"Yarının ne getireceği belli olmaz, ama dün de bugün gibi bitmişti ve kimse şaşırmadı." - Douglas Adams"

yazı resim

Çeşm-i siyahında kaybolduğum boşluk
Rebabın tellerini titreten derin sarhoşluk

Sineden sineye kanatlanır imgelem kuşları
Ve iffet perdesinin ardında esrarlı kayboluşları

Cazibesi uzaklığıdır fahişeleşmeyen zarafetin
Kaderi çürümek ruhundan bedbaht sıyrılan etin

Her dem uzansa elim yıldızların durağına
Değince tutulmakta ünlem çiçekli gelin duvağına

Bir köprüdür yıkılmış mimarını ezmekte
Bir nesildir harabeyi saray diye gezmekte

Pınar başını tutan devler birer birer yıkıldı
Berrak suya kara çalınıp sahibine satıldı

Düştükçe başlar libasından sıyrılıp gitti ruh
Başsızlara baş oldu bir alay ruhsuz güruh

Ceddine şehzade katili derken soysuz piç
Hak diye çırpınan yüz binleri etti linç

Üstatlarım hürriyeti kanatlandırıp zindanlarda yattılar
Onlar ki tefekkür bahçesinin tahtına layıktılar

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön