..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bazen bir mýsra yaþamý deðiþtirir." -Kafka
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > Ömer Faruk Hüsmüllü




27 Temmuz 2021
Deliden Mektup Var  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Nasýl bir dünyaya kaldýk? Delirmek için bile izin almak gerekiyor. Nerede o, özgür deliler?


:AAIH:
Herhangi Bir Makama, Yani Neresi Olursa
(Bu baþlýk kýsmý mektuptan ziyade dilekçeye benzediyse de adam sen de, boþ ver, dert etme!)
Efendim, önce müsaadelerinizle kendimi tanýtayým: Yaþým otuz üçmüþ. Miþli konuþuyorum, çünkü ben zamana, yaþa maþa inanmýyorum, gerçi arada sýrada inandýðým da olmuyor deðil. Sizin gibi insancýklara sorarsanýz ben otuz üç yaþýndaymýþým. Önceleri yani çocukken, her tarafý kýrýk dökük ve toz içinde bir evde yaþadým. Ýçerideki eþyalar düzensizdi, cam ve tavan pislikten görünmüyordu. Tavanda sinek pisliklerinin arasýndan ýþýðýný geçirip odayý aydýnlatmaya çalýþan bir ampul sallanýyordu. Kýsacasý aðlayan bir odaydý. Burada sürekli rahatsýz edici, aðýr ve iðrenç bir kusmuk kokusu duyuyordum. Buna raðmen kaygýsýz, tasasýz, dingin bir yaþam arzu ediyordum. Bu mümkün müydü? Deðilmiþ ki burayý ateþe verdim de kurtuldum. Yangýný benim çýkardýðýmý kimse bilmiyor, ilk defa þimdi itiraf ediyorum.
Bir keresinde cadde ortasýnda soyundum. Neden mi? Neden olacak, hava çok sýcaktý. Üzerimdekilerin hepsini çýkardým. Otomobiller durdu, insanlar þaþkýn þaþkýn baktý. Sanki ilk defa çýplak birini görüyorlardý! Numaracý þeyler. Bazýlarý da ellerindeki telefonlarla görüntülerimi kaydetti; ne iþlerine yarayacaksa? Polise haber verenler de olmuþ ki az sonra iki polis yanýmda bitiverdi. Çýkardýklarýmý giydirmeye çalýþtýlar, direndim. Birkaç dakika sürdü mücadelemiz. Giysilerimden sadece külotumu giyince, yanýmýzda bir polis aracý durdu. Beni içine atýp karakola götürdüler. Ýki yýldýzlý amirin karþýsýna çýkarýp olayý anlattýlar. Ýki yýldýzlý bana davranýþýmýn nedenini bile sormadan yüzüme bir yumruk çaktý. Ýki yýldýzýný on iki yýldýz görmeye baþladým ve ben de ona bir kafa attým; öyle bir kafa atmýþým ki adam birkaç metre ilerideki koltuðun üzerine düþtü. Bunu gören diðerleri bana saldýrdý, onlar yetmezmiþ gibi karakolun diðer odalarýndakiler de kavgaya karýþtý. Beni evire çevire, eþek sudan gelinceye kadar bir güzel dövdüler. Tabii ben de bu arada bazýlarýna tekme, yumruk ve kafa attým. Pestilim çýkýnca durdular, sürükleyerek nezarethaneye týktýlar. Burada ne kaç saat ya da kaç gün kaldýðýmý bilmiyorum.
Bu olay nedeniyle hakim karþýsýna çýkarýldým. Orada her þeyi açýk açýk, tane tane anlattým. Hakim babacan bir adama benziyordu. Beni ilgiyle dinledi, hatta “Sen aklý baþýnda bir adama benziyorsun. Neden polise saldýrdýn, neden soyundun?” diye sorunca. “Sýcak bastý, þimdiki gibi...” dedim ve hakimin huzurunda üzerimdekileri çýkarmaya baþladým. Tabii hemen görevliler müdahale etti, hatta polis çaðýrýldý ve ben kendimi bir akýl hastanesinde buldum.
Akýl hastanesinde beni muayene eden psikiyatristten hiç hoþlanmadým. Gýcýk bir þey. Durmadan soruyor, beni konuþturmaya çalýþýyor. Bazen de uyduruk birkaç test uyguluyor. Önüme konan ne kadar test varsa hepsine sallama cevap verdim. Psikiyatristin bana sinirlendiði anlar da oldu, iþte o anlar sýrasýnda ona da saldýracaktým neredeyse. Sonra acýdým, çünkü bana “deli” raporu veren bu adam aslýnda benden daha deliydi. Daha doðrusu onun gözünde ben deliysem benim gözümde de o deliydi. Oh be ne âlâ memleket, adam benden deli ama devletten maaþ alýyor; bana neden maaþ yok?
     Akýl hastanesinde hayat tümden beleþ. Yeme, içme, barýnma parasýz; karnýný doyurmak için çalýþmak zorunda deðilsin, ilaç yazdýrmak için doktor randevusu aramýyorsun çünkü hastanedeki hemþireler her gün avuç avuç ilâç getiriyorlar. Isýnma derdin yok, giysi bile veriyorlar. Ona buna sataþýp ciddi kavgalara karýþmazsan kimse sana bir þey söylemiyor. Yaþa git iþte... Tabii bazen iþi azýttýðýn da oluyor; iþte o zaman deli gömleði giydirip tecrit odasýna atýlýyorsun birkaç gün. Deli gömleði dedim de aklýma geldi: Rastgele herkese deli gömleði giydirmeye çalýþan bazý yazar bozuntularý var. Olmaz gülüm olmaz. Deliden baþkasýnýn sýrtýnda o gömlek sýrýtýr. Özel yapýmdýr, zata mahsustur.
Neden çaldýn, sorusunu herkes sorar da neden çalmadýn sorusunu sormak kimsenin aklýna gelmez. Bunun gibi neden delirdini sorarýz ama neden delirmedini sormayýz. Delirmenin kutsiyetini bilmez insanlarýn çoðu. Gerçek özgürlüðü isteyenler delirmeleri gerektiðinin farkýnda deðiller! Deli özgürlüðün simgesidir. Deliye yasak yoktur. Ýstediði yerde istediði davranýþý yapabilir, karþýlýðýnda ne kýnanýr ne de ceza verilir. Dilerse birini dövebilir hatta öldürebilir ama bu eylemlerinin de bir yaptýrýmý yoktur.
Buradaki bazý insanlar beni çok yoruyor. Bunlarýn hepsi dangýl dungul ve boþ. Birine “Bruno'ya, Sokrat'a yapýlan haksýzlýða isyan ediyorum; sebep olanlarý hem kýnýyorum hem de lanetliyorum. Tepkim sadece onlara yapýlanlara mý? Hayýr. Sanatçýlara, bilim insanlarýna, siyasetçilere, devlet adamlarýna, kýsacasý tüm insanlara karþý yapýlan haksýzlýklara lanet olsun.” diyorum, yüzüme bakýyor, anlamadýðý gözlerinden okunuyor. Anlamazsa anlamasýn, onun da anlamamak özgürlüðü var, diyerek kendimi teselli ediyorum.
     Birkaç defa akýl hastanesinden kaçtým. Bir defasýnda bahçede dolaþýrken çýkýþ kapýsýnýn yanýnda buldum kendimi, günbatýmýna az kalmýþtý. Kapýdaki güvenlik elemaný uyukluyordu. Kolayca dýþarý attým. Hastane þehir dýþýnda olduðu için kilometrelerce yol yürüdüm. Gelip geçen otomobilleri durdurup oto stop da çekemezdim. Davranýþlarýmdan, kýlýðýmdan þüphelenip yakalattýrabilirlerdi beni. Yorgundum, zorlukla yürüyordum. Bir acý, yüreðimi daðlýyordu ve iþin garibi bana acý verenin ne olduðunu bilmiyordum. Kederli ve yapayalnýzdým. Canýmdan bezmiþ gibiydim. Güzellikleri, düþleri, aþklarý, umutlarý, huzuru yitirmiþtim.      Benliðimi, kimliðimi yitirmekten korkuyordum. Gerçekten yitirilir miydi benlik, yoksa bu bir kuruntudan mý ibaretti? Yolun alt tarafýnda bir dere vardý. Karanlýða raðmen dereyi fark etmiþtim. Dere kenarýna oturup dinlenecektim. Bu kararý vermekle iyi yapmýþtým, çünkü yorgun bedenime derenin mýrýltýsý ninni gibi gelmiþti. Bu mýrýltýdan, yapraklarýn hýþýrtýsýndan ve çok seyrek geçen otomobillerin gürültüsünden baþka ses yoktu. Gevþedim, esnedim. Uyumuþum.
Uyandýðýmda güneþ doðalý çok olmuþtu. Kalktým, yola çýktým. Bir-iki otomobil yavaþlayarak geçti yanýmdan, sürücülerinin yüzlerinde hayret ifadesi vardý. Nasýl olmasýn, sabahýn köründe pijamalý bir adam asfalt yolda yürüyordu.
     Þehre girip deniz kenarýna gittim. Deniz kenarýnda boylu poslu bir adam elleri pantolon ceplerinde etrafý seyrediyordu, soluk benizli, akýllý uslu bir adama benzese de öyle deðilmiþ, çünkü zincirinden boþanmýþ bir hayvan gibi önünden geçen bir adama saldýrdý. Ortalýk tenha, tek tük insana rastlanýyor. Saldýrganýn þimdiki görüntüsü hiç de hoþ deðildi, cinnet hali dedikleri bu olmalýydý. Eli ayaðý düzgün, ince dudaklý, ince yapýlý, bakanýn gözlerini üzerinden ayýramadýðý hoþ bir kýz, adamýn bu halini görünce çýðlýk atýp kaçmaya baþladý. Oradan uzaklaþmalýydým. Polis gelirse o saldýrgan adamla beraber beni de yakalardý.
     Oradan adeta kaçtým. Bir parkýn kapýsý önünde buldum kendimi. Az ötede bir büfe gördüm. Büfeciden yiyecek bir þeyler istedim, param olmadýðýný da ilave ettim. Yaþlý bir adamdý büfeci. Bana þöyle bir baktý, halimden ne olduðumu anlamýþ olmalý ki kafasýný sallayýp bir poþetin içine bisküvi türü yiyeceklerle bir paket meyve suyu koyup verdi. Parkýn içine girip gözlerden uzak bir yere oturdum, büfecinin verdiklerini yedim.
     Parkta insan azdý ve bunlar adeta beni hiç görmüyorlardý. Kuþlar, sinekler, kelebekler uçuþuyordu, arada sýrada köpek de görüyordum. Bir ara ahý gitmiþ vahý kalmýþ bir kedinin sürüklenerek yürümeye çalýþtýðýný gördüm. Geçtiði yerden toz kalkýyordu. Kedideki yaþama isteði beni kendime getirdi. Yýlmayacaktým, pes etmek yoktu.
     Etrafý seyrederek vakti geçirdim. Biraz da uyudum. Akþam olmaya az kalmýþtý. Yüzü kýrýþýk, zavallý yaþlý bir kadýn geldi yanýma oturdu. Elindeki poþetten iki tost çýkardý, birini bana verdi. Aldým. Yedim. Kadýn durmadan konuþuyordu yerken. Tost bitince iki elma çýkardý, gene birini bana verdi. Konuþmaya devam etti tabii. Sýkýldým, dinlemesem de konuþmasý rahatsýz ediciydi. Yýlan týslamasý gibi ses çýkarýyordu. Oradan kalktým, baþka bir yere gidip oturdum. Kadýn yanýndan ayrýldýðýmýn farkýnda deðildi ve hâlâ konuþuyordu.
Gündüzün aydýnlýðý gecenin karanlýðýna dönüþüyordu; tabii daha sonra gecenin karanlýðý da gündüzün aydýnlýðýna dönüþecekti. Yani gece(karanlýk), gündüzü(aydýnlýðý) ve gündüz(aydýnlýk) da geceyi(karanlýðý) kovalayýp duracaktý. Uyudum. Rüyamda Adem'i gördüm. Evet o Adem, cennetten kovulan Adem... Adem, elmayý ýsýrdýðý için cennetten kovulmuþ; belki de elmanýn bir ýsýrýðýnýn verdiði zevk, cennetinkinden daha fazladýr. Gençliðimde âþýk olduðum kýz da girdi rüyama. Bitmiþ bir aþk tabii bu. Çünkü anladým ki aþk, özgürlükten vazgeçmekmiþ. “Hem âþýk olayým hem de özgür. Yok öyle bir þey, birini seç! “ dedim ve özgürlüðü seçmiþtim. O nedenle bazý kiþilerin içindeki özgürlük potansiyeli bir gün aþký da yenebilir...
Çimenlerin üzerine uzandým. Gökyüzünü, seyrediyorum. Yýldýzlar ýþýdý, ay onlardan geri kalmadýðýný göstermek istercesine çýkmaya çalýþýyordu ve ben düþünüyordum:
Bu devasa evren insanýn hayal gücünün sýnýrlarýný zorluyor. Adeta düþünceyi engellemeye çalýþýyor. Dünya var olalý beri canlýlar doðmuþ ve doðan her canlý bir gün ölmüþ. Bunun neresi tuhaf? Evrende varolan her þeyin bir nedeni vardýr, dersek bu hemen bir nedenler zincirine yol açar. Yani nedenin de nedeni, onun da nedeni... ve ilk nedene gelir dururuz. Ýlk neden nedir sorusuna cevap aramak boþuna bir çabadýr. Çünkü ilk neden diye bir þey yok. Evren ezelden beri vardýr ve ebediyen var olacaktýr.
Bunlarý düþünürken uyumuþum. Uyandýrýldýðýmda birkaç resmi üniformalý adam vardý etrafýmda. Yakalanmýþým. Tabii istikamet doðru akýl hastanesi...
Nasýl bir dünyaya kaldýk? Delirmek için bile izin almak gerekiyor. Nerede o, özgür deliler?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýronik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Dilsiz Fahiþe - 8 (Son)
Korona Hikayeleri - 7
Korona Hikayeleri - 4
Korona Hikayeleri - 5
Korona Hikayeleri - 6
Korona Hikayeleri - 3
Bu Bir Futbol Klasiðidir
Ayda 15 Bin Lira Gelir Getiren Bir Ýþinizin Olmasýný Ýster Misiniz?

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Acayip Bir Hikaye
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Prostat
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7
Hýrsýz Kim?
Bir Ölünün Günlüðü - 3
Bir Ölünün Günlüðü - 4

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.