20.Yüzyýlýn bitimine çok az bir zaman kaldý.Ýnsanoðlu bu günlere gelene kadar birçok aþamalardan geçmiþ,yaþam kavgasýný kazanabilmek için bütün gücüyle çalýþmýþtýr.Eski yaþamýnda insanoðlu maddi bakýmdan fakir,manevi bakýmdan zengindi.Oysa bugün bunun tam tersi ortaya çýkmýþ,geleceðe yönelik iyimserliðin yerini,tüm dünyayý kapsayan bir karamsarlýk almýþtýr.Sosyal yaþamýnda gerekli ruhsal dengeyi ve sosyal güvenceyi yitiren insan,hýzla ilerleyen medeniyetin yarattýðý sorunlar karþýsýnda bunalmýþtýr.
18. Yüzyýlda ortaya çýkan ve zamanýmýzda zirvesine ulaþan sanayileþme hareketleri,korkunç ve baþ döndürücü bir hýzla geliþmektedir.Ýki büyük Dünya Harbi’nin yapmýþ olduðu tahribata raðmen tohumlarýný attýðý için gelecek korkusu olmayan medeniyet, yýkýntýlarýn ve küllerin üstünde yeni bir þevkle üretti, üretti... Þüphesiz ürettikleri yararlý þeylerdi, ama bununla beraber “artýk maddeler” diye adlandýracaðýmýz ve sadece medeniyetin varisleri olan insanoðluna has felaketler zincirinin halkalarýný da ördü.
Pozitif tabiat bilimleri,metotlarý gereði gayet süratli ilerler ve çökerler;fakat sosyal bilimler,toplumsal yaþantýnýn kanunlarýna baðlý olduklarý için tabiat bilimlerinden önce nasýl var oldularsa yine onlardan sonra yok olurlar. Bu iki bilim grubu arasýndaki uçurumun zamanla artmasý kaçýnýlmazdýr ve tehlikenin yakýnda olduðuna iþarettir.
Bugün, pozitif tabiat bilimlerinin sevimli çocuðu olan “teknik” tüm insan yaþamýný kuþatarak, onun ihtiraslarýnýn, zaaflarýnýn tercümaný olmaktadýr. Görünüþte getirdiði ferahlýk ve huzur aslýnda zamanla ümitsizliðe ve yoksulluða dönüþecektir. Ayrýca tekniðin yarattýðý rekabet dünya toplumlarý arasýndaki çekiþmeleri, kýskançlýklarý körüklemekte; bu yetmiyormuþ gibi tekniðe sahip olan memleketlerde toplumsal yapýnýn yavaþ yavaþ söküldüðü, geçmiþe ait deðerlerin yok olduðu, bilinçsizce tüketen bir insan tipinin yaratýldýðý da görülmektedir. Karþýlýklý etkileþim içinde bulunan fertler, nimetlerden mümkün olduðu kadar çok faydalanma, zevkli ve rahat yaþama arzusu duyup, serbestlik istemekte ve bunun sonucunda da toplumun koyduðu kurallara isyan etmekteler. Keyfi davranýþlar, akla hayale gelmez sapýkça hareketler, suçlar bu isyanýn basit örnekleridir.
Bu þartlar altýnda yaþantýsýný sürdürmeye çalýþan sýradan bir insaný ele alalým: Diyelim ki ufak bir kasabada ya da köyde doðmuþ, normal bir aile ve çocukluk hayatý yaþamýþ, mazbut kiþilerle münasebetlerde bulunmuþ olsun...Bu ferdin daha sonralarý bazý nedenlerle büyük bir þehre gelmiþ olduðunu varsayalým..Her þeyden önce onun için önemli olan bu yeni çevreye intibak sorunudur; fakat alýþtýðýnýn aynýsý olmayan bu ortama uyumu nasýl saðlayacaktýr? Lüks ve sefaletin yan yana bulunduðu en tipik örneði, girdiði yeni çevrede görecek, ahlâk çözülmelerini anlayacak ve bu yaþadýklarý inançlarýnda bazý deðiþikliklerin olmasýna yol açacaktýr. Kendisini zaptetmek, iradesine hakim olmak çabalarý; yýpranmalara, yorulmalara sebebiyet verecektir. Etrafýna baktýðý zaman onu bir suç iþlemeðe, günaha sokmaða o kadar çok müsait þartlar olduðunu anlayacaktýr ki eskiden ona telkin edilenlerle buradaki gerçekler arasýnda bocalamasý, çatýþmasý ve duyacaðý piþmanlýklarý ruhsal dengesini bir daha zor düzelebilecek hale getirecektir. Bütün bunlarýn sonucunda da bu fertte ya kaçma, yani toplumdan uzaklaþma -çünkü artýk toplumu kendisine düþman görecektir- ya da tökezleye tökezleye yaþamýný devam ettirme çabasý doðacaktýr.
Bu, yüz binlerin, milyonlarýn içinden sadece bir tek fert! Bütün fertlerin hareketleri, tepkileri dýþ görünüþ olarak gruplara ayrýlýp, toplanabilir gibiyse de içerik bakýmýndan hareket ve tepkileri gruplandýrmak güçtür. Ancak kabaca , bu ve benzeri hareketler bir çok fertte görülebilir tahmininde bulunabiliriz.
Maddi gýdalara olduðu kadar, manevî gýdalara da ihtiyaç duyan insaný anlamak, onun sorunlarýný çözüme kavuþturmak, topluma deðerli elemanlar kazandýrmak sosyal bilimlere ve sosyal deðerlere gereken özeni göstermekle mümkün olabileceði gerçeði, bugün tartýþma kabul etmemektedir.Ý nsan ne maddecilerin kabul ettiði gibi bilinçsiz bir sürü hayvanýdýr, ne de bu görüþün aksini savunanlarýn sömürü aracýdýr.
Bu nedenle insanýn gerçek yerini belirleme zorunluluðu karþýmýza çýkmaktadýr. Aksi halde, yani insanýn lâyýk olduðu yer takdir edilmez, kendi yarattýðý makineye köle olmaktan kurtarýlmaz, cinsleri ile olan iliþkileri adalet içerisinde ayarlanmazsa ;t üm dünyada bir toplumsal çöküþ hatta kaos yaþanmasý kaçýnýlmaz olacaktýr.
Unutmayalým: Fertlerin mutluluðu; saðlam,kuvvetli ve muktedir toplum tipini yaratacak ve bu tip toplumlarýn varlýðýný ve dünyanýn geleceðini tehlikelerden koruyacaktýr.

(Not:Bu yazý tam 38 sene önce kaleme alýnmýþtýr. Lütfen bu açýklamalar ýþýðýnda þimdi, dünyamýza/gezegenimize bir bakýnýz. Gidiþat nasýl? ÖFH)