Þiir, duygularýn dilidir. -W. Winter |
|
||||||||||
|
Kiminiz, son yýllarda dayatýldýðý biçimde ‘Sevgililer Günü’, kiminiz ‘Aziz Valentine Günü’, kiminiz ‘Dünya Öykü Günü’, kiminiz ‘Kadýnlarýn Þiddete Karþý Sesini Yükseltme Günü’ diyeceksiniz. Kiminiz de ‘hepsi’ diyeceksiniz belki. Neden olmasýn? Ýlginç bir sentez olurdu! Ben hatýrlarým, bundan yýllar önce 1980’lerin baþlarýnda - meselâ Avusturya’da - Aziz Valentine gününde, yani 14 Þubatta, herkes sevdiklerine çiçek hediye ederdi. Özellikle de yaþlýlara verilirdi çiçekler. Sizin için ne ifade ediyor 14 Þubat bilmiyorum. Ama bakýn bu sene, 14 Þubatýn benim için ne ifade ettiðini ciddi ciddi düþünmeye baþladým. Geçen sene, 14 Þubat haftasýndan hemen önceki hafta yoðun bir kar yaðdý Istanbul’da, ben de eve kapandým kaldým. Yapacak bir þey yoktu. Bütün Türkiye kar altýndaydý. Paul Auster’in ‘Kehanet Gecesi’ adlý romanýný okurken bastýrdý kar. Gazetede minik bir haber dikkatimi çekiveriyor o sýrada: Birileri her zamanki gibi aþkýn formülünü bulduðunu iddia ediyor ve ben o karman çorman açýklamalarý anlamaya çalýþýrken ayný paralelde ‘Kehanet Gecesi’ adlý romanýn içinde Paul Auster’in tüm bu formülleri iki üç cümleyle zaten özetlemiþ olduðunu fark ediyorum. Ankara’ya telefon açýp yaþadýðým ilginç þeyleri bir yandan anlatmaya bir yandan da hazmetmeye çalýþýrken karþýmdaki ses öyle bir þey söylüyor ki, ‘Kardan Adam’ yazým oluþuyor. Ýnanýn en severek yazdýðým yazýlarýmýn baþýný çeker bu yazý. Bu sene, gene 14 Þubat haftasýndan hemen önceki hafta gene yoðun bir kar yaðdý Istanbul’da, ben gene eve kapanýp kaldým. Gene yapacak bir þey yoktu. Gene bütün Türkiye kar altýndaydý. Bu sefer de Paul Auster’in ‘New York Üçlemesi’ adlý romanýný okurken bastýrdý kar. Gazetede gene minik bir haber dikkatimi çekti: Birisi gene aþkýn formülünü bulduðunu iddia ediyor. Kendimi sokaða atmamla kapýnýn önündeki kocaman kardan adamý görünce hemen Ankara’yý arýyorum. Zincir tamamlanýyor. Ben gene yazmaya oturuyorum. Paul Auster’in Kýrmýzý Defter’ini alýyorum bu sefer elime ve burada çok hoþ bir þeyle karþýlaþýyorum. Þubat ayýnda doðmuþ bu büyük yazarýn kaleminden bu deftere dökülen satýrlar gene Þubat ayýna denk gelen Dünya Öykü Günü’ne ve Sevgililer Günü’ne uygun düþer diyerek sözü Paul Auster’a býrakýyorum ve yüksek müsaadelerinizle Þubat ayýný Paul Auster ayý ilan ediyorum. Þayet, ‘Dünya Öykü Gününü anladýk ta, Sevgililer Günüyle ne ilgisi var Paul Auster’in?’ derseniz, ‘var’ diye cevap vereceðim, ‘var’! Ýlla birine bir þey hediye edecekseniz - pek sevmem kitap hediye etmeyi ve edilmesini, insan kendi almalýdýr okuyacaðý kitabý bence ama - herhangi bir Paul Auster kitabý hediye edin sevdiðinize (güvenin bana), ya da kendinize bir hediye verin; ‘Paul Auster’ okuyun. Buyurun: “ Sekiz yaþýndaydým. Hayatýmýn o döneminde benim için dünyadaki en önemli þey beysboldü. New York Giants’ý tutuyordum ve siyah – turuncu kasklý o adamlarýn yaptýklarý her þeyi gerçek bir hayranýn baðlýlýðýyla izliyordum. Þimdi bile, artýk var olmayan bir sahada oynayan ve artýk yalnýzca adý kalmýþ olan o takýmý anýmsadýkça neredeyse bütün oyuncularýnýn adlarýný sýralayabilirim: Alvin Dark, Whitey Lockman, Don Mueller, Johnny Antonelli, Monte Irvin, Hoyt Wilhelm. Ama bunlarýn hiçbiri Willie Mays’dan, o can yakýcý ‘Selam, Millet’ Çocuk’tan * (* Willie Mays herkesi bu sözcüklerle selamlardý.) daha büyük, daha kusursuz ve daha baþarýlý deðildi. O ilkbaharda, beni ilk kez birinci ligdeki bir maça götürmüþlerdi. Babamýn arkadaþlarýnýn Polo Alaný’nda loca biletleri vardý ve bir Nisan gecesi bir grup, Giants’larla Milwaukee’lerin maçýna gittik. Kimin kazandýðýný bilmiyorum, o maçýn en ufak bir ayrýntýsýný bile anýmsamýyorum, ama anýmsadýðým bir þey varsa maçtan sonra annemle babamýn ve arkadaþlarýnýn bütün seyirciler gidene kadar yerlerinde kalýp konuþtuklarý. Vakit o kadar geç olmuþtu ki, sahadan geçip orta sahaya açýlan kapýdan çýkmamýz gerekmiþti, çünkü açýk býrakýlan tek kapý oydu. Tesadüfen o kapý da oyuncularýn soyunma odalarýnýn tam altýndaydý. Sahanýn kenarýna yaklaþýrken Willie Mays çarptý gözüme. Kim olduðundan en ufak bir kuþkum yoktu.Willie Mays’ti, formasýný çýkarmýþ, günlük giysileriyle 2-3 metre kadar uzaðýmda dikiliyordu. Onun olduðu yöne doðru yürümeyi nasýlsa becerebildim ve sonra, bütün cesaretimi toplayýp birkaç sözcük çýkarabildim aðzýmdan: ‘Bay Mays,’ dedim, ‘imzanýzý alabilir miyim?’ Mays olsa olsa yirmi dört yaþýnda olmalýydý ama ona adýyla hitap etmek bir türlü elimden gelmemiþti. Soruma verdiði yanýt pek nazik olmasa da dostçaydý. ‘Tabii oðlum, tabii,’ dedi. ‘Kalemin var mý?’ Öylesine hayat doluydu ki, anýmsýyorum bunu, gençliðin verdiði enerjiyle öylesine doluydu ki, benimle konuþurken olduðu yerde yaylanýyordu. Kalemim yoktu, babama kalemini alýp alamayacaðýmý sordum. Ancak onun da kalemi yoktu. Annemin de. Öteki büyüklerin de hiçbirinin kalemi yoktu. Büyük Willie Mays konuþmadan durmuþ bizi izliyordu. Grupta hiç kimsenin yazacak bir þeyi olmadýðý anlaþýlýnca Mays bana dönüp, ‘Üzgünüm evlat,’ dedi. ‘Kalemin yoksa imza da veremem.’ Ve sonra stattan çýkýp geceye karýþtý. Aðlamak istemiyordum ancak gözyaþlarým yanaklarýmdan aþaðý yuvarlanmaya baþladý, bunu engellemem mümkün deðildi. Daha da kötüsü, arabada eve dönerken yol boyunca aðladým. Evet, hayal kýrýklýðýndan mahvolmuþtum, ama öte yandan gözyaþlarýma engel olamadýðým için kendimden iðreniyordum. Bebek deðildim. Sekiz yaþýndaydým ve büyük çocuklarýn bu tür þeylere aðlamamalarý gerekirdi. Willie Mays’in imzasýný alamamakla kalmamýþ, elime baþka bir þey de geçmemiþti. Hayat beni sýnamýþtý ve kendimi her açýdan eksik hissediyordum. O geceden sonra nereye gidersem gideyim yanýmda kalem taþýdým. Cebimde bir kalem bulunduðuna emin olmadan evden dýþarý adým atmamak bende bir alýþkanlýk oldu. O kalemle bir þey yapmayý planladýðýmdan deðil, ama hazýrlýksýz yakalanmak istemiyordum. Bir keresinde boþ elle yakalanmýþtým ama bunun bir kez daha olmasýna izin vermeyecektim. Geçen yýllar en azýndan bana þunu öðretti: cebinde bir kalem varsa, büyük olasýlýkla bir gün onu kullanmaya baþlamak gelecektir içinden. Çocuklarýma hep söylediðim gibi, iþte ben böyle yazar oldum.” (1995) Paul Auster – Kýrmýzý Defter (öykücükler) / Neden yazýyorum? - 5
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nükhet Everi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |