"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"

İstanbul'da Gidişinin Günbatımı

yazı resimYZ

Akıp giden bir zaman duruyor,
İstanbul'un sanrılı yamacında.
Güneş kızılca bir kıyametle ayrılıyor,
Mavilerimin renk değiştirdiği gökyüzümden.
Yerini alaca bir karanlığa bırakırken haliç,
Bu şehri; şedit ışıklı gürültüler kudurtuyor...

Bıkkın bir üzüntünün,
Terkedilmiş mutluluklarını açıyorken akşam sefaları,
Birden bire yılların yorgunluğuyla soluveriyorlar umutlarımda.
Ah gönül deryamın açmayan akşam sefası,
Bir gün batımıyla birlikte terk edip gittin beni.
Mavisiz kalan gökyüzümün,
Siyaha kurşun sıktığı bir anında...

Her akşam surlarında bir delik açılıyor,
İçimdeki fethedilmeye muhtaç kalenin.
Tam sevdamın hükmünü sürecekken,
Yıkılmaya yüz tutmuş bir imparatorluk oluyorum.
Yusuf'u kaybeden Yakup misali,
Kaybolduğum sensizlikte,
düştüğüm kuyuya ağlıyorum

Ah sebebi yokluğum!
Bu şehir tırnaklarını batırıyor düşlerime.
Üsküdar alıp götürüyor senin seyredilmeye değer hayalini.
Ben avuçlarımda
Bir İstanbul boğazı oluyorum.
Ve sen vuruyorsun gözlerimin kıyılarına.
Ağlıyorum.
Boğuluyorsun...

17.Aralık.2004 Üsküdar
Güneş nasıl batmışsa istanbul'da
Öylece batıp gittin umutlarımdan
dranaz'a hiç doğmamış gibi...

Ayşe Özyılmaz

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön