya devam ediyordu.
- Hadi bakalým, herkes iþine! Kahvaltý faslý bitti! Avrat, çocuklar inekleri akþama kadar çayýrda otlatsýnlar. Hayvanlara iyi sahip çýksýnlar. Aman deyim kayýp filan etmesinler. Yoksa canlarýna okurum! Haným, sen de tarhanaya baþlasan iyi olur. Kýþýn pek lezzetli oluyor. Biliyorsun, onsuz yapamam. Yalnýz yumurtalarý fazla harcama ha! Biz birazdan oðlanla sütleri satmaya çýkacaðýz. Ýstediðin bir þey yoktur her hâl.
- Bey daha bir þey istemeden aðzýma týkýyorsun. Þu üzerimdeki urbayý kaç zamandýr giyiyorum. Artýk eskidi. Bak yýrtýklarýna. Gelirken bir urba alsan diyecektim. Geline de al, çocuklarýn üstünü baþýný görüyorsun. En iyisi mi sen biz müsait bir zamanda çarþýya götür.
     - Bayram deðil seyran deðil. Hele bir bayram gelsin, düþünürüz.
- Etme bey, parayý mezara mý götüreceksin? Kefenin cebi yok derler. Þükür aç açýk deðiliz. Bankada da bir sürü paramýz var. Bir iyilik yap da sevindir þu çocuklarý.
     - Karý, karý! Para öyle kolay kazanýlmýyor. Harcanmadýðýnda birikiyor. Þimdi sýrasý deðil! Bak, komþumuz Ýsmet bize nazire yaparcasýna köyün en güzel arabasýný aldý. Nah þuraya yazýyorum. Ben de ondan daha iyi araba almazsam ne olayým. Para lazým para! Þimdi sýrasý deðil elbisenin, çaputun!
Süt yüklü kamyonet þehre doðru yol alýrken, onlarý yolcu etmek için dýþarý çýkan annesi arkalarýndan “Cimri Adam ne olacak! Yarýn ölünce o paralarý tek tek yanýna gömerler inþallah!” diye söylendi.
***
Araç þehre yaklaþýrlarken babasý her zamanki uyarýsýný yaptý.
- Oðlum kaç defa söyleyeceðim arabayý biraz yavaþ sür diye. Hýzlý gidince ne kadar çok benzinin yaktýðýný bilmiyor musun? Baksana mazot olmuþ otuz gayme! Traktörlere mazot yetiþtirmekte zorlanýyoruz, dikkat et!

Murat ayaðýný gazdan çekince araç yavaþladý. Sað þeride geçti.
- Baba yetmiþ kilometre çok deðil ki. Yavaþ gidince arkadaki þoförler ikide bir sinyal çakýyorlar sövercesine. Hem sütler de bozulabilir, bir an önce daðýtmamýz lazým. Havalar yakýnda sýcak olacak kamyonete soðutucu yaptýrsak iyi olacak. Müþteriler geçen sene oldukça þikâyetçiydiler. Hatta bazýlarý “Havalar soðusun da öyle süt alalým.” diyorlardý. .
     - Þimdiye kadar kimden þikâyet geldi? Ben iþitmedim. Bozulmaz, bozulmaz! Bizim sütler evelallah okunmuþtur. Sen soðutucunun ne kadar olduðunu biliyor musun? On hafta satýþa çýksak, ödeyemeyiz. Sen bana laf yetiþtirmeyi býrak da önüne bak!      
Murat babasýna belli etmeden “La havle…” diyerek, kafasýný sola çevirdi. Dikkatini daðýtmak için teybi açtý. Esmeray’ýn “Gel Teskere” þarkýsý çalýyordu. O an aklýna babasýna gelen mektup geldi. Emniyet kemerini gevþetip kýçýný yanladý. Arka cebindeki mektubu güç bela çýkartýp babasýna uzattý. Babasý “Hayýrdýr!” diyerek aldýðý mektubun saðýna soluna baktý. Kabaca yýrtýp okumaya baþladý. Murat babasýna çaktýrmamaya çalýþarak mektuba göz ucuyla baksa da mektubun kimden geldiðini ve neler yazdýðýný okuyamadý.
     - Baba mektup kimden?
     - Merak edilecek bir þey yok, asker arkadaþým Ýbram’dan.
     Murat uzun zamandýr babasýnýn yüzünü böyle gülümsemiþ bir halde görmemiþti.
     - Hayýrdýr baba, mektup seni bayaðý sevindirmiþe benziyor...
     - He ya.. dedim ya asker arkadaþým Ýbram yazmýþ, diye. Gece eðitiminde yaptýðý þakayý anlatýyor. Soðuk bir gecede bölükçe eðitime gitmiþtik. Ne ara þarjörümü aldý, hiç haberim olmadý. Koðuþa döndük. Tüfeðimi kontrol ettim, bir de ne göreyim, þarjör yerinde yok! Anasýný satayým nasýl korktum bir bilsen. Sabah olunca komutana ne diyecektim? Aksilik bu ya, o sabah 5-7 nöbetim vardý. Eðitimden döndükten sonra gözüme uyku girmedi. Neyse bir ara dalmýþým. Uyanýnca baktým, þarjör burnumun dibinde. Ben ne olup bittiðini anlamaya çalýþýrken arkadaþlar Ýbram’ýn þaka yaptýðýný söyleyince ona ne küfürler ettim, ne küfürler. Anasýný belledim…
     Kamyonet sýra sýra sitelerin yer aldýðý sokaðýn baþýna kornasýný çalarak girdi. Bu sokaða ziyaretleri, pazartesi ve perþembe olmak üzere haftanýn iki günüydü. Murat kamyoneti uygun bir yere park edip süt almak isteyenlere geldiklerini bildirmek için kornasýný arka arkaya çalmaya devam etti. Sonra da araçtan inip yüksek binalara doðru bakarak “Sütçüüü! Sütçüüü!” diye baðýrdýðýnda saat 11’e yaklaþýyordu. Babasý aracýn arkasýna geçti. Büyük güðümdeki sütleri küçüklerine üçer beþer litre olarak böldü. Balkonlardan uzanan kafalar, teker teker sipariþlerini veriyordu. Murat eline aldýðý küçük güðümlerle bir apartmana girdi. Süt almak isteyenler kapý önlerine tencerelerini býrakmýþlardý. Murat giriþ katýndan baþlayarak sýrayla her kattaki müþterilerine sütlerini verip dördüncü kata kadar geldi. Yorulmuþtu. Biraz nefeslenip merdivenin bittiði yerde saðdaki ilk zile bastý. Kapýyý açan evin beyi oldu. Orta yaþlardaki adam elindeki tencereyi uzattý. Murat’ýn ter içindeki halini görünce “ Evlat, yorulmuþa benziyorsun. Sana su getireyim.” Dedi. Murat:
     - Sað ol amca, dinlenmeksizin çalýþmaktan bittim artýk.
     - Hayýrdýr? Tatile gitmedin mi?
     - Ne tatili amca? Biz öyle þeyler bilmeyiz. Baþýmýzda bir baba var ki, vallahi nefes aldýrmýyor! Atlarý bile koþturduktan sonra dinlendirirler, bize gelince çalýþ babam çalýþ…
     - Evli misin?
     - Evet, iki tane evladým var, ellerinden öperler amcasý.
     - Ýyi de evli insanlar yaþamlarýndaki kararlarý kendileri vermez mi?
- Ah, sorma aðabey sorma! Derdim çok! Baba baþýmýzda kral gibi. Astýðý astýk kestiði kestik! O ne emir buyurursa o olur bizde. Karþýsýnda konuþamazsýn bile. Azýcýk aðzýmýzý açsak, hemen ‘Size miras býrakýrsam ne olsun!’ diye tehdit eder.
- Aracýn üstündeki baban mý?
     - Evet.
     - Aþaðýya inip biraz konuþsam, ona tatilin önemini anlatsam, ne dersin?
     - Yok, yok olmaz! Benim þikâyet ettiðimi düþünür, daha da köpürür. Ben yýllardýr tatil nedir bilmem. Hanýmý da hiç götüremedim zaten. Annesine gitmek istediðinde babam ne yapýp edip vazgeçiriyor. Varsa yoksa hayvanlarý. Vallahi bizlerden daha kýymetli! Onlarla ilgilendiði kadar bizimle ilgilenmiyor. Bak þu üzerimdeki elbiselere, yýllardýr giyiyorum. Anam da eþim de çocuklarýmda ayný durumdalar, Vallahi malda, mülkte gözüm yok. Para yönünden sýkýntýmýz yok ama harcayamadýktan sonra ne yapayým böyle zenginliði!
     - Bak evlat, para nasýldýr bilir misin? Bazýlarý için tekerlek gibi yuvarlak, hýzlanýp gitmek içindir. Baban gibiler için de, üst üste biriktirmek için düzdür. Ýsraf edenler tabi ki zengin olamaz ama senin baban da iþi iyice azýtmýþa benziyor.
- Büyük amcam da ayný. Sanýrým ailece pinti yetiþtirilmiþler. Amcam köyün aðasýdýr. Yeðenlerim de bizim çektiðimizi çekiyor. Onlara pek iþ yaptýrmaz, her iþi kendi yapar. Ýki tane traktörü var. Bozulacak ya da kaza yapacaklar diye kimseye dokundurtmaz. Tarlayý kendi sürer. Çocuklarý inekleri otlatmak için çayýrlara yollar. Geçenlerde yeðenlerle birlik olup her ikisini hacca göndermek için müracaat ettik. Þansýmýza çýktý. Önce sevindiler. Yol hazýrlýðý için bir þeyler alýnmasý gerekiyordu, hayvanlara kimse bakamaz bahanesiyle gitmekten vaz geçtiler.
Adam cebinden çýkardýðý parayý uzattý. Elinde süt tenceresi içeri girerken, “Allah yardýmcýn olsun.” dedi.
     Sütlerin satýlmasý kamyoneti hafifletmiþti. Murat topladýðý paralarýn hepsini babasýna teslim etti. Babasý paralarý defalarca saydý. Ardýndan mektubu arka cebinden alýp yeniden okumaya baþladý. Gülümsüyordu, oðlunu duymadý.
     - Baba, karným acýktý diyorum duymuyorsun. Gel, süt býrakacaðýmýz kebapçýda karnýmýzý doyuralým, ne dersin?
     - Aç deðilim. Sabret, evde yeriz. Kazandýðýmýz parayý kebapçýya mý verelim?
     - Yapma baba! Para harcamak için deðil mi? Evdekilere de yaptýrýrýz hem. Sevinirler, hadi baba.
     - Oyalanma da iþine bak! Sütü teslim et gel! Benim de canýmý sýkma! Yapacak daha çok iþimiz var! Para biriktirmem lazým, para!
     - Biriktirince ne olacak?
- Bir inek daha alýr, daha çok süt satarýz.
     - Satýnca ne olacak?
     - Daha çok para kazanýrýz.
     “…..”
- Kazanýnca ne yaparýz?
     - Ne bileyim, bir þeyler alýrýz. Hem ne sorup duruyorsun küçük çocuklar gibi! Araba alýrýz. Komþumuz Ýsmetler son model araba aldýlar, havalarýndan geçilmiyor. Öyle bir araba alacaðým ki, o görür gününü!
     - Arabayý alýnca ne olacak?
     - Ananýn örekesi olacak!
     Murat uzun bir süre sustu. Sinirinden dudaklarýný ýsýrdý. Ýçinden babasýna öyle þeyler söylemek istiyordu ki, imkâný olsa kapýyý çarptýðý gibi özgürlüðüne koþacaktý ama yapamazdý. Kebapçý dükkânýn önüne geldiklerinde babasý arka tarafa geçip son kalan küçük güðümü oðluna uzattý. Tezgâhýnýn önünden geçerken burnunda tüten döner kokusuyla Murat’ýn içi geçti. Masada yemek yiyenlere baktý. Hesabý kitabý bir yana býrakýp karný doyuncaya kadar kebap yemenin keyfi nasýldý acaba? Düþünceleri kebap kokusuna bulanýrken evdekiler aklýna geldi. Çoktandýr þöyle tadý damaklarýnda kalacak bir yemeði onlar da hasret kalmýþlardý. Bir an onlara paket yaptýrýp götürmeyi aklýndan geçirdi. Cebine baktý, parasý yoktu. Dükkân sahibi ile ayaküstü sohbet ettiler. Ona da her hafta olduðu gibi içini döktü. Bu yakýnmayý defalarca dinleyen kebapçý kamyonete doðru yöneldi. Önde oturan babasýna,
     - Amca be, oðlaný iyi görmüyorum. Belli ki tatil yapmamýþ. Yýllarýn yorgunluðunu vücudu kaldýrmýyor bak. Koy cebine üç beþ kuruþ da çoluk çocuðu ile bir tatil yapsýnlar. Hem dinlenen vücut iyi iþ yapar.
     - Ne tatili? Ben yýllardýr dinlenmeden eþek gibi çalýþtým, þu yaþýmda hâlâ çalýþýyorum. Erkenden kalkýp rýzkýmýn peþine düþüyorum. Biz bilmeyiz öyle deniz kenarý, piknik gibi yerleri! Hem bizim köyün suyu mu çýktý? Az ilerisinde göl… Buraya gelmek için can atan bir sürü insan var. Hem bana çok para lazým, çok! Daha araba alacaðým ben!
- Ýyi de arabayý alýnca gezmek lazým.
     - Hele bir alalým, onu da yaparýz.
     - Ýnsan ne için çalýþýr? Ýyi yaþamak için. Ýnsan eðlenmek ve dinlenerek yorgunluðunu atmak için tatile gider. Benim oðlanlar þimdi deniz kenarýndalar. Yýl boyunca hem burada çalýþtýlar hem de okulda baþarýlý oldular ve sonunda tatili hak ettiler. Dinlenmek iyidir, iyi.. sen gönder oðlaný.
     - Sen hiç hayvan baktýn mý?
     - Yok, bakmadým ama burada bir sürü insan çalýþtýrýyorum. Onlarýn sorumluðu, maaþlarý, vergileri? Tüm bunlarýn üstesinden gelmek pek de öyle kolay deðildir.
     - Hayvan bakmak bu anlattýklarýna hiç benzemez!
Murat kebap kokularýnýn arasýndan zorla kendini sýyýrýp sessizce þoför koltuðuna oturdu. Kontaðý çevirdi. Birkaç metre gitmiþti ki, elini camdan çýkarýp kebapçýyý selamladý. Cehenneme dönüþ yoluna koyuldu.
      Eve geldiklerinde, kamyoneti ahýrýn yanýndaki çeþmenin önüne býraktý. Boþ güðümleri araçtan indirip hortumla her birini yýkayýp bir kenara koydu. Babasý eve girmiþti. Odasýna geçti. Çarþý pantolonunu çýkarmadan önce mektubun son satýrlarýný bir kez daha gülümseyerek okudu.
     “Biricik Aðam. Geçenlerde geçirdiðimiz o geceyi hiç unutamadým. Pavyondan sarhoþ bir halde çýkýp eve geldiðimizde sana yaþattýðým o tatlý anlarý tekrar yaþamak ister misin? Pazar günü seni ayný yerde bekleyeceðim. Yeni araba alacacaðýný söylemiþtin, aldýn mý? Biliyorsun, gösteriþli bir yüzük getirirsen sana neler yaþatacaðým. Pavyon güzelin Ayten…”

Ertuðrul Erdoðan



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ayaklarýn Nerede Anne?
Kadýn Adamlar
Sol El

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gizemli Zarf
Maydanoz Hilmi
Mutfak Penceresindeki Ýri Gözlüm


Ertuðrul ERDOÐAN kimdir?

Ertuðrul Erdoðan, 1958 yýlýnda Ankara’da doðdu. 1968-1980 yýllarý arasýnda babasýnýn kurduðu Doðan Yayýnevi ve matbaalarýnda çalýþtý. 12 Eylül darbesi sonrasý yayýnevlerinin kapanmasýyla Ordu þehrinde 1982-83 yýllarýnda mahalli ve ulusal basýnda gazetecilik yaptý. Çeþitli dergi, gazete ve kitaplarda öyküleri ya¬yýmlandý. Hindistan Kritya ve Kolombiya’da düzenlenen Medellin Uluslararasý Þiir Festivali’ne on-line olarak katýlmýþtýr. Dünya sorunlarýný romanlarýna yansýtan Erdoðan, Türkiye Yazarlar Sendikasý (TYS) üyesidir. Kitaplarý: - Vallahi Öptürmem, Mola Yayýnlarý, Temmuz 2012. - Mor Gözdeki Hüzün, Deha Yayýnlarý, Mart 2014. - Mor Gözdeki Hüzün, Hel Yayýnlarý, Nisan 2015. - Sonrasýz Kadýnlar, Lakin Yayýnlarý, Þubat 2015. - Corona Yalnýzlýðý, Ceren Yayýnlarý, Haziran 2021


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ertuðrul ERDOÐAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.