İnsanlık tarihi boyunca gayb bilgisi —yani görülmeyen, bilinmeyen ve geleceğe dair olan hakikatler— üzerine sayısız iddia ortaya atılmıştır. Astroloji, falcılık, kehanet, veri analitiği ve modern teknolojiler dahil olmak üzere pek çok yöntem, insanın geleceği öngörme arzusunun yansımalarıdır. Ancak tüm bu çabalar, Kur’an’ın açık hükmü karşısında temelsizdir. Gaybı yalnızca Allah bilir.
> “Göklerin ve yerin gaybını Allah’tan başkası bilmez.” (Neml Suresi, 65)
Bu ilahi hakikat, modern çağın en ileri teknolojik girişimleri için dahi değişmez bir gerçektir.
- Bilimsel Araçlar ve Gayb Sınırı
Bilimsel ölçüm araçları, yalnızca gerçekleşmiş olayları tespit eder; henüz olmamış olanı değil. Depremleri önceden haber verdiği iddia edilen cihazlar bunun açık örneğidir. Bu sistemlerde kullanılan sismometreler, aslında deprem başladıktan sonra yayılan ilk sismik dalgaları (P dalgaları) algılar ve bu veriyi birkaç saniye önceden başka bölgelere iletir. Bu nedenle “erken uyarı” ifadesi, halk arasında yanlış bir şekilde “önceden bilme” anlamına dönüşmüştür. Gerçekte bu sistemler, hareket sensörleriyle (örneğin LVDT, hız sensörü veya silikon çipli mikro-yay sistemleri) mevcut titreşimi ölçer. LVDT sensörleri hareketi elektriksel gerilime dönüştürür. Hız sensörleri mıknatıs içinde hareket eden bobinler sayesinde sarsıntının hız bileşenini kaydeder. Mikro sensörlerde ise yaylar ve kütleler sarsıntıya tepki vererek direnç değişimiyle sinyal üretir. Yani deprem sensörleri gaybı bilmez; gerçekleşmiş hareketi ölçer. “Depremi önceden haber veriyor” denilen şey, aslında birkaç saniyelik fiziksel iletim farkıdır. - Veri Analizi: Gerçeklik mi, Üçkağıt mı?
Modern çağda “veri analizi” kavramı da kimi zaman gaybı bilmeye yakınmış gibi sunulur. Ancak en karmaşık kuantum bilgisayarlar dahi gaybın “g”sine ulaşamaz. Çünkü veri analizi, geçmiş veriler üzerinden olasılık tahmini yapar; henüz gerçekleşmemiş olanı bilemez. Bu bağlamda üniversite tercih sıralamaları üzerine yapılan analizler, bilginin sınırlılığını açıkça gösterir. Bazı danışmanlar, “veri analiziyle sıralama tahmini yapıyoruz” iddiasında bulunur. Oysa bu yöntemlerin çoğu istatistiksel temeli zayıf, hatta tamamen rastgeledir. Gerçek bir yöntem varsa o da Fark Tabanlı Trend Analizidir. Çünkü bu yöntem, geçmiş yıllardaki minimum ve maksimum değişim farklarını esas alır ve tahmin aralığını bu farklar üzerinden kurar. - Fark Tabanlı Trend Analizi: Akılcı Bir Yaklaşım
Örneğin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin yıllara göre sıralama verileri şöyledir:
YılSıralama
20161080
20171339
20181440
20191509
20201600
20211817
20222290
20231754
20241935
20251836
Farklar incelendiğinde mutlak değerce minimum fark 69, maksimum fark 536’dır. Bu durumda 2025 yılına göre tahmin aralığı:
1399 – 1866 olarak hesaplanır.
Gerçekte 1836'lık sıralama bu aralığa düşmektedir; bu da yöntemin doğruluğunu gösterir. Ancak bu bir “bilme” değildir, yalnızca mantıklı bir öngörüdür. - Veri Analizindeki Hile ve Zekâ Faktörü
Veri analizi gayb bilgisi değil, akıl yürütme aracıdır. Hatta çoğu zaman bu yöntemlerde bile hile bulunur. Örneğin, bazı danışmanlar parametrik istatistiğe ait rastgele yöntemleri “analiz” adıyla sunarak öğrencilere yanlış yönlendirmelerde bulunur. Hatta bunlar ünlü dahi olmuştur. Oysa fark tabanlı yaklaşım, yalnızca veriye değil, mantığa dayanır. TYT'de bir bölümün bir yıl aşırı düşük kapatması, sonraki yıl genellikle yükselme eğilimi gösterecektir. Bu da veriyle değil, insan davranışı ve arz-talep dengesiyle ilgilidir. Ancak fark tabanlı trend analizi dahi minimum ve maksimum üstüne kuruludur. Hâliyle bunda dahi gözle fark edilmeyen hile vardır. - Gaybı Bilme İddiasının Teolojik Boyutu
Kur’an, gaybın yalnızca Allah’a ait olduğunu defalarca vurgular:
> “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez.” (En’am, 59)
Ne bir resul, ne bir melek, ne de bir insan gaybı bilebilir. Resuller dahi gaybı ancak Allah’ın bildirmesiyle bilirler:
> “ Dei: Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmem...” (En’am, 50)
Dolayısıyla bilim, teknoloji veya veri bilimi ne kadar ilerlerse ilerlesin, gaybın sınırını aşamaz. Çünkü gayb, Allah’ın ilminde gizli olandır; insan aklının erişemeyeceği alandır.
Gayb bilgisi, yalnızca Allah’a mahsustur. Hiçbir sensör, hiçbir yapay zekâ, hiçbir veri analizi, bu hakikati aşamaz. İnsanların “önceden bilme” iddiaları, aslında gerçekleşmiş olayların algılanmasındaki gecikmeyi veya istatistiksel olasılık oyunlarını hileleri yansıtır. Deprem sensörleri gaybı değil, hareketi ölçer.
Veri analizi gaybı değil, olasılığı yorumlar.
Zekâ ve tecrübe, gayb bilgisi değil, gözleme dayalı öngörüdür.
Gerçek bilgi, gaybı bilmekte değil, Allah’ın mutlak ilmini kabul etmekte yatar.
> “Ve göklerin ve yerin gaybını Allah’tan başkası bilmez.” (Neml, 65)

