Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Kurban olduðum, Bu mektubu sana göndermeyeceðim, bir tane daha gönderilmemiþ mektubu alamayacaksýn benden ama yazmayý sürdüreceðim bir gün sen olmayýncaya dek yazdýklarýmda. Kýzacaksýn bana ama sana benziyor diye yeni tanýþtýðým bir adamý seviyorum. Aslýnda bu benim daðý, taþý, ormaný sevmem gibi. Aþkla deðil sevgim; ama onun gülüþü, bakýþý, sessiz sakin konuþmasý, rahatlýðý, alaycýlýðý, nüktedanlýðý, sakalý o kadar sen gibi ki yanýnda otururken baþýmý omzuna yaslayasým geliyor. Tek farký, saçlarý seninkilerden koyu ve uzun ama arkadan baðlý olduðu için fark belli olmuyor. Sana benziyor diye, saatlerce yanýnda durabilir ve saatlerce dinleyebilir ya da gözlemleyebilirim onu. Þirketin merkez binasýnda çalýþan bilgisayar programcýsý, her hafta perþembe günleri geliyor iki saat kalýyor ve bilgisayarlardaki güvenlikle ilgili iþlemleri yapýyor. Sýrf o sana benzeyen adamý görmek için her hafta ayný günü iple çekiyorum, perþembeleri daha özenli giyiniyorum, bana bakmasýný, benimle ilgilenmesini saðlamaya çalýþýyorum. Bir sürü saçma soru soruyorum bir þekilde odamdaki bilgisayarla ilgilenmesi için sorun çýkarýyorum, bilmiyor ya da anlamýyor gibi davranýyorum. Gerçekten garip aslýnda, aþkýn insana neler yaptýracaðýný anlattýklarýnda hep güler geçerken ya da “yok caným daha neler” derken benzer hatta daha kötülerinin baþýma gelebileceðini nasýl bilebilirdim? Seninle yaþadýktan sonra bir sürü þeyi þimdi benzerini görünce bile karmakarýþýk olabiliyorum. Sekiz ay oldu görüþmeyeli ne beter, ne kötü sekiz aydýr bu, geçmiyor sayýyorum yine sekiz ay, bir daha sayýyorum yine sekiz ay. Geçenlerde iþyerinden biriyle öðle yemeðine çýkmýþtýk, uzun zamandýr bana ilgisi olduðunu hissediyordum ama anlamazlýktan geliyordum. Çünkü ben iki yýldan fazladýr ne senden baþkasýný görmüþ, ne de senden baþkasýný duymuþtum. Konuþmanýn bir yerinde kesti konuþmasýný ve daldý, merak ettim: “Anlatsana ne düþündün” dedim. “Anlatýlmaz ki...” dedi “Kuþlara nasýl uçtuðunu sorsana... Onlar ancak uçarlar ama nasýl uçulur anlatamazlar ki.” Sonra da bilgece bir edayla ekledi: “Uçmayý ancak uçarsan anlarsýn” Aslýnda orada bana ilgisini belli etmeye çalýþýyordu ama ne demeliydim. Kanatlarýmý “hep seninleyim, sensiz nefes alamam ve hatta uçmam” bile diyerek, uçmayý öðretenime yani sana vermek için sekiz ay önce koparmýþtým. O zamanlar bilmiyordum bilinmeyen þeylerin özlenmeyeceðini ve bilmiyordum bildiklerini yok ettiðinde daha çok özleneceðini. Senden önce bu kadar sevebileceðimi de bilmezdim, sonrasýnda bu kadar acý çekileceðini de... ”Seni ne kadar özlediðimi anlatsam anlamazsýn” demiþtim anlamayacaksýn da almayacaksýn çünkü bu mektubu yazdýðým onca mektubu almadýðýn gibi, aslýnda alsan ne deðiþir ki, “geberiyorum özleminden” dediðim halde sen o müthiþ iradi gücünle “karardan dönenin kaþýðý kýrýlsýn” der gibisin. Belki de ben büyütüyorum seni, her gün biraz daha. Göndermediðim mektuplarý yazmasam artýk belki de bir yerlerde unuturum seni. O sana benzeyen adamý sana benzetmesem mesela... Yalnýz bazen seni hatýrlamýyorum biliyor musun? O anlarýn ne zaman olduðunu tam hatýrlamýyorum zaman duruyor gibi, beynim uyuþuyor, sonra hayalle gerçek arasý bir yerlerde buluyorum kendimi, sonra odaya birileri girip çýkýyor o zaman sen gidiyorsun kafamdan, yalnýz seninle birlikte herkes gidiyor. Garip tarif edilemez bir þey. Sayýyorum sekiz ay yine, biraz önce de saydým biliyorum ama belki deðiþmiþtir diye yine sayýyorum. Deðiþince ne olacak diye soracaksýn sorma bence, ya da sor istersen... Niye biliyor musun, belki bir müjde gibi gelirsin diye. Sana seni ne kadar özlediðimi söyledim deðil mi? Her kelimenin bir anlamý var bazen anlamlarýndan çok fazla þeyler yükleriz kelimelere ama bazý kelimeler vardýr ki taþýdýklarý anlamlar çok fazla olduðu halde gereken önemi vermeyiz ne duyduðumuzda, ne söylediðimizde. “Seni özledim” de öyle iþte... Seni nasýl özlediðimi anlatmam için þöyle dersem belki daha iyi anlatabilirim özlemimi: Seni öyle özledim ki hani idama götürülen bir mahkumun kurtarýlma arzusu kadar özledim seni. Günlerce çöl ortasýnda, susuz kalmýþlarýn isteyeceði bir yudum su kadar özledim seni. Boðazýna kaçan bir parça ekmeði çýkarmak için neredeyse ölmek üzere olan birinin hava özlemi kadar özledim seni. Evinden çok uzakta askerliðini yapan birinin on sekiz ayýnýn son sabahýný özlediði kadar özledim seni. “Kurban olduðum” derdim sana ya, kurban edilecek hayvanýn bir an önce acý çekmeden toprak olmak için duyduðu istek kadar özledim seni. Anlatabildim mi özlemimi? Duydun mu ki beni? Çaðrýmý iþittin mi? Özlemimi hissettin mi? Baþýmýn aðrýlarýný dindirebilecek misin gelip, ya da bu uyuþukluðu, bazen zamaný bile hatýrlayamadýðým bu gel-git anlarýný hani neredeyse gece mi þimdi yoksa gündüz mü diye ayýrt edemediðim çok karanlýk ve bulanýk anlarý? Senden sonra bana garip bir þeyler oluyor, annem pek acýyarak bakýyor bana, neden anlamýyorum. Acaba seni biliyor muydu? Ondan gizlemiþtim seni. Öðrenir de senin aleyhinde bir þey konuþur diye mi korktum bilmiyorum. Gerçi konuþmazdý O, babam öldüðünden beri hep beni düþündü, benim için yaþadý. Babam öldüðünde de böyle baþ aðrýsý çekerdim sýk sýk ve seninle geçmiþti biliyor musun? Sekiz ay oldu, tam sekiz ay... ben saydým aðustos 27 idi günlerden... sekiz ay... sen de say tam sekiz ay. Aðustos 27 2002 günlerden Salý, saat 12:38. 234 gün oldu. Sekiz ay iþte. Ben gün sayýyorum günler artýyor ama azalan vuslat günü yok. Sanýrým en çok o üzüyor beni, en çok o yaralýyor... Sana benzeyen o adam yine geldi, koþup boynuna sarýlsam senmiþsin gibi, özlemimi dindirir mi az da olsa acaba? Bugün Perþembe deðil ki ama? Ne iþi var burada ne güzel bir gün bugün. Sekiz ay oldu ama sana benzeyen adam Perþembe olmadan geldi, hem de benim odama ben çaðýrmadan geldi. Sekiz dedim deðil mi? “Dedin” dedi, “yirmi bir gündür diyorsun zaten” Oysa ben yüksek sesle konuþtuðumu sanmýyordum. “Bugün nasýlýz bakalým” dedi, “Ýyiyim” dedim, elinde bir bardak su vardý, çok hoþuma gitti, benim çok su içtiðimi biliyordu demek, sana benzediði için olsa gerek çok anlayýþlýydý ve beni anlýyordu. “Hadi iç bakalým þunu” dedi. Elinde haplar vardý, baþýmýn aðrýdýðýný da anlamýþtý demek ne kadar güzel. “Sekiz” dedim, “Hayýr” dedi “Ýki tane”, “Yok” dedim “ondan daha fazla oldu, keþke iki ay olsaydý ama sekiz ay oldu, tam sekiz ay, ben saydým tam sekiz ay, sen de say istersen aðustos yirmi yediden bu yana sekiz ay” . “Biliyorum, sekiz ay oldu þimdi sen bunlarý iç her þey daha güzel olacak inan bana”, sana benzeyen adam yalan söylemezdi, sen hiç söylememiþtin çünkü bana, “Peki” dedim. Ýçtim ben de... Sonra yavaþ yavaþ sanki sana o kadar benzemediðini fark ettim... Birden seni unuttum sanki bir yerlerde yine, bir sürü insan girip çýkmaya baþladý odaya. Bunlar da kimdi yine ayný rüya gibi, karanlýk ve bulanýktý, her yerim uyuþuyordu, hayal sesler duyuyordum yine. “Nasýl hastamýz doktor”, bu ses annemin sesiydi, annemin benim iþimde ne iþi vardý, sonra sana benzeyen adama neden doktor diyordu bilmiyordum. “Ýyi olacak merak etmeyin, çok aðýr bir ruhsal çöküntüde, ilaç tedavisini sürdürüyoruz, her þey iyi olacak, yalnýz biraz zaman verin hem kýzýnýza hem hastanemize”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © rey'an yüksel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |