Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Kulak kabartýyorum, odadan gelen ikinci bir insan sesi var mý diye; yok. Nefesimi tutarak dinliyorum, gene yok. Amaaan, bana ne! Neden kafayý taktým ikinci bir insan sesine? Adam yalnýz veya deðil; benim için ne fark eder? Ýyi de bu adam yalnýzsa yüksek sesle, öfkeyle neden baðýrýyor yani böðürüyor? Yoksa kendi kendine mi konuþuyor? Hani az önce “bana ne!” demiþtim, gene ayný konuya döndüm! Böðürtüyü ve öksürük sesini tekrar duydum. Bu seferki çok uzun sürdü. Galiba hiç kesilmeyecek. Ben de ona cevap veriyormuþ gibi, “sus, yeter!” dermiþ gibi yüksek sesle öksürmeye ve böðürmeye baþladým. Onunkini bastýrdým, sesler kesiliverdi; ben de sustum. Çok geçmeden duvara vurdu. Öyle sýradan bir vuruþ deðil, þifreli. Mors alfabesi gibi. Üç hafif, bir hafif bir þiddetli, bir hafif bir þiddetli iki hafif, bir hafif bir þiddetli, bir þiddetli bir hafif bir þiddetli, ara.... Böyle devam edip gidiyor. Ne yazdýðýný bilmesem de tahmin ediyorum: Salak dedi, salak. Görürsem bu hakaretini ona ödeteceðim. Aþaðýya inip bu adamý þikayet etmek için odamdan çýktým. Bir taraftan da “Ya bu adamla koridorda ya da asansörde karþýlaþýrsam!” diye endiþeleniyorum. Aslýnda onunla hem karþýlaþmak hem de karþýlaþmamak istiyorum. Ýki ihtimal arasýnda gidip gelmek canýmý sýktý. Hýrsla kapýyý arkamdan çektim, ortalýk sallandý. Tam o sýrada, yan odanýn kapýsý açýldý, üflesen yýkýlacak, çöp gibi, her tarafý buruþmuþ, yürümeye hali olmayan, iyi giyimli bir adam çýktý. Ýþte bana hakaret eden bu! Hemen üzerine atladým, boðazýna sarýldým, bütün gücümle sýktým sýktým sýktým... Dili dýþarý çýktý, gözbebekleri kaydý; býraktým. Külçe gibi yere yýðýldý. Ölmüþtü. Tam o sýrada koridordan birinin geldiðini gördüm, genç bir adamdý. Asansöre doðru gitti, binmeden önce arkasýna baktý, beni gördü, gülümsedi. Asansörün kapýsýný açýp eliyle beni davet etti, gidip bindim. Bu genç adam beni gördüðüne göre mutlaka yerde yatan ölüyü de görmüþtür, ama bu konuda herhangi bir tepki vermiyordu. Belki de korktuðu için böyle davranýyordur, az sonra otel yetkililerini hatta polisi olaydan haberdar edecektir. Genç adam hangi katta ineceðimi sordu, en alt kat olduðunu söyleyince o da orada inecekmiþ ki butona bastý. Alt kata inince kapýyý açýp bana yol verdi, teþekkür ettim, gülümseyerek çýkýþ kapýsýna doðru yürüdü. Öyleyse onun cinayetten haberi yoktu. Resepsiyondaki görevliye olaylarý anlattým ve buraya polis çaðýrmasýný istedim. O anlattýklarýmý dinlerken þaþakaldý. -Beyefendi, sizin bir yanlýþýnýz olmalý, dedi. -Cinayet iþledim diyorum size, bunun yanlýþý manlýþý olmaz. -Ama sizin odanýzýn yanýndaki odamýzda kalan müþterimiz yok ki. Yani o oda boþ. Yok, ben görevliye meramýmý anlatamayacaktým. Karakola gitmeliydim. Otelden çýktým, bir taksi çevirdim. Karakolda indim. Kapýda gene daha önceki polis nöbetteydi. Kýlýðým kýyafetim öncekinden farklý olsa da beni tanýdý. -Amca, gene cinayet mi iþledin? Bugün kimi öldürdün? Diye sordu gülerek. -Otelde yan odada kalan bir adamý öldürdüm. Beni baþkomisere çýkarýn. Dedim. Az sonra baþkomiserin karþýsýndaydým. Olayý bütün teferruatýyla anlattým. Baþkomiser anlatýlanlara pek inanmýþa benzemiyordu ama buna raðmen otele gidip bakýlmasý konusunda polislere emir verdi. Gidildi, bakýldý; tabii ölü filan yok; odaya ben de girdim, öyle ki odada uzun süredir kimsenin kalmadýðý daha ilk bakýþta anlaþýlýyordu. Tekrar baþkomisere çýkarýldým. Çok kýzgýn görünse de belli etmemeye çalýþýyordu. Kaþlarý kalkýk, alný kýrýþýk, gözleri kýsýktý; bir eliyle sürekli önündeki dosyaya yavaþ yavaþ vuruyordu. Son söz olarak bana dedi ki: -Bak baba, bir daha ayný türden bir olay ile buraya gelir de bizi oyalarsan üzülerek de olsa seni hapishaneye deðil ama nezarethaneye atarým. Günlerce tutarým, orasý hapishaneden de berbat bir yerdir. Bizi hayallerinle oyalama. Hýrlýyla hýrsýzla, uyuþturucu satýcýsýyla, katille uðraþýyoruz. Zaten iþimiz baþýmýzdan aþkýn. Hem arada bir þöyle aynaya bak! Senin bir insaný ellerinle boðacak gücün var mý? ● ● ● (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |