Þiir, duygularýn dilidir. -W. Winter |
|
||||||||||
|
O gün, geç saatlere kadar evde oyalandý. Akþama yakýn dýþarýya çýkmaya karar verdi. Tabii gene soluðu börekçide aldý. Bu saatte börekçi kalabalýk oluyordu. Dýþarýda bir masanýn iki bayan müþterisi Hayrettin oraya geldiðinde çantalarýný toplayýp kalktýlar. Hayrettin, hemen boþalan masayý kaptý ve : -Hayrettin bey, ne emredersiniz? Diyen garsona sipariþini verdi. Beþ dakika sonra, yolun karþýsýndaki kaldýrýma biriken insanlarý fark etti. Bir þey olmuþtu; ama ne? Anlayabilmek için ayaða kalkýp baktý. Yolun ortasýnda kuryelerin kullandýðý bir motosiklet ve yanýnda da sarý renkli bir taksi vardý. Börekçideki garsonlardan biri de oraya doðru koþturunca, kazayý yapanýn orada çalýþan biri olduðunu zannetti. Çalýþanlarýn hemen hemen hepsini tanýdýðý için bu olaydan dolayý caný sýkýldý. Neyse ki geriye dönen garson, kazayý yapanýn oranýn elemaný olmadýðýný, gencin yarasýnýn hafif olduðunu söyleyince içi rahatladý. “Artýk kalkayým, hava birazdan iyice kararýr. Evde, televizyondaki tartýþma programýný izlerim.” Diye aklýndan geçirirken “çok çok güzel” dediði kadýnýn börekçinin bahçesine girdiðini gördü. Arabasýný nasýl fark etmediðne þaþýrdý. Yola doðru baktý, araba yoktu. Ya arabasýz gelmiþti, ya da baþka bir yere park etmiþ olmalýydý. Dýþarýdaki oturma yerlerinin hepsi doluydu; Hayrettin’in masasýnýn yanýndaki sandalye hariç. Ýçeride yer bulabilrdi, ama kadýn dýþarýda oturmaya karar vermiþ olmalý ki Hayrettin’den tarafa yöneldi. Hayrettin onu görmemezlikten geliyordu, ancak bunda pek baþarýlý sayýlmazdý. Çünkü öyle ki, kalbinin heyecandan atýþýný etraftakilerin duymasýndan korkuyordu. Kadýn: -Oturabilir miyim, müsaade eder misiniz? Diye sorunca. -Rica ederim, buyurun. Dedi. Kadýn oturdu. Sipariþ vermeden bir sigara çýkardý. Hayrettin, zaten masa üzerinde duran çakmaðýný alýp kadýnýn sigarasýný yaktý. Kadýnýn yüzünden bugün oldukça sinirli olduðu anlaþýlýyordu. Týrmalamaya hazýr sevimli bir kedi gibiydi. Hayrettin, onu bu kadar yakýndan görünce uzaktaki görüntüsünden daha da güzel olduðu sonucuna vardý. Kadýndan gelen kaliteli, hoþ bir parfüm kokusu sigaranýn kokusunu bile bastýrýyordu. Koku, insaný sarhoþ gibi yapar mýydý? Ama Hayrettin’i yapmýþtý iþte. -Sizi rahatsýz etmiþ olmayayým. Diye söze baþlayan kadýn oldu. Hayrettin de buna uygun bir cevap verince tatlý bir muhabbet baþladý. Çünkü aslýnda ikisi de konuþmaya hasretti. Birkaç dakika sonra, yýllardýr tanýþan samimi iki kiþi gibi konuþuyorlardý. Þurdan, burdan derken Hayrettin, lâfý döndürdü dolaþtýrdý Münevver’e getirdi. Münevver’e olan aþkýndan, onunla nasýl tanýþtýðýndan, nasýl evlenme teklif ettiðinden bahsetti. Anlattýklarý aslýnda kadýný ilgilendiren konular deðildi; ancak Hayrettin’i hayranlýkla dinliyordu. Böyle bir aþka, sevgiye þaþýyor, bir yandan da saygý duyuyordu. Bu düþüncelerini Hayrettin’e söyleyince, o da, sýkýntý vermediðine sevinmiþ ve Münevver ile olan hatýralarýnýn detayýna girmeye baþlamýþtý. Münevver’in geçirdiði kazayý anlatýrken gözlerinin dolmasý, o aný bir kez daha yaþamasý kadýný da üzmüþtü. Bilhassa Hayrettin’in kendisini suçlamasýna katýlamýyordu ve bunu açýkça da söyledi: -Bu olayda sizin suçunuz olduðuna inanmýyorum. Olaylar üzerinde kiþinin denetimi sýnýrlýdýr. Bazen ne yaparsak yapalým, istemediðimiz bir olay gerçekleþebilir. Ýnsan olarak biz, her þeyin üstesinden geleceðimizi sanýrýz; ancak gücümüz, imkanlarýmýz aslýnda o kadar sýnýrlý ki… Kadýn ýsmarladýðý yiyecek ve içeceklerden çok azýný tüketmiþ olmasýna raðmen, kalkma hazýrlýðý yapýyordu. Hayrettin’i dinlerken sigara üstüne sigara yakmayý akýl etmiþ olmasýna raðmen; yeyip içmeyi aklýna getirememiþti. -Sizinle tanýþtýðýma çok sevindim. Þimdi gitmek zorundayým; oysa anýlarýnýzýn devamýný dinlemeyi de çok istiyorum. Ýki gün sonra gene bu saatlerde geleceðim. Siz de burada olursanýz beni sevindirirsiniz. Diyerek elini Hayrettin’e uzattý. Hayrettin, tuttuðu bu eli hiç býrakamayacaðýný zannetti. Sanki saatlerdir tutuyormuþ hissine kapýldý. Halbuki sadece bir-iki saniye sürmüþtü. Kendini toparladý, oldukça yavaþ bir sesle: -Güle, güle. Ben de çok memnun oldum. Dedi ve giden kadýnýn arkasýndan o kayboluncaya kadar baktý. Hemen eve gitmeyecekti, gidemeyecekti. Korkuyordu. Kimden mi? Münevver’den. Sanki Münevver evde, elinde oklava hesap sormak için onu bekliyordu. Bunun saçma olduðunu, Münevver’in artýk yaþamadýðýný biliyordu bilmesine de, kafasýndaki kiþiye bunu kabul ettiremiyordu. Kendisinden baþka zihninde iki kiþi daha vardý. Bunlar birbirleriyle münakaþa ediyor, amansýz bir mücadeleye giriþiyorlardý. Birisi Münevver’in öldüðünü, onu býrakýp gittiðini, bir erkeðin bu kadar sene kadýnsýz yaþayamayacaðýný söylerken, diðeri aþka, sevgiye sadýk kalýnmasý gerektiðini, cinsel dürtülerin esiri olup düþüncede bile olsa baþka kadýnlara yönelmenin ihanet sayýlacaðýný savunuyordu. Bu iki kiþiden hangisine hak vereceðini bilemiyordu. Kararsýzdý. Ýkisi de haklý olabilirlerdi. Bu düþünceler, Hayrettin’de sadece kaygýlara yol açmakla kalmýyor, telafisi zor bir çöküntü de yaratýyordu. Kafasýnýn içini düzenlemeliydi. Yürürken sakin bir þekilde olaylara bakmaya karar verdi. Çözüm ancak böyle bulunabilirdi. Aþk, sevgi, namus, sadakat, dürüstlük gibi deðerleri bir renk grubu; ihtiras, cinsellik, arzu ve hazzý da ayrý bir renk grubu olarak düþündü. Bunlar arasýnda bir seçime gitmeliydi. Tam, seçimini yapabileceði bir noktaya ulaþtýðýný hissetmiþti ki, bütün renkler aniden birbirine karýþtý ve ortaya tek bir renk çýktý: Siyah. Siyahý da eþittir:Ýhanet, olarak kabul etmiþti. Evet onun bu davranýþýný açýklayacak tek bir kavram vardý,ihanet. Bu sonuca varýnca derin bir acý bütün bedenini yakmaya baþladý. Baþý önüne eðildi, beli adeta iki büklüm oldu… “Ýki gün sonra börekçiye gitmeyiveririm, bir daha o kadýný görmem. Sonra da Münevver’den özür dileyerek kendimi affettiririm.” Diye düþünerek biraz rahatlamaya çalýþtý. Evin kapýsýndan içeriye kendini atýnca, yatmak için doðrudan yatak odasýna yöneldi. Bu gece Münevver’le konuþmaya cesareti, daha doðrusu yüzü yoktu… (Devam edecek)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |