..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Paranýz varsa toprak alýn. Artýk üretmiyorlar. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Tarihsel Roman > Tuna M. Yaþar




23 Mart 2020
Göbeklitepe 3  
Arkeoloji / Kurgu

Tuna M. Yaþar


Orupta kararsýzdý. Nevaliçöri mi yoksa Göbeklitepe mi kutsaldý. Atalarý Nevaliçöri’de yaþamýþtý. Ama aldýðý kutsal bir iþaret kutsallýðýn her zaman ýssýz yerlerde olduðu ve o ýssýz yerleri taþlarla inþa etmenin kutsallýðý daha da artýracaðýný gösteriyordu.


:AGFG:
Orupta kararsýzdý. Nevaliçöri mi yoksa Göbeklitepe mi kutsaldý. Atalarý Nevaliçöri’de yaþamýþtý. Ama aldýðý kutsal bir iþaret kutsallýðýn her zaman ýssýz yerlerde olduðu ve o ýssýz yerleri taþlarla inþa etmenin kutsallýðý daha da artýracaðýný gösteriyordu.
Geçen gün avcý arkadaþý Gatrasen bir kuþun kýrýk kanadý ile yerde debelendiðini söylemiþti. Orupta’ya normal gelen bu çýrpýnýþlar rüyalarýna deðiþik þekillerde girmiþ sanki, içinde güneþ doðurmuþtu. Yaralý bir kuþun içinde býraktýðý izler onu günden güne büyülemiþti.
Kuþtan akan kan güneþin rengiydi. Kuþun uçmak için çýrpýnmasý taþlarýn nasýl deðiþip þekilleneceðine iþaretti. Tüyleri diken diken oldu Orupta’nýn.
“Ateþ gibi bir güneþ nasýl olur da bana düþünmediðim bir þey öðretir. Biz uyurken nereye gittiðimizi bilmiyoruz. Ama taþlar aðýr olduðu için gece olunca bir yere gidemez. Taþlar gece bizim bekçimiz olmalý. Ama nasýl?” diye söylendi Orupta.
Yanýnda oturan diþisi Metarga “Ben hiçbir zaman senin gibi olamadým Orupta. Karnýmýzý doyurduðumuz þu geyik bile bana elindeki kemik parçasý ile derinlere inip derin düþünceler fýsýldamadý. Sen düþünürken tüylerim diken diken oluyor. Bazen senden korkuyorum. Bu korku uzun sürmüyor ama sende ki bilinmezliði çözemedin gitti.”
Orupta bu teklifsizce konuþmaya öfkelendi. Hýrçýnlaþtý. Ama diþisiydi Metarga. Yalnýzca o teklifsizce konuþabilirdi. Sinirini yuttu içine. Ama yine dayanamadý. Tepki verdi. Elinde tuttuðu geyik kemiðini yere fýrlattý.
“Bak Metarga sana önceden de söylediðim gibi ben düþüncelere daldýðýmda aklýmý sözlerinle karýþtýrma. Sen karnýný doyurmak gece uyumak nedir bilir misin?” dedi.
Metarga susmuþ cevap vermedi. Orupta “Ýçimden biri bana çok müthiþ þeyler söylüyor ki. Bunu hissediyorum. Ama ne olduðunu bilmiyorum. Þöyle diyeyim. Güneþ batarken kýrmýzý ýþýðýn içinde hep bana seslenen o görüntüyü görüyorum. Bir ýþýk ama bana fýsýldadýklarý çok müthiþ þeyler. Bu yediklerimizden uyuduðumuz gecelerden daha müthiþ.” Dedi.
Orupta’nýn yanýna oðullarý Carasus geldi. “Baba ben yine acýktým. Et yiyeceðim.” Dedi.
Orupta “Oðlum önce dur bakalým. Sana þimdi parça etler vereceðim. Onlarý kardeþini de çaðýrýp beraber yiyeceksin. Ayrý ayrý yemeniz doðru olmaz. Bu sizi vahþiliðe iter. Vahþilikte aklýnýzý köreltir. Büyüdüðünüzde iyi avcý olamazsýnýz. Haydi þimdi kardeþini de çaðýr gelsin.”
Carasus hýzla uzaklaþtý. Orupta “Biz bu çocuða et verip akýl vermezsek vahþilerden farký kalmaz. Geçenlerde Gatrasen ve diðer üç kiþi ile ava çýkýyorduk. Gatrasen’in oðlu da vardý. Bize sürekli sorular sorup rahatsýz etti. En sonunda ona ok ve yay verdim. Sustu. Ýyi ki ok ve yay verdim. Bizim peþinde olduðumuz geyiði tek baþýna vurdu. Vurdu ama nasýl. Hayret ettim. Ok geyiðin boynuna saplanmýþ. Geyik aniden yere yýðýlmýþ.”
Metarga “Bizim oðlumuzda beceriklidir. Beceri içten gelen bir þey olur. Az önce senden çekinen oðlumuz cesaret edip senden et istedi. Bu av gibi becerilere benzemez. Oðlumuz insanlar ile konuþma becerisini geliþtiriyor. Ýleride Carasus avcý lider olur. En iyi diþileri kendi seçer. Lider olmak nedir bilir misin. Aç kaldýðýnda rahatlýkla önce sen doyarsýn. Ýstediðin gibi de gönül eðlendirebilirsin.”
Orupta yerinde doðruldu. Ýçinde avcýlarýn yaþadýðý hayvan postlarýndan oluþturulmuþ çadýrlara baktý. “Düþünmeyeceðim. Aklýma geleni yapacaðým.” Dedi. Tüm çadýrlardaki avcýlarý toplanmalarý için çaðrýda bulundu.
Bir planýn üzerindeydiler. Çalý çýrpý aðaç dallarý ve hayvan derilerinden yapma çadýrýna gece yarýsý girmiþler cayýr cayýr tartýþýyorlardý. Ýçeridekilerin hepsi söz sahibi kiþilerdi. Aralarýnda kadýnlarda vardý.
Orupta “Gökyüzündeki güneþ bizi ýsýttýðý sürece bizi yok olmaktan kurtaracak güneþin kýzýllýðý atalarýmýzýn düþüncesidir. Iþýðý görebiliyoruz. Ama gözümüz kapalý iken, gece olduðunda, vahþiliðin sevdiði, düþüncelerimizin danýþtýðý biricik gördüðümüz o kýzýllýktýr. Çünkü güneþ batarken oluþan kýzýllýk bizim için olaðan üstüdür. Uyuyan da uyanan da, yaþayan ve doðanda, atalarýmýzdan içimize iþleyen yine o ýþýktýr. Kýzýl ýþýk evet. Bu ýþýðý kimse eðip bükemez. Kimse ýslatýp kurutamaz. Kimse baþlangýç ve son veremez.” Dedi.
Becerikli bir avcý olan Gatrasen sözü alýp konuþmaya baþladý. “Atalarýmýz þimdiye kadar böyle incelikli, böyle planlý, böyle büyük bir iþe kalkýþmadý. Bu çabamýz biz, mevsimlerin çevremizi deðiþtirdiði gibi bu kýzýl ýþýk kaynaðýmýz hem çoðalacak hem bizi, doðru ve isabetli bir hayata sevk edecek. Sorarým size bir kartal güneþin gösterdiði avýný pusu kurarak elde eder. Bir aslan güneþte bulamadýðý avýný gecenin karanlýðýnda pusu kurarak elde eder. Bizim farkýmýz ise güneþ ve gece dýþýnda bir düþünce vaktidir.Biz hayvanlar gibi sürekli yiyecek ve av peþinde deðiliz. Þundan eminim bizdeki düþüncelere hayvanlar çok imreniyor.Bunu onlarýn ruhunda görmek mümkün. Tapýnak yaptýðýmýzda bize imrenen hayvanlarý da taþlara iþleyelim. Biz kýzýl ýþýktan ne elde ediyorsak onlarda elde etsin. Bir taþta ne kadar çok þeyimiz kazýlýysa düþünce ýþýðýmýz çoðalacak demektir. Bir olaðanüstü denge oluþturuyorsak içinde sadece bizim olmamýz bizi yalnýz býrakýr.”
Orupta “Doðru söylüyorsun. Yalnýz taþlara iþleyeceðimiz her hayvan için atalarýmýzýn onlar hakkýnda söylediði çaðýrmalarý söyleyerek iþleyelim. Kýzýl ýþýðýmýza bu sayede atalarýmýzýn sesini de katmýþ oluruz.”
Çardaktaki bütün herkes ortada taþýn üzerinde duran etlere uzandý. Kýzarmýþ ve mis gibi kokan etleri sabaha az bir vakit kala iþtahla yemeye baþladýlar.
Ortalarýndaki etler kýsa sürede yendi bitti. Orupta “Birazdan baþlayacaðýmýz iþe süre verelim. Bu süre içinde çabaladýðýmýz þeyi bitiremezsek anýnda býrakalým. Çünkü kararlaþtýrýlmýþ bir þeyin dýþýna çýkmak uðursuzluk getirir. Ben derim ki olaðan üstü yapýmýzý iki yaz içinde bitirelim. Kalabalýk bir halkýz. Bu sürenin üstesinden gelebiliriz.”
Çardaktakiler bu süreyi makul karþýladý. Ýtiraz sesi yükselmedi. Taþlarý iyi kullanan avcý Gatrasen “Öyleyse bir kurala daha uyalým. Benim mýzraðýmý her gün güneþ bir mýzrak boyu yükseldiðinde hep iþe kullanarak baþlayalým.”
Orupta “Buda güzel bir düþünce ýþýðý oldu. Böyle þeyler benim aklýma zor gelir. Tapýnaðýmýz yapýldýðýnda artýk böyle þeyler aklýmýza daha kolay gelecek. Çünkü görünmez ýþýktan tapýnaðýmýz da içecek.”
Çardaktakiler ayaða kalkýp dýþarýya çýktýlar. Orupta “Taþlarýn dilinden anlayanlar þimdi avcýlarýný seçip gelsin. Güneþ bir mýzrak boyu yükselince ayný anda çabamýza baþlayacaðýz.”
