"Yazmak, aslında ölmek için bir bahanedir; okumak ise bu bahaneyi ertelemenin en zarif yoludur." - Umberto Eco"

Şeh"ri İstanbul I

yazı resim

26 Ocak 1968
Sarayburnu

Balık tutuyorsun.Dalga kırıntılarının tuzu uzun kirpiklerinde.Yarın doğacak kızın.Birkaç hafta aceleci.Biriktirdiklerini kat ve kat kattığın, koca gözlü, incecik bacaklı kızın.Üç yaşında alıp götüreceksin bir başka kıyıya; “Bu şehirde çocuk yetiştirilmez” diyeceksin..16 yıl sonra aynı şehre dönecek hem sadece kendiyle.

Rüzgar sertleşiyor, üşüyorsun.Babanı özlüyorsun.Oğlan olur belki diyorsun, Ali koyarım adını, babamın adını. Ali üç yıl sonra doğuyor. “Ya Ali adı ya ben” deniliyor.Aylarca ismi asılı kalan Ali, Cem oluyor. Biliyorum için yanıyor...

“Gök kapısı açıldı” dediğin gece –sandal, balık sefası dönüşü-içlerimiz buluşuyor.Ben biliyorum ne dediğini... Gök kapısı gerçekten açılıyor.

Bir demet peçete elinde. Şiirler karalı kıyısında köşesinde, sarhoş parmak titrekliği deminde. “Senin beni tanıman,benim seni tanımam için ömür yetmeyecek.” Sen de ben de bilmiyoruz iki ayımız kaldığını.

Balık tutuyorsun dalga kırıntılarının tuzu uzun kirpiklerinde. Sarayburnu...

Sarayburnu demek, BABAM demek...

KİTAP İZLERİ

Parasız Yatılı

Füruzan

Füruzan'ın "Parasız Yatılı"sı: Yarım Asırlık Bir Ağıt ve Direniş Bazı kitaplar vardır, yayımlandıkları anda klasik olurlar. Zamanın getirdiği edebi akımlardan, toplumsal çalkantılardan etkilenmeden, adeta kendi
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön