Düşündüren Sözler - 8
\*Sefillerin, fitnecilerin, fesatçıların, çıkarcıların, rüşvetçilerin, şerefsizlerin, hainlerin hepsinin ortak noktası kargaşa ortamını çok sevmeleridir.
"Her yeni gün, yazılmayı bekleyen boş bir sayfa gibidir; cesaretle kalemini eline al ve kendi hikayeni yarat."
"Her yeni gün, yazılmayı bekleyen boş bir sayfa gibidir; cesaretle kalemini eline al ve kendi hikayeni yarat."
\*Sefillerin, fitnecilerin, fesatçıların, çıkarcıların, rüşvetçilerin, şerefsizlerin, hainlerin hepsinin ortak noktası kargaşa ortamını çok sevmeleridir.
\*Özverili olmanın aptallık sayıldığı bir yerde, çıkarcılık tavan yapmış demektir. \*Feraset sahibi olmayıp da her şeyi bildiğini ve anladığını iddia edenler, sahtekâr değillerse mutlaka gevezedirler.
\*Aforizma, yolda olanların dillerinden hiç düşürmedikleri, her söylendiğinde değişik anlamlar çağrıştıran bir şarkıdır.
\*İnsanları bilemem(!) ama bu dünyanın fırıldak olduğu kesin. Çünkü durmadan dönüyor.\*Felek sillesini vurmadan önce seni uyardıysa bil ki gelecek olan sille çok etkili olacaktır. Neden mi? Her şeyden bir ders çıkarasın diye
\*Diktatörleri alkışlayanlar, muhalefet edenlerden çok daha fazladır.\*Umutsuz halk, patlamaya hazır bir bomba gibidir.\*Kısa sözün anlattığı çoğunlukla uzun sözden daha fazladır.\*Hayallerin yapabileceklerinin sınırını çizer. Daha ötesine ulaşamazsın.
Haklı filan değilsiniz! Sadece insanlara kolayca bir yafta yapıştırıyorsunuz! Düşene gülüyorsunuz; yapmanız gereken gülmek mi o insanı yerden kaldırmak mı? Delilerle alay etmekten hoşlanıyorsunuz; bazen de acıyormuş numarası yapıyorsunuz! Röntgenciliğe bayılıyorsunuz! Türk televizyonlarında yıllarca rayting rekorları kıran Biri Bizi Gözetliyor programı değil miydi? Daha sayabilirim. Yani açtırmayın kutuyu
\*Sen küçük olduktan sonra gururun büyük olsa ne fayda!
\*Hiç olmazsa gökyüzünü kirletmeden kuşlara bıraksaydık.
Teknik tanrısını bir gün mutlaka yaratacak, modern fetişizm yakında hortlayacaktır. Bu putperestlerin tanrısı da çağın şımarık oyuncağı makine olacaktır. İnsanoğlu yaptığı birkaç mekanik harikaya bakarak gururlandı; bu gururu onu tanrıya karşı isyana sevk etti, tanrıyı küçük görmesine yol açtı. Ben de yaratıyorum! demek cüretini gösterdi şu günlerde; Benim
-Delilerle ilgili masalları ancak ve ancak bir deli anlatırsa inanın.-Sanki, masal anlatayım diye de insanlar deli oluyordu!
Öğlene doğru telefon çalmaya başladı. Açmak istemedim, çünkü ya birileri kitap satmak için ya internet ve televizyon yayınlarını pazarlamak için ya da market tanıtımı için arıyor olabilirdi. Ayrıca Telefon, ücretsiz check up v.s kazandınız gibi vaatlerle dolandırıcılık yapmaya çalışan birinin aramış olabileceğini de düşündüm. Telefon çaldı çaldı, cevap
Başkasının yerine sınava giren kişiyi yakalayan gözetmen sormuş:-Sen kimsin?Aldığı cevap:-Paralel öğrenciyim.
Yanlış bir adrese mektubum gitmişti. Şimdi ise belki de gene yanlış bir adrese bedenim gidecek; tabii ruhum daBirkaç gün içinde şöyle bir gazete haberi görürseniz lütfen şaşırmayın ve üzülmeyin: Mezarlıkta donarak ölmüş bir genç kız cesedi bulundu.
Kendi Kaleminden Beytullah Özilhan:Beytullah Özilhan, 1947 Erzincan ili Tercan kazasına bağlı Osmanlının Hoğik Cumhuriyetinin Gökce köyünde doğdum. Doğum tarihim anamın yaptığı parmak hesabına göre kaydedilmiştir. Yedi çocuklu ailenin iki numarasıyım. Harf denen eğri büğrü çizgilerle ilk tanışmam köyümün toprak damlı mektebinde oldu.
Ayakkabı kutusu yerine uğraşacağımız bir başka kutu var: SADAKA KUTUSU Üstelik bu kutuların hepsinin içinde gerçekten para var. Ve bu kutular öyle ayakkabı kutusu gibi bir yerde saklanmış da değil; herkesin gözü önünde Belki sizler de her gün görüyorsunuz ama farkında değilsiniz.
Bu konudaki son sözü gene Oruç Babaya bırakalım. Oruç Baba Der ki:Ortada bir hasta ve bir de acemi doktor var. Hasta: Eğitim Sistemi, Acemi Doktor: Dershanecilik. İktidar, hastayı tedavi edip iyileştirmeye çalışacağına acemi doktoru öldürerek sorunu çözebileceğini zannediyor!
Roman kahramanımız Sibel, içimizden biri. Bir kenar mahallede dünyaya gelmiş, yoksul bir ailenin kızı. 1970li yıllarda birçok genç kızın yaptığı gibi onun da kendince önemli gördüğü olayları yazdığı bir anı defteri var.
Emekli Felsefe Öğretmeni Ömer Faruk Hüsmüllünün yazdığı Sokrat İle Meraklı Eşek Arısı kitabı, P-Kitap Yayınevi tarafından yayımlandı. Tüyap Kitap Fuarında okura sunuldu. (Ömer Faruk Hüsmüllünün 9 Kasım 2013 günü Kitap Fuarında P-Kitap standında imza günü var.)
Ayrıca kitap, internet satış noktalarından da temin edilebiliyor.
Zor bir işe başlayacaksan cesur ol, başaramadığın işlerde sabırlı ol ve tekrar dene, elin ayağın tutuyorsa gözlerin görüyorsa şükreden ol, sahip oldukların varsa mutlu ol, dost edindiysen vefalı ol, cahille karşılaşırsan sessiz ol, bilgili insanların dinleyicisi ol, haksızlık karşısında adaletten yana ol, yoksullara ve hastalara yardımcı ol, kötülere
Yürürken sağ elini ise normalden fazla açıyor. Yirmi, otuz adım atıp biraz durup dinleniyor; sonra yürümeye devam ediyor. Kırk yaşlarında olduğunu tahmin ediyorum. İçinde bulunduğu zor şartlara rağmen yaşam mücadelesi veren bu adamı, takdir etmemek mümkün değil. O nedenle onu her gördüğümde hem üzülüyorum hem de hayranlıkla izliyorum.
Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım.İddiasız iki romanım var.Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim.Emekli bir felsefe öğretmeniyim.Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var.Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.
04 03 1952 doğumluyum.13 sene devlette felsefe öğretmeni,müdür yardımcılığı ve okul müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra özel sektöre(dersanecilik) geçtim.16-17 sene bu sektörde çalıştıktan sonra emekli yaşamı sürmeye başladım.
Deneme türü yazıları daha çok sevdiğimi farkettim.
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.
Cevaplaması zor bir soru.Buna okur karar versin.