Kýsa sürede lider Orupta’nýn etrafýný avcýlar sardý. O an güneþ yükselmiþti. Orupta “Rüzgarý ve yaðmuru, güneþi ve geceyi, yiyeceði ve suyu getiren bize de kolaylýk getirecek. Çünkü kuracaðýmýz tapýnakta hepsini taþlarýmýza, taþ sütunlarýmýza kazýyarak baðlamýþ olacaðýz. Þu an güneþ bir mýzrak boyu yükseldi. Haydi baþlayalým.”
O an avcýlarý gören kadýnlarýn içleri ürperdi. Erkekleri öyle gizeme bürünmüþlerdi ki kýzýl görünmez ýþýðý bilmeseler heybetlerine bir anlam veremezlerdi.Avcý grup ellerinde taþ keskilerle uzun bir yürüyüþe çýkmýþtý. Kayalýk bir bölgeye geldiklerinde durdular. Usta Gatrasen’in talimatlarý ile avcýlar üç bölgeye ayrýldý. Ellerindeki taþ keskilerle kayalarý oymaya baþladýlar.
Güneþ sýcaðýndan hemen yanlarýnda akan buz gibi su ile korunuyorlardý. Susayan iþini býrakýp suyunu içiyor, tekrar iþe koyuluyordu. Üç avcý grubunun da baþýnda onlarý yönlendiren birer usta avcý vardý. Orupta lider olduðu halde kolayca yontulmaya baþlayan kayalara dikkatli gözlerle bakýyor bundan haz alýyordu.
Bir akþam üzeriydi. Tapýnak tam istenildiði sürede iki yazýn sonunda pars ayý baþlangýcýnda bitirildi. Artýk avcýlar yeni bir kimliðe kavuþmuþlardý. Kýzýl güneþin insanlarý olmuþlardý. Hala onlar Göbeklitepe ve civarýnda gezmedeydiler.
Bir turist kafilesi üzeri örtülü Göbeklitepe kazý yerine girdiler. Turist rehberi anlatýyordu. “Burasý on bin yýllýk maziye ait. Bu dikili taþlarý nasýl yontup buraya getirmiþler bir muamma. Sizlere temin edebilirim ki yeryüzünde buradan daha eski bir yapý yok. Göbeklitepe Müslümanlarýn Kabe'sinden daha eskidir. O yüzden burada dilekleriniz daha çabuk kabul olur.”
Ýçeriye bir turist kafilesi daha girmiþti. Ýçerisi hýnca hýnç dolmuþtu. En son giren kafilenin içinde bir genç dikkati çekiyordu. Genç bir öðrenciydi. Diðer öðrenciler gibi dinleyen deðildi. En çok o soru soruyordu. Rehbere ‘hocam’ diye hitap ediyordu. Oysa hoca öðrencileri buraya okuldan getiren kiþiydi. Adý Ahmet’ti çok soru soran.
Ahmet “Hocam böyle bir inþaat ancak yaz vakti yapýlabilir. Ve yazýnda insanlar çok susar. Burayý inþa edenler suyu nereden buluyordu?” dedi.
Rehber cevap veremedi. Sustu biraz Konuþtu. “Belki o zamanlarda burada bir akar su yataðý vardý. Þimdi bu yataðý burada bulmak zor.”
Ahmet susmuyordu. “Böyle düzenli ve garip dikitlere anlam veremedim. Sizce bu bir dinin baþlangýcý mý yoksa olaðan üstü doða olaylarýndan etkilenme mi?” dedi.
Rehber “Neolitik insan sevdiðini yaþamada günümüz insandan daha özgürdü. Bu taþlarý yapmalarýndan önce neyi gördüler bilmem. Þurasý kesinki mutlaka bir þeyi gördüler.”
Ahmet “Bence güneþin batarken ufku saran kýzýllýktan etkilendiler. Bizlerde televizyondan ve bilgisayardan etkileniyoruz. Ayný þey.”
Rehber “Sözlerinde doðruluk payý var.Bu tapýnak o zamanýn ekraný ise görüntüleri o zaman insanýnýn hayalleri. Týpký günümüz insanýnýn boþ boþ oturup düþ kurmasý gibi.”
Kafile bir alkýþ tufaný kopardý. Rehber bunu kendine anladý. Ama yanýlmýþtý. Kafilenin öðretmeni rehbere “Ahmet’in açýlýmýný anlamanýz beni sevindirdi.” Dedi. Bir alkýþ daha koptu.Bu seferki öðretmenlerineydi.
Gece Ahmet o gün Göbeklitepe’deki yaþadýklarýný düþündü. Sýcaðýndan kaçtýklarý brandanýn altý görselleri ile þahane bir atmosferdi. Onca ilkelliðin içinde uðraþmýþlar, didinmiþler, dikitlerle bir tapýnak inþa etmiþlerdi. Ve günün insaný ise pazardan aldýðý kýytýrýk bezleri þahane bir branda çevirmiþlerdi. Ne büyük tezattý bu. Günün insaný ne eziyet çekiyordu ne cefa. Ýnsanlar için hayat kolaydý artýk.
Ahmet bundan, o dikitleri dikenler kadar haz alýyordu. Çünkü eski ile yeni zamaný kýyaslýyordu. Ahmet’in diðer bir sevindiði þey, Konya’dan çýktýklarý okul gezisinin sabah, geri dönme vaktinin olmasýydý. Yine otobüse bineceklerdi. Ve uzun süre camdan dýþarýya bakacaklardý.
Yeniden eski insanlarý müþahede etti. “Acaba neolitik çaðýn insanlarý da hayaller kurar mýydý. Ama ellerinde hayal kuracak malzemeleri yoktu.Varsa yoksa av hayvanlarý, doða, orman ve avcýlarýn kadýnlarý. Belki onlar hayal kurmaya ihtiyaç duymuyorlardý. Hayal kurmak belki günümüz insanýnýn marifetiydi.”



Orupta güneþin kýzýllýðýna gözünü kýrpmadan uzun süre baktý durdu. Yanýnda Arkeot vardý. Orupta’nýn ne düþündüðünü tahmin edebiliyordu. Tahmini devasa dikitlerle oluþturulan kutsal alanýn geleceðiydi. Bir süre önce bunu Orupta’dan duymuþtu çünkü.
Orupta “Seni karþýma çýkaran bir daha ne zaman çýkarýr bilmiyorum. Yani sen ben öleceðiz bir gün. Biz avcýlarýn tanrýsý bizi nasýl kollayýp gözettiyse onun, ölüm denen feci, pamuðun içindeki dikenin çekiliþini hepimiz yaþayacaðýz. Ölümü bu dikitlerle yenebilirsek baharda, tohumlarýn filizlendiði gibi bir gün yine karþýlaþacaðýz. Ama birbirimizi tanýyamayacaðýz. Geçmiþten bize bilgi verilmezse böyle olacak. Bak ne güzel konuþuyorum. Bunu inþa ettiðimiz kutsal alana borçluyum. Bilinmezi böyle çoðaltýrsak bir gün bilinene kavuþacaðýz.”
Arkeot “Aklýma bir þey geliyor, biz bir þeyler baþardýk. Bunun örneði hiçbir yerde yok. Bu örneði tanrýlara armaðan edemez miyiz?”
Orupta “Armaðan edebiliriz fakat böyle devasa yapýyý inþa ettiðimizden daha zordur tanrýlara armaðan etmek.”
Yanlarýna klandan Markeo isimli avcý geldi. Endiþeliydi yaklaþýrken. Orupta’ya aidiyet duygularýyla bakýnca konuþma cesareti geldi.
Markeo “Az sonra diþiler yiyeceklerimizi piþirmiþ olacak. Kutsal dairemize sizi bekliyorlar.”
Orupta bir þey demeden yerinden kýpýrdadý. Üçü beraber ilk inþa edilen kutsal daireye geldiler. Orupta bu daireye ‘Kutul Kamar’ diyordu. Onun bu yakýþtýrmasýný tüm klan benimsemiþti. Burada daha çok klanýn söz sahibi kiþileri bir araya gelir konuþurdu. Þimdi ise önlerinde kuru hayvan derisi üzerine boca edilmiþ, çanaklarýn içinde haþlanmýþ tahýl ve et vardý.
Orupta eline bir et parçasý aldý ve yüksek sesle “Ekmek yiyin su için. Aç iken doyduðumuz tok iken acýktýðýmýz bu kutsal yerde, yiyeceklerimizin kokusunu alan tanrýlar bizimle.” Diye dua etti. Beþ kiþi önlerinde ki yiyecek yýðýnýndan elleri ile alarak yemeye baþladý. Yanlarýnda su kabaðýndan yapýlmýþ kaplarýndan bira da içiyorlardý. Bira, onlarý bilinmezlere yaklaþtýrdýðý için içiliyordu. Ýçip sarhoþ olup zevk vermesinden deðildi içmeleri.
Orupta “Söyle Danes þimdiye kadar kaç geyik avladýn?” diye konuþtu.
Danes “On beþi geçti. Avladýðým geyikleri hayvanlarla paylaþmadan yemedim hiçbir zaman. Her avda bir yýrtýcý ile karþýlaþtým. Gücüm yeterse yýrtýcýyý kovardým. Ama yýrtýcýlar bir aslan grubu ise etten büyük bir parça koparýp hemen oradan uzaklaþýrdým.”
Orupta “Kimsenin gönlünü kýrmak istemem ama avlarýmýz bizim zaferlerimizdir. Ne olursa olsun avlarýmýzdan yýrtýcýlara kaptýrmak bize zayýflýk getirir. Öyle bir avý yemektense býrakýp gitmek daha iyi.”
Arkeot araya girdi. “Kolay ava alýþan yýrtýcýlar Tanrýlarý deðil öfkelendirmek Tanrýlarýn bize ceza vermesine neden olur. Bu kutsal alaný tanrýlarýn gazabýndan kurtulmak için inþa ettik. Eðer þu an Tanrýlar bizi iþitiyorsa buraya öfke ile deðil imrenmekle bakýyorlardýr. Bakýn gökteki yýldýzlara ne kadar yüceler. Biz oralara çýkabilir miyiz. Orupta’nýn dediði gibi göklere çýkan avlarýmýz kusursuz olmalý. Ava tek baþýna deðil grup halinde çýkýlmalý. Ancak böyle baþ edilir yýrtýcýlarla.”
Kutul Kamat dairesinin dýþýnda bir hayli kalabalýk çocuk grubu vardý. Ýçeriden iþitecekleri her söz onlarýn eðlencesi olacaktý. Onlar böyle öðrenip geliþiyordu. Ama onlarý oradan uzaklaþtýrmaya çalýþan avcýlarda çocuklarýn yaptýðýný yapýyordu. Dinlemek ve bilmek avcýlarýn tek vazgeçilmeziydi.
Orupta “Bu gece dolunay bize kutsallýk kattý. Onu gelim dýþarýda ki meraklýlarla da kutlayalým.” Dedi. Ayaða kalktýlar. Aðýr adýmlarla dairenin labirentinde yürüdüler. Yürürlerken “Güneþ, ay, mýzrak.” Kelimelerini defalarca söylediler.
Dýþarýya çýktýklarýnda kalabalýk bir avcý grubuyla karþýlaþtýlar. Diðer dairelerden gelen lider kadrolar Orupta’nýn önünde diz çöktüler. Çünkü Orupta bira içmiþ onlara gizem dolu bakýþlarla bakmýþtý. Avcýlar bu bakýþý gayet iyi okuyorlardý.
Orupta “Þimdi hepiniz yere oturup daire þeklini alýn. Bu gün Kutul Kamar ayini yapacaðýz.”
Yere oturdular. Orupta bir saðdan saydý bir soldan. “Saðdan beþ kiþi güneþ, soldan iki kiþi ben dahil ay.” Dedi. Ardýndan baþlarýný eðip gözlerini yumdular.
Ayini konuþmalarý ile Orupta yönetiyordu. Önce her biri beþ yüz defa güneþ dedi fýsýltýlý seslerle. Orupta bir þeyler mýrýldandý. Sonra “Dolunay.” Diye seslendi sesine gizem katmýþcasýna. Beþ yüze defa da dolunay dedi grup. Orupta yavaþ yavaþ okuyordu sözleri böyleydi ayinin özelliði. Acele etmeden sözleri fýsýltýlar halinde söylemek.
Sýra “Ya avcý, ya Tanrý, ya mýzrak.” Sözlerine geldi. Grup bu sefer sözleri içinden söylemeye baþladý.
Uzun sürmüþtü ayin. Gök yüzünde ki ay üç adým ilerlemiþti ayin baþlayalý beri. Dairenin içinde olmayan diðer avcýlar dairenin dýþýnda onlarý çevreleyecek þekilde oturmuþlardý.
Orupta “Bizi býrakmadýðýn gibi biz de seni býrakmadýk.” Diyerek ellerini havaya kaldýrdý. Gruptakiler de ayný hareketi yaptý.
Orupta “Kýzýl güneþ içinize aksýn.” Dedi. Diz dize olan avcýlar baþlarýný eðip bir müddet ölü gibi sessiz oldular. Sonra Orupta “Kutlu olsun ayinimiz.” Deyince tüm avcýlar baþlarýný kaldýrýp gözlerini açtýlar. Yerlerinden kalktýlar. Avcýlar daðýlýp çadýrlarýna doðru uzaklaþtýlar.
Orupta’nýn yanýnda Danes ve Arkeot vardý. Bölgenin dýþýna doðru yürüyorlardý. Bir aðaca yaklaþtýklarýnda Orupta “Burasý sessiz ve sakin. Konuþacaklarýmýz çok özel bizi duymalarýný istemem. Oturun yere.” Dedi. Devam etti.
“Konuþacaklarým bazý diþilerin erkek avcýlarla olan iliþkileri. Benim diþiden duydum. Avcýnýn biri diþisinin saçýný çekerek dövmüþ. Hiç istemem böyle bir durumun yaþanmasýný. Þimdi gidip o avcýya da aklýný baþýna al da diyemem. Bunun önünü almazsak diþi dövmek bir salgýna dönüþür. O yüzden bu iþi gizi yürüteceðiz. Planým þu. Diþilerini en çok döveni tespit edeceðiz. Ve onu yargýlayacaðýz. Sonra o avcýyý Kutul Kamar dairesine sokup hapsedeceðiz belli bir süre. Ve daire onu öyle bir týlsýmlayacak ki o avcý kendi kendine ölüp gidecek. Tabi daireden hapis on beþ günü geçmeyecek. Kutsal alanýmýzý yaparken çok kuvvetli týlsýmlar kullandýk. Týlsýmlarý bilinçli olarak kullanýrsak yapamayacaðýmýz hiç bir þey olmaz. Bekletilmenin ayýrdýna hapsedilecek o avcý varamaz. Bu bilgiyi üst düzey birkaç kiþi biliyoruz. Arkeot ve sen Danes bunlarý konuþmamýþ ve bilmemiþ olacaðýz.”
Arkeot “Böyle gizli bir bilgiyi hissediyordum. Peki ceza alacak avcý inþa týlsýmlarýný bildiði halde nasýl onun tesirleri altýna girecek. Bir þey biliniyorsa o þeyin týlsýmý da kalkar.”
Orupta “Herkesin ortasýnda bildiðin gizli bilginin tesiri büyük olur. Ceza alacak o avcý nasýl bizim kanýmýzý ve kutsallýðýmýzý içiyorsa iþte söylenmeyen bu bilgilerle biz de onun kanýný içeceðiz.”
Danes “Klan olarak kalabalýk sayýlmayýz. Sayýmýz yüz yirmiyi geçmiyor. Salgýn dediðin diþi dövmek bize de bulaþýrsa?”
Orupta “Bize bulaþmaz gayet iyi biliyorum. Gizemin izcisi olarak sana doðrularý konuþtum. Bende ki bu bilgi ilk insan atamýza kadar dayanýyor. O ilk insan yaratýldýðýnda hiç konuþmuyormuþ. Hep hayvanlarýn sesini dinlemiþ. Aama bir gün ilk insan diþisiyle konuþtuðunda “Bilgiyi konuþmak harcar. Susarsak bilgi bizimle konuþur ve bize öðretir.” Demiþ. Sen sanma ki kolayca karýnlarýmýz doyuyor rahat rahat yaþýyoruz. O ilk insandan bu zamana kadar olan bilgiler ne deneylerden geçti. Þu inþa ettiðimiz kutsal alanlarýn yapýlýþ amacýný içinizden hiç biri gerçek olarak bileyemecek. Bunu ancak bir tek ben biliyorum. Ve bedenlerimiz bir gün benimle bu esrar sayesinde kendiliðinden dirilecek. Bazý þeyleri mezara götürmek gerek. Ki bilginin þiddeti insana ölünce de zarar vermesin.”



Orupta kendini dinleyen Danes ve Arkeot’a baktý bir süre. “Size bilginin þiddetini göstereceðim ama sabahý beklemeniz gerekli. Az önce yaptýðýmýz ayinde mýzrak diye içimizden söylendik durduk. Biraz sonra uyuyacaðýnýz da mýzrak kelimesini içinizden bin kez söyleyin. Ýçinizden þunu da söyleyin. ‘Mýzraðým batmadýk avcý býrakmasýn.’ Buna biz de dahiliz. Biz söz ile parçalanýyoruz. Gerçek parçalanan biz deðil söz oluyor. Çünkü bilgiye aþikarýz. Söylediðimiz bize zarar vermez. Ama uyandýðýnýzda öyle bir þeyle karþýlaþacaksýnýz ki.” Dedi ekledi. “Þimdilik bilginin þiddeti yeter.”
Üç avcý da bölgelerine çadýrlarýna doðru yürüdüler.
Metarga o an gözlerini açtý. Heybetli ve gizemli Orupta’yý süzdü. “Hiç gelmeyeceksin sandým. Sen yine bir þeyler peþindesin. Söyle bakalým benim bilmediðim nedir?”
Orupta “Arkeot ve Danes var. Onlarla konuþuyordum. Gerisi malum biz avcýlarýn bileceði þeylerden. Sana ipucu vereyim, bilginin þiddeti.”
Metarga eþinin açýklamasýný istemedi. Anlamayacaðýný zannedip onu zora sokmak istemedi. Ama Orupta konuþtu. “Ýyi mi yaptým, zannedersem deðil. Bazý kadim sýrlarý aðzýmdan kaçýrdým. Gerçi bilgide ki þiddet açýða çýktýkça zayýflar. Sabah ne olacaðýný göreceðiz. Þayet Arkeot veya Danes ikisinden biri söylediklerimi yaparsa sabah bir iþaretle karþýlaþacaðýz. Onlara bin kez mýzrak söyleyin dedim.”
Metarga “Sen lidersin ama bu seni doyurmuyor. Daha çok lider olmak istiyorsun. Bu nereye kadar gidecek?”
Orupta “Her þeyi akýþýna býraktým. Buraya bir sürü kutsal daire yaptýk. Ama heyecan yaþamak için bu yeterli deðil. Zannedersem ben kutsal daireleri topraðýn altýna gömmek istiyorum. Ýçimden bir ses böyle yap diyor.”
Metarga “Siz güneþten, aydan ve yýldýzlardan yüce olaný yaptýnýz. Ýçimize ýþýk verici olan o kutsal alanlardýr. Iþýðýmýzý mý söndürmek istiyorsunuz?”
Orupta “Öyle deðil inþaat biteli beri klanýmda bir uðursuzluk var. Tanrýmýz Tamumbu ve diðer tanrýlar öfkeli gibi. Hiç birimizin keyfi yerinde deðil. Sanki inþa alaný her þeyimizi esir almýþ gibi.”
Metarga “Haklýsýn biraz, benim de eski neþem yok. Kutsal daireler yaptýk ama ne iþimize yarar bunu bilmiyoruz. Öncesinden görülmemiþ bir þey bu.”
Orupta “Her þey kahin Akaptu ile bir tilki avýndayken baþladý. Kovaladýðýmýz tilki maðaraya sýðýndý. Arkasýndan maðaraya girince tilkiyi bulamadýk. Üstelik tilkinin kaçacaðý bir yer yoktu. Maðaranýn içinde biraz dinlendik. Bir süre sonra kulaðýmýza inceden kalýna bir avcý inlemesi duyduk. Tabi bu normal dýþý bir þey. Dikkatimizi o sese verdik. Ses tekrar çýkacak diye uzun süre bekledik durduk. Güneþte batmýþtý. Geceyi maðarada geçirmeye karar verdik. Akaptu bana ‘duyduðumuz ses gerçekti ama burada bizden baþka kimse olmadýðý için mantýksýz, demem o ki gizemli inilti bizi kendine esir etti.’ Dedi. Ben de ‘neden biz de klanýmýzý esrarengiz þeylere kavuþturmuyoruz, bir fikrim var.’ Dedim. ‘Taþlardan alanlar inþa edelim, inþamýz görenlerin ilgisini çeker, anlamlar yükler ve tapýnýrlar. Týpký bizim iniltiyi uzun süre beklediðimiz gibi’ dedim. Akaptu ‘dorularý konuþtun, tabiatta bir gizem de biz olalým, yabanilerden üstün olduðumuzu göstermiþ ve onlarýn da akýllarýný karýþtýrmýþ oluruz, bu neyimize yarar dersen biz avcýlar her zaman enteresan þeylerden hoþlanýrýz derim,’ dedi. Tabi ki dýþarýdaki inþaatý zorlansakta iki yaz mevsiminde bitirdik. Bitirdik ama þimdi onlarý topraðýn altýna gömme isteði ile yanýp tutuþuyoruz. Neden dersen bir gizemi gömüp yerini sadece bizim bilmemiz þiddeti ile bize güç katacak.”
Megarta “Klanýn lideri sensin, yüzü aþkýn senin sözlerini dinleyecek olan var. Bir önerim var. Biz diþi avcýlar tahrip etmeyi pek severiz. Bu siz erkek avcýlarýn oyuncaðý olursa tadýndan yenmez. Bu da biz diþilerin ilk yaratýlan diþiden kalma þiddetli bilgisidir.”
Orupta “Siz diþilerin hayat farklarýnýn olmasý gerekiyor. Þimdiye kadar hep kendimden baktým. Ama hissediyordum. Bir farkýnýz olmasý elbet doðal. Ama bana bir daha sýrlarýndan bahsetme. Bu seni benim yanýmda deðil kendi yanýnda zayýf düþürür. Zayýflayýnca da bir tilki postuna döner saðýmýzý solumuzu örtersiniz.”
Metarga “Bu sözlerinle örttün bile bizi. Söylediklerimden piþman deðilim. Siz avcýlarýn biz diþileri anlamakta zayýflýk göstermenize kýzgýnýz hep.”
Orupta “Sen sýrrýný açtýn ben de açayým. Gizli ve feci bir planýmýz var. Diþisini döven bir avcýyý Kutul Kamar dairesine hapsedeceðiz. Yanýlmýyorsam gizemlerin týlsýmý ile kurban olacak.”
Metarga þaþkýnlýkla elini aðzýna þaplattý. “Ne! Biri mi ölecek þimdi. Hem de bizden biri. Nasýl olur bu?” dedi þaþkýnlýk içinde.
Orupta “Gizemlerin kurbaný gizemlerle olmalý. Gizemde ne kadar kararlý olduðumuz anlaþýlmalý.”
O an oðullarý seslerden uyanmýþtý. “Ne oluyor?” diye söylenince Orupta Metarga’ya sus iþareti yapýp yatmasýný saðladý.
Arkeot bin kez mýzrak dememiþ zor geldiði için bundan vazgeçmiþti. Sabah ýþýðýyla çadýrýndan çýkýnca Danes’in çadýrýna doðru baktý. Kalabalýk vardý orada. Aðlama, baðýrma, çýðlýk sesi geliyordu. Hemen oraya doðru hýzla yürümeye baþladý.
Orupta da oradaydý. Soru üzerine klandan Afeþte isimli avcý Orupta’ya olayý anlatýyordu. “Diþisi sabah uyanýnca Danes’i uyandýrmak istemiþ ama uyandýramamýþ. Sonra Danes’in öldüðünü anlamýþ. Çadýrýn önünde de kýrýk bir mýzrak bulunmuþ.” Dedi.
Danes’in ölü vücudu içeriden çýkarýldý. Çadýrýn yanýna taþ çöltelerle aceleyle bir çukur kazýldý. Danes’i sorgusuz sualsiz hemen gömdüler.
Orupta Arkeot’a yanýna gelmesini iþaret etti. Klan bölgesinden uzaklaþýnca “Sence Danes diþisini çok dövenlerden miydi?” dedi.
Arkeot “Zannedersem öyle. Bu kutsal alan öyle hýzlý çalýþýyor ki ne düþünsek hemen oluyor. Yani bizden önce bizden daha acýmasýz oluyor.”
Orupta “Keþke bazý sýrlarý söylemeyip dillendirmeseydik. Öyle bir þey inþa etmiþiz ki güneþ ve ay, yýldýzlar ve bulutlar öfkelerini gösteriyor. Bu iþe bir son vermeliyiz. Klandan ölen bu beþinci kiþi. Hemen þimdi klanýn avcýlarýný topla ve Kutul Kamar dairesine gelsinler.”
Arkeot koþarak uzaklaþtý. Orupta da Kutul Kamar dairesine doðru yürüdü. Az sonra klanýn tüm avcýlarý geldi.
Orupta “Biz bu alaný inþa ederken hevesliydik. Zannedersem bilinmeyen, kötü ve feci bir gizem ortaya çýkardýk. Kimse bunun uðursuzluk getireceðini bilemezdi. Þimdi burasý uðursuz burayý terk edelim dersek terk ederiz ama inþa alaný toprak altýna alýnmadýkça uðursuzluk peþimizi býrakmaz. Çünkü aklýmýz hep burada kalýr. Burayý gören yabaniler bile düþünceleri ile bize uðursuzluk bulaþtýrýr. Burayý iki yaz mevsiminde inþa ettik. Taþ yontmak zordur. Yontulan taþý kýrmak ondan da zordur. Þunu yapacaðýz. Durp dinlenmeden bu alaný toprakla gömeceðiz.”
Mesaj öyle etkiliydi ki “Kum kaludan, ubi huldan.” Diye baðýrýþlar oldu. Bu “Kahrolsun uðursuzluk, uzak dursun.” Demekti.
Orupta “Þimdi bu iþ için taþtan çöltelerinizi ve deriden torbalarýnýzý hazýr edin. Ve þu an hazýr olan iþe baþlasýn.” Deyince Arkeot hemen yandaki çadýrýna girip taþtan çöltesini aldý. Acele ile deri torbasýna topraðý doldurdu. Kutul Kamar’a ilk topraðý döktü.
Hevesliydi avcýlar. Öðlene kadar çalýþtýlar. Kutul Kamar dairesi toprak altýna girmiþti. Orupta’nýn emriyle az ileride ki Bek Þelef dairesine geçtiler. Diþiler yiyecek hazýrlamýþtý. Yüzü aþkýn avcý onar gruplar halinde oturdu. Önlerine derilerin üzerine boca edilmiþ, haþlanmýþ ve baharatlý tahýllarýný yemeye baþladýlar.
Orupta Bek Þelef dairesinin yanýndaki gruptaydý. “Acele etmeyin. Ýsteðimize uðursuzluk kaçmasýn. Bizi ancak buralarý topraða gömmek kurtarýr.” Dedi son lokmasýný aldý ayaða kalktý. “Siz yemenize devam edin. Benim baþlattýðým bir þeyden geri kalmam doðru olmaz. Ýlk topraklarý benim dökmem gerekiyor.” Dedi iþe baþladý. Orupta ikinci torbasýný dökerken avcýlarýn hepsi doymuþ ve onun gibi iþe koyulmuþlardý.
Geceye doðru yýldýzlarýn görülmediði bulutlu bir hava vardý. Ayýn ýþýðý görünüyordu ama bulutlar arasýnda soluk duruyordu.
Orupta “Nihayet Tum Kera dairesini de kapattýk. Daireleri çok çabuk örtüyoruz ama hepsi örtüldükten sonra bile buraya büyük bir tepe görüntüsü de vereceðiz. Hevesiniz kýrýlmasýn, burayý tepeye dönüþtürdüðümüz de göbekli olacak. Deðilse mükemmellik yine peþimizi býrakmaz.” Ýþe paydos verildi. Avcýlar yorgun argýn çadýrlarýna doðru daðýldýlar.

Tuna M. Yaþar



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Göbeklitepe 5
Göbeklitepe 4
Göbeklitepe 2
Göbeklitepe 1
Çok Eskiden 9
Çok Eskiden 4
Çok Eskiden 8
Çok Eskiden 6
Çok Eskiden 3
Çok Eskiden 5

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dünya Taþýnýyor 3
Dünya Taþýnýyor 8
Dünya Taþýnýyor 7
Dünya Taþýnýyor 6
Dünya Taþýnýyor 1
Dünya Taþýnýyor 2
Dünya Taþýnýyor 5
Dünya Taþýnýyor 9
Dünya Taþýnýyor 4

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Masa [Þiir]
Reptilian 1 [Öykü]
Reptilian 2 [Öykü]
Reptilian 3 [Öykü]
Reptilian 4 [Öykü]
Reptilian 5 [Öykü]
Savaþ Trafiði 2 [Öykü]
Savaþ Trafiði 1 [Öykü]
Savaþ Trafiði 3 [Öykü]
Aðaçlara Fýsýldayan Adam [Öykü]


Tuna M. Yaþar kimdir?

Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Tuna M. Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.