"Yarının ne getireceği belli olmaz, ama dün de bugün gibi bitmişti ve kimse şaşırmadı." - Douglas Adams"

Vardiyasız İşçiler

Geride bir kırık kol, / yok bir bacak ve / “Rolümü istiyorum” / diye ağlayan kelimeler bırakarak, / Göçüp gitti birimiz, en gerçek oyuna.

yazı resim

Geride bir kırık kol,
yok bir bacak ve
“Rolümü istiyorum”
diye ağlayan kelimeler bırakarak,
Göçüp gitti birimiz, en gerçek oyuna.

Halbuki, biz...
Tozunu soluduk yıllarca
Aldıklarımız da oldu;
Ama aldığımızdan çok
Bıraktıklarımız vardı
ve gözyaşlarıydı gülüşümüz
Hüzünbaz lobilerde.

Ne gecemiz vardı cebimizde ne de gündüzümüz.
Kunduz düşleriydi, her oyun bitiminde gördüğümüz.
Dinlenmek yasaktı, vardiyasız işçilerdik;
Alkışlara yenilirdi bölük pörçük uykularımız.

Beslenme çantamızda draje draje
Baklavalar, ilaç şişelerinde çorbalar
Kırmızı haplar, kahvaltımız olurdu.
Maviler akşam yemeklerimiz.
Ve üç öğün çay yerdik, şekersiz demli.

Küsmek yoktu, hep bahar kokan sahne arkaları
Provalar, ezberler ve perde vardı.
Boş koltuklar önünde, direnişlerimiz
İsyanlarımız vardı, hainliğine utanmaz Shakespeare’in

Kepenk indiren tiyatrolar gördük,
Yakıştıramadık; kendimize, kentimize
Rol için yanan ateşler gördük;
Kül oldular her biri, dağıldılar
Büyük balıkların daldığı, küçük sürüler misali.

Kaybetmeye yabancı tiyatro oyuncularıydık
Hani yemin etmiştik kopmamaya,
Çam ağaçlarının dikenleri gibi
Ne yaz ne kış.

KİTAP İZLERİ

Kapak Kızı

Ayfer Tunç

Ayfer Tunç’un "Kapak Kızı" Romanı: Çıplaklığın Katmanları ve Toplumsal Yüzleşme Ayfer Tunç’un ilk olarak 1992’de yayımlanan ve daha sonra "zemin aynı zemin, inşa aynı inşa"
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön