"Yaratıcılık, beynimi çamaşır makinesine atıp, programı 'düşünmeye son' olarak ayarlamak gibi bir şey." - Kurt Vonnegut"

Rüyadan Kabusa

bir rüya nasıl kabusa dönüşür. hemde hepimizin hergün gördüğü. resimle birlikte uyum sağladığını düşündüğüm bir şiir

yazı resim

Sessizlik,
Yağmur yağıyor.
Kaldırımlar ıslak.
Sokak lambaları tek renkli olmaktan sıkılmış,
Yağmur tanelerinin içinde renk gradiyentine ayrılmak istiyor,
Belki de güneşe özenmişler,
Gök kuşağı oluşturmak istiyor.

Pencerelerde ışık yok,
Şehir büsbütün uyumuş,
Gündüzün kâbusunun aksine
Tatlı rüyalar görüyor.

Sokaklar bomboş,
Arabaların her biri bir köşe çekilmiş
Sırtındaki yüklerden kurtulmuş olarak
Öylece dinleniyor.

Yollar desen ayrı bir âlem,
Üzerinde çöpçüler geziniyor,
Belli ki günün kirliliği temizlenip
Sabaha hazırlık yapılıyor.

Dünya
Dünya, her gün, her gün yenileniyor
Her sabah tertemiz başlıyor.
Umut dolu,
Sonra bir klakson sesi,
Her şeyi bozuyor.
Gün doğuyor, dünya uyanıyor,
Yağmur duruyor.
Gök kuşağı zaten köylerde kaldı
Şehirlerde sıkılmış kemerler var,
Kâbus yine başlıyor.

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön