"Ýnsan - iþte tüm sýr burada. Bu sýr üzerinde çalýþýyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Kimisi lüks arabalarýyla mavili kýrmýzýlý panel renklerinin içinde bir uzay mekiði gibi geçiyor. Kimisi Avrupa’dan aldýklarý makyaj malzemelerini dibini sýyýrmýþ, yüzünde gezdiriyor. Kimisi pahalý kýyafetlerine sarýlmýþ, markalý, hepsi bilindik. Kimisi fahiþ fiyatlý takýlarýyla karanlýðý ýþýldatýyor. Olan þu ki, ben yalnýzca yanlarýndan geçip gidiyorum. Aramýzdaki tek ortak nokta, iþte o ýslak kaldýrýmlar. Pahalý ve lüks arabasýný kaldýrýma yanaþtýran kýsa paça pantolonlu, yakýþýklý çocuk, janti ayakkabýsýna çamur deðmesin diye kaldýrýma sýçrýyor bir zýplayýþta. Kolunda mat siyah boncuktan bir bileklik, siyah sakallý. Onun hemen arkasýndan vale yanýna koþuyor, gayet saygýlý ve nazik. Yaðmur yaðýyor, onun üstünde reflektörlü montu var. Anahtarý elinden alýyor, yakýþýklý kýsa paça pantolonlu çocuðun yanýndaki kadýnýn kapýsýný açýyor. Ezilerek baþýný eðiyor ve dýþarý çýkmasýný gülümseyerek bekliyor. Ýçten gülümseme mi, mecburiyet mi anlamýyorum. Eline verilen 50 liralýk banknotu hemen cebine sokuþturuyor. Alel acele, soluk soluða. Etrafýna hýzlýca bakýyor, saygýyla lüks otomobilin þoför koltuðuna geçiyor. Çünkü park ücreti 20 lira, verilen bahþiþ 50. Soðuktan kýzaran ellerimi ceplerimden çýkarmak istemiyorum ama aðzýmdaki izmariti da bir þekilde tutmam gerek. Gözüm lüks restoranlarýn olduðu sokaða iliþiyor. Koca koca þekilli þüküllü tabelalarýn altýnda, büyük camekanlarýn ardýnda, bir ýþýldak gürûh oturuyor. Benim cýrt cýrtlý ayakkabý yaðmur sularýna dayanamaz, içeri konuk eder hemen. Sað olsun, yaðmur sularý da hayýr demez, hemen çöreklenir parmaklarýmýn dibine. Üþüyorum ama o restoranlarýn içinde kahkahalar atan kadýnlarýn diz üstü etek giyip, üstü açýk, apartman topuk ayakkabýlarla bu soðukta nasýl oluyor da gezebildiklerini anlayamýyorum? Yokuþun ucunda bizim mahalle, yani buradakilerin deyimiyle köy. Bir düþündüm, yerlisi biziz aslýnda bu mahallenin. 60 yýldýr buradayýz ama dedim ya, yokuþun aþaðýsý bizim mahalle. Dip dibe, sývasýz badanasýz, kýrmýzý tuðlalý, bahçeleri çarpýk çurpuk atýk kerestelerle örülmüþ, küçücük bahçesinde sözüm ona taze soðan yetiþtiren, hatta tavuk bile besleyen, ikinci katlarýnda muhakkak balkonu olan, balkonun köþesinde ufo gibi antenleri olan, eskimiþ patlak araba lastikleriyle evinin sýnýrýný çizen, inþaatçý ya da gündelikçiliðe giden insanlarýn mahallesi. Yokuþun dibi! Büyük bir sýnýr hattý. Ben ýslak kaldýrýmda izmaritimi yýrtýk ayakkabýmýn altýnda ezerken, 50 lirayý cebine sokuþturan valenin tepesine 2 kiþi daha dikildi. Ýkisi de ellerini açtýlar, çocuða sert sert baktýlar. Bizimle paylaþ dediler 50 lirayý. Konuþmalar, ikna çabalarý, eziklenmeler, aðlaþmalar derken 50 lira 3’e bölündü. Ne garip! Son model lüks otomobilin sahibi kýsa paçalý çocuðun, bahþiþi verdikten sonra, gündelikçi çocuklarýný birbirine düþürüþünü, içim burkularak izliyorum. Bizim mahallenin küçük bahçelerinde gezen tavuklarýn yumurtalarý bile 50 lirayý üçe bölen gündelikçi çocuklarýnýn kursaðýndan geçmez oysaki. Günlüðü 50 lirayý bulmayan, dýþarýda iþten eve gelirken donduðum soðukta, onlarýn bütün günlerini geçirdiklerini düþündüm. Hayat onlarý 3’e bölmüþtü zaten. Yokuþun dibindeki mahallede oturup, lüks binalarla bizi ayýran, son model pahalý otomobillerin hýzla geçtiði o yolun öteki tarafýnda ekmek parasý kazanýyorlar sonuçta. Öteki tarafýn çocuklarý. Biz yani. Karþýdan karþýya geçerken bile, ilk önce lüks otomobillere yol verilir kuralýnýn iþlediði bir semt. Çekidek almak için bile durup, mahalle bakkalýna girilemeyecek kadar zavallý, bankamatiklerin dâhi girmediði, maaþ gününde de karþý yola geçip, yokuþu zorla týrmananlarýn yaþadýðý bir yer. Köþeyi dönüp evimin yolunu tutuyorum. Hep övünüyorlar, buralara müteahit girecek, evimiz arsamýz deðerlenecek, biz de alacaðýz paramýzý... Eee sonra? Eviniz arsanýz deðerlenecek, ya siz? Cevap yok! Çünkü onlar için arsanýn deðeri kendi deðerlerinden daha önemli. Hoop baþa dönüyorum. Para kazanacaklar, þehir dýþýna çýkacaklar, oralarda da çarpýk çurpuk evler yapacaklar, altlarýna ikinci el bir otomobil çekecekler, girecekler bir fabrikaya çalýþacaklar. Aklýma birden o vale çocuk geldi. Soðuktan kýzarmýþ elini ovuþtura ovuþtura beklerken, eline tutuþturulan lüks ve pahalý otomobilin anahtarý, ardýndan 50 lira... Müteahit evlerini yýkýp yerlerine lüks rezidanslar yapacak. Onlar þehir dýþýna çýkacak. Ama evleri arsalarý deðerlenecek. Lüks yaþayacaklar! Yine bir þehirde, yine bir yokuþun dibinde, lüks otomobillerin sürekli geçtiði bir yol üstünde, fabrikalara ya da avmlere yakýn bir yerde. Kimisi ikinci el otomobiliyle gündelikçiliðe gidecek, kimisi iki katlý ve balkonlu evinden çýkýp bir avm nin valesine...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yeter Özhal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |