"Yazmak, aslında kendi kendine 'birazdan anlayacaksın' demek gibidir. Ve bazen asla anlamazsın." - Franz Kafka"

“Ölmüş Kişilerden Yardım İstemek: Tevhid İnancına Aykırı Bir Şirk Fiili”

Bu metin, Kur'an-ı Kerim'in tevhid inancını vurgulayarak, Allah'tan başkasından yardım dilemenin ve ölmüş kişilere ilahi vasıflar atfetmenin İslam akidesine aykırı olduğunu anlatıyor. Kabir ziyaretlerinde "rabıta" yapma ve ölmüş şeyhlerden medet umma gibi uygulamaların şirk içerdiğini, kulluk ve duanın yalnızca Allah'a yöneltilmesi gerektiğini Kur'an ayetleri ışığında açıklıyor.

yazı resim

**Kur’an-ı Kerim, insanın sadece Allah’a yönelmesi, yalnızca O’ndan yardım dilemesi gerektiğini kesin bir biçimde ortaya koyar. Bununla birlikte, bazı çevrelerde ölmüş şeyhlerden veya evliyalardan medet ummak, kabir başında “rabıta” yapmak gibi uygulamalar, İslâm akidesine ciddi anlamda aykırıdır. Özellikle “Cüppeli Ahmed” olarak bilinen şahsın, “Mahmud ne buyurdu: ‘Ben Edirnekapı’dan sizi yöneteceğim, kabrimin başına gelin bana rabıta yapın, müşküllerinizi çözeceğim’” gibi ifadeleri açıkça şirk barındırmaktadır. Zira Allah’ın birliğine iman (tevhid), kulluk ve dua gibi yetkilerin sadece Allah’a mahsus olduğunu kabul etmeyi gerektirir. Oysa bu tür inançlar ve sözler, Allah’tan başkasına ilahî vasıflar atfetmekte ve kulluğu O’ndan başkasına yönlendirmektedir. Kur’an, Allah’ın birliğini vurgulayan ayetlerle doludur. Fussilet Suresi 6. ayet bu gerçeği net bir şekilde ortaya koyar:
> “De ki: ‘Ben ancak sizin gibi bir beşerim. Bana vahyolunuyor ki, sizin Tanrınız ancak bir tek tanrıdır. Artık O’na yönelin ve O’ndan mağfiret dileyin. Vay ortak koşanlara!” (Fussilet 41:6)
Bu ayette Allah, Resulü Muhammed'e kendisinin sadece bir insan olduğunu ve tebliğ ettiği gerçeğin “tek tanrı” inancına çağrı olduğunu bildirmektedir. Allah, insanların sadece Kendisine yönelmelerini ve affını doğrudan O’ndan istemelerini emreder. Dolayısıyla Allah’tan başka herhangi bir varlıktan, hele ki ölmüş bir kimseden medet ummak, Allah’ın bu emrine aykırıdır. Kur’an’da, ölülerin insanlara hiçbir fayda veya zarar veremeyeceği, duaları ve istekleri işitemeyeceği açıkça bildirilir:
> “Sen, kabirlerde olanlara duyuramazsın.” (Fatır 35:22)
“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, O’ndan başka onu giderecek yoktur.” (En’am 6:17)
Bu ayetler, Allah’ın mutlak güç sahibi olduğunu ve kulların yalnızca O’na yönelmesi gerektiğini belirtir. Ölülere yapılan yakarışlar veya “müşkülleri çözmesi” beklentisi, Kur’an’a göre anlamsızdır ve batıldır. Şirk, Allah’tan başkasına ilahî özellikler atfetmek ve dua/yardım gibi kulluk fiillerini O’ndan başkasına yöneltmektir. Mahmud'un öldükten sonra bile insanları yönetebileceği, müşkülleri çözebileceği gibi iddialar ise, Allah’a ait olan “yardım etme” ve “dua işitme” yetkilerini bir kula yüklemektir. Bu, tevhid inancına aykırıdır ve Allah’ın affetmeyeceği bir günah olan şirki oluşturur:
> “Allah, Kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa 4:48)
Sonuç olarak, “Ben kabrimde müşküllerinizi çözeceğim” gibi sözler ve ölmüş bir kişiden yardım bekleme inancı, Kur’an’a ve tevhid inancına tamamen aykırıdır. Ölülerden medet ummak, Allah’ın tek otorite ve yardım edici olduğu gerçeğini inkâr etmektir. Kur’an, Allah’a ortak koşmadan sadece O’na yönelmemizi, sadece O’ndan yardım dilememizi ve yalnızca O’na kulluk etmemizi emreder. Her türlü şirkten uzak durmak, imanımızın temeli ve kurtuluşun anahtarıdır:
> “Yalnız Sana hizmet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.” (Fatiha 1:5)

**

Yorumlar

Başa Dön