"Her yeni gün, yazılmamış bir hikaye; cesaretin kalemi en güçlü mürekkep olsun."

Kesitler -2-

Telaşla dağılıp,her biri bir sokakta kayboldu.Kimi bir zile dokunacaktı hasret gidermek için; kimi bir tuşa basacaktı iş yapmak, yeni dünyalar yaratmak için;kimi de yalnızlığa...

yazı resim

Elektrikleri,muslukları,hava gazını kontrol
edip,valizimi kapının dışına attım sonra.İçi
defter,kitap dolu olan çantamı omzuma takıp çıktım
kapıdan.Adeta homurdanarak çektim kapının
tokmağını,niyeyse?...Koşar adımlarla merdivenleri
inerken,saatime göz attım bir taraftan.Yaklaşık yirmi
dakikam vardı trene yetişmem için.Acele
etmeliydim.Devir,ekonomi devriydi,ucuza getirmeliydim
bu dönüşü..Normalde beş dakika süren yolu iki dakikada
yürüyüp,önümde duran ilk minibüse atladım.İstanbul’un
trafiğinde yaklaşık beş dakika kadar süren bir
kilometrelik yola yedi yüz bin lira ödeyip indim
Söğütlüçeşme istasyonuna yakın bir yerde...Bu yol,
daha bir ay önce dört yüz bin liraydı oysa.Ne çabuk
yüzde doksan zam görmüştü böyle(!)Aldığım emekli
maaşını düşünüp acıdım kendime.İçimden bir minibüs
satın alıp bu hatta girmek,emeklileri bedava taşımak
geçti...Ama nerde!.. Benim gibi züğürde mi kalmıştı bu
işi yapmak!.. DEVLET ZÜĞÜRTÜ’ NE yani!.. Minibüsçünün
biraz daha zenginleştiğini,kendimin biraz daha
fakirleştiğini düşündüm bu bağlamda.’Dua et sen erkek
olmadığıma,yoksa gösterirdim sana bu yedi yüz bin
liranın ön ve arka yüzünü’ diye söylendim içimden.Onun
suçu yoktu aslında bu işte; suç benimdi!.. Suçu
sırtıma yüklenip yürüdüm istasyona doğru...
Nerelerden geçip de gişenin önüne geldiğimi hiç
hatırlamıyorum. Gişede bulunan beyin”Nereye kadar
hanımefendi?”diyen sesini duyunca
irkildim.’Adapazarı, ama ben emekli
öğretmenim,indiriminiz var mı?’
dedim.Bir dakika deyip eğildi bilgisayarının
başına.Nihayet bir milyon dört yüz bin liralık bileti
uzattı elime;numarasız,indirimli..Karşılığını
ödeyip,teşekkür ettim.

Perona çıkmak için konulmuş döner merdivenlere doğru
yöneldim;beni anlayan ve indirimli bilet veren,iyi
yürekli o beyi arkamda bırakıp... Merdivenler
çalışmıyordu.Ekonomik kriz onu da vurmuştu sanırım.İş bulamayan yorgun insanlar gibi yatıyordu:bir ucu yerde,bir ucu gökte hem de!.. Yıkılıvermesinden korktum; koşarak çıktım basamakları...

Peronda on kişiyi geçmeyen bir kalabalık,trenin
gelmesini bekliyordu. Ben de karıştım onlara.Derken
gitgide arttı insan sayısı...Ters yönden gelen bir
tren durdu büyük bir gürültü yayarak.Açılan kapılardan
inen insan ayaklarının sesi aldı sonra trenin
durmasından doğan sesin yerini!..Telaşla dağılıp,her
biri bir sokakta kayboldu.Kimi bir zile dokunacaktı
hasret gidermek için; kimi bir tuşa basacaktı iş yapmak,yeni dünyalar yaratmak için;kimi de
yalnızlığa...Kim bilebilirdi ki?..
3

Yorumlar

Başa Dön