**Günümüz dünyasında dini anlamada kullanılan yöntemler ve kaynaklar, zaman zaman birbirinden ayrılmakta ve farklı bakış açıları ortaya çıkmaktadır. Müslümanlar arasında önemli olduğu iddia edilen ilahiyat eğitimi mezheplerin yani filozofların görüşlerinin öğretilmesiyle sınırlı kalmaktadır. Bu durum, bireylerin dini anlamada ve yaşamada özgürlüklerini kısıtlamaktadır. Gerçek anlamda dini bilgi yalnızca Kur'an'ı yeterli görerek olabilir. Kur'an, her dönemde anlaşılabilen ve insanlığın gelişen bilgi birikimine ışık tutan bir kitaptır. Kur'an, kendisini doğrudan evrensel bir rehber olarak sunmakta ve insanları düşünmeye, akletmeye teşvik etmektedir. Bu bağlamda, "Allah kimseye gücünün yettiği dışında teklif etmez. Kazandığı lehine ve işlediği aleyhinedir" (Bakara, 286) ayeti, insanın sorumluluğunun sınırlarını çizen çok önemli bir öğüttür. İnsan, kendi kapasitesi ve imkânları doğrultusunda sorumludur ve hiçbir insan, kendi gücünü aşan bir yükle karşı karşıya bırakılmamaktadır. Bu anlayış, sadece bireysel sorumluluğu değil, aynı zamanda akıl ve bilimsel keşiflerle desteklenen bir dini anlayışa da kapı aralamaktadır. Kur'an, insanları yalnızca dini değil, aynı zamanda dünyayı da anlamaya yönlendiren bir kitaptır. Bu anlamda bilim, dini anlamada önemli bir araçtır. Zaman, ruh, gökyüzü ve yıldızlar gibi kavramlar, hem bilimsel hem de dini bağlamda derinlemesine tartışılabilir. Örneğin, zamanın izafiyeti konusu, fiziksel anlamda zamanın sabit bir ölçüde olmadığını gösteriyor ve bu da bazı Kur'an ayetlerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir. Zamanın ve evrenin yapısını daha iyi anlamak, Kur'an'daki bazı derin kavramları aydınlatacaktır. Günümüzde ilahiyat eğitimi geçmişteki filozofların görüşlerinin öğretilmesiyle sınırlıdır. Mezheplerin yorumları, zaman zaman bireysel yorum ve eleştiriden uzak bir şekilde kabul edilmektedir. Ancak dinin özüne ve derinliğine inmek için Kur'an'ı doğrudan kaynak olarak ele almak gereklidir. İlahiyatta din konusunda verilen bir eğitim yoktur. Filozofların görüşleri din olarak öğretilir. Haliyle ilahiyat okuyanlar felsefe eğitimi alıyorlar dini eğitim almıyorlar çünkü ilahiyatta mezheplerin görüşleri din olarak öğretilir. Hâlbuki tüm Müslümanlar Kur'an'dan sorumludur. Ayrıca bilim dahi dinî metinleri daha iyi anlamak ve açıklamak destek olarak kullanılabilir. Özellikle fizik, nörobilim, tıp, psikoloji ve astronomi gibi bilim dallarının, dinî kavramları daha iyi anlamak için önemli katkılar sağladığı noktalar vardır. Kur'an'ın ayetlerinde geçen bazı kavramlar, örneğin zaman, ruh, gökyüzü ve yıldızlar gibi konular bilimle ilişkilendirilebilir. Bu Kur'an'ın mesajını derinlemesine anlayabilmek için farklı bilimsel perspektiflerin gerekli olduğu anlamına gelir. Örneğin, zamanın izafiyeti konusu, fiziksel anlamda zamanın sabit bir ölçüde olmadığını gösteriyor ve bu da bazı Kur'an ayetlerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir. Namaz vakitleri için astronomi gereklidir. Kadınlar hakkında konuşmak için tıp gereklidir. Sidr ağacının ne olduğunu bilmek için ziraat gereklidir. Nebimiz İsa'nın Eylül Ekim aylarından birisinde doğduğunu bilmek için ziraat mühendisliği bölümü okumak gereklidir. Hatta yapay zeka dahi gereklidir. Chatgpt bilgileri hafızasına kaydediyor. Bir insan birkaç yılda bir dili öğrenebilirken Chatgptnin hafızasına klasik Arapça'nın kaydedilmesiyle birlikte Kur'an'ın mealini doğru bir şekilde yapabilir. Dini bilgilerin hafızasına kaydedilmesiyle birlikte o konularda makale yazabilir. Günümüzde yazılımcılar ve Siber güvenlikçiler dinden uzaklaşıyorlar Chatgpt dini yazılımsal mimariyle anlatmak için kullanılabilir. Ancak ilahiyat mezunları bunların hiçbirisini bilmezler çünkü ilahiyatta bunlar değil geçmişteki kişilerin görüşleri öğretilir. Filozoflar alim ilan edilip onların görüşleri öğretilir. Haliyle ilahiyat okuyanlar hem batıla saparlar hem de batılı anlatırlar Kur'an'dan uzak dururlar ancak Kur'an'ı kabul ettiklerini iddia ederler. Mezhepler, hadisler ve tefsirler zorunludur dersek asıl zorunlu olan modern bilim dalları olduğu için modern bilim dalları daha çok zorunlu bir duruma geçerler. Ancak her insan her alana hakim olamayacağı için Allah kimseye kaldıramayacağı yükü yükletmez. Herkes Kur'an'a uymakla sorumludur. Kimse hadislerden ve mezheplerden sorumlu değildir. Dini metinlerin anlaşılması günümüzde klasik öğretilerle değil, çağdaş bilimsel gelişmelerle daha çok desteklenebilir duruma gelmişlerdir. Fizik, nörobilim, psikoloji, tıp gibi alanlar, insanın içsel dünyasını ve evrendeki yerini daha iyi anlamamıza yardımcı olacak önemli disiplinlerdir. Örneğin, namaz vakitlerinin belirlenmesinde astronomi gereklidir. Kur'an'da geçen kavramların daha doğru anlaşılması için, zamanın işleyişini anlamak üzere astronomi biliminin katkısı büyük olabilir. Kadınlarla ilgili hükümlerin daha doğru bir biçimde ele alınabilmesi için tıp ve biyoloji gibi bilim dallarına başvurulmalıdır. Aynı şekilde, nebilerin hayatı ve doğum zamanları gibi konularda da bilimsel araştırmaların rolü büyüktür. Bu bağlamda, her insanın dini anlayışı, yalnızca bireysel çabalarla değil, aynı zamanda bilimsel keşiflerin ve aklın yönlendirmesiyle şekillendirilebilir. Dini anlamda herkesin sorumluluğu, kendi kapasitesi ve bilgisi doğrultusunda şekillenir. İnsan, sadece aklını ve vicdanını kullanmakla mükelleftir. Bilimsel ilerlemeler, dini anlamada önemli katkılar sağlasa da, her birey kendi sorumluluğunu yerine getirmek için, Allah’a yönelerek ve Kur'an’ı doğru şekilde anlamaya çalışarak hayatını yönlendirmelidir. Her birey, sadece kendi imkânları ve bilgisi doğrultusunda dini hayatını yaşamalıdır. Bu da, Kur'an’ın ruhuna uygun bir tutumdur, çünkü Allah, kullarına asla gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemez. Kur'an, çağlar boyu insanlara doğru yolda rehberlik etmeyi sürdürmüş ve her dönemde evrensel mesajlar vermiştir. Ancak, bu mesajların derinlemesine anlaşılabilmesi için her insanın Kur'an meali okuyup anlayışı doğrultusunda Kur'an'ı hayatına geçirmesi gereklidir. İlahiyat eğitiminin, filozofların geçmişteki yorumlarından ibaret olmaması gerektiği açıktır. Aksi takdirde günümüzdeki gibi dinin yaşanması zor olur. Ve bilimde Kur'an’ın mesajını anlamada önemli bir araç olduğu için bilimi de bilmek zorunluluk teşkil edecektir. Zira zaman, ruh, evrenin yapısı gibi konular, dini bir bakış açısıyla değil bilimsel bir perspektifle ele alınmalıdır. Bu şekilde, Kur'an’ın evrensel mesajı daha derinlemesine anlaşılabilir ve yaşanabilir. Ancak ne yazık ki her insan her alana hakim olamaz. Bu yüzden Allah herkesi Kur'an'dan anladığı doğrultusunda anlayışı doğrultusunda sorumlu tutar. Kur'an'a uyan her birey, kendi aklını ve bilgilerini kullanarak, kendi sorumluluğunu yerine getirebilir ve Allah’a en yakın olacak şekilde bir hayat sürebilir.
**