"Emek ve dayanışma, hayatın en güçlü şiirini yazar; bugün, yarının umudunu inşa etme günüdür."

Şu an hangi mevsimdesin?

Yazar, iç dünyasındaki çatışmaları, değişim arzusunu ve uykusuz gecelerini şiirsel bir dille anlatıyor. Karanlık ve aydınlık arasındaki gerilimi, baharı getirme çabasını ve düşüncelerin kaçınılmaz sızıntısını, kişisel deneyimlerinden evrensel gerçeklere uzanan bir yolculukla aktarıyor. Sınırlı dünyasından daha geniş gerçeklere uyanışını samimi bir dille paylaşıyor.

yazı resim

Senin Mevsimin Hangisi?

Değişmesini istediğim sadece bir fotoğraf mıydı gerçekten, yoksa karanlığından sıyrılıp, umutlu ve mutlu günlerine dönmesi miydi isteğim?

Değiştirmemeye diretmesi, anlamsızca, isteyenin "ben" olmamdan mıydı, yoksa henüz aydınlanmamış olmasından mıydı dünyasının?

Bir süre daha karanlıktan beslenmeliydi belki de, ben inatla getirmeye çalışırken ona baharı...

Kalorifer borusuna kaçan saat miydi beni uyutmayan, yoksa beynime sızan düşünceler mi?

Halbuki sürgüyü de çekmiştim. Emin olamayıp geri dönüp bakmıştım da. Kesinlikle kapalıydı kapı. Sıkı da kapattığıma eminim tüm pencereleri. Evet evet, hatta düşüncenin ışığı dahi sızmasın diye saatlerce uğraşmıştım perdelerle. Yani özenle izole ettim ben bu beyni...

Küçük dünyam; kendim, tanıdığım kişiler ve görebildiğim birkaç yerle sınırlıydı.

Bilmiyordum... Bir kutupta yaz mevsimi yaşanırken, diğer kutupta kış mevsimi yaşanan elipsoid bir dünyanın varlığını.

Çok sonra öğrendim, yerçekiminin Ay’a göre altı kat fazla olduğu şu dünyanın, dokuz gezegenden sadece biri olduğunu...

İnatla değiştirmeni istiyordum fotoğrafını. Çünkü bahar gelmişti. Hani önce bahar temizliği yaparız, sonra kışlıklarımızı özenle katlayıp dolaplara yerleştiririz de yazlıklar bir heyecanla kışlıkların yerini alır ya... Böylelikle anlarız mevsim değişti ve duyarız bahar sevincini; uyanırken kuş cıvıltılarını duyduğumuz gibi...

İşte o fotoğraf kışlıktı.

Kaldırmanı istemiştim ki bahar girebilsin hayatına.

Bilememiştim senin hangi mevsimi yaşadığını.

Sadece kışın karanlığından sıyrılıp, baharın rengine bürün istedim.

Gülmeni istedim...

Oturduğun çalışma masasının ardında, yüzünü kapatan şapkan, olduğun yerden bir hayli uzaklardaymışçasına... Hatta derinlerdeymişçesine karanlık, kasvetli, düşünceli, dalgın halinden uzaklaşıp, gülümsediğin, heyecanlarının peşinde koştuğun, gerçekten yaşadığın o zamanlara yaklaş istedim.

Hatalıydım. Çünkü sormayı unutmuştum ben sana. Zamanını senin belirlemene izin vermemiştim, kendi mevsiminin. Diretmiştim.

Peki ya şimdi sorsam, geç midir ki?

Sahi... Şu an hangi mevsimdesin?

Yorumlar

Başa Dön