..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilen sever. -Leonardo da Vinci
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Türkiye > Nükhet Everi




24 Ocak 2007
Güvercinime Güvercin Postasý  
Hrant'ýn Ardýndan

Nükhet Everi


Hrant, Beni vurdular. Sana isabet etmeyen o dördüncü kurþun geldi tam benim kalbimin orta yerine girdi ve paramparça etti kalbimi, sonra da yoluna devam edip beynime saplandý. Orada duruyor. Hiç çýkmayacak.


:BGIA:
Hrant,

Beni vurdular. Sana isabet etmeyen o dördüncü kurþun geldi tam benim kalbimin orta yerine girdi ve paramparça etti kalbimi, sonra da yoluna devam edip beynime saplandý. Orada duruyor. Hiç çýkmayacak.

Beni de vurdular Hrant. Senin vurulduðun an, beni de vurdular.

Seni tanýyan, tanýmayan, anlayan, anlamayan, anlayamayan herkes bir þeyler yazdý. Dedim ki, þimdi sýra bende. Dedim ki, ben de sana yazmalýyým.

Çarþamba akþamý evde bir yazý buldum, bunu Hrant’a göstermeliyim, yarýn telefon ederim diye düþündüm. Sonra dedim ki, þimdi Çarþamba akþamý iþ uzun sürmüþse Perþembe günü belki gelmez Hrant gazeteye, Cuma ararým. Çok içim sýkýlýyordu Perþembe günü. Ýstanbul Rehberler Odasý’nda Basýn Yayýn odasýndaki arkadaþlarla paylaþtým sýkýntýmý. Onlardan biri, Özlem de ne kadar içinin sýkýldýðýndan dem vurdu.

Cuma günü Taksim’de arkadaþým Çimen’in ofisinde bir yazý hazýrlýyordum, bitirdim, telefonum çaldý. Saat öðleden sonra üçü biraz geçiyor. Tülay’dý arayan. Ortak dostumuz, arkadaþýmýz Tülay, senin bin senelik arkadaþýn, bizi bin sene önce tanýþtýran Tülay. Normalde sevinirim o aradýðýnda. “Ne iþ?” demiþim yüksek sesle. Telefonu açmaya çalýþýrken kapandý. Þaþýrdým. Telefonu açtým, tekrar çaldý. Kardeþim Zeynep arayan bu sefer. Aðlýyor telefonda, sesi berbat: “Nükhet” dedi “Hrant’ý vurmuþlar! Agos’un önünde vurmuþlar…”

Nasýl haykýrdýðýmý, kendimi nasýl duvarlara vurduðumu hatýrlýyorum. Aynen bundan tam dört sene önce yeðenim, kýz kardeþimin oðlu Caner’in artýk yaþamadýðýný bana söylediklerinde hissettiklerime çok benziyordu o anki duygularým. Kendimi duvarlara vuruþum, haykýrýþým ve en garibi de, bir þekilde olayý algýlayamýyor olmam. Gerisini pek hatýrlamýyorum. Kendimi bir sandalyede buldum, yanýmda Çimen beni sakinleþtirmeye çalýþýyor. Tülay tekrar aradý. Katýla katýla aðlýyor ve “Nükhet, televizyonda görüyorum öylece yerde yatýyor, ne olur git yanýna, onu yolcu et!” diyor bana. Ben de aðlýyorum, “Nasýl olur?” diyorum, “Kaldýrmýþlardýr” diyorum. “Hayýr, hâlâ yerde yatýyor. Ne olur git, ben yetiþemeyeceðim, sen onu yolcu et!” diyor. “Gidiyorum Tülay” diyorum. “Ýnþallah ben gitmeden kaldýrmazlar.” “O seni bekliyor Nükhet, lütfen git, yetiþeceksin, onu yolcu etmeni bekliyor” diye haykýra haykýra aðlýyor.

Kendimde deðilim. Allahtan Çimen soðukkanlý ve hemen üstünü giyip bana eþlik ediyor. Biz yürüdükçe arkamýzdan yavaþ yavaþ yollarý kapatýyorlar. Bir tane araba geçmiyor, taksi bulmak mümkün deðil. Yürüyoruz, küfür ediyor, lanet okuyorum, aðlýyorum, baðýrýp dövünüyorum. “Bekle beni Hrant!” diye baðýrýyorum. Yetiþirim inþallah diye dualar ediyorum. “Yolun ýþýk olsun!” diye baðýra baðýra, böðüre böðüre koþturuyorum.

Yetiþtim… Ambulans duruyor önünde. Arkasýnda yerde yatýyorsun. Üzerine beyaz bir kâðýt örtmüþler. Ben seni ‘dað gibi adam’ diye anlatýrdým her zaman. O dað gibi adam þimdi öyle savunmasýz, bir bebek gibi yerde yatýyor. Ýnanamýyorum. Birkaç dakika sonra seni siyah bir torbanýn içine koyup sedyeye yatýrýp ambulansa yüklerlerken buna yüreðim dayanmýyor. Sanki ben de ölmüþüm de baþka bir yerlerden bu olayý seyrediyorum gibi geliyor bana. “Yolun ýþýk olsun Hrant!” diye avazým çýktýðý kadar baðýrýyorum. Ýnsanlar alkýþlarla uðurluyorlar seni. Ambulans gidiyor.

Yetiþtim, en azýndan seni yolculayabildim. Ama ne fayda? Kalakalýyorum öyle yolun ortasýnda. Bitkin, periþan, kanadý kýrýk hissediyorum.

Orhan Alkaya’yý görüyorum. Bir baþka ortak dostumuz. Biz kötü gün dostuyuzdur Orhan’la. Karþý karþýya duruyoruz, beti benzi atmýþ. Onu hiç böyle görmemiþtim. Muhtemelen o da beni. Bilirsin Orhan’ýn kitabýný Hrant, ‘Türkiye Hâlâ Mümkün!’ Ben zaman zaman ona sorarým, “Orhan Türkiye sence hâlâ mümkün mü?” diye. O da her seferinde “Tabiî ki, bu memleket bizim.” diye cevap verir.

Yanýna yaklaþýyorum, bana sarýlýyor, aðlýyorum: “Gitti Hrant’ýmýz Orhan, gitti!” Sonra biraz geri çekilip: “Orhan, sen bu memleketten hâlâ umutlu musun?” diye sessizce soruyorum. Ýki elinin iþaret parmaklarýný havaya kaldýrýyor, beti benzi atmýþ yüzüne inanýlmaz kýzgýn ama bir o kadar da kararlý bir ifade yerleþiyor: “Bu memleket bizim memleketimiz, bu memleket Hrant’ýn memleketi, faþistlerin deðil, bu cinayeti iþleyenlerin deðil. Onlar gidecek. Onlar kaybedecekler” diyor ve beni biraz kendime getiriyor.

Hrant,

Seninle tanýþýklýðýmýz anýnda sýcacýk bir dostluða, tarif edilemeyecek, kelimelerle ifade edilemeyecek bir arkadaþlýða dönüþtü. Ne zaman seni düþünsem, yüzündeki yaramaz küçük bir çocuðunkine benzeyen o muzip ifade ve dudaklarýnýn ucundaki o hafif tebessüm gelirdi hep aklýma. Sen doðruluðun, dürüstlüðün, karþýlýksýz sevginin, dostluðun, arkadaþlýðýn, can olmanýn sembolüydün. Ýnsana öyle bir ‘caným’ derdin ki, bir can daha çýkardý içinden sanki.

Ben senden çok þey öðrendim Hrant. Bazý deðerlerin ne kadar önemli ve doðru olduðunu ve ne olursa olsun bunlardan asla taviz verilmemesi gerektiðini örneðin. Sonra, bir þeyin nasýl araþtýrýlmasý, bir bilginin nereye ve nasýl yerleþtirilmesi gerektiðini, yanlýþý doðrudan nasýl ayýracaðýmý, tüm bunlarý ben senden öðrendim. Ve daha nice sayýsýz güzelliði…

Sen öylesine yüce gönüllüsün ki. Hiç unutmam, 1999’un aralýk ayýnda Ermenistan’a bir gezi yapmýþtým. Dönünce bir yazý yazmamý istedin gazeteye. Geziyi yazmamý istemiþ ve beni serbest býrakmýþtýn. Çok þaþýrmýþ ve bir o kadar da mutlu olmuþtum. O gezi yüzyýlýn son gezisi, o yazý da yüzyýlýn son yazýsý olacaktý benim için. Hayatta yazarken en zevk aldýðým yazýlardan biriydi o yazý. Nitekim Agos’un yüzyýlýn son gününe denk gelen sayýsýnda yayýnlamýþtýn yazýmý. 31 Aralýk 1999’da. http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=21878 “Ne var ki bunda?” der þimdi belki birileri. O zamanlar genelde fevkalâde bir durum olmadýðý takdirde mutlaka ama mutlaka gazetenin son sayfasý senindi, her ne kadar köþe yazýn sondan bir önceki sayfada da olsa. Bana yüzyýlýn son sayýsýnda kendi sayfaný, gazetenin son sayfasýný vermiþtin. Rahatlýkla gazetenin içinde bir yerlerde de çýkabilirdi yazý. Ama hayýr!

Sen böylesin iþte Hrant, bir þeyi beðendiðini sözlerinle deðil, yaptýklarýnla, tavýrlarýnla ifade etmek özelliðin senin. Bunu, bu yüce gönüllülüðü asla unutamam. Unutulamayacak çok yüce gönüllülüðün var da, bu onlardan yalnýzca bir tanesi.

Hrant,

Ben sana hep ‘güzel adam’ diye hitap ederdim, sen de o herkesin çok sevdiði ses tonun ve hafif edalý, nazlý, birazcýk da sana çok yakýþan o þeker þýmarýk tavrýnla: “bana güzel adam deme; iyi adam de, doðru adam de, ne bileyim…” diye baþlayan itirazlarýna benden ayný ses tonu ve tavýrla: “Ben ne diyorum ki zaten? Tüm o muhteþem sýfatlarý ‘güzel’ sözcüðü içinde barýndýrýyor” diye cevap alýrdýn.

Kýzardým birilerine, sana ya da birilerine edilen bir lafa ya da yapýlan bir haksýzlýða. Arardým seni, anlatýr derdimi dökerdim, sen sakin sakin ‘boþ ver’ derdin, ‘sað ol’ derdin, belki benim yerine oturtamadýðým bir iki taþý oturtup beni sakinleþtirirdin.

Ama öyle bir gün geldi ki, ben bile kendimi tutamadým ve bu konuyu kaleme dökmeye karar verdim. AGOS Gazetesi 26 Þubat 2004 Perþembe günü bir saldýrýya uðradý. Zaten tehditler alýyordun zaman zaman o dönemler. Bu korkunç olay sonun baþlangýcýymýþ. Ben de, nasýl bir içgüdüyse bu, kaleme sarýlýp yazmýþým her þeyi göze alarak. http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=23270 Belleksiz bir toplum olduðumuz için bazý þeyleri defalarca hatýrlatmak gerekiyor ne yazýk ki… Þimdi o yazýyý tekrar tekrar okuduðumda aslýnda herkesin seni nasýl yalnýz býraktýðýný görüyor ve kahroluyorum.

Çok içim yanmýþtý o zaman Hrant. Sen barýþ adamýydýn, sen dostluk, kardeþlik, birlikte yaþamak, eþitlik kavramlarýný en güzel anlayan ve anlatan adamdýn. ‘Güzel’ adamdýn iþte. Ah be Hrant, sen o kafadasýn diye Türkiye’yi de mi 40. yüzyýlda falan yaþýyor sandýn? Yýlmadýn, korkmadýn, kaçmadýn, býkmadýn ve 40. yüzyýlýn kafasýnýn tohumlarýný ektin. Bedeli çok aðýr oldu sana da, bizlere de.

Bir tek Türkiye deðil, tüm dünya çok önemli bir aydýnýný kaybetti 19 Ocak 2007 Cuma günü. Ben seni bir Cuma günü bulmuþtum Hrant ve yine bir Cuma günü kaybettim. Bu nasýl bir acýdýr anlaman mümkün deðil.

Ýnþallah aklýn buralarda kalmamýþtýr ama biliyor musun, sen kurtuldun aslýnda bu pislikten, bu iðrençlikten, bu rezaletten kurtuldun. Bizler de kendimize aðlýyoruz belki de burada senin ardýndan.

Hrant,

Bir insanýn ancak çok yakýnýný kaybettiðinde duyabileceði acýlarý yaþattýn bana gidiþinle. Daha geçen gün kýz kardeþimle yeðenimin kaybýný konuþuyor ve diyordum ki, “Caner’den ötesi var mý Zeynep, var mý? Yok!” diyordum.

Büyük konuþmuþum Hrant. Ötesi varmýþ! Çok caným yanýyor, çok acýyor içim.

31 Aralýk 1999 tarihli Agos’a bakýyorum. Ýkimizin yazýsýnýn arka arkaya sayfalarda durduðu sayýya. Gene eþitliði vurgulamýþ ve iyi bir yýl, iyi bir yüzyýl, iyi bir binyýl dilemiþsin kendi köþe yazýnda. Bir kez daha acýdý içim!

Seni çok kýrdýlar Hrant, o dünya güzeli, kocaman yüreðini çok kýrdýlar. Küskün gittin sen. Ben en çok buna yanarým.

Seni vurduklarýnda ben de vuruldum. Sana isabet etmeyen o dördüncü kurþun geldi tam benim kalbimin orta yerine girdi ve paramparça etti kalbimi, sonra da yoluna devam edip beynime saplandý. Orada duruyor. Hiç çýkmayacak.

Hrant,

Belki herkes “böyle uðurlanmak kime nasip olmuþ?” diyordur ama ben seni bu þekilde yolcu etmeyi hiç istemezdim can dostum, caným arkadaþým.

Ýyi ki tanýdým seni. Ýyi ki dost olduk, arkadaþ olduk. Ýyi ki hayatýmdan geçtin Hrant! Benim için hep var olmaya devam edeceksin barýþ güvercinim. Bu nedenle de, iyi ki varsýn diyorum.

Yolun ýþýk olsun!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn türkiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sevgili Hrant Dink!
Türkiye Bu Mudur?

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cnn Türk'e Yakýþmadý!
Bu Gafýn Faturasýný Kim Ödeyecek?
Okuduðunu Anlamak
Sen de Kardeþini Seç...
Ýmdat! Rtük Uyuyor Mu?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Cunda Adasý, Pateriça ve Paþam Cafe - 2 [Deneme]
Zaman Amazon Zamaný [Deneme]
Mardin'de Bir Akþamüstü [Deneme]
Asýrlýk Lezzet 'Konyalý' Artýk Baþkent'te [Deneme]
Avucumdaki Yürek [Deneme]
Halikarnas Balýkçýsý, Murathan Mungan, Turizm Haftasý ve Kel [Deneme]
Ýðde Aðacýna Güzelleme Ya da Cunda'nýn Kedileri [Deneme]
Açýkhava Akýl Hastanesi [Deneme]
'Hava Durumu' Deyince... [Deneme]
Gecikmiþ Bir Mektup... [Deneme]


Nükhet Everi kimdir?

Bozkýrlardýr gözleri. . .

Etkilendiði Yazarlar:
William Shakespeare, Gabriel Garcia Marquez, F.G. Lorca, Hermann Hesse, Max Frisch, Paul Auster, Jean Paul Satre, Can Yücel, Özdemir Asaf, Edip Cansever, Cevat Þakir Kabaaðaçlý, Murathan Mungan


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nükhet Everi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.