"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

M.NİHAT MALKOÇ

Din

Namaz Kıldığın Zaman...

Toplum olarak kendimizi hep iyiler zümresi içinde görürüz. Kimse kendini kötü görmez. Peki, iyiliğin ölçüsü nedir? Bazılarına göre namaz kılmak, bazılarına göre yardımsever olmak, bazılarına göre de temiz kalpli olmak(ölçüsü nasıl hesaplanıyorsa!... ) Bizim inancımızda iyiliğin ve üstünlüğün ölçüsü Allah’a yakın olmak, yani takvadır.

Sanatta Marifet - İltifat Dengesi

“Marifet iltifata tabidir, sermayesiz meta zayidir” demiş atalarımız…. Yani yerinde ve zamanında yapılan iltifatlar, iltifat yapılan kişiyi kamçılayarak onun başarı ve performansını fazlasıyla artırır. Güzel sözler ve samimi övgüler ferdin daha mükemmel eserler ortaya koymasını beraberinde getirir. Bu, bir anlamda yeteneklerin cilalanarak daha parlak ve göz alıcı olmasını

Kuruluşunun 44. Yılında Kuşakkaya Gazetesi

Gazetecilik bir sevdadır; bulaşınca bırakamazsınız. Anadolu’da hiçbir kurum ve kuruluştan destek almadan, kıt imkânlarla gazete çıkarmak zor bir iştir. Onun için bu işi bir sevda mesleği olarak görüp gazetecilik aşkına eldeki gelirini(belki emekli maaşını) bu işe sarf eden kişilere olan saygım ve sevgim sonsuzdur. Bu kişilerden biri de

Din

Kurban Bayramı'nın Düşündürdükleri

Günlerin en müstesnasıdır bayramlar… Ortak değerlerimizin en başta gelenidirler. Daha çok bayramlarda hatırlarız birbirimizi; birlik ve beraberlik tavan yapar bu güzel zaman dilimlerinde. Bir başka kenetleniriz bayramlarda. Hasretler geçici olsa da son bulur bu sayılı günlerde. İçimize doğan sevgi güneşi bir başka ısıtır bizi. Hüznümüzü, acımızı ve yalnızlığımızı

Din

Kurban Bayramı ve Adanmışlık Ruhu

Heyecanların, sevgi ve bağlılıkların doruk noktasına ulaştığı zaman dilimleridir bayramlar… Bu günlerde ruhlar Hakk’a yakınlaşmakla ve zikirle kendilerini tazeler; adeta küllerinden yeniden doğarlar. İnşirah neşesi çepeçevre kuşatır yürekleri. İçimizde batan güneşler tekrar doğar battığı noktadan… İman rüzgârı yeniden eser, doldurur içimizdeki pörsümüş yelkenleri… Vicdanlar merhamete uyanır derin uykularından.

Hüseyin Albayrak'ın Kaleminden "Trabzon'un Fethi"

Trabzon kenti, kuruluş tarihi itibariyle Anadolu’nun en eski ve köklü şehirlerinden biridir. Tarihçiler bu kentin kuruluş tarihini M.Ö. 4000’li yıllara kadar indiriyor. Pontus Rum İmparatorluğu’nun 257 yıllık başkenti olan Trabzon, Bessarion’un deyimiyle Doğu’nun en eski ve en şöhretli şehridir. Fakat bu kadar köklü bir medeniyete beşiklik etmiş olan

Gümüş Portreler ve İsmail Hayal

Alanında büyük bir boşluğu dolduran “Gümüş Portreler”, bu şehirde yaşayan, şehrin değerlerini gün yüzüne çıkarmaya çalışan araştırmacı-yazar İsmail Hayal’in üç yıllık titiz ve yorucu bir çalışmasının ürünüdür. Siz bakmayın eserin adının “Gümüş Portreler” olduğuna, bu esere “Altın Portreler” dense yeridir. Hayal, ‘Gümüşhane’ adından esinlenerek eserini böyle isimlendirmiş. Yoksa

Akın Akıntürk ve Eğitici Teatral Konserler

“Akın Akıntürk, 1978 yılında Gümüşhane’de doğdu. Gazipaşa İlkokulu’nu, Dumlupınar Ortaokulu’nu ve Gümüşhane Lisesi’ni bitirdi. KTÜ Gümüşhane İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün ikinci sınıfından ayrıldı. Bestekâr, yorumcu ve yapımcı olan Akıntürk, ilk kaseti ‘Asi Çocuk’u 1999 yılında Marmara Müzik’ten çıkardı. İkinci kaseti olan ‘Aleyna’(CD) 2007 senesinde Akıntürk Production’tan çıktı. ‘Aleyna’ adlı

Şehrin Aynasından Yansıyanlar...

Yüzünü denize, sırtını dağlara dönmüş Trabzon; Boztepe’nin koynunda uyur geceleri. Yastığı taştandır, yorganı bulut… Çam kokuları siner Boztepe’nin yamaçlarına. Ufukta belirir umudun (bordo)mavi gözleri… Bir şilep yüzer gönlün masmavi sularında. Dalgalar kıyıları döverken, rüzgar tarar Karadeniz’in kıvrım kıvrım saçlarını.. Şehir masmavi gözlerini açar aydınlık geleceğe… Kentin kılcal damarlarına

Tarihi Sevdiren Adam: Yavuz Bahadıroğlu

Trabzon Belediyesi’yle Moral FM’in ortaklaşa düzenlediği “İstanbul’un Fethinin 557. Yılı Anısına Fatih ve Fetih” konulu sohbet programı 17 Mayıs 2010 tarihinde Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde yapıldı. Programın sunuculuğunu Moral FM’in sunucu ve programcılarından Fethi Çağıl yaptı. Bu nefis program Araklı kökenli Devlet Sanatçısı Süleyman Şahintürk’ün doyumsuz solo mehter

Şiirin Tuzu Biberi: İmge

“Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya… Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj…”(TDK Sözlüğü) olarak tanımlanıyor imge… Şiirdeki imgeyi, sözcüklerin sınırlarını zorlamak olarak da ifade edilebiliriz kanaatimce… Zira imgelerle sözcüklere, sınırları zorlayan anlamlar yüklüyoruz. Kelimelerin günlük kullanımlarının çok dışına çıkıyoruz imgelerde.

Şiirin Büyüsü

Hz. Âdem’le dünya macerası başlayan insanoğlunun duygularını ifade etme ihtiyacı da o zaman baş göstermiştir. Şiirin bilinmeyen tarihini ta oraya kadar indirebiliriz. Fakat bahsettiğimiz şey, bugünkü anlamda olgun bir şiir değildir. Neticede duyguların bir çeşit dışa yansımasıdır. İnsan nesli bugüne kadar geçen serüveni içinde duygu, bilgi ve görgü

Şiiri Tanımlamak...

Arapça bir kelimedir şiir… “Bilme, tanıma, anlama” olarak açabiliriz bu kelimenin anlam bohçasını… TDK Sözlüğünde “Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk…” ifadeleri kullanılıyor şiir için…

Şiiri Kalıplara Sokmak...

Şiire ‘mevzun ve mukaffalı söz’ denirdi eskiden… Bu ne demektir? ‘Şiir, ölçülü ve kafiyeli söz kümeleridir’ demek… Bu tanım, şiiri baştan sınırlıyor. Yani bu tanımın dışında yazılanları şiir saymıyorlar; serbest tarzda yazılmış şiirleri Molla Kasım misali edebiyatın çöp sepetine atıyorlar. Oysa şiirde şekil ve kalıp mutlak unsurlardan değildir.

Şiir ve Okur Aynı Paydada Buluşur

Şiir sabır ve tahammül ister. İnce bir iştir şiir… Kuyumcu titizliği ve sabrı gerektirir. Yahya Kemal’in ömrü boyunca şiirlerini bir kitap haline getirmemesi, bir kısım şiirlerinin tamamlanmasını on yıllara yayması şiirde titizliğin önemine işaret eden müşahhas örneklerdir.

Şiir Evini Okura Kapamak...

İmge, şiirde derinliği sağlayan unsurların başında gelir. Fakat imgede de aşırılığa kaçılmamalıdır. Günümüzde bu işin de suyunu çıkaranlar az değildir. Günümüz şairleri öyle imgeler kuruyorlar ki bu durum şahsen o imgelerin şairin zihninde de bir karşılığı olmadıkları kanaatine götürüyor beni. “Ben söyledim, sen nasıl anlamlandırırsan anlamlandır” demek gibi

Sözde Şairler, Özde Şairler...

Taklitler hiçbir zaman orijinali kadar mükemmel olamaz. Onun içindir ki birçok üründe ‘Taklitlerinden sakınınız’ yazar. Şiir, taklidi kaldırmayan meşakkatli bir türdür. Taklit dizeler şiir müsveddesidir. Çağdaş Arap şiirinin en önemli temsilcisi kabul edilen Suriyeli Adonis’in dediği gibi “Şiir, tanımı gereğince taklit edilemez. Ancak kötü şairler taklit eder”

Söz Cambazları: Şairler

Söz söylemesini iyi bilenlere, ağzı laf yapan kimselere derler söz cambazı… Bu hususta şairlerin eline kimse su dökemez. Onlar gerçek anlamda söz cambazlarıdır. Sözün en tesirlisini, kelamın ruha işleyenini onlar söylerler. Onlar, lügatlerde sessizce uyuyan kelimeleri gönül teknesinde hissiyatla yoğurup yeni sentezler oluştururlar. Şairler kelimeleri derin uykularından uyandırırlar.

Soyadıyla Müsemma Bir Sima: Mevlut Selami Yardım

Trabzon değerli bir simasını daha ebediyete uğurladı. Akçaabat’ta yaptırdığı güzel okulla Türk Millî Eğitimine büyük katkıda bulunan, Akçaabat Sebatspor’u Türkiye Birinci Ligi’ne çıkaran ‘efsane başkan’ olarak nitelendirilen Mevlüt Selami Yardım’ı kaybettik.

Başa Dön