• ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Toplum ve Birey |
401
|
|
|
|
Uçurum insanlar tarafýndan her zaman korkunç bir yer olarak bilinir . Her insan ayný deðildir anlamlar insandan insana göre deðiþir . |
|
402
|
|
|
|
Bu gün gazetenin birinde bir haber dikkatimi çekti. Orta sayfalarda.''Aman dikkat tuvalet kapýsýna düzeysiz yazýlar yazýlmasý son derece tehlikeli'' devamýnda þöyle cümleler var yine.''Bir iþyerinde yaþanan olayda, iþçinin iþyeri tuvalet kapýsýna, ahlaka aykýrý sözler yazdýðý tespit edilince, iþverenin kýdem tazminatý ödemeden o iþçiyi iþten çýkarmasý için haklý neden kabul edilmiþ.'' |
|
403
|
|
|
|
Sivil kelimesinin polis ile özdeþleþtirildiði bir ülkede “sivil toplumun” ciddi bir tarihi olacaðýný düþünmek saflýktýr. Ancak bu nedenle de eleðimizi duvara asmak doðru bir tutum deðildir.
|
|
404
|
|
|
|
Canan Kaftancýoðlu'nun Suç Teþkili sayýlan basýn açýklamalarýyla ilgili videolarýný seyrettim. Bu videolarda ben þahsen ne bir hakaret, ne halký kin ve düþmanlýða tahrik, ne kamu görevlisine hakaret, ne silahlý terör örgütü propagandasý yapmak, ne de askeri teþkilatlarýn aþaðýlanmasýna dair her hangi bir konuþmaya rastlamadým. |
|
405
|
|
406
|
|
|
|
Hayýr yani, þu tek mersi ile birden fazla çokça mersi arasýnda ne fark var, onu da anlayabilmiþ deðilim, aslýnda... Ayrýca illa bir demet mi olmasý lazým mersilerin? Üç beþ mersi de bir arada olabilir... Ya da bir çift mersi, iki çift mersi de niye denilmesin? |
|
407
|
|
|
|
Biri gelip de dibimde hem de hiç gerek yokken zart zart kornaya bastý mý ben þahsen gýcýk oluyorum. Benim gibi bir sürü insanda biliyorum ki hiç hoþlanmýyor ve gýcýk kapýyor bu duruma... Bildiðim kadar bir çok Avrupa Ülkesinde öyle geliþigüzel her yerde kornaya basamazsýnýz... Okul gibi, hastane gibi, Huzur Evi gibi yerlerden geçerken, korna yasaklarý vardýr. Bu yasaklara da uymadýðýnýz zaman oranýn bilinçli halký tarafýndan hemen polise ya da jandarmaya þikayet edilir ve para cezasý ödemek durumunda kalýrsýnýz... |
|
408
|
|
|
|
Artýk öyle küçük çocuðun elindeki þekeri alýp aðlatma eylemine bile gerek yok, þöyle karþýdan baksanýz ama içinizden alýrým bak þekerini diye düþünerek, o bile yetiyor aðlatma eylemi için. Sonra aðlayan çocuðun ilk önce annesi anlýyor çocuðunun elinden þekerini almayý düþündüðünüzü, sonra anne babaya bir bakýþla anlatýyor olanlarý, baba kalkýp geliyor yanýnýza anladým ben seni deðip tekme tokat dalýyorsunuz birbirinize. Biraz abartýlýmý oldu buda!!! neyse. |
|
409
|
|
|
|
Elbette, birlikten kuvvet doðar; ancak her birlik, gönüllü birliktelik anlayýþýyla ve özgürce alýnmýþ kararlarla oluþursa çok daha anlamlý ve çok daha uzun soluklu bir birlik olur. |
|
410
|
|
|
|
23 Nisan 1920 günü açýlan BMM ‘ nin yapýsý incelendiðinde 19 Mart 1920 seçim talimatýna göre seçilmîþ üyeler, Meclis-i Mebus an’dan gelen üyeler, Yunanistan ve Malta'dan gelen... |
|
411
|
|
|
|
"Baba bizim bayraðýmýzda sizin zamanýnýzda Ay-yýldýz varmýþ neden
þimdi haç iþareti ve anlamýný bilmediðim renkler var? |
|
412
|
|
|
|
siz büyükler, siz çocuklar! |
|
413
|
|
414
|
|
|
|
Ah! be gözlerim kara kýta Afrika'da bir lokmaya muhtaç insanlar gördün. Birileri kuþ sütünün eksik olmadýðý sofralarda týka basa karýnlarýný doyururken, kusacak kadar yemek yerken, kara kýta Afrika'da bir lokma ekmek için, bir kilo patates, pirinç için birbirini ezen çiðneyen insanlar gördün. Okula gitmesi gerekirken, küçücük çocuklarýn elinde Kalaþnikoflar ile birbirlerine silah sýktýklarýný gördün. Görmez olsaydýn, duymaz olsaydýn keþke bunlarý, insanlýðýndan bu kadar utanmazdýn... |
|
415
|
|
|
|
Peki kimden, neden, nelerden kaçýyordu o insanlar? Ýnsan kendisinden, belleði ve anýlarýndan kaçabilir mi? Ýnsan beyni bilgisayar beyni deðil ki sýfýrlanýp, bir anlamda yenilensin… |
|
416
|
|
|
|
...Toplumsal yaþamda iþler belli noktalar dýþýnda böyle yürüyemez. Baþta da söylediðimiz gibi bireye verilen önem artýrýldýðýnda sonuç ne olacaktýr... |
|
417
|
|
|
|
Dünya da kaç tane Ýslam Ülkesi varsa hepsi dahil, bilim de teknikte ilerleyemediðimiz müddetçe, ekonomik deðer olarak bir bilgisayar, silah, bir araba, bir uçak, ''Ki bir çok Ýslam Ülkesi bunlarý yapmaktan yoksun.'' yapamadýðýmýz müddetçe, geliþmiþ batý, bizim ile kedinin fare ile oynadýðý gibi oynamaya devam edecektir, bunu da böyle bilelim. |
|
418
|
|
|
|
Sadakayý sadece maddi olarak da düþünmemek lazým. Gözleri görmeyen bir vatandaþýmýzý, yeþil ýþýktan karþýya geçirdiniz, bu da bir sadakadýr. Bir teyzenin pazar filesini alýp evine kadar götürdünüz, bu da bir sadakadýr... Mahalleden geçerken insanlara selam verdiniz, selam aldýnýz, bu da gayet tabi sadaka olarak sevap hanenize yazýlacaktýr... |
|
419
|
|
|
|
Sanki bu dünya baþkalarýnýn malý ve ben o mala izinsiz girmiþim. Nereye gidersem gideyim sanmayýn ki kapýda köpekler beni karþýlar. Her adým atýþýmda insanlar bana hýrlar, kuyruklarýna basmýþým gibi diþ gösterir ve havlar. Onlara desem ki sizin dünyanýzda gözüm yok. Hýrlayarak derler ki biz de bu dünyada kalýcý deðiliz, taþýnmadan önce bu dünyadan bitlerimizi dökelim ve biraz da eðlenelim. Desem ki onlara neden benimle eðlenirsiniz? Derler ki köpeklerin adetidir illa bir insana sürtünürler ve havlarlar. Biz de baþka bir yaþam tarzý bilmeyiz. |
|
420
|
|
|
|
Araba tutkusu, sürat motoru tutkusu hemen hemen hepsinde bir tutku ve alýþkanlýk haline gelmiþ. Sadece onlar olsa iyi, her türlü kötü alýþkanlýk da peþinden geliyor. Sigara, alkol artýk rutin þeyler. Esrar, hap, her türlü uyuþturucu ve çarpýk iliþkiler almýþ baþýný gidiyor... Hayýr içten içe çürüyorlar da farkýnda deðiller... Sonra da kýrkýný bile bulmadan hayatlarý sönüyor ya da sakat kalýyorlar...
|
|