Tanrý insaný yarattý, insan da sanat yapýtýný. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Geçen gün, Bayazýt’taki Sahaflar Çarþýsý’ný dolaþmaya gittim. Eski kitaplar satan bir dükkâna girdim. Çöp iþiyle uðraþmayý severim de... Söylemiþ miydim? Bit Pazarlarý benim en gözde gezi yerlerimdir. O dükkânda eski kitaplarý karýþtýrýrken 1970’li yýllarda bankalarýn eþantiyon olarak daðýttýklarý küçük not defterleri vardý -þimdi ajanda dedikleri þey- iþte ondan bir tane gördüm. Çok kirli bir þeydi. Burada kitaplarýn arasýnda olmasý tuhafýma gitti. *** 13 Kasým 1970 “Hemen hemen bir ay geçti, ben bir tek kelime bile yazamadým. Oysa bu bir aylýk süre benim hayatýmýn en hareketli günlerini yaþadýðým bir dönem oldu. Doðrusu mutluydum ve neþeden uçuyordum adeta. Bu nedenle belki de günlerin nasýl geçtiðini anlamadým. O geceden sonra Necip’le aramýzda bir yakýnlýk doðdu. Ona baðlandým ve onu sevdiðimi anladým. Bazen buna hakkým olmadýðýný, sevmemem gerektiðini düþünüyordum. Çünkü annemin ve ablamýn davranýþlarý beni korkutuyordu. Baþkalarý nasýl düþünür bilmem; ama annemin yaptýðýný bir fahiþelik olarak deðerlendiriyordum. Buna raðmen bir süre sonra bir fahiþenin kýzý olduðumu unuttum. ** Defterin sonuna yaklaþtýk. Bu kýsýmda yýrtýlmýþ sayfalar olduðu anlaþýlýyor. Çünkü defterin ciltli kýsmýnda parçalarý kalmýþ. Bu tip defterler birer minik ajanda olduklarý için, tarih sýrasýna bakýldýðýnda da bunu anlamak mümkün. Acaba Sibel bu sayfalara ne yazmýþtý ve neden yýrttý? Yoksa ileride okuduðunda kendisini bile rahatsýz edecek bir þeyler mi karalamýþtý? Sorular çoðaltýlabilir, ama biz defterin son sayfalarýný aktaralým: ** 1 Mayýs 1971 “Her þey bitti... Ben Kenan Mantar’ýn karýsý Sibel Mantar, karnýmda taþýdýðým çocuðumun babasýyla, ama gerçek babasýyla evlendim. Bir kaç gün önce hamile karnýmla giydiðim o bembeyaz gelinliðin bile bana yakýþmadýðýný ve oradaki insanlarýn riya dolu, alay dolu bakýþlarýný hiç unutamýyorum. ** 2011 yýlýnýn Nisan ayýnýn ortalarýnda bir gün, internetten gelen bir mesaj beni, çok etkiledi. Çünkü mesaj, bu öykü ile ilgiliydi. Gerçi bugüne kadar ayný konuda onlarca mesaj almýþtým, ama sanýrým bu farklý. Evet, “Bir Aný Defteri Buldum” baþlýklý öyküm çok sayýda okuru çeþitli açýlardan etkilemiþ ve bazýlarý da duygularýný mesaj yazarak anlatmak istemiþlerdi: “-Defteri bana gönderir misiniz?” “-Merhaba, ben Sibel! Yýllar sonra defterime kavuþacaðým için çok sevinçliyim. Lütfen, defteri götürdüðünüz kitapçýnýn adresini veriniz!” “-Baþkasýnýn özel yaþamýný deþifre etmenizi kýnýyorum.” “-Bu öyküdeki olaylar gerçek mi, yoksa hayal ürünü mü?” “-1970’li yýllarda bu tür olaylarýn yaþanmýþ olmasýný hayretle karþýladým.” “-Defteri ben bulmuþ olsaydým, götürüp kitapçýya býrakmazdým. Belki bir gün sahibi çýkar ve defterini alýrdý.” Þeklindeki ifadeler, gelen bazý mesajlarýn içinde yer alýyordu. ** Ancak son mesaj bana “Acaba bunca yýl sonra, Sibel ortaya mý çýkacak?” sorusunu sordurmuþtu. Lafý uzatmadan mesajý aynen veriyorum: “Ömer Bey merhaba! Ben öykünüzde söz ettiðiniz Sibel. Tabii gerçek adýmýn Sibel olmadýðýný siz de biliyorsunuz, ben de. Size, defterimdeki anýlarý yayýmlarken gerçek adýmý kullanmadýðýnýz için teþekkür ederim. Bu öyküyü, ilk defa internette dört sene önce okumuþtum. Bu zaman zarfýnda size yazýp yazmamak hususunda defalarca karar deðiþtirdim. Yazýp da göndermediðim mesajlarýn sayýsý oldukça fazladýr. Bugün ise bütün cesaretimi toplayarak yazmaya karar verdim. Önce neden yazmaktan çekindiðimi açýklayayým: Geçen hafta on sekiz yaþýna basan bir kýzým var. Onun benim geçmiþimi bilmesini istemiyorum. Etkilenebilir, belki de utanabilir. Hâlâ size yazmakla iyi mi, kötü mü yaptýðýmý o yüzden düþünüyorum. Her þeye raðmen neden yazdýðýmý da þöyle anlatayým: Bu öykünün yarým kalmasýna gönlüm razý olmadý. Yaþanan olaylar geride birçok soru iþareti býrakmýþ gibi duruyor. Bu öyküyü okuyan insanlarýn bu sorularýn cevaplarýný da bilmeleri gerektiðini, dahasý buna haklarý olduðunu düþünüyorum. Öykünün devamýný size anlatacaðým. Sýrrýmý kimseye vermeyeceðinizden eminim. Lütfen yanlýþ anlamayýn, size bir güvensizlik olarak da yorumlamayýn; ama içimdeki kuþkuyu bir türlü tam olarak atamýyorum. Kendimden emin olunca size tekrar yazacaðým. Selamlar. Sibel” *** Son görüþmemiz deðilmiþ. Çünkü Pazar günü, Sibel beni aradý. Öðleden sonra müsaitsem hastaneye gelebileceðimi söyledi; ayrýca önceki konuþmamýzla ilgili yazdýklarýmýn çýktýsýný alýp ona götürmemi istedi. Hastaneye geldiðimde, müracaattaki görevlilerin nasýl davranacaðý konusunda zihnimde sorular vardý. Bir öncekinin tam aksine çok iyi davranarak endiþelerimi yok ettiler. Sibel, önce yazdýklarýmý okumamý rica etti. Okudum. ------ Ürün Açýklamasý Yazarý : Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ Boyut : 14.0x21.0 Sayfa Sayýsý : 108 Basým Tarihi : 2013-11 Kapak Türü : Ciltsiz Kaðýt Türü : 2. Hamur Dili : Türkçe Yayýn Yönetmeni : Nihat Polat Sayfa Düzeni : Gülcem Oflaz Mýrýk Kapak Tasarýmý : Arzu Demir ** EDÝTÖRDEN: "Dostoyevski'nin Beyaz Geceler'i, Andre Gidé'in Pastoral Senfoni'si ya da Hemingway'in Yaþlý Adam ve Deniz'i, bütün bu içimize iþleyen kýsa yapýtlar güçlerini hafifliklerinden ve sâdeliklerinden alýyor. Onlarý derinleþtiren ve dokunaklý bir hâle getiren hafifliðe ve duruluða yazarýmýzýn üslûbu da ustalýkla yaklaþýyor ve ortaya ikindi sessizliðinden yapýlmýþ gibi duran bir metin çýkarýyor. Bir genç kýzýn kayýp gün(lüð)ünden yola çýkýp yaþamýn bizi bir ýþýða boðan bir kör karanlýkta býrakan gerçeðini içimizde þiddetle duyumsattýrarak bize bir yaþamöyküsü anlatýyor. Post-modernist bir kurmaca mý yoksa bir yaþamöyküsünün aktarýmý mý bilmiyoruz. Bildiðimiz þu ki, bu kitapta gerçeði de kurmacayý da aþan bir yaþamöyküsü var..." Editör : Ý. Atilla Kýlýçlý
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |