"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Çýðlýk çýðlýða çocuk seslerini duyunca kalktý, elindeki kitabý býrakýp pencereye yöneldi. Camý açar açmaz, alt pervazda birikmiþ karlarýn bir kýsmý halýya düþtü. Kar soðuðu yüzüne vurdu. Olsun, biraz hava almýþ olurdu. Çocuklarý izlemeye baþladý. Kar yaðýþý ve soðuk yüzünden, günlerdir evden çýkmýyordu. Aslýnda çok uzun zamandýr, diðer günlerde de zorunluluk olmadýkça evden çýkmak istemezdi. Yaþamýn devinimiyle baðlarý epeyce zayýflamýþtý. Çoðulluk içindeki çýkmaz sokaklarla kuþatýlmýþ yalnýzlýðýný daha fazla arttýrmaktan kaçar olmuþtu. Çevresindeki insanlarýn çoðalmasýyla, kendinde artan maske sayýsýnýn ayrýmýna vardýkça, baþkalarýnýn maske çeþitlerini de iyice tanýr olmuþtu. Bütün bunlarý, taþýyamýyordu. Þimdi artýk, tek baþýnalýðýnýn tadýný çýkarmaya çalýþýyordu. Sorumluluklarýnýn, tekinsiz yalnýzlýðýnýn getirdiði yüklerin, maskelerin aðýrlýðýndan sýyrýlmýþtý nihayet. Yorgunluðunu atýyordu. Bu hafiflemeyle birlikte, yavaþ yavaþ yüzüne yerleþmeye çalýþan gülümsemeyi, yüz kaslarýnýn gün be gün gerginlikten sýyrýlýþýný izlemeyi seviyordu. Aynaya yaklaþabilmesini, onca yýldan sonra, kendini yeniden var ediþindeki acemiliði savuþturmadaki baþarýsýný, bu ivecen deðiþimi izlemeyi seviyordu. Bu baygýn, manolya kokulu uyanýþýn yanýsýra, tanýlamaktan kaçtýðý korkularýn depreþmesi, ket vurulmaz bir huzursuzluða neden oluyordu. Deprem öncesi ýsýnan yeraltý sularý gibi bir sýcaklýk, þiddetli bir sarsýntýnýn, belki de patlamanýn ayak sesleri sanki. Denetimden uzak, doðasal itimin gücünü duyumsuyordu. .......................... Okuldan dönen çocuklar, sýrt çantalarýný karlarýn üzerine fýrlatmýþ, kendilerini karlarýn üzerine atýyor, birbirlerine kartopu fýrlatýyor, alt alta üst üste boðuþuyor, avazlarý çýktýðý kadar, ne dedikleri anlaþýlmaz biçimde haykýrýyordu. Erkeklerin sert, haþin oyunlarýna ayak uyduramayan kýzlar, uzaklaþarak kendi aralarýnda oyun kurmaya çalýþýyor ama erkekler hem kendi aralarýnda oynuyor hem de kýzlara sataþýyor, incecik çocuk çýðlýklarý birbirine karýþýyor, ortalýðý inletiyordu. “Sakýn bir daha görmeyeyim, fena olur.” dedi annesi. “Kýzlar oðlanlarla oynamaz öyle alt alta üst üste” Oynamazmýþ. Oynamýþ mýydý, söz dinlemiþ miydi? Pek söz de dinlemezdi ama anneye yalan da söylenmezdi ki... .............. Çocuðun biri, çok çevikti. Diðerlerinin hepsine yetiþiyor, kimine kartopu fýrlatýyor, kimini yere deviriyor, birinden diðerine atlayýp duruyordu. Diðerleri de sert tepki göstermediðine göre, grubun lideri gibiydi. Arada bir þeyler söylüyor, hepsi kahkahadan kýrýlýyordu. Bir anda çocuðun birinin kolunu kapýp arkaya doðru öyle bir büktü ki, öteki zavallý avaz avaz baðýrdý. Çocuðun kolu kýrýlacak diye kadýnýn ödü koptu, var gücüyle “Yapma oðlum!” diye baðýrdý. Yaramaz, beklemediði bu çýðlýkla çocuðun kolunu býraktý, sesin geldiði pencereye baktý ve gülerek dilini çýkardý, oyuna döndü. Neyse kol kurtulmuþtu ya... Fakat garip bir yüzü vardý yaramazýn. Kadýn emin olmak için “bana bak bakayým, neden öyle tehlikeli þeyler yapýyorsun?” diye, tekrar seslendi. Çocuðun bir an gördüðü yüzünü tekrar görmek istiyordu. Çocuk, kadýna doðru döndü. Gülmekle sýrýtmak arasýnda ikircimlenen bir ifadeyle yine dilini çýkardý. Bu kez, çocuðun yüzünü iyice gördü kadýn. Ama bu bir çocuk yüzü deðildi ki... Yetiþkin bir erkek yüzüydü. Tanýþtýðý ara sýra haberleþtiði, uzaklardaki bir erkek yüzü. Sonra, çocuk bedeninde böyle bir yüz?... Pencere kenarýndaki mermerden bir avuç kar aldý, topakladý, yanaklarýnda, alnýnda gezdirdi; soðuk, fena halde ürpertti. Düþ ya da sanrý deðildi demek ki... Bir sigara yakmalýydý. Arkasýný döndü. Pattt... Pattt... Pattt... Ensesinden içeri küçük bir buz parçasý. Baþýnda patlayan kartoplarý daðýldý, halýya saçýldý. Artýk þu çocuða, þöyle bir görünmenin zamaný gelmiþti. Geri döndü. Dönerken birden, bileðinde bir acý hissetti, ayný anda da bir el ve kol gördü, çekiþtiriliyordu, düþecek gibi yanlamýþtý ama düþmüyordu. Ne oldu?... Nasýl oldu?... Pencerenin dýþýnda, boþlukta buldu kendini. Bileðinden tutup hýzla çeken, yetiþkin eli, yetiþkin koluydu ama tam omza gelince yaramaz çocuðun çocuk gövdesine baðlanýyor, birlikte, atýþtýran karýn altýnda, boþlukta yükseliyorlardý. Yetiþkin eli, kolu, yüzü, ama çocuk gövdesi... Neler oluyordu?... “Öldük ölümden bir þeyler umarak/ Bir büyük boþlukta bozuldu büyü” dizeleri aklýna düþtü. Hep ayakta ölmek istemiþti. Eli ayaðý tutarken. Ama uçarak ölmek hiç aklýna gelmemiþti. Böylesi çok daha güzeldi. Büyü bozuluyor muydu, yapýlýyor muydu? “Kimsin, nesin, nereye gidiyoruz?” dedi þaþkýn þaþkýn. “Yine soru sormaya baþlama” dedi, bileðine yapýþýp göðe yükselten canlý/çocuk/adam/Azrail, her kimse... Azarlar gibi deðil de sanki alaycý bir sesle... Yo, çocuk sesi deðil. - “Ne o korkuyor musun?” diye sordu. - Hayýr, korkmuyorum, korkmuyorum da anlayamadým, nasýl, kim, nereye?... Þaþýrdým... Neler oluyor? - Biraz çabala, bir kez olsun bir þeyi anlamaya çalýþma, anlayamazsýn, býrak kendini, rahat yükselelim... - Ýyi, güzel ama yerçekimine ne oldu? Gökçekimi vardý da ben mi bilmiyordum ? - Ne dedim, soru yok. Yalnýzca korkma. Bak neler göreceksin. Bu kez, alay yoktu sesin týnýsýnda. Sanki þefkat mi titreþiyordu ? Yükseliyorlardý... Uçuyorlardý... Dans eden milyonlarca kar tanecikleri arasýnda ve üþümeden. Kar yüklü morca bulutlara vardýlar. Birbirine benzemez, milyarca bembeyaz, altýgen tanecik ayrýþtý, onlarý okþayarak selama durdu... Milyonlarca, yumuþacýk inci dizisi... Aralarýndan geçtiler neþeyle ve saygýyla, yükseldiler, yükseldiler... Çocuk büyüyor, vücudu oranlarýný buluyordu. Güneþ, alacakaranlýðýný býrakýp gitmiþti. Mars, yüzünün yarýsýný saklayan Ay’ýn peþine düþmüþtü. Bu zamanlarda, hep böyle yapar, Ay’a iyice yaklaþýrdý. Ýkisi de göz kýrptý, bu garip kuþlara. Onlar da gülerek selamladýlar, bu kadim, vuslatsýz aþýklarý. Hava burada sýcak mýydý, uçuþun ýsýtýþý mýydý ? Isýnýyordu. Bileðini tutan her kimse, yeryüzüne aitse eðer, o da ýsýnýyor olmalýydý. Bilemezdi ki... - “Ardýna bakma sakýn, büyü bozulur” dedi gizemli “çocuk adam” ya da her kimse. Bakmadý. Ardý umurunda deðildi. Göklerin týlsýmý çaðýrýyordu onu. Biri bileðini yakalamýþtý, o da yükseliyordu iþte. Yükseliyordu. 11.02.2012 Vildan Sevil
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |