**Hadisçilikte Buhari’nin derlemesi olan Sahih Buhari Sünni dünyasında en güvenilir hadis kaynaklarından biri olarak kabul edilmiştir. Buhari, yaklaşık 600.000 hadisten seçtiği yaklaşık 7.000 hadisle bu kitabını oluşturmuştur. Ancak işin aslına bakılacak olursa Buhari'nin hadis derleme yöntemi dahi çok büyük hatalar içermektedir. Buhari’nin hadis derlemesindeki temel yaklaşım, hadislerin senet zincirine (isnad) yoğunlaşmak ve bu zincirin güvenilirliğine dayanarak hadislerin sahihliğini belirlemek olmuştur. Bu yöntem, hadisçilikte dönemin şartları içinde önemli bir gelişme olarak görülse de, Buhari’nin metin (matn) tenkidini yeterince yapmadığı eleştirisi yapılmaktadır. Hadisin metninin:
-Mantıkla,
- Akılla,
- Kur’an’ın öğretileriyle uyumu
gibi kriterlerle incelenmemesi, sahih kabul edilen hadislerde Kur’an’a açıkça aykırı ifadelerin yer almasına zemin hazırlamıştır. Örneğin, bazı hadislerde olayların tarih ve mekân açısından çelişkili anlatımları mevcuttur. Mekke ve Medine’nin fethi gibi kritik tarihi olayların rivayetlerinde bile önemli çelişkiler bulunması, Buhari’nin bu rivayetleri yeterince eleştirmediğini göstermektedir. Sahih Buhari’de yer alan bazı hadislerin, Yahudi ve Hristiyan kültürlerinden alınan israiliyat kaynaklı rivayetlerden etkilenmiş olması, bu metinlerin Kur’an’la çelişen ya da abartılı mucize anlatılarını içerdiği eleştirisine yol açmaktadır. Bu tür rivayetlerin İslam’ın temel kaynağı olan Kur’an’la çelişmesi, hadislerin hem güvenilirliği hem de İslam’ın özüyle uyumu açısından sorun teşkil eder. Buhari ve diğer hadis derleyicilerinin hadislerin neredeyse tümünü erkek ravilerden aktarması önemli bir metodolojik sorundur. Özellikle kadınlarla ilgili rivayetlerde erkeklerin, içinde bulundukları toplumsal ve siyasi ortamdan kaynaklanan önyargıları yansıttıkları, hatta kadın aleyhine hadisler uydurdukları bilinmektedir.
-Emeviler döneminde kadınların toplumsal rollerini sınırlamak amacıyla hadislerin siyasi meşruiyet için kullanılması,
- Kadınların “eksik akıl” gibi olumsuz özelliklerle tanımlandığı hadislerin uydurulması,
Buhari ve sonraki muhaddislerin eleştirilmesine neden olmuştur. Bu durum, hadislerin toplumsal cinsiyet ve güç ilişkilerine göre şekillenmesini ortaya koyar.
Buhari, hadisleri yalnızca senet zinciri bakımından incelemiş, hadislerin içeriğinin günümüz bilimsel verileriyle tutarlılığını sorgulamamıştır. Bu durum, özellikle bazı hadislerde belirgin şekilde göze çarpar:
- Sinek hadisi: Mikrobiyoloji ve entomoloji açısından değerlendirilmesi gereken bir konu iken Buhari’nin bu bilimsel verileri kullanmadığı açıktır.
- Deve idrarı hadisi: Modern tıp, kimya ve hijyen bilgisi, deve idrarının zararlı olduğunu gösterirken, hadis metni bu bilgileri dikkate almamıştır.
- Resim yapma hadisi: Günümüzde sanat terapisi gibi psikoterapide resmin faydaları bilimsel olarak kanıtlanmışken, Buhari’nin derlediği hadiste resim yapanların en büyük azaba uğrayacağı belirtilmektedir.
Bu örnekler, Buhari’nin hadisleri sadece senet açısından değerlendirip bilimsel ve akli içerik kontrolü ve en önemlisi Kur'an süzgecinden geçirmeyi ihmal ettiğini göstermektedir.
Buhari’nin bazı hocalarından ve ravilerden hadis aldığı, ancak bu kişilerin hafıza ve rivayet güvenirliklerinin zayıf olduğu da bilinmektedir. Örneğin:
İkrime ve Sa’id b. Ebî ‘Arûbe gibi ravilerin güvenilirliği hadis münekkitleri tarafından sorgulanmıştır. Buhari’nin hocası Nuaym bin Hammâd gibi şahısların rivayetleri hadisçiler tarafından zayıf kabul edilmiş ve bazen sünneti koruma adına hadis uydurmakla suçlanmıştır. Bu durum, Buhari’nin derleme sürecinde rivayetlerin güvenilirliği konusunda eksiklikler olduğunu göstermektedir. Sahih Buhari ve diğer hadis derlemelerinde, olay ve durumdan tam anlamıyla emin olmayan ravilerden hadis aktarıldığı da görülmektedir. Hadisçilikte ravilerin hafıza, dikkat ve durumu kavrama yeteneklerinin göz ardı edilmesi de büyük bir sorundur. Buhari’nin bazı rivayetlerde, rivayetin geçtiği olayın detaylarından kesin olarak haberdar olmayan, şüphe içinde olan ya da rivayetin doğruluğu konusunda tereddüt yaşayan kişilerin ifadelerine yer verdiği bilinmektedir.
Bu durum, hadis metinlerinde;
- Olayların tarih, yer ve sebepleriyle ilgili tutarsızlıkların ortaya çıkmasına,
- Hadisin anlattığı durumun gerçekliğinin şüpheli hale gelmesine,
- Ravinin algısal veya hafıza zayıflığından kaynaklanan yanlış aktarımlara neden olmaktadır.
Örneğin, bazı hadislerde “şöyle oldu mu, olmadı mı?” tarzı ifadeler gibi kesin olmayan aktarım biçimleri bulunmaktadır. Bu da rivayetin sağlamlığı konusunda soru işaretleri doğurur. Buhari’nin, durumdan emin olmayan bu ravilerden aktardığı hadisleri, isnad zincirine güvenerek sahih kabul etmesi, metin tenkidi açısından bir zayıflıktır. Güvenilirlik açısından bu tür rivayetlerin tespiti ve metinlerinin Kur’an, mantık ve tarih ile uyumunun sorgulanması gerekirdi. Sahih Buhari, İslam hadis geleneğinde merkezi bir yere sahip olmasına rağmen, günümüz eleştirel ve bilimsel perspektifinden bakıldığında, hadis derleme sürecinde çeşitli eksiklikler ve hatalar barındırmaktadır. Buhari’nin senet odaklı yaklaşımı, hadis metninin mantık, akıl ve Kur’an’a uygunluğunu yeterince değerlendirmemesine neden olmuş israiliyat etkileri, erkek egemen aktarıcıların önyargıları, bilimsel verilerden yararlanmama, ve güvenilirliği tartışmalı ravilerden aktarımlar, Sahih Buhari’nin mutlak güvenilirlik iddiasını zayıflatmaktadır. Özetle, Sahih Buhari’nin hadis derlemesi, dönemi için önemli bir hadisçilik başarısı kabul edilse de gerçek anlamıyla büyük bir başarısızlık ve felakettir. Zira;
- Metin tenkidinin yetersizliği,
- Kur’an’a ve akla uygunluk kontrolünün yapılmaması,
- Bilimsel verilerden yararlanılmaması,
- İsrailiyat etkisi ve metinlerdeki tarihî çelişkiler,
- Cinsiyetçi ve politik etkilerle hadislerin şekillenmesi,
Güvenilirliği tartışmalı ravilerden hadis aktarılması gibi temel metodolojik sorunlar taşımaktadır. Haliyle İslam'ın özüne dönmesi için hadislerin terk edilmesi gerekmektedir. **
