"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"

Ölümlerini Yakıştıramadıklarım

Ölümlerini yakıştıramadıklarım, birer birer çıktığında hayatımdan; ne bırakılan boşlukları doldurabildim ne de o boşlukları birileri...

yazı resim

Ölümlerini yakıştaramadıklarım birer birer çıktığında hayatımdan; her biri kendince bir boşluğu bırakıp gitti ardında. Yaşama sevincim, onlarla birlikte karıştı toprağa. Birbirinin aynısı olan günler, bitmeyen sancılardı...

Öyle bir an geldi ki; artık hep hasret kokuyordu yağan yağmurlar... Gülmek nedir bilmiyordu içimdeki çocuk; yaşamak ağır bir yüktü omuzlarında; ne sevdiği yağmurlarda ıslanmak istedi ne de yaşamak!

Yüreğim, yaşayan bir ölüydü; kime sarıldıysam hüzün bulaştı ellerine; oysa onlar hüznü bilmezlerdi. Ve bir dağ başı ıssızlığı gibi gömüldüm içime.

Kendimde eğer ki bulamıyorsam yaşama gücünü, neye yarar ki çabalarım? Ve her uykuya dalışlarımda ne kadar çok istedim bir daha hiç uyanmamayı.

Mühürleyip dudaklarımı, tıkayıp kulaklarımı ve kapamayı denedim gözlerimi. Buna rağmen içimdeki sessizlik büyüdükçe büyüdü; yazmak da yetmedi; yetersiz geldi kelimeler ama yine de en zoru kendimi hiç bulamayışım...

Kaç kişi için anlamı vardı ki varlığımın ve kaç kişi için sığınacak bir limandı bu yüreğim?... Söylemesem, yazmasam ben de herkes gibiyim işte; sağır, dilsiz ve kör.

Ölümlerini yakıştıramadıklarım, birer birer çıktığında hayatımdan; ne bırakılan boşlukları doldurabildim ne de o boşlukları birileri...

KİTAP İZLERİ

Sırça Köşk

Sabahattin Ali

Sırça Köşk: Yıkılmaya Mahkûm Bir Düzenin Alegorisi Sabahattin Ali, son eseriyle sadece bir öykü kitabı değil, aynı zamanda cesur bir veda ve sarsılmaz bir ithamname
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön