Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Tenine; uykunun, otacý, sevecen, müþfik, korkunç, aðýr, delirtici parmaklarý dokundu önce, sonra kollarý, bedenini sýmsýký sardý. O, karþý koyamadý. Artýk tutsaktý. Korkularýnýn cangýlýnda, tekinsiz derinliklere doðru yürüyordu. Dört bir yaný, öbek öbek ateþlerle çevriliydi. Yükselen kýpkýzýl yalýmlarýn sivri uçlu dilleri, yýlanlarýn kývraklýðýyla göðü deliyor; yükseliyor, yükseliyordu. Ateþ öbeklerinin çevresini saran ulu ulu aðaçlar, baþlarýný sallayarak garip uðultularla aðlýyordu. Gözleri faltaþý, aðzý yarý aralýk, öylece kalakaldý. Birdenbire… Evet, birdenbire… Yüzü insan suretine bürünmüþ, vücutlarýnda ise insanlardan esinti taþýyan biçimsizlikleriyle, ecinniler, melekler, þeytanlar… Nice tekinsiz yaratýk, ormanýn derinliklerinden çýkageldi. Müzikleri, þarkýlarý, danslarý ve rengârenk giysileriyle… Kimilerinin yüzünde masklar, maskeler vardý. Ellerinde süslü asalar ve çalgýlar… Bir karnaval, bir þölen, belki de bir ritüel… Sesler kulaklarýný dolduruyor, zorluyor, derinlerden gelen bir uðultu oluþturuyordu. Onca sesin içinden bir ses, sanki tümünü kenara ayýrýp bir yer açtý kendine, geldi kulaðýna girdi, içine aktý. Adýný ünlüyordu bu ses. Yumuþak, derin, sevgi ve þefkatin sarmalýnda þehvetin belli belirsiz soluðunu üfleyen bir ses. Ortama aykýrý bu sesi, duymak istemedi önce. Korktu. Çok korktu yine. Ne ki o ses, ince bir burgu gibi kulaðýndan geçip gidiyor, derinliklerine ulaþýyordu, önleyemiyordu onu. Kumlara gömülmüþ istiridyeler kýpýrdadý, en derinlerindeki içdenizin dibinde. Ýstiridyelerin açýlan kabuklarýnýn sessiz çýðlýðýný duydu içinde. Kumlar kabardý. Resiflerde iskeletleþmiþ mercanlar kýpýr kýpýr oldu, dirildi. Dalgalarýn hafif hafif salýnýmýný duyumsadý. Elvan elvan balýklar, dansa kalktý aniden. Ses, onun adý oldu; adý, ses oldu; mercanlara, balýklara, istiridyelere deðdi. Aþka geldi istiridyeler, iri iri inci döktü döküm döküm. Düþünde, bu düþü düþündü. Daha önce görmüþ müydü?... Görmüþ de unutmuþ muydu?... Anýmsamadý. Oysa içindeki içdenizi biliyordu. Hatta zamanýn hoyrat sarmalýnda nasýl oluþtuðunu, derinleþtiðini de biliyordu, korkuyla, acýlý bir vazgeçiþin boyunduruðunda izlemiþti olan biteni. Sonra da tsunamilerin oluþmasýndan, o içdenizinin taþmasýndan da çok korkmuþtu. Dalgalar, onu alýp götürseydi, umurunda deðildi ama ya yakýnlarýna, çevreye zararýyla nasýl baþ ederdi? Onlar, ne denizden, ne de nasýl oluþtuðundan haberdardý. Belki de büyük cesaretle alalanmýþ ahmakça korkulardý, korkularý. Belki de haklý korkulardý. Ama öyleydi iþte. Kim, kendini var eden öncelliðin eksik gedik kodlarýndan kendini tamamen kurtarmýþ ki… Belki de bütün bunlar aklanma çabalarýydý. Belki bilemediði, bir baþka türlü bencilliðin izdüþümüydü. Kim bilebilir ki kendi derinliðini? Sonuçta, o içdeniz oluþmuþtu. Artýk, belki ahmakça, belki haklý korkularýnýn itimiyle, dýþ rüzgârlarýn yýkýcý dalgalarýna karþý korumalýydý içdenizini. Nice emek harcamýþ, nice kendinden vazgeçiþler yaþamýþtý o yapay, güçlü setleri oluþturmak için. Ama þimdi, onca onca zaman sonra… Þu garip karnavalýn, þölenin ya da ritüelin bir yerinden kopup gelen, rüzgârlaþan þu ýlýk nefes, iþte þu ses… Korkularýn bitimsiz burgacýndayken, artýk karþý konulmazcasýna çaðýran þu ses… Görkemli bir davet ve ürkek bir icabet… Korkularýný var gücüyle geriye geriye çeken bu ses ve kendinin inatla ona doðru atýlan, dizginlenmez adýmlarý… O müthiþ, ezici, kahredici yerleþik direncinin, güneþte kalmýþ tereyaðý gibi eriyiþi sonra… Bitiþi, tükeniþi… Ses; el oldu, deðdi tene bir kez. Ses; kol oldu, sardý tini bir kez. Ses; uraðan oldu, dev dalgalar oluþturdu, tüm setleri yýktý. Ses; upuzun bir ýrmak oldu, aktý o içdenize, aktý, aktý… Deniz; içti ýrmaðý, içti, içti… Deniz; ýrmak oldu, deniz uraðan oldu… Sonra yükseldiler, yükseldiler…Yer, göðe yükseldi; gök yere indi. Görülmemiþ bir medcezir idi… Gökkuþaklarý, sardý sardý, çözdü çözdü, çözdü çözdü sardý onlarý. Tin neredeydi?... Ya beden? Bu ne amansýz, ne yaman bir þahlanýþtý… Varoluþun yok oluþunda, varoluþ… Ya da yoklukta varlýk, varlýkta yokluk… Þiddet, þiddet olalý, hiç böyle güleryüzlü, sevimli ve sýcacýk olmuþ muydu acaba? Abýhayat ile böylesine yunup yýkanmýþ mýydý?... Ýsyan isyan olalý, böylesine gönüllüce bir teslimiyetin dinginliðine býrakmýþ mýydý kendini? Ahhh Lilith!... Caným kadýn… Asilerin en güzeli… Ne Adem anladý seni, ne Havva… Ne de Tanrý… Anlasalardý eðer, ah bir anlasalardý… Karnaval, þölen ya da ritüel… ÝÞTE BÝTTÝÝÝ !!!…(mi?...) 18.06.2012 Vildan Sevil
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Vildan Sevil, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |