Değişim İçin
Değiştirmek için; savaşmak gerekti her çağda.
Savaşmaktan vazgeçişti, değiştirmekten vazgeçmek.
Savaşmak, çabalamak demekti sadece, bilmediler anlamını.
Savaşmak deyince tehdit sandılar, ya da uğraşmak istemediler sadece, bilmedik düşüncelerini.
Değişim, korkutucuydu belki de. Ne lüksünün ne konforunun önemli olduğu, kendi evinde olmanın huzurunu hissetmekti, aynılık onlar için.
Değişim; korkutucuydu. Belki sıcacık battaniyeni bırakıp, karlı buzlu bir havada sokaklara düşmekti, belki de bilmediğin bir ülkede, bilmediğin bir dildi.
Yani her neyse işte, zor olandı, emek isteyendi. Değişim, çaba demekti.
Peki nedeni neydi? Saatlerce düşünüp tek bir cevap bulabildi; Yaşamak içindi değişim.
Belki bir parça daha mutlu olmak için, sistemin, şartların, toplumun dayattığı mutsuz zeminden sıyrılmak için, şarttı direniş.
Akıp gidene kapılmak, mutsuzluktu bu çağda.
Buydu değiştirmeye çabalayanın belki de tek nedeni. O da mutlu olsun istemişti, savaşsın bize dayatılanla. İnadına yaşasın, yaşam enerjimizi sömüren sisteme karşı.
Aslını sorarsanız, değiştirmeye çalışan da bilmiyordu çabasının nedenini. Belki de savaşmak, yaşadığını hissetmekti sadece. Ve değiştirmeye çabalamak, yaşamaktı onun için.
Tek sebep bu olmamalıydı... Yazmayı bıraktı bir anda kalemi. Saatlerce düşünse de bilmedi o da sebebini.
Çabalıyor muydu hâlâ, “Na’file...” deyip bırakmış mıydı yaşamayı? Yoktu bir cevabı.
Bilmedi o da kendini.
Düşünmeden edemedi: Peki, hiçbir şey mi değişmemişti?