En büyük mutluluk ve en büyük sýkýntý anlarýnda sanatçýya gereksinme duyarýz. -Goethe |
|
||||||||||
|
Darvin’e ve onun teorisini savunanlara göre insan nesli, maymunun zaman içinde deðiþerek geliþimi sonucu oluþmuþ ve bu deðiþimini de sürdürerek bu güne gelmiþ. Bu iþin bilimsel denilen yaný. Dinsel cepheye baktýðýmýzda yani dinsel teoriye göre insan nesli topraktan yaratýlmýþtýr. Hatta bazý çevrelere göre çamurdan þekillendirilen insan piþirilmiþ ve can verilmiþtir. Ve bu yüzdende ilk insanlar zencilermiþ. Fazla piþmiþler!…Acaba cehennem piþirmek için, cennet de fýrýndan çýkan piþmiþ çamurlarý saðutup can vermek için mi inþa edildi diye düþünebilirsiniz. Tabi ilk insan yaratýldýktan sonra da burallarýn iþlevi deðiþtirilmiþ olabilir. Ýki üç model için koca tesisler yapýlmaz ya!… Neyse bu tabi iþin biraz kara mizah tarafý. Biz dini teoriye devam edelim þimdi. Ýnanýþa göre topraktan önce Adem yaratýlmýþ ve ona arkadaþ olsun (!) diye de Ademin kaburga kemiklerinden Havva yaratýlmýþ. Yaratýlmýþ ama ilk fýrsatýný bulduðunda da Ademi tongaya düþürüp yasak meyveyi yedirmiþ ve böylece cennetten dünyaya sürgün olmuþlar. Bakýn buradan bir baþka hipotez de çýkarabiliriz. Demek ki dünya bir sürgün merkezi. Bilimsel ve dinsel tezlerden sonra mistik olan tezlere gelin hiç bakmayalým. Onlarý anlatmaya ne kitaplarýn sayfalarý ne de bu kitaplarý kaleme alacak yazarlarýn ömrü yeter. Üstelik sürekli yeni mistik tezlerin üreme olasýlýðýný da göz önüne alýrsak, yazýlsa bile insanýn okumaya ömrü yetmez. Gelelim iki temel teoriye. Bilimsel ve dinsel teorilere. Öncelikle her iki teori arasýnda hemen göze çarpmasý gereken bir farklýlýk var. Bilimsel teori insanýn yaratýlýþýnda cinsiyet kavramýndaki önceliði es geçmiþ görülüyor. Oysa dinsel teori net bir þekilde önce Adem sonra da onun kaburga kemiðinden Havva yaratýldý diyerek bu konuya kesin bir cevap veriyor. Þimdi gelelim. Her iki teori arasýnda ki ortak noktaya, hatta ortaklýktan da öte, ortak temel dayanaklarýna. Dikkat ederseniz, her iki teori de insanýn yaradýlýþ noktasýndan itibaren konuyu detaylý olarak ele alýyor ve kendilerince somut gerçekler sýralýyorlar. Gerçi her iki görüþ de varoluþ konusunda insanlýk öncesiyle ilgili teorilere de sahip. Ancak her iki görüþ de asla “sýfýr” noktasýna eriþemiyor. Çok yakýnýnda, hemen yaný baþýnda belki de çok uzakta tamamen zýt bir nokta da kalýyorlar. Gerçi her iki görüþte bilinmesi gereken noktada olduklarýný savunuyorlar ama. Ýþte bu nokta da, her iki görüþ de ayný kavramda buluþuyor. “Sonsuzda var olan bir güç, bir kudret, bir yaratýcý, bir sahip……Bu sýfatlarý uzatýp gitmek mümkün. Peki hiç soruyormuyuz acaba, “sonun olduðu bir sistemde, sonsuzluk; ya da,sonsuzluðun olduðu bir sistem de son olabilir mi?” Bir baþka deyiþle “ Sonsuzlukla son ayný ortamda buluþabilir mi?” Evet, sonsuzluðun içinde ki sonlarla dolu bu genel giriþi bitirip asýl konuya girmemizin zamaný geldi artýk. En son söyleyeceðimi, en baþta söyleyerek baþlamakta fayda görüyorum. Bu teori de sonunda yukarýda belirttiðim hatta eleþtirel bir açýdan yaklaþtýðým ayný ortak noktaya eriþiyor sonunda. Ama onlardan farklý bir þekilde. Çünkü bu teorinin konusu insanýn nasýl yaratýldýðý deðil, kadýnýn mý yoksa erkeðin mi daha önce yaratýldýðý, daha doðrusu hangisinin prototip hangisinin asýl ürün olduðu. Teori tam olarak þu þekilde: “Her nasýl yaratýldýlarsa yaratýldýlar, ama önce erkek yaratýldý ve ondaki dizayn ve program kusurlarý görüldükten sonra da tespit edilen yeni deðer ve ölçülerde kadýn yaratýldý. Erkekten tamamen ayrý bir þekilde. Öyle kaburga kemiðinden, maymundan filan türeme sözkonusu deðil.” Evet teorim tam olarak bu. Gelelim teorinin mantýksal bütünlüðüne ve gerçekliðine. Ýkna olup olmamak sizlere kalmýþ bir konu. Önce erkeði ele alalým. Erkekler, genel olarak aðýr iþ makinasý gibi kaba ama güçlü ve dayanaklý bir yapýda; bunun sonucu olarak da; adaleli, kýllý, yýrtýcý, hükmedici, ben odaklý, belden yukarýsý vasat altý bile olsa belden aþaðýsýna sýnýsýz güce sahip bir sihirli deðenek görüntüsü veren,beyinleri belden yukarda akýllarý belden aþaðýda, en önemlisi düþündüðü sanýlan aslýnda düþünme yetisi hiç olmayýp sadece düþündürtülebilen yaratýklar. Gelin þimdi bir de ayný deðerlerle kadýný irdeleyelim. Kadýnlar, genel olarak sadece otobanda gidebilen bir spor araba gibi narin ama gerektiðinde taþlý yollarý geçebilmek için bir kamyonun sýrtýna binebilecek kadar zeki bir yapýda; bunun sonucu olarak da;narin, pürüzsüz bir cilde sahip, etkileyici, kendine güvenen, beyni ve aklý vücüdunun her tarafýna gerektiði anda yetiþebilen, kývrak ve kurnaz, en önemlisi de düþünme yeteneði olmayanlarýnýn bile güçlü ve karþý koyulmaz düþündürtebilme yetenekleri olan yaratýklar. Evet ne düþünüyorsunuz bakalým? Sayfalar dolusu açýklamaya ve örneðe gerek duyuyormusunuz hala? Eðer hala kadýnlarýn Adem’in kaburgasýndan yani erkekten sonra sýrf ona yoldaþ olmasý için yaratýldýðýný düþünüyorsanýz ve bu yüzden de biraz farklý bakýyorsanýz, hadi gelin þu aþaðýdaki sorularýn cevaplarýný bulmaya çalýþýn bakalým. - Neden her baþarýlý erkeðin arkasýnda bir kadýn vardýr derler? Elbette baþarýsýzlarýn da!. - Neden dünyayý erkekler yönetiyormuþ gibi görünse de, gerçekte onlarýn karýlarý, sevgilileri hatta anneleri yönetir? - Kadýn uðruna erkeklerin iþlediði cinayetler mi daha çok, yoksa erkek uðruna kadýnlarýn iþlediði cinayetler mi? - Neden cennet analarýn ayaklarýnýn dibinde de, bablarla uzaktan yakýndan alakasý yok? - Erkeksi kadýnlar olmasýna raðmen, hiç týbbi bir operasyonla erkek olan kadýn biliyormusunuz? Peki kadýn olan erkeklerin sayýsý?… Hadi bakalým arayýn cevaplarý. Cevap bulamasnýz bile mutlaka teorimi destekleyecek bir kaç soru da siz bulacaksýnýz. Aslýnda bütün bu sorularýn cevabý tek ve çok basit.Biz erkekler prototip olarak yaratýlmýþýz. Yaratanýn asýl ve gurur duyduðu katýnda bile ayrýcalýklar tanýdýðý gerçek ürünü kadýnlar. Erkekler de kadýnlarýn ayrýcalýklý özelliklerinin somut bir göstergesi olarak vitrindeki yerlerini almýþlar. Yanlýþ olmasa, doðrunun bir özelliði kalýr mý? Evet, belki de bütün bu okuduklarýnýzdan sonra yazdýklarýmý cahilce diye nitelendirebilirsiniz. Peki, hiç düþündünüz mü? Cahilliðe yeni bir taným getiren bilgece bir düþünün ürünü olabilir mi? NOT: Bu yazýda geçen kavramlar da, teoriler de, bu yazýnýn yazarý da yaþadýðýmýz dünyadakilerle benzerlik gösterseler de, gerçek deðillerdir. Ne bahsedilen kavramlar, ne teoriler, ne de yazan gerçekte hiç var olmadýlar. Onlarýn hepsi sonla sonsuzluk arasýnda bir noktada olabilirler belkide. Tayfun Serdar KALYONCU 6 Aðustos 2003 ANKARA 22.30
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Tayfun Serdar KALYONCU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |