Ýnsanlýðý tanýmak insanlarý teker teker tanýmaktan kolaydýr. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
“SEKTÖRDE GELECEK VADEDEN, SU ARITMA CÝHAZI PAZARLAYAN ÝDDÝALI BÝR FÝRMA”. Ýþe kabul edilmiþtim. Ertesi gün saat 18.00’de yeni iþ yerimdeydim. Yarým saat kadar bekledikten sonra kýrmýzý renkli, 1970 model Ford markalý bir minibüsle kentin varoþlarýndan birine doðru yola koyulduk. 6 kiþiydik. Bu iþleri tezgahlayan ekip lideri ön koltukta oturuyordu. Yolculuk boyunca arkasýný dönüp yapacaðýmýz iþle ilgili ayrýntýlarý anlattý bize. “Ýþimiz; insanlara içtikleri sularýn ‘mikroplu’ olduðunu anlatýp, onlara elimizdeki þu “zýmbýrtýlarý” satmak. Girdiðiniz tüm evlerde sizlere yiyecek ya da içecek bir þeyler ikram edeceklerdir. Bu türden teklifleri kabul ederseniz asla onlarý kullandýklarý sularýn mikroplu olduðuna inandýramazsýnýz.” Uzun zamandýr tanýdýðým her yeni insan insanoðluna olan güvenimi biraz daha yitirmeme neden oluyordu. Ýnsanlar arasýnda yaþamanýn ne denli tehlikeli olduðunu her geçen gün baþka bir yerde, baþka bir vesileyle öðrenmek zorunda kalmak biraz keder biraz da hýrçýnlýk katýyordu insana. Þehrin varoþlarýndan birinde biraz sonra sakin ve telaþsýz insanlarýn yaþadýðý apartmanlardan birinin önünde durduk. Satýþa 4 kiþi çýkacaktýk. 4 kiþi 2 gruba ayrýldý. Ben içlerinden EN TECRÜBELÝ olanla eþleþtim. Ýþe beraber çýkacaktýk. Ekibin lideri ona güveniyordu. Ben de güveniyordum. Arabadan inerken son kural hatýrlatýldý: “Girdiðiniz apartmanda satýþa en üst kattan baþlayýn. Böylece yukarýdan aþaðýya doðru inerek satýþ yapacaðýnýz bir sonraki daireye nefes nefese girmemiþ olursunuz”. O adamýn bütün bunlar için kafa yorduðunu görmek ilk baþta biraz komik gelse de, benim de içinde olduðum ekibin bu akþam girdiði her apartman dairesinde insanlarý kandýrýp, paralarýný sömürmek üzere programlandýðýný düþünmek insaný ürkütüyordu. Partnerim pembe kulaklarýný dikmiþ tüm ciddiyetiyle son komutlarý dinliyordu, bir ara göz göze geldiðimizde, yüzünde; ‘bu uyarýlar senin için, dikkatle dinlemelisin’ dercesine bir ifade yerleþmiþti yüzüne. Daha sonra kendimize bir sokak belirleyip, sokaðýn 1 numaralý apartmanýndan baþlamak üzere iþe koyulduk. Girdiðimiz ilk apartman 6 katlýydý ve asansörü çalýþmýyordu. Partnerim 90 kilo civarýnda, pembe yanaklý, pembe kulaklý, çizgi filmlerdeki domuz kumbaralarýný andýran bir tipti. Apartmanýn basamaklarýný týrmanýrken bir yandan cebinden çýkardýðý kaðýt mendille kýrmýzýya yakýn pembe rengini almýþ boynunda biriken teri silerken bir yandan da üzerimde otorite kurmayý amaçlarcasýna biraz öðretici biraz da tehditkar bir tonla yapmam gerekenleri anlatýyordu. Ýþi onun için çok önemliydi. Eðer iþimi kaybetmek istemiyorsam söyledikleri benim için de önemli olmalýydý. Bütün bunlar biraz da benim iyiliðim içindi aslýnda. 6. kata çýktýðýmýzda ikimiz de ter kan içinde kalmýþtýk. “Moruk, bir sigara içip soluklanalým istersen” diyerek duvara yaslandým, yorgundum. “Görüþmelerden önce sigara içmemeliyiz. Aðzýmýzdan sigara kokusu gelirken insanlara saðlýklarý hakkýnda vereceðimiz tavsiyeler inandýrýcýlýðýný yitirebilir” diye cevapladý beni. Konuþurken kulaklarýnýn oynadýðýný fark ettim. Ýkisi de pembe rengindeydiler fakat saðdaki heyecanýn etkisiyle olsa gerek soldakinden biraz daha kýrmýzýya yakýn bir hal almýþtý. Son kez terini silip kapýnýn ziline bastý. Bir süre orda durduk, kapýyý açan olmadý. Bir kez daha zili çaldý, sonra bir kez daha. Cevap veren yoktu. Bir alt kata yöneldik. Zile bastýk, yine cevap yoktu. Sigara konusundaki teklifimi yenilemek üzereyken alt kattaki daireden yaþlý bir kadýnýn bize seslendiðini duyduk. “Evladým, herkes tatilde. Apartmanda bir tek biz varýz. Kimi aramýþtýnýz.” Partnerim hýzla aþaðýya yönelerek “Eee efendim merhaba biz eee...” diyerekten bir yandan konuyla ilgili açýklamalara giriþirken, bir yandan da merdivenlerden aþaðýya doðru koþmaya baþladý, tabii ben de arkasýndan. Girdiðimiz ev yaþlý bir karý kocaya aitti. Gayet nazikçe bizi evlerine davet ettiler. Ýþimizin iki aþamasý vardý. Birinci aþama: ev sakinlerinin kullandýklarý sudan örnek alýp, çantamýzda getirdiðimiz þiþelere koyup daha sonra da içine kimyasal bir madde koyarak suyu test etmekti. Su eðer 30 saniye içerisinde sarý bir renk alýrsa bu, suyun mikroplu olduðu anlamýna geliyordu. Partnerim bir yandan þiþeye su doldurup, kimyasal maddeyi katarken bir yandan da yanýmýzda getirdiðimiz su arýtma cihazý hakkýndan bilgiler veriyordu. 30 saniyelik test sonucunda su sarý renk almýþtý. Yaþlý karý koca suyun aldýðý sarý renk kadar sararmýþtý. Ama ben kalýbýmý basardým ki su hep sarý renk alýyordu, çünkü kimyasal maddenin iþlevi buydu zaten. Partnerim sevinç ve gurur içinde yanýmýzda getirdiðimiz su arýtma cihazý hakkýndaki tüm teknolojik bilgileri sýralamaya baþlamýþtý. Ben ise evin reisi olan ihtiyardan, bu testi bir de makineden aldýðýmýz suyla yapalým teklifini bekliyorken, “haným bir ayran yap da çocuklar biraz soluklansýnlar” cevabýný duyunca tuzaða düþtüklerini fark ettim. Eþyalarýmýzý toparlayýp salona geçtik. Partnerim: “Efendim içtenliðiniz için çok teþekkür ederiz fakat ikramýnýzý kabul edemeyiz”. Ýhtiyar kaþlarýný çatýp, “olur mu öyle þey...” dedikten sonra salonun giriþinde bekleyen karýsýna bakýp, “Haným sen daha duruyor musun orda, çabuk yap bir ayran da içelim...” diye sertçe cevapladý. Neler olacaðýný merakla bekliyordum. Partnerim satacaðýmýz cihazla ilgili konuþtukça konuþuyordu. Ýhtiyar dikkatini peþinatsýz 12 aylýk taksite, ben ise partnerimin kulaklarýna yöneltmiþtim. Pespembe, dinç ve hýrslý. Yaþlý kadýn elinde kocaman bir tepside ayran ve börekle salona girdi. Ýhtiyar hepimizden daha çok coþmuþtu. Suyun aldýðý sarý renk baþýný döndürmüþtü. Ýkramlarý reddetmemiz imkansýz gibiydi. 7 buçuk saattir bir þey yememiþtim, karným açtý, partnerim de öyleydi. Yüzündeki otoriter ifadenin yerini utangaçlýkla karýþýk teslimiyetçi bir ifadeye býraktýðýný gördüm. Açtýk ikimiz de ve kimsenin bu teklifi reddedemeyeceðini anlamak çok zor deðildi. “Madem çok ýsrar ediyorsunuz bir seferliðine mahsus kuralýmýzý bozalým”. 10 dakika sonra ortada ne börek ne de ayran kalmýþtý. Hepsini yiyip içmiþtik. Bir süre peþinat ve taksitler konusunda pazarlýða tutuþtuktan sonra anlaþamayacaðýmýzý anlayýp ordan ayrýldýk. Apartmandan çýkýnca; “Galiba bir sigara yaksak iyi olacak” dedi partnerim. Apartmanýn giriþine yaslanmýþ sigaralarýmýzý tüttürüyorduk. “Bu akþam olanlar bir istisnaydý, normal þartlarda asla ikramlarý kabul etmemeliyiz. Bu arada bu konu aramýzda kalýrsa iyi olur”. Saat 10 olduðunda hiçbir þey satamadan minibüse geri döndük. Ýkimizin de karný týka basa dolmuþtu. Partnerim, yolda yediklerinin verdiði rehavete kapýlýp uykuya dalmýþtý çoktan. Diðer grup da o akþam bir þey satamamýþtý. Ýçerideki havadan uzun zamandýr kimsenin bir þey satamadýðý belli oluyordu. Ön koltuktaki patron bana dönüp “Moralini bozma. Yarýn iyi bir satýþ yapýp bugünkü zararý kurtarabiliriz” diyerek yanýmda uykuya dalmýþ partnerimi gösterip “bu þiþko yine her þeyi yiyip bitirdi deðil mi?” diye sordu. Cevap vermedim. O akþam iþteki ilk ve son günümdü.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © pleaseHenry, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |