"Yazmak, aslında, sürekli bir 'Keşke şunu da yazsaydım!' hissiyle yaşamak demektir." - Franz Kafka (Kurgusal)"

Bin Defa İhlas Suresi Okuma Hadisi Üzerine Eleştirel Bir İnceleme

Bu metin, dini rivayetlerde karşılaşılan abartılı vaatlerin eleştirisini yapıyor. Özellikle "Arefe akşamında bin İhlas okuyanlara her isteğinin verileceği" iddiasının İslam'ın temel prensipleriyle çeliştiğini vurguluyor. İbadetlerin karşılığının Allah'ın takdirinde olduğunu, kesin vaatlerin dini basitleştirdiğini ve kişilerde yanlış beklentiler oluşturduğunu açıklayan dengeli bir değerlendirme sunuyor.

yazı resim

**Dini metinlerde ve halk arasında yayılan bazı rivayetler, ibadet ve dua pratiklerine yönelik abartılı vaadler içerebilmektedir. Bunlardan biri de "Kim Arefe akşamında bin defa İhlas Suresini okursa Allah kendisine her istediğini verir."(Kenzu'l Ummal) şeklindeki rivayettir.
Rivayette, bin defa İhlas Suresi okunmasının karşılığında “Allah’ın her isteği vereceğinin” vaadi yer alır. Böyle kesin ve geniş kapsamlı bir vaat, hem dini hem de pratik açıdan sakıncalıdır. Çünkü:
- İslam dini ibadetlerin kabulü ve Allah’ın lütfu konusunda kesinlik vermez. İbadetler, samimiyet ve ihlasla yapılır karşılığı ise yalnızca Allah’ın takdirindedir.
- “Ne istersen verilir” gibi ifadeler, halkın kolayca manevi çözümler arama eğilimini istismar eder. Bu da bireylerde gerçek imanı değil, dileklerin hızlıca gerçekleşmesi beklentisini öne çıkarır.
- Böyle uç vaatler, dini metinlerin derin ve kapsamlı mesajını basitleştirir ve ticari sömürüye zemin hazırlar.
Bin defa aynı sureyi okumak fiziksel ve zihinsel olarak zaman ve sabır gerektirir. Bu durum, doğal olarak bazı yardımcı araçların devreye girmesine yol açmıştır. Örneğin, boncuklar, tespihler ve benzeri araçlar ibadet pratiklerine eşlik eder. Ancak bu, zamanla bir ekonomik sektör halini almıştır:
- Tespih ve boncuk satıcıları, el sanatları ustaları gibi meslekler doğmuştur.
- Halkın manevi beklentilerini karşılamak bahanesiyle bu ürünlere yoğun talep oluşmuştur.
Dolayısıyla, “bin defa okuma” gibi ritüeller, ibadetin ötesinde ekonomik çıkar gruplarının dini ticaret hâline getirmek için uydurduğu bir hadistir. Bu durum, ibadetin özündeki samimiyeti gölgelemiş ve ibadetlerin pazarlanmasına sebebiyet vermiştir.
Bir insan İhlas Suresi’ni ortalama 10 saniyede okuyorsa, bin defa okumak yaklaşık 2 saat 47 dakika sürer. Bu uzun zaman dilimi manevi hayat açısından değerlendirildiğinde:
- Bu süre boyunca çok sayıda farklı iyilik yapılabilir,
- Kur’an’ın diğer bölümleri okunabilir,
- İhtiyaç sahiplerine yardım, yaşlı ziyaretleri, kan bağışı gibi somut hayır işleri gerçekleştirilebilir,
- Dini bilgi ve anlayış derinleştirilebilir.
Dolayısıyla, ibadetin sadece tekrar ritüeline indirgenmesi, zamanın verimsiz ve dengesiz kullanılmasına yol açar. Allah’ın mesajını anlamak, insanlarla iyi geçinmek, iyilik yapmak gibi esaslar ise Kur’an’ın ruhuna çok daha uygundur. Bu rivayet, “Kenzu’l-Ummal” gibi geniş kapsamlı ansiklopedik derlemelerde yer almaktadır. Ancak bu tür kaynaklar tüm rivayetlerin derlemesini yaparlar. Sonuç olarak:
- Hadisçiler tarafından zayıf veya uydurma kabul edilen rivayetler dahi bu kitaplarda bulunur,
- Halk arasında “hoşuna giden” olduğu için yaygınlaşır,
- Hadisçilerin sahihlik ölçütlerinden bağımsız olarak popülerleşir.
Tarih boyunca medyumlar, falcılar ve çeşitli manevi arayış içindeki kişiler, insanların korkularını, umutlarını ve zaaflarını kullanarak benzer pratikler uydurmuşlardır. Amaçları genellikle:
- İnsanları etkilemek ve kontrol etmek,
- Manevi güç iddiası oluşturmak,
- Maddi çıkar sağlamak,
- Korku ve beklentilerden faydalanmaktır.
“Bin defa okursan her dileğin olur” gibi kesin vaatler, kolayca umut uyandırdığı için bu kesimlerce özellikle kullanılmıştır. Hatta muhtemelen hadisi uyduranlar da bu kesimdir. Böylece, tespih, muska, dua kitapları gibi ürünlerin satışı artmış, manevi metalaşma meydana gelmiş ve halk şirk bataklığına düşmüştür.
“Kim Arefe akşamında bin defa İhlas Suresini okursa Allah kendisine her istediğini verir” rivayeti, hem dini hem de toplumsal açıdan ciddi sorunlar oluşturan, uydurma olduğu açık bir ifadedir. İnsanların manevi ihtiyaçlarını sömürmeye yönelik ekonomik ve psikolojik bir aracın parçası haline gelmiştir. Zaman ve gayret, bu tür tekrarlara harcanacağına, Allah’ın mesajını anlamaya, samimi ibadetlere ve hayır işlerine yöneltilmelidir. Böylece Kur’an’a uygun, dengeli ve gerçek bir manevi hayat mümkün olur.

**

Yorumlar

Başa Dön