"Bugün 13 Aralık 2025. Ne şanslısınız ki hala kitap okuyorsunuz. Ben olsam çoktan Netflix'e geçmiştim." – Franz Kafka"

Kur'an Işığında Abdest, Gusül ve Temizlik: Geleneksel Anlayışa Eleştirel Bir Bakış

İslam'da temizlik ve ibadet kavramları, Müslüman yaşamının temelini oluşturur. Bu metin, özellikle abdest ve gusül gibi ibadet öncesi temizlik ritüellerini Kur'an-ı Kerim'in Maide Suresi 6. ayet ışığında inceliyor. Yüzyıllar içinde çeşitli yorumlarla şekillenen bu uygulamaların asıl amacı, Allah'ın insanlar için kolaylık sağlaması ve manevi arınmayı teşvik etmesidir.

yazı resim

İslam dininde ibadet ve temizlik arasındaki ilişki, Müslüman bireyin günlük yaşamının merkezinde yer alır. Namaz gibi temel ibadetlerin yerine getirilmesinde ön şart olan abdest ve gusül konuları, yüzyıllar boyunca çeşitli yorumlarla şekillenmiş ve bazen özünden uzaklaşmıştır.
Kur'an'da Abdestin Tanımı ve Unsurları
Abdest, Kur'an-ı Kerim'de Maide Suresi'nin 6. ayetinde son derece açık ve anlaşılır bir şekilde tarif edilmiştir:
"Ey iman edenler! Salata kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın ve başlarınızı ve ayaklarınızı iki ayak bileğine kadar meshedin. Ve eğer cünüp iseniz tam temizlenin. Eğer hastaysanız yahut seyahat üzerinde yahut sizden biriniz tuvaletten gelmişse ya da kadınlara dokunmuşsanız ve su bulamamışsanız teyemmüm edin. Temiz toprağı yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah size hiçbir güçlük çıkarmak istemiyor. Fakat sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamak istiyor. Umulur ki şükredersiniz."
Bu ayet, abdestin dört temel unsurunun ne olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır:

  1. Yüzün yıkanması: İlk emir, yüzün temizlenmesidir. Ayette bu husus "yıkama" fiiliyle ifade edilmiştir.
  2. Ellerin dirseklere kadar yıkanması: İkinci emir, ellerin dirsek dahil yıkanmasıdır. Burada da "yıkama" fiili kullanılmaktadır.
  3. Başın meshedilmesi: Üçüncü unsur, başın mesh edilmesidir. Dikkat edilirse burada "yıkama" değil "mesh etme" (sürtme, silme) fiili kullanılmaktadır.
  4. Ayakların meshedilmesi: Son unsur ise ayakların topuklara kadar mesh edilmesidir.
    Bu tarif, abdesti basit, anlaşılır ve uygulanabilir kılmaktadır. Ayetin yapısına dikkat edildiğinde önemli bir dilbilgisel ayrıntı göze çarpar: "Yıkayın" emri sadece yüz ve eller için kullanılmış, ardından "ve" bağlacıyla başın mesh edilmesine geçilmiştir. Baştan sonra ayaklar da yine "ve" bağlacıyla başa bağlanmış ve mesh edilmesi emredilmiştir. Eğer ayaklar da yıkanacak olsaydı, ayrı bir "yıkayın" emrinin gelmesi veya ayakların ellere bağlanması gerekirdi. Ancak ayetdeki sıralama şöyledir: yıkama (yüz-eller), mesh (baş), ve (bağlaç), mesh (ayaklar).
    Abdesti Bozan Durumlar: Kur'an Ne Diyor?
    Kur'an-ı Kerim, aynı ayette abdesti bozan durumları da açıkça belirtmiştir:
  5. Tuvalet ihtiyacını gidermek: Ayetin ifadesiyle "tuvaletten gelmek" abdesti bozan bir durumdur.
  6. Kadınlara dokunmak: Bu ifade, cinsel ilişkiyi de içerecek şekilde cinsel temas anlamına gelmektedir.
    Bu iki durum dışında Kur'an'da abdesti bozan başka bir hal belirtilmemiştir. Geleneksel yorumlarda yer alan gaz kaçırma, kanama, uyuma, bilinç kaybı, kadının adet görmesi gibi durumların abdesti bozduğuna dair Kur'an'da herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum, dinin kolaylaştırıcı ilkesiyle de örtüşmektedir. Allah, ayetin sonunda açıkça "size hiçbir güçlük çıkarmak istemiyor" buyurmaktadır.
    Ayakların Yıkanması mı, Mesh Edilmesi mi?
    Geleneksel uygulamalarda en çok tartışılan konulardan biri, ayakların durumudur. Birçok mezhep ve yorum, ayakların yıkanması gerektiğini savunur. Ancak Kur'an'daki ifade son derece açıktır: ayaklar mesh edilecektir, yıkanmayacaktır. Ayette kullanılan Arapça fiil "meseha"dır ve bu kelime "silmek, sürtmek, mesh etmek" anlamına gelir. Eğer ayaklar yıkanacak olsaydı, eller için kullanılan "ğasele" (yıkamak) fiilinin tekrar edilmesi gerekirdi. Ancak ayetin yapısı bunu desteklememektedir. Ayetin gramatik analizi şu şekildedir:
    - "Yıkayın" emri → yüzlerinizi ve ellerinizi (dirseklere kadar)
    - "Meshedin" emri → başlarınızı ve ayaklarınızı (topuklara kadar)
    Başla ayaklar arasındaki "ve" bağlacı, her ikisinin de aynı fiile bağlı olduğunu gösterir. Dolayısıyla başın mesh edilmesi nasıl açıksa, ayakların da mesh edilmesi o kadar açıktır. Bu yorumu göz ardı ederek ayakların yıkanması gerektiğini savunmak, Kur'an'ın açık ifadesini başka bir anlamla değiştirmek anlamına gelir.
    Cünüplük ve Gusül: Kur'an'ın Tanımı
    Cünüplük, cinsel ilişki veya meni atılması durumunda meydana gelen bir haldir. Bu durumun ardından Kur'an, temizlenmeyi emreder. İki temel ayet bu konuya açıklık getirir:
    Maide Suresi 6. Ayet
    Yukarıda zikredilen ayette "eğer cünüp iseniz tam temizlenin" ifadesi yer alır. Burada kullanılan Arapça kelime "tattahharu"dur ve "temizlenmek, yıkanmak" anlamına gelir.
    Nisa Suresi 43. Ayet
    "Ey iman edenler! Sarhoşken ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken yolculukta olmanız dışında yıkanıncaya kadar salata yaklaşmayın eğer hasta iseniz veya yolculukta veya biriniz tuvaletten gelmişse veya kadınlara dokunmuşsanız su bulamasanız temiz toprağa teyemmüm edin yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedicidir çok bağışlayıcıdır."
    Bu ayette kullanılan ifade "tagtesilu" yani "yıkanıncaya kadar"dır. Her iki ayet de cünüplük halinde yapılması gerekenin "yıkanmak" olduğunu açıkça belirtir. Burada önemli olan nokta, bu yıkanmanın nasıl yapılacağına dair detaylı bir ritüel tarif edilmemesidir. Geleneksel anlayışta "gusül abdesti" olarak bilinen uygulama, belirli bir sıralama ve yöntemle yapılan seremonik bir temizlenmedir. Ancak Kur'an, sadece "yıkanın, temizlenin" demektedir. Bu da günümüz koşullarında basitçe duş almak anlamına gelmektedir. Kur'an'da "önce şöyle yapın, sonra böyle yapın" şeklinde bir tarif yoktur. Önemli olan, bedenin temizlenmesidir.
    Hayız ve Lohusalık: Gusül Gerekir mi?
    Toplumda yaygın bir inanış, kadınların adet dönemi (hayız) ve doğum sonrası kanama dönemi (lohusalık) bitiminde gusül almaları gerektiği yönündedir. Birçok kadın bu dönemlerde kendini "pis" hisseder, ibadet etmekten çekinir ve temizlik rutinini bile aksatır. Ancak Kur'an'a baktığımızda bu anlayışın temelsiz olduğunu görürüz.
    Bakara Suresi 222. Ayet
    "Ve sana adet görmeden soruyorlar. De: O ezadır, adet süresince kadınlardan uzaklaşın, rahatsızlıktan kurtuluncaya kadar yaklaşmayın. Rahatsızlıktan kurtuldukları zaman Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri ve arınanları sever."
    Bu ayet, hayız döneminin doğal bir süreç olduğunu ve bu süreçte cinsel ilişkiden kaçınılması gerektiğini vurgular. Ayetin vurguladığı tek şey "rahatsızlıktan kurtulunca" yaklaşılabileceğidir. Burada "gusül alın" emri yoktur. Rahatsızlıktan kurtulmak, yani hayızın sona ermesi yeterlidir. Kur'an'da hayız ve lohusalık cünüplük kapsamında değerlendirilmez. Cünüplük, cinsel ilişki veya meni atılmasıyla oluşan bir haldir. Hayız ise kadının fizyolojik döngüsünün doğal bir parçasıdır ve bu durumun kendisi abdest veya gusül gerektirmez. Hayız döneminde kadın her zaman duş alabilir, temizlenebilir. Dönem bittiğinde de yapması gereken tek şey normal temizliğini sürdürmektir. Bu yanlış anlayış, kadınları hem psikolojik hem de fiziksel olarak olumsuz etkiler. Kendini "pis" hisseden kadın, duş almayı erteler, ibadet etmekten uzaklaşır ve manevi olarak kendini izole hisseder. Oysa İslam'ın özünde böyle bir yaklaşım yoktur.
    Temizliğin Önemi: Bedensel ve Ruhsal Arınma
    Kur'an-ı Kerim, temizliği hem bedensel hem de ruhsal bir ibadet olarak vurgular. Müddessir Suresi'nin ilk ayetleri bu konuda açık bir mesaj verir:
    "Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar. Efendini tekbir et ve elbiseni temizle ve pislikten kaçın." (Müddessir Suresi, 1-5)
    Bu ayetler, Müslümanın hem dış görünüşünü hem de iç dünyasını temiz tutması gerektiğini vurgular. Temizlik, sadece abdest veya gusül gibi ibadet öncesi yapılan bir hazırlık değil, Müslümanın yaşam tarzının bir parçasıdır. Kadınların hayız döneminde temizlikten uzak durması, bu ilkeyle çelişir. Aksine, bu dönemde daha sık duş almak, daha fazla özen göstermek İslam'ın ruhuna daha uygundur. Kendini "pis" hissederek ibadetten ve temizlikten uzaklaşan kadın, aslında Allah'ın emrettiği temizlik ilkesinden de uzaklaşmış olur.
    Kolaylık İlkesi: Allah Zorluk İstemez
    Kur'an-ı Kerim'in en temel ilkelerinden biri, dinin insanlar için kolaylaştırılmış olmasıdır. Birçok ayette bu ilke vurgulanır:
    "Allah sizin için kolaylık ister, sizin için güçlük istemez." (Bakara Suresi, 185)
    "Allah size hiçbir güçlük çıkarmak istemiyor. Fakat sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamak istiyor. Umulur ki şükredersiniz." (Maide Suresi, 6)
    Bu ayetler, dinin özünün kolaylık olduğunu gösterir. Abdest ve gusül konularında da bu ilke geçerlidir. Geleneksel yorumların getirdiği ek şartlar ve kurallar, bu kolaylık ilkesiyle çelişmektedir. Örneğin:
    - Gaz kaçırmanın abdesti bozduğu inancı, insanları sürekli abdest yenileme zorunluluğuyla karşı karşıya bırakır.
    - Uykudan kalkanın abdest alması gerektiği inancı, gece uyananlara ek yük getirir.
    - Hayız ve lohusalık sonrası gusül zorunluluğu, kadınları günlerce temizlikten uzaklaştırır.
    Oysa Kur'an'da bu durumlardan hiçbirinin abdesti bozduğuna dair bir ifade yoktur. Abdesti bozan durumlar açıkça belirtilmiştir: tuvalet ihtiyacı ve cinsel temas. Bunların dışındaki durumları abdesti bozan haller olarak kabul etmek, Kur'an'a ekleme yapmak anlamına gelir.
    Teyemmüm: Kolaylığın Bir Göstergesi
    Kur'an, su bulunamadığı veya kullanılamadığı durumlarda teyemmüm yapılmasına izin verir. Teyemmüm, temiz toprağa elleri sürerek yüz ve elleri mesh etmektir. Bu uygulama, İslam'ın ne kadar pratik ve esnek bir din olduğunu gösterir. Hasta bir kişi, yolcu bir kişi veya su bulamayan bir kişi için namaz kılma hakkı teyemmümle korunur. Bu da gösteriyor ki, Allah kullarına her durumda ibadet edebilmeleri için kolaylıklar sağlamıştır. Önemli olan, ibadetin özüne bağlı kalmaktır, seremonik detaylara değil.
    Geleneksel Anlayışla Kur'an Arasındaki Farklar
    Geleneksel İslam yorumları, yüzyıllar içinde oluşan kültürel ve coğrafi etkenlerle şekillenmiştir. Bazı yorumlar Kur'an'ın açık hükümlerine uygun olsa da bazıları özünden uzaklaşmıştır. Abdest ve gusül konularında ortaya çıkan başlıca farklılıklar şunlardır:
  7. Abdesti Bozan Durumlar
    Kur'an'ın Bildirdiği: Tuvalet ihtiyacı ve cinsel temas.
    Geleneksel Anlayış: Gaz kaçırma, kanama, uyuma, bilinç kaybı, kadına dokunma (cinsel olmasa bile), deve eti yeme ve daha birçok durum.
    Bu eklemeler, Kur'an'da hiçbir dayanağı olmayan uygulamalardır ve İslam'ın kolaylık ilkesiyle çelişir.
  8. Ayakların Durumu
    Kur'an'ın Bildirdiği: Ayaklar mesh edilir.
    Geleneksel Anlayış: Ayaklar yıkanır (bazı mezhepler mesh etmeyi kabul eder ancak genelde yıkama tercih edilir).
    Bu konudaki farklılık, Kur'an'ın açık ifadesinin göz ardı edilmesinden kaynaklanır.
  9. Gusül Detayları
    Kur'an'ın Bildirdiği: Cünüp olan yıkansın, temizlensin.
    Geleneksel Anlayış: Belirli bir sıralama ve yöntemle yapılan detaylı bir gusül abdesti.
    Kur'an sadece temizlenmeyi emreder, detaylı bir ritüel tarif etmez. Günümüzde duş almak, bu emri yerine getirmenin en pratik yoludur.
  10. Hayız ve Lohusalık Sonrası Gusül
    Kur'an'ın Bildirdiği: Hayız ve lohusalık cünüplük kapsamında değildir, bu dönemlerde cinsel ilişkiden kaçınılır.
    Geleneksel Anlayış: Hayız ve lohusalık bitiminde gusül alınması şarttır.
    Bu anlayış, kadınları gereksiz yere zorlar ve psikolojik olarak olumsuz etkiler.
    Sağlıklı Bir Yaklaşım: Kur'an Merkezli Din Anlayışı
    İslam'ı doğru anlamak için öncelikle Kur'an'a dönmek gerekir. Kur'an, Allah'ın insanlığa gönderdiği son mesajdır ve her konuda yeterli açıklığı içerir. Kur'an'la çelişen her yorum sorgulanmalı ve reddedilmelidir.
    Abdest ve gusül konularında Kur'an'ın bildirdikleri son derece açık ve anlaşılırdır:
    - Abdest: Yüz, eller (dirseklere kadar), baş ve ayaklar (topuklara kadar) mesh edilir.
    - Abdesti bozan durumlar: Tuvalet ve cinsel temas.
    - Gusül: Cünüp olan temizlenir (yıkanır).
    - Hayız ve lohusalık: Cünüplük değildir, bu dönemlerde sadece cinsel ilişkiden kaçınılır.
    Bu basit ve anlaşılır kurallar, Müslümanların hayatını kolaylaştırır ve dinin özüne uygun bir yaşam sürmelerine olanak tanır.
    İslam, temizliği hem bedensel hem de ruhsal bir zorunluluk olarak vurgulayan bir dindir. Ancak bu zorunluluk, insanlara güçlük çıkarmak için değil, onları hem fiziksel hem de manevi olarak arındırmak içindir. Kur'an'ın abdest ve gusül konularındaki hükümleri, bu amaca hizmet eder. Geleneksel yorumların getirdiği ek kurallar, bazen bu amacı gölgeler ve insanları zorluklarla karşı karşıya bırakır. Oysa Allah, "size hiçbir güçlük çıkarmak istemiyor" buyurur. Bu nedenle, Müslümanlar dini uygulamalarında Kur'an'ı esas almalı, gereksiz detaylara boğulmadan dinin özüne bağlı kalmalıdır. Kadınların hayız ve lohusalık dönemlerinde kendilerini "pis" hissetmesi, ibadetten ve temizlikten uzaklaşması, Kur'an'ın ruhuna aykırıdır. Aksine, bu dönemlerde de temizlik sürdürülmeli, Allah'a yakınlık hissedilmelidir. Temizlik, sadece ibadet öncesi yapılan bir hazırlık değil, yaşam tarzının bir parçasıdır. Allah, kullarını temizlemek ve onlara nimetini tamamlamak ister. Bu nimet, basit, anlaşılır ve uygulanabilir bir dindir. Kur'an'ın ışığında abdest, gusül ve temizlik konularını anladığımızda, dinin ne kadar kolaylaştırıcı ve rahmet dolu olduğunu görürüz. Müslümanlar olarak görevimiz, bu rahmeti anlamak ve yaşamak, gereksiz zorluklarla kendimizi yormak değil, Allah'ın bizden istediği şekilde temiz ve samimi bir yaşam sürmektir.
    "Şüphesiz Allah, tevbe edenleri ve arınanları sever." (Bakara Suresi, 222)

KİTAP İZLERİ

Kendi Işığına Yürü

M. Kemal Sayar

Karanlığın Ortasında Bir Işık: Kemal Sayar'dan Toplumsal Travmaya Edebî Bir İlk Yardım Türkiye'nin kolektif bilincinin pandemi, ekonomik krizler ve depremlerin derin yaralarıyla gölgelendiği bir çağda,
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön